Muhammed (sav)´in evinden nur fışkırdı. Evin dışına büyük bir aydınlık saçıldı. Bu nur, Peygamber efendimizden uzaklaşmadı. Onun dostlarının kalplerini aydınlattı. Kendisiyle kalbi bağlantısı olan kimseleri hakka yaklaştırdı. Gerçi bunlar Peygamber efendimizin akrabaları değildi. Fakat onun kavminden ve kabilesinden idiler. Sonra Peygamber efendimizin Ebu Le-heb gibi yakın akrabaları, kendisini himaye edip besleyen sevgili amcası Ebu Talib, Abbas ve diğerleri de, Allah´ın büyük mucizesine, İslam´a karşı cephe aldılar. Bu da İslam´ın nezahe-tini ispatlayan büyük bir alamettir. İslamiyet´i yeryüzüne hakim kılan, asebiyet değildir. Asebiyete tabi olan kimseler, bu dine destek olmamışlardır. İslamiyet, cahiliyet taassubunu ve ırkçılığı yok etmek için gelen ilahi bir dindir. İslam davetinin genelinde ırkçılığa yer yoktur. Kabilecilik bağlarına da İslam davetinde yer verilmemiştir. Nitekim bu hususlar Peygamber efendimizin siretinde de açıkça anlatılmaktadır. Saltanata tamahı olan herhangi bir ailenin, saltanatına dayanarak peygamberliğe meylettiği de söylenemez. Özellikle Haşimoğulları İslam´dan önce Mekke toplumu içinde liderliği ellerinde bulundurmaktaydılar. Kabe-i Muazzama´mn bakıcılığı onların elindeydi. Bu liderliği, atadan dededen devralarak o güne kadar getirmişlerdi. En sonuncuları Peygamber efendimizin muasırı olan Ebu Talib olmuştu. İslam´a ilk girenler Haşimoğulları olmadıkları halde, İslam´a ilk destek verenler şüphesiz onlar olmuşlardı. Bunlar müslüman olduklarından dolayı değil, asebi-yet bağlarının gereği olarak Peygamber efendimize yardımcı olmuşlardı. Çünkü o zamanlar Araplar arasında asebiyet bağlarına değer verilirdi. Her şahıs, kendi akrabalarının himayesi altında yaşardı. Akrabaları onu korur ve düşmana teslim etmezlerdi. Düşmana teslim etmek, onlar için aşağılanma nedeniydi, akrabalarının yardımda gevşeklik göstermeleri de zillet ve horlanma nedeniydi. Özellikle Muhammed (sav) mütecaviz değil, aksine tecavüze uğrayan bir insandı. Muhtelif kimseler tarafından zulüm ve işkenceye maruz bırakılmaktaydı.
Peygamber efendimize sıkıntılı zamanlarında akrabalarının asebiyet nedeniyle yardım etmiş olduklarını ispatlamak için şu hususu söylemek yeterli olacaktır: Peygamber efendimiz güçlendikten sonra akrabaları artık kendisine yardım etmez olmuşlardı. Hatta Ebu Talib´den sonra Haşim oğullarının büyüğü sayılan amcası Abbas, Bedir savaşında Peygamber efendimizin askerlerine karşı savaşmıştı. Nihayet müşriklerden alınan esirler arasında kendisi de esir olarak müslümanlarm eline düşmüştü. Peygamber efendimiz onu fidyesini almadan serbest bırakmamıştı.