Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senalar, Hz. Muhammed’e, aline ve ashabına salat ve selamlar olsun. Yüce Allah şeyhimizden, mürşidimizden, terbiye edicimizden, Şehid-ul Harameyn babam ve şeyhimden razı olsun. Her gün yeni yeni gelen kardeşlerimiz olduğu için hepinizin bayramını tekrar kutluyorum. Yüce Allah böyle münasebetlerin, bayramların bize hayır ile, ihsan ile tekrarını nasip eylesin. Böyle münasebet ve bayramları müslümanların kalplerini birleştirmek, saflarını tekleştirmek, imanlarını güçlendirmek, hayır ve bereket içinde olmaları sağlamak için vesile kılsın.
Yüce Allah böyle mübarek günleri, mübarek münasebetleri bizim imanımızın güçlenmesine, saflarımızın düzelmesine, yüce Allah’ın ipine sarılmamıza, yüce peygamberin ahlakıyla ahlaklanmamıza ve siyonistlerin ellerinde bulunan toprakların alınmasına vesile eylesin.
Değerli kardeşlerim, bazılarınız bayramdan önce, bazılarınız bayram günü, bazılarınız dün, bazılarınız ise bu gün geldiniz. Bu gelişiniz, bu toplumunuz sizin şeyh hazretlerine karşı olan sadakatınıza en büyük delildir. Sizin şeyh hazretleriyle olan güçlü bağınıza en büyük işarettir. Sizin şeyh hazretlerine bağlı ve onun yakını olduğunuza en büyük delildir. Sizin bu gayretinize, bu vefanıza, şeyh hazretlerine karşı bu sadakatınıza, bu ihlasınıza ve bu uyanıklığınıza karşı Yüce Allah’a hamd ediyorum.
Değerli kardeşlerim, sizler şeyh hazretlerinin evlatlarısınız. O, sizin manevi babanızdır. Onun size olan menfaati, nesebi babanın menfaatinden daha üstündür, daha ziyadedir. Çünkü nesebi babanın kendi çocuğuna vereceği menfaat zahiri ve cismanidir. Maddi hayatı ile ilgilidir. Kişinin yemesi, içmesi, giyimi, yaşantısı noktalarında faydası vardır. Manevi babanın faydası ise manevi ve ruhidir. Onun için manevi fayda daha üstündür ve daha alidir.
Değerli kardeşlerim, insanda en önemli olan ruhtur. Eğer onun ruhu masiyetlerin içinde gark olursa kaybolur, ondan hiçbir istifade olmaz. Ama kendi ruhunu tezkiye eder, onu maneviyat sahibi kılar ise, ruhun gücü ortaya çıkar. O zaman yüce Allah onu ne için yaratmış ise, Allah’ın emri ne ise onu tatbik etmeye gücü yeter.
Değerli kardeşlerim, tezkiye edilen ruh, temizlenen ruh, onun yanında oturulup ondan istifade edilebilir. Ondan menfaatler alınabilir. Ama ruhsuz beden, yani tezkiye edilmeyen ruh, onda fayda yoktur, onun değeri yoktur, onun yapacak hiçbir şeyi de yoktur.
Değerli kardeşlerim, manevi babanın adabında, ruhu tezkiye etmenin yöntemi vardır. Eğer o ruh, bu adaplarla tezkiye edilirse, temizlenirse, yüce Allah’tan feyiz ve bereket alır. Maneviyat kazanır, güçlenir. Kendisine gerekli her menfaati kazanmaya gücü ve yeterliliği olur.
Değerli kardeşlerim, insanın kendi ruhunu tezkiye etmesi, maneviyatı kazanması sadatların gösterdikleri gayret sebebi iledir. Çünkü onlar şöyle buyurmuşlardır: İnsan için en mühim olan şey ruhun tezkiye edilmesidir. Şairin buyurduğu gibi:
“Sen ey insan, ey müslüman! Sana zararlı olan şeye önem veriyorsun. Sen ona önem verme. Sen kendi ruhunun tezkiyesine önem ver. Çünkü senin faydan, menfaatlerin kendi ruhunun tezkiye edilmesindedir.”
Değerli kardeşlerim, defalarca size zikrettiğim, babamdan duyduğum bir hakikatı tekrar zikretmek istiyorum. Şunu bilin ve kesin inanın ki, Şeyh hazretlerinin tarikatının adabını tatbik eden bir kimse, Şeyh hazretlerine nesebi olan evladından daha yakındır. O, şeyhin adabını yerine getirmeyen, şeyh hazretlerinin adabından uzak olan nesebi evladından şeyh hazretlerine daha yakındır ve onun evladı odur.
