Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senalar, Hz. Muhammed’e, aline ve ashabına salat ve selam olsun. Yüce Allah Şeyhimizden, mürşidimizden razı olsun. Bizi ve tüm müslümanları onun feyiz ve bereketiyle mükafatlandırsın. Değerli kardeşlerim, misafirlerimiz, yeni gelenler olduğu için hepinizin bayramını tekrar kutluyorum. Yüce Allah bu münasebeti bizim için ve tüm İslam alemi için hayırlı kılsın. Yüce Allah’tan temenni ediyorum müslümanların siyonistlerin ellerinde bulunan topraklarını onlardan alsın ve müslümanların izzet ve şereflerini muhafaza eylesin, onları güçlendirsin ve onlara düşmanlara karşı galibiyet ve hakimiyet ihsan eylesin.
Değerli kardeşlerim, yine Yüce Allah’tan temenni ve niyaz ediyorum, böyle münasebetleri, böyle mübarek bayramları bizim için, bizim şeref ve izzetimiz için, Allah’ın emirlerine sarılmak ve nehiy ettiklerinden uzak kalmamıza ve Peygamberin ahlakıyla ahlaklanmamıza vesile kılsın.
Yüce Allah’tan niyazım, bayram münasebetleri vesile ile bizi izzet ve şeref sahibi kılsın. Bize öyle bir güç versin ki İslam’ın bize verdiği izzet ve şerefi koruyalım. Şark ve garptaki tüm müslümanların arasında birlik ve beraberlik güçlensin ve devamlı olsun. Şeref ve izzetimizi, birlik ve beraberliğimizi sağlamak için, güçlendirmek için, muhafaza etmek için bize güç ve kuvvet ihsan eylesin.
Değerli kardeşlerim, ben yüce Allah’ın zayıf kulu olarak, sizde gördüğüm bu sıdk, bu ihlas, bu muhabbet, sizden bana yansıyan bu ihlasınıza karşı yüce Allah’a hakiki manada şükür etmekten acizim.Değerli kardeşlerim, bunda şüphem yoktur, inanıyorum ki sizin bu iltifatınız, bu gayretiniz dünyalık için değildir, menfaat için değildir, siyaset için değildir. Halis bir şekilde Allah içindir. Eğer Allah için olmasaydı, sizler uzak mesafelerden, bunca meşakkatler çekerek buraya gelmezdiniz. Bu zorluklara tahammül etmezdiniz. Onun için bu yüce Allah içindir. Sizler yüce Allah’ın yüzü suyu hürmeti için buradasınız ve bu iltifat, bu münasebet sizden meydana gelmiştir.
Değerli kardeşlerim, sizin bu iltifatınız Allah içindir, çünkü Allah için olmasaydı hiç biriniz buraya gelip de bu meşakkate tahammül etmezdiniz. Bazılarınıza yorgan düşmez, minder düşmez, yerde uzanıp semalara doğru bakıyor. Bazılarınızın yiyeceği bir lokma yemek yoktur. Sizin aranızda öyle insanlar var ki kendileri için hayvanlar kesilip, en güzel yemekler takdim edilmeye layıktırlar. Ama buna rağmen belki de bir lokma ekmek onun eline düşmüyor. Sizler buna tahammül ederek buraya geliyorsunuz. Peki bunda Allah’tan başka bir kasıt var mıdır? Bunda herhangi bir dünya menfaati olabilir mi? Şüphesiz yoktur.
Değerli kardeşlerim, sizlerden birisi abdest almak için niyet ettiği zaman öyle bir zorluk çekiyor ki abdest alacak yer de yoktur. Peki bunda dünyalık olabilir mi ? Sizlerin bu kadar meşakkatlere katlanarak, tereddüt etmeden, sevinç içinde, sıkıntılara sabretmedeki amacınız daha üstün ve yüce olan Allah rızasıdır. Allah rızasını kazanan bir kimse, Allah rızasına gayret eden bir kimse bundan daha üstün ne elde edebilir ki?
Değerli kardeşlerim, babam Şeyh hazretleri şu beyti terennüm ediyordu ve daimi olarak bize hatırlatıyordu ve diyordu ki: ‘Ey Rabbim sen razı olursan, tüm zorluklar beni için kolaydır. Senin rızan bana hasıl olursa, her şey bana hasıl olmuş olur, her şey elimde olur.’ İşte bunun için değerli kardeşlerim, sizin maksadınız en üstün olan Allah rızasıdır ve Allah rızasından lezzet alıyorsunuz. Meşakkatlere aldırmıyorsunuz.
Değerli kardeşlerim, ben etrafımda sizin bu iltifatınızı gördüğüm zaman mahcup oluyorum, utanıyorum. Şunu diyebiliyorum ancak; Ey Rabbim bu insanlar geldiler, etrafımızda toplandılar. Onların niyetleri Allah içindir. Ey Rabbim, onları niyetlerine göre mükafatlandır. Ey Rabbim, onda rızan olan mükafat ile onları mükafatlandır. Ey Rabbim, onları senin rahmetine havale ettim, Peygamberin bereketine havale ettim, sadatların gayretine havale ettim. Şeyh hazretlerinin himmet ve bereketine havale ettim.
