İbrahim peygamber Keldaniler toprağında, yani Babil diyarında doğmuştur. Şam´a bağlı Berzeden ve Kasyon dağlarının eteğinde bulunan bir kasabada doğduğunu söyleyenler de olmuştur. Ibn Asakir´e göre ise, Babil´de doğduğuna dair rivayet daha sahihtir. Ama İbrahim peygamber Babil´de sürekli kalmamıştır. O, diğer bölgelere de göçmüştür. Mesela Filistinliler´in toprağı olan Kenan eline, sonra Harran´a, Cezire ve Şam´a hicret etmiştir. Yerleştiği beldelerde yıldızlara tapma yaygındı. Kendisi ise insanları bir, tek ve Kahhar olan Allah´a ibadete davet ediyor, putları kırıp parçalıyordu. Tanrılarına yaptığı hakaretten dolayı müşrikler, onu ateşle yakmak, ateşe atmak istiyorlardı. Kendisi ise Allah´tan başka hiçbir şeye dayanmıyordu. “Bize Allah yeter o ne güzel vekildir!” diyordu. Cenab-ı Allah da onun duasına icabet etti ve içine atıldığı ateşi kendisi için serin ve selamet kıldı. Noksanlıklardan münezzeh olan yüce Allah şöyle buyurmuştu:
” ´Ey ateş, ibrahim´e serin ve esenlik ol!´ dedik. Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de asd kendilerini hüsrana uğrattık . ” (Enbiya: 69- 70)
İbrahim´e karşı muzaffer olmak istediler ama yalnız ve yar-dımcısız kaldılar. O´na karşı üstünlük elde etmek istediler, ama alçaldılar. O´nu mağlup etmek istediler, fakat kendileri yenildiler. Onlar İbrahim´e eziyet vermek istediler ama Cenab-ı Allah ona hayır vermek istedi. Tuzakları kendi aleyhlerine döndü. Kurdukları dümenleri Cenab-ı Allah boşa çıkardı ve yenilgiye uğradılar. Amaçlarına ulaşamadılar. İbrahim ise amacına ulaştı. O, birçok yerleri dolaştıktan sonra Arabistan´a hicret etti. Çünkü oğlu İsmail´in anası Hacer, yavrusuyla birlikte Mekke´ye gitmişti. Onu kaçırmak, ona sükunet vermek için Mekke´ye hicret etmişti. İbrahim´in gönlü de onlarla beraberdi.
Hacer, oğlu İsmail ile birlikte Mekke şehrinin bulunduğu yere kaçtı. Beraberinde Allah´ın dostu İbrahim de vardı. îîacer epey susamıştı. Safa ile Merve arasında su aramaya ve bu maksatla koşturmaya başladı. Nihayet yerden kaynamakta olan bir su gördü ve kırbasını doldurdu. Hem kendisi, hem de çocuğu o sudan kana kana içti.
Derken İsmail gelişip büyüdü ve erginlik çağına geldi. Arapça´yı öğrendi. Cenab-ı Allah ona ve anasına güzel bir rızık verdi. Allah´ın dostu İbrahim, zaman zaman onları ziyaret edip hallerini soruyordu.