Necranlılar´la ilgili olayları nakleden tarihçiler, orada bulunan Abdullah Ettamir´in yanı sıra Şam Hıristiyanları´ndan olan salih bir insanın varlığından da sözederler. Bu insan ya Romalıların Hıristiyanlar´a uyguladıkları işkence ve zulümden dolayı, ya da Romalıların uyguladıkları zulmün sona ermesinden sonra Hıristiyanlar´a putperestliği empoze ettiklerini ve tevhid inancından saptıklarını gördüğü için kaçmıştı. Bu salih insanın adı Fimyon´du. Zahid, salih, gayretli, çalışkan ve elinin emeğiyle kazandığından başka birşey yemeyen bir kimseydi. Uzlette yaşamak isterdi. İnsanlar tarafından tanınmamaya itina gösterirdi. Bir köyde tanınacak olursa, oradan çıkıp başka bir köye giderdi. Fakat erdemli oluşu, onu her zaman ele veriyordu.
Gizlenmesinin sırrı, onun zulme uğramış olmasında yatmaktadır. Başkaları tarafından tanınmamak istiyordu. Çeşitli yerlere giderek kendi halis inancını özüne sindirmek ve zulme uğramamak istiyordu. Muhtelif yerlere gidiş ve gelişinde peşine takılan Salih adlı bir genç vardı. Tıpkı bir müridin şeyhine bağlılığı gibi ona bağlanmıştı. O nereye konaklarsa, kendisi de oraya gidiyor, o nereye göçerse, onunla birlikte göçüyordu.
Bir ara beraber yolda giderlerken yanlarından geçen bir kervan tarafından yakalanıp tutsak edildiler. Kervan sahipleri onları para karşılığında başkalarına köle olarak sattılar. Fimyon´u satın alan kimse, bu kölesindeki iyi nitelikleri görmüştü. Çünkü Fimyon, geceleyin kalkıp namaz kılıyordu, ibadet hürriyetine sahip olduğu için bedenen köle diye satılmış olmasına hiç aldırmıyordu.
Necranlılar bir hurma ağacına tapıyorladı. Nitekim daha önceleri Medyenliler de ormanlıktaki ağaçlara tapınışlardı. Bu zahid ve temiz insan sadece Allah´a dua edip, ibadette bulunuyordu. Kendi bedenini satın alan efendisine dindarlığı sebebiyle hükmedebiliyordu. Hurma ağacına tapan Necranlılar´a dedi ki: “Siz batıl bir yoldasınız. Taptığınız şu hurma ağacı size ne fayda, ne de zarar verebilir. Eğer bu yaptıklarınızdan ötürü, sadece kendisine taptığım ve ortağı olmayan Allah´a dua edersem, Rabbim bu hurma ağacım yok eder!”
Böyle deyince efendisi, ona “Eğer bu dediğini yaparsan, biz senin dinine gireriz. Eski dinimizden vazgeçeriz” dedi. Fimyon kalkıp abdest aldı ve namaza durdu. Sonra hurma ağacını yok etmesi için Allah´a dua etti. Allah da bir rüzgar göndeıerek Hurma ağacını kökünden söktü. Bu olay üzerine Necranlıların çoğu Fimyon´un dinine tabi oldular. Onun bu durumu ve duasıyla ilgili haberler etrafta yayıldı. Ağacın, Fimyon´un duasından sonra rüzgar tarafından sökülüp atıldığını herkes duydu. Böylece Necranlılar Fimyon´un dinine girdiler. O da kendilerini İsa peygamberin getirdiği hak şeriate yöneltti.
Şüphesiz bu olayın içine birçok uydurma ve özellikle vehimler karışmıştır. Biz ise olayı, sadece doğrulanabilecek kısımlarıyla naklettik. Bu anlattıklarımızda yalana delalet eden, ya da asıl itibariyle makul olmadığına dair vehim uyandıran hususlar yoktur. Bu ifadelerde, varlığını aklın reddetmediği bazı abartmalar varsa da, Hıristiyanlığın Necran´a girdiğinde şüphe yoktur. Necran´a ilk giren din, tahrifata uğramış Hıristiyanlık değil Hz. İsa´nın getirdiği Hıristiyanlığın kendisidir. Fakat daha sonra Neeranlılar tarafından asli Hırisitiyanlığa bazı tahrifatlar girmiştir. Herşeye rağmen Necranlılarda, az da olsa ruhi istikamet mevcut kalmıştı. Bu ruhi istikametleri, Peygamber Efendimizle karşılaştıkları esnada görülmüştür. Necranlılardan ayrı olarak Tağliboğulları gibi bazı Araplar daha Hıristiyanlığa girmişlerdi. Bunlar daha sonra müslümanlarla birlik olmuş ve İslamiyetlerini dört halife dönemine kadar devam ettirmişlerdir. Asli Hıristiyanlık dininin propagandacıları vasıtasıyla Necran ahalisi arasında Hırisiti-yanlık dini yayılmakla birlikte, Necran Meliki putperestliğinde ısrar etmişti. Halkının arasında insanları asli Hıristiyanlığın tev-hid inancına davet eden ihlaslı propagandacıları gördüğünde o propagandacılara şiddetli eziyetler tatbik etmiş ve onları işkenceden işkenceye uğratmıştı.