Cenab-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de: “İşte bu benim yolum, dosdoğru olan yoldur. Bundan başka doğru yol yoktur. Buna tabi olun, başkasına asla tabi olmayın.” buyuruyor. Demek ki buraya gelmenin bir gayesi de Allah’ın ipine sımsıkı sarılmaktır. Peygamberler, veliler, alimler hepsi bunu anlatmaya geldiler ve insanların dosdoğru yürümesi için teblig ettiler, gayret sarfettiler.
**********************
Eğer biz İslam ile amel etmez, çocuklarımıza İslamı öğretmez isek öldükten sonra pişman oluruz ve hem biz hem de çocuklarımız helak oluruz.
**********************
İnsan yaptığı işlerde Allah’ın rızasını kastederse mutlaka başarıya ulaşır. Eğer dünya menfaatlerini kastederse başarıya ulaşamaz. İnsanın niyeti Allah’ın rızası olursa, Cenab-ı Allah onun için bütün kapıları açar.
**********************
Kişi kendini Allah’a kullukta ve ibadetlerde eksik görmeli ve Peygamberimizin ahlakıyla ahlaklanmış edepli insanları örnek alıp, kendini onlara benzetmeye çalışmalıdır.
**********************
Akıllı insan, ahireti için lazım olan amellerden başka, lüzümsuz şeylerle uğraşmayı zamanının kaybolması olarak görendir. İnsan kendisi ile Rabbi arasındaki bağı kurmalıdır.
**********************
Aslında ölüm yeni bir hayattır. Hakiki ölüm ise: Kalbin ölümü, inançsızlık, ahirete inanmamak, şehvetlere kapılmak ve geçici dünya lezzetlerinin karanlığına gömülmektir.
**********************
Kalbin ıslahı ve nefsin terbiyesi, ancak sağlam bir itikad, salih bir amel ve İslam’ın hükümlerini, helal ve haramı öğrenmekle mümkündür. Namazı düzgün ve sahih olmayan bir insan kalbini ıslah ve nefsini tezkiye edemez.
**********************
Nakşi-Haznevi Tarikatı’nın gayesi İslam’ın ameli yönünü uygulamaktır. Bir müride lazım olan şey; haramlardan kaçınması, vacipleri yapması, uygun değilse mübahları terketmesidir.
**********************
Kendinizi iyi ve salih insanlara benzetin. Muhakkak ki salih insanlara benzemek kurtuluştur.
**********************
İnsan Allah’ın rızası olan şeylerle ilgilenmelidir. Kalbi her zaman yaralı olmalı ve Allah’ın kendisinden razı olması konusunda hüzünlü olmalıdır.
**********************
Cenab-ı Allah’tan dileğim, bizlere sahih ve selim bir akıl versin ki; bu akılla kendi yolunda yürümemizi sağlasın.
**********************
Kalpteki dağınıklığı ancak Allah’a yönelmek, vahşeti ancak Allah’la ünsiyet giderir. Kalpteki şehvet ateşi ancak Allah’ın sevgisi, zikri, sıdk ve Allah’a karşı ihlaslı olmak ile söner.
**********************
İnsanın Allah’a inancı güçlü olursa, Allah’tan gelen her şeye razı olur. Sevgiliden gelen her şey hoştur der, Allah’a isyan etmez. Allah neyi takdir ettiyse ona boyun eğer ve dünyada da rahat eder.
**********************
Tüm vücudun ıslahı, kalbin ıslahına bağlıdır. Kalbin ıslahının şartı da Allah’ın zikridir. Allah ( C.C ) Kur’an-ı Kerim’de : “Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ın zikri ile mutmain olur.” buyuruyor.
**********************
Adabı tatmayan ve yaşamayan, bu insanlarla beraber olmayan bu yolu anlayamaz. Bu adabı yaşayan ve tatbik eden, ruhu pahasına dahi olsa bu yolu tercih eder.
**********************
Allah’ın dininden uzaklaşmanın, haramları işlemenin şeref sayıldığı bu asırda, saadet ve gerçek yaşam ancak Allah’ın dinine sarılmak ve bu yolda devam etmekle mümkündür.
**********************
Allah ve Resulü için söylüyorum. Biz bu tarikatın adaplarını sadatlarımızdan aldık. Sözle aldık, gözlerimizle gördük. Bu temiz adaplar Peygamber (sav.)’in şeriatına ve sünnetine uygundur. Bu adaplardan ne doğuda ne batıda, hiçbir yerde görmedik.
**********************
Bu tarikatın adapları Hz.Muhammed (sav.) Efendimizin getirdiği şeriata hizmet etmektedir.
