Rivayetçilerin çoğuna göre Peygamber efendimiz, babası Abdullah´ın vefatından sonra doğmuştur. Bununla birlikte Abdullah´ın doğumdan sonra vefat ettiğini rivayet edenler de olmuştur. Babasının, Peygamberimizin doğumundan sonra vefat ettiğini söyleyenlere göre, doğumuyla babasının vefatı arasındaki süre kimine göre kısa, kimine göre uzundur. Hatta bazıları bu süreyi üç seneye kadar uzatmışlardır. Zahirilerden olan İbn Hazm, bu konuda şunları söylemiştir: “Muhammed (sav) Mekke´de doğmuştur. Kendisi üç yaşını tamamlamadan babası vefat etmiştir. Yine kendisi yedi yaşını tamamlamadan da anası vefat etmiştir.”
Bu söz, Peygamber efendimizin babasının, kendisinin doğumundan 28 ay sonra vefat ettiğini söyleyenlerin ifadelerine yakındır. Ancak İbn Hazm´ın söyledikleri, daha uzun bir süreye işaret etmektedir. Çünkü 28 ay, ikibuçuk yıl bile olmamaktadır.
Avane bin Hakem ve onun babasından rivayet edildiğine göre Abdullah, Resulullah (sav) 28 aylıkken vefat etmiştir. Resulul-lah´ın doğumundan yedi ay geçtikten sonra babasının vefat ettiğini söyleyenler de olmuştur.
Babasının Peygamber efendimizin daha üç yaşındayken babasının vefat ettiğini söyleyenlerin görüşlerini asla kabul etmiyoruz. Nitekim onun, bundan sonra doğduğunu söyleyenlerin görüşlerini de kabul etmek mümkün değildir. Çünkü rivayetçilerin ittifaklarına göre Peygamber efendimiz, yetim bir çocuk olarak Sa´d oğulllarından Halime´nin yanında kalıp sütünü emmiştir. Halbuki babası hayatta olsaydı, O´na yetim adını vermek mümkün olmazdı. Süt emzirme süresinin en azı, süt emzirmeyi tam yapmak isteyen kimseler için, iki tam yıl olduğuna göre, Peygamber efendimiz doğar doğmaz, ya da doğumundan çok kısa bir süre sonra süt annesi yanına gönderilmiştir. Babası hayatta olsaydı, süt anasına verildiği zaman ona yetim adını vermek mümkün olmazdı. Oysa rivayetçilerin ittifakına göre Sa´d oğullarından olan Halime tarafından emzirilmek üzere teslim alındığı zaman, Peygamber efendimiz yetim bir çocuktu.
Ravilerin büyük çoğunluğunun tercih ettikleri görüşe göre, Peygamber efendimiz daha ana karnındayken babası vefat etmiştir. ´Tarih´inde İbn Kesir şöyle diyor: “Özet olarak, annesi Peygamber efendimize hamile iken babası Abdullah vefat etmiştir. Meşhur olan görüş budur.”
İbn Sa´d, Abdurrahman bin Ebi Sa´saa´dan rivayet ederek demiş ki: “Abdullah bin Abdülmuttaiib, Kureyş´e ait kervanlardan biriyle Şam´a doğru yola çıktı. Bu kervan, Şam´daki ticaretini tamamladıktan sonra dönüp Medine´ye uğradı. Medine´ye uğradıklarında Abduimuttalib´in oğlu Abdullah,´ hastalanmıştı. “Ben, dayılarım olan Neccar oğullarının yanında kalacağım” dedi. Bir ay kadar yanlarında hasta yattı. Bunu duyan Abdülmuttaiib, oğullanndan en büyüğü olan Hâris´i, kardeşi Abdullah´a gönderdi. Haris, Medine´ye geldiğinde onun ölmüş ve defnedilmiş olduğunu gördü. Babası Abdülmuttalib ile kardeşleri onu kaybettiklerinden dolayı çok üzüldüler. Resulüllah (sav) efendimiz, o zaman anasının karnında idi. Abdullah, 25 yaşındayken vefat etmişti.”
îbn Kesir´in ifadelerinin de işaret ettiği gibi bu sözlerden anlaşıldığına göre Abdullah, evlenmesinden hemen sonra ya da az bir süre sonra ticaret kervanıyla birlikte sefere çıkmıştır. Vefat ettiği zaman 25 yaşındaymış. Evliliğinden çok kısa bir süre sonra kervanla ticari yolculuğa çıkmıştır. Bundan anlaşıldığına göre o, 25 yaşına yakın bir çağında evlenmiştir. Abdullah´ın vefatının şerefli oğlu Muhammed´in doğumundan Önce olduğu hususunda Vakıdi şöyle demiştir: “Bizce Abdullah´ın vefatının, şerefli oğlunun doğumundan Önce vuku1 bulduğu, görüşlerin en sağlamıdır.” Hafız İbn Kesir´in de aktardığı gibi bu, en meşhur olan rivayettir. [1]
——————————————————————————–
[1] îbn Kesir, el-Bidaye Ve´n-Nihaye, c. 2, s. 262. –