Ey müslümanlar, rivayet olunduğuna göre, Ramazan girince Sahabe efendilerimiz (r.anhüm) bu ayın girmesinden dolayı birbirlerini kutluyorlardı. Bu sebeple Ramazan’ın girişi münasebetiyle ben de sizi kutluyor, Allah Teala’nın fazlı ve keremiyle, bizi bu üstün ayda ibadet ve taat üzere muvaffak etmesi için dua ediyorum.
Bize Ramazan’ı lutfettiği için Allah’a hamd etmeliyiz. Ramazan büyük bir aydır. Günahlarımıza tövbe ederek, isyankarlıklarımızı terk ederek, kalplerin, amellerin ve hallerin ıslah edilmesine azmederek bu aydan istifade etmemiz; bu ayı sadık tövbe, sadık niyetler ve Allah için yapılan salih amellerle karşılamamız gerekir.
Bu şekilde yaparsak bu ayın nimetlerinden ve bereketlerinden nasibimizi alır; sırları ve nurlarıyla mutlu oluruz. Bu ay Allah’ın ayıdır, arzularımıza karşı sabretme ayıdır, taat ve ibadette sebat etme ayıdır. Çünkü insan sabredince Allah’tan ödül ve sevap alır. Oruçlunun amelleri Allah katında makbuldür. Dünya ticaretinin aksine ahiret ticareti hep kazançlıdır. Dünya ticaretinin kazancı garanti değildir, çalıştıktan sonra ya gelir ya gelmez. İnsan dünya ticaretinde kazansa bile sonunda ölüm yok mu? Hepsini bırakıp gitmeyecek mi? Fakat ahiret ticaretinde kaybetmek yoktur. Çünkü oruçlunun uykusu ibadet, nefes alıp vermesi tespih, duası ise makbul ve müstecaptır; amelleri de Allah katında kat kat yazılır.
Oruçlu kimse kendisini şehvet ve arzularından men etmiş, lezzetleri Allah için terk etmiştir. Bu ay gufran ayıdır, rahmetin inişinin, cehennemden kurtuluşun, Allah’ın affedişinin ayıdır. Allah Teala büyük dersler ve yüksek hikmetler kazanmamız için orucu bize farz kılmıştır. Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyuruyor: “Ey iman edenler sizden evvelki ümmetlere yazıldığı gibi sizin üzerinize de oruç yazıldı, farz kılındı. Umulur ki korunursunuz.” (Bakara, 183)
Allah Teala oruçta büyük faydalar, yüce ahlaklar, terbiye ve güzel davranışlar kılmıştır. Fakat ne acıdır ki pek çoğumuz Ramazan’ın büyük faydalarını idrak etmiyor, bu faydaları tefekkür etmiyor ve bunlar üzerinde düşünmüyoruz. Bu yüzden Ramazan geliyor, sonra da bitiyor ve biz bunu hissetmiyoruz.
Ramazan’ın faydalarını düşünen ve tefekkür eden kimse muttaki olur. Ramazan’ın faydalarından birisi şudur; Bu faziletli ayda nefsimizi terbiye eder ve onu Allah’a boyun eğdiririz. Çünkü kötülüğü emreden nefis (nefs-i emmare) boynuna gemi takınca durur. Gemi gevşetince de asileşir ve dik başlı olur. Birisi şöyle demiştir:
“Nefis onu sahibinin koyduğu yerde durur, bulursa ister, bulamazsa teselli olur.”
Yani bu nefis onu sahibi nasıl koyarsa öyle kalır, her zaman yiyeceğini verirse yemeği özler, verdiği sürece yer, vermediği zamansa sabretmeye mecburdur. Nefse, Ramazan’da kendi helal malını yasakladı ki, Ramazan dışında başkalarının haram mallarına el uzatmasın. Kendine mübah olan malını yemesini yasaklamışken, başkalarının malları hakkında bir kötülük düşünebilir misin?
Ramazanın faydalarından bir diğeri, nefsin ıslahı ve güzelleşmesi için vesile olmasıdır. Çünkü bu ay, insandaki Allah’a sadık olma hasletini eğitmekte; emanet, ihlas ve vefa hasletlerini terbiye etmektedir. Çünkü bu kul Allah için oruç tutmaktadır. Bu amelde ne kadar da sıdk ve emanet vardır! Dolayısıyla kul, oruçla Allah’a sadık olmayı öğrenmektedir. İnsan boş bir yerde olursa, onu kimse görmeden yiyip içebilir, fakat Allah’ın onu gördüğü hissi bunu yapmaktan kişiyi men etmektedir. Bu eğitimi alan kimse, Allah’a isyan etmez, çünkü o, Allah’ın onu gördüğünü hissetmektedir. Allah Teala oruçluya böylece, Allah’a yalan söylememesi ve hainlik yapmaması için, doğruluk ve vefayı öğretmektedir.