**********************
Dünyayı isteyen kimse Allah’ı razı etmeye çalışmalı, ahireti isteyen kimse Allah’ı razı etmeye çalışmalıdır. Hem dünyayı hem ahireti isteyen kimse, yine Allah’ı razı etmeye çalışmalıdır. Allah’ın rızası her şeyden üstündür. Kişinin isteği her zaman Allah’ın rızası olmalıdır. Her şey onun elindedir.
**********************
Allah’a yönelip nefislerinize ve şeytana savaş açmalısınız. İşte bize en büyük ikramınız budur. Allah’tan ricam bu acizane kulunda hüsnü zannınızı gerçekleştirsin ve sizi de temenni ettiklerinize ulaştırsın. Allah her şeye kadirdir.
**********************
Her zaman ıstıraplı, korku ve ümit halinde olun. Allah’a sığınıp yardım isteyin ve deyin ki: “Ey Rabbim ! Acaba ben huzuruna kara bir yüzle mi yoksa beyaz bir yüzle mi geleceğim. Ey Rabbim acaba benden razı mısın yoksa razı değil misin ?”
**********************
Kim Şah-ı Nakşibend (ks.’nun amelini yaparsa, onun mertebesine yükselir. Kim Şeyh Abdulkadir-i Geylani (ks.)’nun amelini yaparsa onun mertebesine varır. Ancak amel etmeden, çalışmadan, gayret göstermeden bu makamlara varmak mümkün değildir.
**********************
“Ey Nefs ! Sen değerli eşyaları ucuza almak istiyorsun. Maalesef çalışmadan ve amelsiz o değerli eşyalara sahip olman mümkün değildir. İnsan bal yemeyi istiyorsa, bal almaya gittiği zaman arıların sokmasına tahammül etmesi gerekir. Maksuda ve matluba varabilmesi için mutlaka meşakkatlere, eziyetlere ve sıkıntılara tahammül etmesi gerekir.
**********************
Cenab-ı Allah’ın yoluna davet eden insan, siyasetle uğraşmamalı ve insanların mallarını toplamamalıdır. Sadece Allah rızası için davasını yürütmelidir.
**********************
O münevver yüzlü insanları hatırlayınca, ben bu makama layık olmadığımı hissediyorum. Onlar ki insanlara nurlarını saçarlardı. Şimdi ise bu ağır yükü bana yüklediler, elbiselerini bana giydirip ebebiyete göçtüler.
**********************
Allah’ın bizlere olan şefkat ve merhameti, anne ve babamızın şefkat ve merhametinden daha fazladır. Allah bizi uyarıyor ve diyor ki: “Şeytanın yolu; zararlı, tehlike ve azap yoludur.”
**********************
Bizlere ikramda bulunmak, saygı göstermek ve bizlerden istifade etmek istiyorsanız, Allah’a yöneliniz. Allah’ın ipine sarılıp yasaklarından kaçınınız. Sizlerin bize ikramınız budur.
**********************
Kendinizi ıslah etmenizi, kardeşlerinize, komşularınıza, millet ve devletlerinize yararlı olmanızı istiyoruz. Bana ikramda bulunmak isterseniz, işte böyle ikram ediniz.
**********************
Edep çok önemli bir vasıftır. Çünkü edebi olmayan bir kimse herhangi bir maksada, faydaya varamaz. Şah-ı Nakşibend (ks.) buyurdu ki: “Yüce Allah’tan temennim odur ki beni edebe muvaffak eylesin. Çünkü edebi olmayan bir kimse Allah’ın lütfundan mahrumdur.”
**********************
Edep tesadüfi bir şey değildir. Edep kalbe bağlıdır. Kalpte manevi bir şeyler var ise o zaman tüm azaları edepli olur. Ama kalbinde manevi bir şeyler olmayınca, edepli olsa da az bir müddet içinde edepli olur sonra edepten uzak kalır.
**********************
Şüphesiz iman Allah’ın insanlara verdiği en büyük nimettir. Muhabbet ise; insanın imana ulaşabilmesi için en büyük kanattır.
**********************
Ölüm korkutucu bir şey değildir. Zira insan fani olmaz. Dinde gayret eden, hak yolda mücahede eden kişi, haliyle Allah’a kavuşmayı diler. Çünkü ölüm, süfli alemden ulvi aleme intikaldir.
**********************
Bir alim ilmine, bir akıl sahibi aklına, bir tüccar ticaretine, Peygamber soyundanım diyen biri kendi nesebine güvenmemelidir.
**********************
Değerli kardeşlerim, büyüklerimizden duymadığımız ve görmediğimiz bir şey kalmadı. Onlarla konuşma ve istişare etme imkanı bulduk. Bizim onlardan kazanacağımız fayda; duyduğumuz ve gördüklerimiz ile amel etmektir. Ancak, amel etmezsek onlardan bir fayda görmemiz mümkün değildir.
