Allah’a (c.c.) davet yolunda vaktini, sağlığını, malını ve ruhunu adayan Şeyh Muhammed Haznevi’ye (k.s.) karşı, kalplerinde besledikleri sevgiyi ifade etmek için kardeşlerimizi harekete geçiren unsur ihlastır, samimiyettir. Hayatını Allah (c.c.) yolunda feda eden merhum Şeyh Muhammed Haznevi Hazretlerinin vefat yıldönümünde, kardeşlerimizi buraya getiren şey, vefa duygularıdır. Derdi, toplumun ve ferdin ıslahı olan, merhum Şeyh Muhammed Hazretlerine vefalarını kanıtlamak için, kardeşlerimizi buraya özlemleri çekmiştir.
Gayesi, kalpleri Allah’a (c.c.) bağlamak ve kalpte sevginin tohumlarını ekmek olan, insanları irşad eden ve yönlendiren, onları hanif din olan İslam’a zarar veren aşırılıklardan uzak bir şekilde ,orta yola ve itidale davet eden, gecesini gündüzüne katarak, insanları güzel nasihatler ve hikmetlerle Allah’a davet eden bir kimsenin, hayatının ve faziletlerinin tarih sayfalarına yazılması elbette hakkıdır.
Vasıfları böyle olan bir kimsenin hatırasının, kalplerin derinliklerine işlenmesi, zaman durdukça onun üstünlüğünün unutulmaması, yıllar döndükçe onun hatırasının silinmemesi gerekir. Bu gibi büyüklerin güzel hayatlarının anlatarak, onların övgüye layık özelliklerini sayarak, oradan çıkarılacak ibretleri bulmaya çalışıyoruz.
Ey babam ve şeyhim! Sen gittikten sonra içinde bulunduğumuz yalnızlık anlatılamaz. Ayrılığından sonra, üzüntümüzün aşırılığından meydana gelen ateşten ,ciğerlerimiz parçalandı. Senin himayen altında yaşadığımız günler, öyle güzeldi ki, sanki bayramdı. Nurlu zatınıza ünsiyetle geçirdiğimiz günler kısaldı ve sanki sadece birkaç saat gibi oldu. Hatıran, asırlar geçtikçe sevenlerinin kalbinde yaşamaya devam edecek ve hayatın boyunca terbiye ettiğin müritlerin için, bir yol gösterici olarak kalacaktır.
Ey babacığım, tenkitçiler, yılların uzaması ve zamanın geçmesi seni unutturacak mı zannediyorlar? Kınayıcılar senin kaybınla oluşan derin yaramızın iyileştiğini ve seni unuttuk mu zannediyorlar? Hayır! Asla… Ruhlarımız bedende olduğu sürece seni kesinlikle unutmayacağız.
Her zaman Yakup peygamberin(a.s.) şu sözünü örnek alıyorum: “Allah’a and olsun ki, hâlâ, Yusuf’u anıp duruyorsun, nihayet gamdan eriyeceksin veya helak olanlara karışacaksın.”(Yusuf, 85) diye söylediklerinde o, “Ben, hüzün ve kederimi ancak Allah’a şikayet ederim ve Allah’tan sizin bilmeyeceğiniz şeyler bilirim. (Yusuf, 86) şeklinde cevap verdi.
Ey şeyhim,senin ayrılığından sonra ben de,“ Ben gam ve hüznümü ancak Allah’a arz ederim.” diyorum. Şeyhimizin aramızdan ayrılmasıyla, başımıza gelen ayrılığın şiddetini sadece sana şikayet ediyoruz ya Rab! Mürşidimiz ve muallimimizin ayrılığından sonraki üzüntümüzü, sana şikayet ediyoruz Ya Rab! Fakat seni razı edecek sözlerden başka bir şey de demiyoruz ey Rabbimiz: “Biz Allah’tan geldik ve O’na döneceğiz.”
Ey kıymetli mürşit, sen Rabbinin civarındayken, temiz ruhun huzurlu olsun. Bu dinin erkanını yüceltmek için yaptıklarından ve Allah’ın kullarına verdiğin nasihat ve öğütlerden dolayı mutlu ol. Ellerinle diktiğin fidanlar büyüdü, serpildi, meyve verdi. İşte burada bulunanlar, senin yüce adabınla eğitilen ve senin gözetiminde terbiye olunan samimi müritlerindir.
Sen onları Allah’a ibadet, takva ve zikir üzere yetiştirmiştin, onlar hâlâ sana verdikleri sözü tutuyorlar. Çizdiğin yolda yürümeye devam ediyorlar. Nasihatlerin ve sözlerin kalplerine işlenmiştir. Tarikatın ve adabın, inşallah, tam bir ihlas ve samimiyetle senin dini yayan ilim talebeleri ve alimlerden oluşan çocuklarının elinde temsil olunarak, ayakta kalmaya devam edecektir. Misafirhanenin kapıları hep açık kalacak, bu mübarek mekana gelen ziyaretçilerle sofran hep dolu olacaktır inşallah.