Değerli kardeşlerim, Şeyh hazretlerinin adabı ve sadatlarımızın takip ettiği adaplar ne içindir? Müridin gerçek manada İslamiyeti yaşaması içindir. Müridin gerçek manada İslamiyetin kurallarını yerine getirmesi ve tatbik etmesi içindir. Çünkü İslam dininde vacipler vardır. İslam dininde müstehaplar vardır. İslam dininin ikrah ettiği, beğenmediği, kötü gördüğü şeyler vardır.
Değerli kardeşlerim, müslüman olana vacip olan Yüce Allah’ın emirlerini tam bir şekilde, mükemmel bir şekilde yerine getirmesi ve yüce Allah’ın haram kıldığı şeylerden uzak kalması ve Peygamberin ahlakıyla ahlaklanması ve kendi gücüne göre İslam’ın ikrah ettiği konulardan uzak kalmasıdır. Her müslümana bu şekilde kendi dinini murad etmesi ve kendini muhafaza etmesi vaciptir.
Değerli kardeşlerim, tarikatın adapları müslümanın yüce Allah’ın İslam dininde gösterdiği konuları tam olarak yerine getirmesi, Peygamber efendimizin ahlakıyla ahlaklanması ve kendi kalbini Allah’ın zikrine engel olan şeylerden uzak bırakması içindir. Yüce Allah şöyle buyurmuştur : “Ey İnananlar! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.” (Munafikun, 9) Tarikatın adapları bu ayeti kerimenin gereğini tatbik etmek için müslümanlara vesile oluyor ve müslümandan onu istiyor.
Değerli kardeşlerim, yüce Allah bizleri, kalbimizi Allah’ın zikrinden alıkoyacak şeylerden nehyetmiştir. Yüce Allah’ın ibadetlerine engel olmasınlar diye nehy etmiştir. Yüce Allah bizi dünya ile meşgul olmaktan, dünyayı biriktirmekten men etmemiştir. Yüce Allah bizi evlattan, maldan, evlenmekten vs.den nehy etmemiştir. Kalbimizi onlara bağlamaktan bizi nehy etmiştir. Değerli müminler, çünkü kalp onlara bağlı olduğu zaman insan Allah’tan ve ibadetlerinden uzak kalır.
Değerli kardeşlerim, işte bu konuda yüce Allah bizi uyarmıştır. Kim kendi kalbine Allah’ın ibadetinden alıkoyan şeyleri yerleştirirse, o zarar eden kimselerden olur. Bu ayet-i kerimede belirtilmiştir. Değerli kardeşlerim, böyle yapan hem dünyada hem de ahirette zarar görür. Ahirette zarar görmesi apaçıktır. Çünkü ahireti dünya ile değiştiriyor, fani olan dünya menfaatleri ile değiştiriyor. İşte bu apaçık bir şekilde en büyük zarardır.
Değerli kardeşlerim, dünyada zarar görmesi ise şu şekilde olur. Daimi olarak kalbi tereddüt içindedir. Rahatı yoktur, eziyet içindedir, evhamlar içindedir. Çocuğum hastalandı, ekinim güzel olmadı, bu sene mevsim iyi değil, yağmur gelmedi, zarar içindeyim diye düşünerek gece gündüz böyle zararlı düşüncelerle kalbi huzursuzluk içinde olur. İşte apaçık dünyada ki gördüğü zarar bu sıkıntılar,kederler ve dertlerdir.
Değerli kardeşlerim, insan kendi kalbini bu tür şeylere, evlatlara, mala, mülke, makama bağlamadığı, Allah’ın ibadetlerinden gafil kalmadığı zaman daimi rahat içindedir. Mutluluk içindedir. Başına ne gibi musibetler, zararlar, sıkıntılar gelirse gelsin Rabbine döner ve Yüce Allah’a hamd eder. Mahbubdan gelen mahbubdur, sevgiliden gelen sevimlidir, hoştur, der. Bu inanç ile, bu itminan ve güzellik içinde dünya hayatını yaşar..
Değerli kardeşlerim, bizim vazifemiz tarikatın adaplarını korumaktır ve bu adapların kaybolmasına vesile olmamaktır. Öyle bir gayret edelim ki bu adaplar bizde gerçekleşsin, tatbik edilsin. Yüce Allah’ın emirlerinden uzak kalmamamız, Allah’ın emirlerini yerine getirebilmemiz, haram kıldığı şeylerden uzak kalabilmemiz ve Hz. Muhammed Mustafa’nın sav. ahlakı ile ahlaklanmamız için şart olan budur. Eğer bunu yaparsak o zaman İslam dinini yaşayacağız, mutlu ve rahat bir şekilde yaşayacağız.
Değerli kardeşlerim, yüce Allah’tan temenni ve niyaz ediyorum, buraya gelmek için çektiğiniz meşakkatleri size hem dünyada hem ahirette mutluluk ve rahatlığa tebdil eylesin. Buraya varmak için sarf ettiğiniz maddiyatlara karşılık sizi kat kat mükafatlandırsın. Sizden ricam buraya gelmeyen, gelemeyen, özel bir nedeni olup gelememiş olanlara selamlarımızı iletmenizdir. Onların bayramları da kutlu ve mutlu olsun.
Yüce Allah’tan temenni ve niyaz ediyorum, bu adaplar böyle kalıcı olsun, münevver kalsın. İlim ile, irfan ile, sadakat ile, ihlas ile devamlı olsun. Yüce Rabbim her şeye kadirdir. El-Fatiha .