**********************
Onlardan duyduğumuz vaazlar, evrad ve edepler ile amel etmemiz bizim için en büyük fırsat ve ganimettir.Çünkü ileride karşımıza engeller çıkabilir. Bu dergahta, merkadde bulunmanız sizin için büyük bir fırsattır.
**********************
Nakşibendi-Haznevi’nin adapları hastahane gibidir. Bizler de bu hastahanenin hastalarıyız. Bizim hastalıklarımız manevi ve batını hastalıklardır. Bu hastalıklar, zahiri hastalıklardan daha önemlidir. Kişi tedaviye başlayınca doktorun sözünü dinlemeye mecburdur. Doktorun verdiği ilaçları kullanmalıdır. Manevi hastalıkların ilaçları: bu adaplar, Allah’ın zikri ve murakabesidir.
**********************
İnanın ben vaaz vermekten utanıyorum. Süreyya yıldızı nerede toprak nerede. Allah’tan ricam bana sizlerden dolayı menfaat versin. Size de benim söylediklerimden dolayı fayda sağlasın.
**********************
Ben biliyorum ki; sizler bizim dünyamıza muhtaç değilsiniz. Çünkü biz siyaset ve dünya malı ile uğraşan insanlar değiliz.
**********************
Ey Allah’ım! Beni affetmezsen ben insanların en kötüsüyüm. Tüm ayıplarımı onların gözlerinde örttün, bana temiz ve güzel bir elbise giydirdin. Beni sevmeye başladılar, halbuki ben sevilecek olanlardan değilim, ama beni başkalarına benzettiler.
**********************
Zamanımızda fısk ve fücur çoğaldı, gaflet ve dünya sevgisi artıp, Allah ile aramıza perde oldu. Bu büyük ve dehşetli günahlar karşısında biz de gayretimizi arttıralım, çok çalışalım. Amellerimizin Allah rızası için olmasına gayret edelim.
**********************
Cenab-ı Allah bu ümmete şefkat ve merhametinden İslam dinini korumak, Hz. Peygamber (sav.)’in sünnetini ve ahlakını yaşamak ve neşretmek için Peygamberlerin varisleri olan ilmi ile amil büyük alimler ve evliyalar lütfetmiştir.
**********************
Faziletler tehlikelerin içindedir. Eğer onlara sahip olmak istiyorsan ruhunu feda etmen gerekir. Maalesef, biz bunu yapmıyoruz. Kendi evimizi, ailemizi, çocuklarımızı, ticaretimizi terk edemiyoruz. Bununla beraber yüksek makamlara ve faziletlere varmak istiyoruz.
**********************
Telmaruf ciddiyet, gayret ve çalışma yeridir. Burası dünya nimetlerinin arzu edildiği bir yer değildir. Buraya gelen insan nefsini terbiye etmeli, ahlakını güzelleştirmeye çalışmalıdır.
**********************
Edepli olan bir kimse Allah’a karşı edebine göre Allah ona mükafat verir. Peygambere karşı edebine göre fayda görür ve evliyalara karşı edebine göre mükafat ve maneviyat kazanır.
**********************
Bazı salikler, Allah’ın kudretini ve büyüklüğünü şuur ettikleri için kendi odalarında ayaklarını uzatarak yatmaktan utanıyorlar.
**********************
Allah, Müslümanlara oluk oluk akan kanlarından dolayı imanlarından kaynaklanan bir güç, bir takat, bir nur nasip eylesin. Allah bütün Müslümanlara kendi nefislerinde ve içlerinde İslam’ın dirilmesini, yeniden canlanmasını ve yeniden şahlanmasını nasip eylesin.
**********************
Günah işlemek ve hata yapmak suretiyle önümüzde hasta bir insan varsa, şefkat, merhamet, hikmet, güzel vaaz ve nasihat ilaçlarıyla onu tedavi edelim. Yani hikmetle, güzel bir şekilde birbirimizi uyaralım, ikaz edelim. İslam dini, ürkeklik, korkaklık, çekingenlik, dini değildir. Birbirimizi Allah için ikaz edelim.
**********************
Tarikat ile kişi Allah’ın murakabesine varır ve şeriat onun yanında meleke, tabiat ve alışkanlık haline gelir. Mesela; kişinin nefsi şehvet nazarı ile yabancı kadına bakmayı sever. Ancak kendi kardeşine bu gözle bakamaz, tiksinir. İşte mürid adaplara riayet eder ve bunları yaşarsa kendi kız kardeşine şehvet nazarı ile bakamadığı gibi yabancı bir kadına da bu göz ile bakamaz,.
**********************
Şeyh Hazretlerinin tarikatı ilim, çalışma ve marifet tarikatıdır. Cehalet tarikatı değildir. Eğer tarikat cehalet üzerine kurulmuş ise, o tarikat haraptır, onun faydası yoktur. Eğer ilim üzerine kurulmuş bir tarikat ise, o tarikatın hepsi marifet ve nur olur. İnsan, ilim terazisiyle hakikate ulaşır.