Ramazanın faydalarından bir diğeri, fakirlere rahmet ve ihsan; dul ve miskinlere şefkat göstermektir. İnsan Ramazan günlerinde açlığın acısını tadınca fakirin ve açın halini hatırlar. Allah Teala zenginlerin, miskinler ve fakirlerin acısını hissetmesi için orucu farz kılmıştır.
Zengin kişinin elinde her türlü yiyecek vardır, fakat oruçluyken bunları yiyemez. Ramazan dışında da bu yiyecekleri bulamayan fakir ve miskinleri hisseder. Zengin kimse iftar vakti açken, önüne yemekler ve tatlılar konulunca fakirin durumunu hatırlar. Bu yüzden oruç, zenginlerin fakirler ve miskinlere yardım yapmasının bir sebebi olur. Bundan daha fazlası, zenginlerin Ramazan’dan sonra fakirlerin acısını hissetmeleridir.
Ramazanın bir diğer faydası, bedeni ıslah edip şifa vermesidir. Düşmanlar orucun faydaları ve menfaatlerine şahitlik etmişlerdir. Allah Teala hikmet sahibidir, merhametlidir.
Bu faziletli ayın bir diğer faydası da şudur; Allah Teala bu ayda kullarının günahlarını, tövbe ettiklerinde affeder ve kullarına yaptıkları iyi amellerin mükafatını kat kat verir.
Merhum babamın şöyle dediğini duyardık; Tüccarlar büyük kazançlar elde etmek için fuarları beklerler, mevsimleri beklerler. Bu mevsimler gelince ticaretlerle ciddi bir şekilde uğraştıklarını ve bütün çeşitleri; en güzel ve en kaliteli malları dükkanlarına getirdiklerini görürsün. Kazanç elde etmek için insanların en fazla rağbet ettiği renkleri seçerler. Bu yolda çok yorulurlar, çok gayret gösterirler, rahatlarını feda ederler. Ailelerini ve vatanlarını terk ederler, bu fuarlara katılmak için on binlerce kilometre uzaklıktaki yerlere giderler. Bu yolda acılara katlanırlar, daha çok kazanmak için bu zorlukları basit görürler, gece gündüz çalışırlar. Bu garip değil midir?!
Ey kardeşlerim, bu ticaret ne kadar kârlı olursa olsun, insan ne kadar çok şeye sahip olursa olsun, sonunda bunlar son bulacaktır. Bu faziletli aydaki ahiret ticareti ve kârlarına gelince, Allah Teala dünya tüccarlarının aksine ahiret tüccarlarının zarar etmesini engellemiştir. Çünkü dünya tüccarlarının kazançları maldır, bu malı kazandılar mı ne kadar çok olursa olsun, işin sonu zevaldir, yok oluştur. O zaman bunun faydası nedir ki?
Fakat ahiret tüccarları inşallah cehennem ateşinden boyunlarını kurtarırlar. Allah’tan rahmet ve gufran kazanırlar. İşte bu ibadetlerinin kazancıdır. Oruçlunun nefesleri tesbihtir, duası müstecaptır ve amelleri Allah’ın yanında kat kat sevapla karşılık görür.
Her birimizin halleri Ramazan’da değişmeli, önceki halden farklı olmalıdır. Kişinin Ramazan’dan önceki hali kötüyse, – Allah göstermesin- bir kimse namaz kılmıyor, oruç tutmuyor, haram yiyor, insanların ırzlarının peşinde koşuyorsa şimdi o kimsenin tövbe etmesi gerekir. Eğer hali Ramazan’dan önce iyi ise, takvada; zikirlere, evratlara, hatmelere ve sohbetlere katılmalarda, daha iyi ve daha faziletli olmalıdır.
Ey kardeşlerim,takvaya ve ibadete koşmamız, Allah’a nasuh bir tövbeyle tövbe etmemiz gerekir. Geçen vaktin telafisi yoktur, ömürden geçen vaktin ardında kalan bir şey yoktur.
Özellikle de bu tarikata intisap edenlerin, adabı, zikirleri, evradı, şeriat ve tarikat emirlerini öğrendiği için, daha fazla bu fırsatı değerlendirmesi gerekir. Çok çabalamamız gerekir, iman ve sevginin alameti budur.
Allah’tan bizi bu ayda, vaktimizi Kur’an okuyarak, namaz kılarak, camilerde itikafla, zikirle, Allah’ı murakabeyle geçirmeye, masiyetlerden uzaklaşmaya, hepimizi nasuh tövbeyle tövbe etmeye muvaffak kılmasını istiyorum. Rabbimiz her şeye kadirdir.