Ey kardeşlerim! Şüphe yok ki burada müşahede edilen imani buluşmanın, pek çok manası ve güzel anlamları vardır. Bunlardan birisi şudur, bu buluşma ümmetin fertleri arasındaki dini ilişkinin derinliğini açıklamaktadır. Hepimizi birbirimize bağlayan kardeşlik bağının sağlamlığını göstermektedir. Farklı ırkları, değişik dilleri barındıran bu mübarek buluşma bütün dünyaya, “Müminler kardeştir.” ayetinin tezahürü olarak, din bağının kesin olarak bağların en güçlüsü olduğunu ispat etmektedir.
Ey kardeşlerim! Buradaki toplantı, açık ve net bir şekilde müslümanların dinleriyle ilişkisinin ne kadar güçlü olduğunu ve alimlerine ne kadar saygı duyduklarını gösteriyor. Hadis-i şerifte buyrulduğu gibi : “Kim bir alime saygı gösterirse, Rabbine saygı göstermiştir.”
Bu ümmetin hayırlılarına saygı göstermek, insanların Rabbiyle bağını güçlendiren ve onlara hem dünyada hem ahirette gerçek mutluluğu garanti eden en önemli amillerdendir.
Allah Teala, Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed’i (sav.) insanları dalaletten hidayete, cehaletten marifete, karanlıktan aydınlığa çıkarmak için göndermiştir. Alimler de O’nun varisleridir.
Bir ümmetin işleri ilim, fazilet ve salah ehlinden büyüklerine, saygı göstermeden düzene girmez ve o ümmet ayağa kalkamaz. Bu ümmet, onlarla beraber oturup dostluklarını sürdürmezse, onlardan bilgi almaz, nasihatlarını dinlemezse ve onların Peygamber Efendimizden aldıkları yolda yürümezse ıslah olmaz.
Ey kardeşlerim, fazilet, salah ve ilim ehlinden olan büyüklerden uzaklaşmak, onların meziyetlerini ve güzel özelliklerini inkar etmek, onları unutmak veya unutmuş gibi yapmak, parlak tarihlerini kötülemek ve onlara ta’n etmek müslümanları, dinlerinden ve yaratıcılarına ibadet etmekten uzaklaştıran en büyük araçlardandır.
Bu ümmetin güvenilir, adil ve salih alimleri sebebiyle hadis-i şerifler bize ulaşmıştır. Şeyhimiz ve mürşidimiz gibi nasihatçi davetçilerin, dinlerine ve vatanlarına samimiyetle bağlı olan muhlis alimlerin çalışmalarıyla, Allah Teala (c.c.) insanları İslam’ın yoluna döndürdü; onların elinde müslümanlar ihsan ve kemal basamaklarında yükseldi. Onlar insanlara yaratıcılarını gösterenlerdir, onlar bizi besleyen, bize hayat veren atar ve toplar damarlardır.
Bu ümmeti ifsat etmek ve parçalamak için, din düşmanlarının girdiği en geniş kapı, İslam ümmetinin evlatlarına, salihler ve alimler hakkında şüphe ettirerek, onlarla ümmetin evlatları arasında bir boşluk meydana getirmektir.
Ümmetin ihlaslı alimler ve salih velilerle bağı kopup, evlatlarının onlara güveni kaybolduğu zaman bu ümmet zayıflıyor; zillete ve düşkünlüğe yakalanıyor ve -Allah korusun- düşmanlarının ağzında kolay bir lokma oluyor. İşte bu mekandaki temiz ve imani buluşma, ümmetin evlatlarının ilmiyle amel eden alimlere olan vefasından, bağlılığından ve sözünü yenilemesinden başka bir şey değildir.
Yine bu buluşma,safların kenetlenmesinin somutlaşması, bir araya gelmek, ümmetin parçalarını bir araya getirmek, evlatlar arasındaki ayrılıktan kurtulmak, tek bir gaye ve yüce bir hedef için öne doğru ilerlemektir.
Kıymetli kardeşlerim, sohbetlerimizde ve toplantılarımızda -zaman ve insanlar ne kadar bozulursa bozulsun- İslam’a bağlı kalmaya, bu dinin asil özellikleri ve yüce adabını korumaya yoğunlaşmamız gerekir. Bu, hepimiz için gereklidir.
İnsanlar, doğru terbiyeden faydalandıkları kadar hiçbir şeyden faydalanmamışlardır. Zehirli aşırı görüşlerden, kısır ve kötü eğitimden zarar gördükleri ve etkilendikleri kadar da başka hiçbir şeyden zarar görmemişlerdir.
Bütün kardeşlerimiz şunu idrak etsin ki,Şeyh Muhammed Haznevi Hazretlerinin (k.s.) hatırasını yeniden canlandırmak kalplerimizin ilacı olacaktır. Yolumuzu aydınlatan ve bizi cehaletin karanlığından kurtaran odur. Çünkü merhum Şeyh Hazretlerinin hayatı hakiki bir müslümanın hayatı, Muhammedi ahlakın (sav.) bir örneğidir. Bundan ibret alarak meyvelerini toplayalım, Şeyh Hazretlerinin kana kana içtiği bu pınardan biz de içelim.