Değerli kardeşlerim, şeyh hazretlerine gerçek manevi evlatlık sadakatla ve ihlasla olur. Eğer sadakat yoksa, ihlas yoksa, yalnız söz yeterli değildir. Ben Şeyh hazretlerinin yakınıyım, ben ulemadanım, ben havaslardanım demenin ve bu şekilde kendini şeyhe yakın göstermeye çalışmanın bir faydası yoktur. Bununla yetinilmiyor, amel lazımdır, uygulama lazımdır.
Peki bizler şeyh hazretlerine gerçek evlat nasıl olabiliriz? Bizler ancak Allah’ın emirlerini tatbik etmek, haramlardan uzak kalmak, Peygamberin ahlakı ile ahlaklanmak ve sadatlarımızın adapları ile amel etmekle gerçek evlat olabiliriz.
Değerli kardeşlerim, uyanık olalım. Bir kelime, bir nasihat, bir vaaz ya da başka bir şey ile fayda elde edelim. Böyle mübarek bir topluluk içine girdiğimiz zaman, buradan mutlaka faydasız dönmememiz lazımdır. Faydalanmamız lazımdır, ibret almamız lazımdır. Biz baktık ki birisi Allah’ı zikrediyor, ondan ibret alalım. Birisi ibadet yapıyor, ondan ibret alalım. Birisinin ahlakı güzeldir, mütevazı bir müslümandır, ondan güzel ahlakı alalım. Diğeri onun sireti, adabı doğru ve dürüsttür, ondan ibret alalım. Bu şekilde bu mübarek toplumdan hayır ve bereketler kazanalım.
Değerli kardeşlerim, şeyh hazretleri şöyle buyururdu; Bize gelen, şeyh hazretlerinin dergahına gelen kimse içi boş bir kabak gibi geri dönmemelidir. Eğer namaz kılmıyorsa, namazı beş vakit olarak, mükemmel bir şekilde kılmaya başlamalıdır. Eğer komşularına, etrafındakilere eziyet ediyorsa, ahlakı güzel değilse, ahlakını düzeltmeli ve o eziyetleri terk etmelidir.
Değerli kardeşlerim, şeyh hazretleri, bize gelen, buraya gelen bir kimse, kendisini hasta olarak görmelidir, diye buyuruyordu. Nasıl ki bir hasta doktora gittiği zaman, doktorun ona verdiği ilaçları dikkat ve titizlikle kullanıyorsa ve ancak bu şekilde ondan faydalanıyorsa, işte buraya gelen bir kimse de böyle kendini hasta görerek, şeyh hazretlerinin ona verdiği adabı ve terbiyeyi tatbik etmeli, ona öğretildiği gibi uygulamalıdır. Ancak bu şekilde fayda görebilir.
Değerli kardeşlerim, buraya gelen bir kimse kendi nefsini noksan görmelidir. Kendi ibadetlerinde noksanlık görmelidir ve şeyh hazretlerinin adabı ile, şeyh hazretlerinin adabını tatbik etmekle şifa aramalıdır. İşte o zaman faydalanır, hayır ve bereketler alır.
Değerli kardeşlerim, buraya geldiğiniz zaman ibret almazsanız, hayır ve bereket almazsanız, eğer bu adaplarla amel etmezseniz, birbirinizden ibretler almazsanız, peki nasıl faydalanacaksınız ? Nasıl kendi nefsinizi tezkiye edeceksiniz? Bu mümkün değildir.
Değerli kardeşlerim, yüce Allah’tan temennim ve niyazım, sizlere tam fayda almış, maneviyat ile tamamen dolu bir şekilde geri dönmeyi nasip eylesin. Beni babama en iyi evlat eylesin ve sizi de şeyh hazretlerine en muhlis ve en yakın evlatlarından kılsın. Yüce Allah bu toplumu, bu münasebeti kabul eylesin. Sizin buraya gelir iken gördüğünüz meşakkatleri hayır ve bereketler ile tebdil eylesin.
Değerli kardeşlerim, dışarıdan, başka memleketlerden buraya gelen arkadaşlarıma sesleniyorum ve diyorum ki, sizlerin burada ve bu memlekette gördüğünüz hayırları ve bereketleri gittiğiniz zaman arkadaşlarınıza tebliğ etmeniz lazımdır. Sizden ricam budur. Bize, bütün müslümanlara, tüm İslam ülkelerine ve onların liderlerine dua ediniz. Rabbim her şeye kadirdir.
El-Fatiha