**********************
Ey Kardeşlerim! Allah’a hamd olsun Şeyh Hazretlerinin tarikatı yayılmış ve genişlemiştir. Bu tarikat, bir halifenin, bir alimin veya Şeyhin ailesinden birisinin hatasından dolayı zarar görmez ve bozulmaz. Allah’tan ricam beni ve sizleri Şeyhin koymuş olduğu esasları kuvvetlendirmek için muvaffak etsin.
**********************
Ayeti Kerime’de Allah şöyle buyuruyor: “Kim ki malı çoluk ve çocuğu onu Allah’ın zikrinden, taat ve ibadetinden alıkoyuyorsa o zarar görenlerden olacaktır.” Ahirette kişinin nasıl zarar göreceğini hepimiz biliyoruz. Dünyada ise, o insan tedirgindir. Aklı ve fikri malında ve çoluk çocuğunda olur. Bu yüzden de hiç rahat edemez. Malım mülküm gitti, hanımım, çocuğum hastadır diye daima tedirgindir.
**********************
Edebi olan bir kimsede mutlaka manevi bir şeyler vardır. Her amelin ayrı bir edebi vardır. Mesela: Namazın edebi, namazı huşu ve hudu içinde kılmaktır. Bu şekilde kılınan namaz, insanı günahlardan alıkoyar.
**********************
Allah, bizleri fazlu keremiyle dünyanızdan müstağni kıldı. Şeyhin tüm ailesi ve alimleri sizin dünyanıza muhtaç değildir. Eğer, Hz.Muhammed (sav.) Efendimizin izini takip edersek, Şeyhin adaplarını uygularsak hepimiz müstağni olacağız.
**********************
Eğer sizlerde İslami gayret ve haşmet mevcut ise, ben bu yolu değiştirir veya bu yoldan ayrılırsam, yakamdan tutup bana: “Sen Şeyh Hazretlerinin oğlusun, böyle yapma.” demelisiniz. İslam’ın ve tarikatın adabı bunu gerektirir. İslam cesurdur, mümin cesur ve nasihatkar olmalı, korkak olmamalı daha doğrusu münafık olmamalıdır.
**********************
Edepli olan bir kimsenin, Allah’ın azametine, Sadat-ı Kiramın adaplarına, mürşidlerin büyüklüğü ve himmetlerine inancı ve güvencesi olur. Eğer böyle inancı ve güvencesi olursa sadece adaplarda ve zikirde değil tüm hareketlerinde edepli ve terbiyeli olur.
**********************
Allah’tan ricam aramızdaki bu ruhani bağı kuvvetlendirsin. Bu bağlılık sırf Allah rızası için olsun.
**********************
Ben de Allah’a şükür ediyorum ki; birbirini seven, insanların kalplerine sevgi tohumlarını eken muhiplerin diyarına geldiniz. Şairin dediği gibi: “Ben Leyla’nın memleketine gidiyorum, şu duvarı öpüyorum bu taşı öpüyorum.Aslında benim kalbimi çalan, beni aşık eden, o taşlar değil; o taşların dibinde oturan Leyla’dır. Yani maşuktur, sevgilidir.”
**********************
İnsanın üç büyük düşmanı vardır. Bu düşmanlardan şeytan ve dünyayı herkes tanır. Ancak tehlikesi daha fazla olan, son nefese kadar insanla beraber olan, tehlikesini ancak salih insanların ve Nakşibendi sadatlarının bildiği bir düşman vardır ki; işte o nefs’tir.
**********************
Şeyh Hazretleri, o canlı şuuruyla, o yorulmak bilmeyen gayreti ve azmi ile öyle bir davetçidir ki; İslam dinini olduğu gibi yaşamak, anlatmak ve neşretmek gayesi ile kamil bir şekilde Cenab-ı Allah’ın bize sunduğu en büyük nimettir.
**********************
Bu medresede bin beş yüzden fazla talebe var. Bunlar ilim kaynağında ilim okuyorlar. Zaten ilim varsa her şey vardır. Bunun için sizler bu ilmi, bu adabı, bu tarikatı, ilimle, hikmetle her yerde neşşredin. Böyle olursa Cenab-ı Allah’ın izniyle bu ilim bu dergahtan eksilmez.
**********************
Allah’a şükürler olsun, şu iki şeyle hiç uğraşmıyorum. Birincisi; ne memleketimde, ne de başka bir yerde siyasetle uğraşmıyorum ve siyasi işlere müdahale etmiyorum. İkinci husus ise; kimseden dünya malı istemiyorum, verilse dahi kabul etmiyorum.
**********************
Tasavvuf İslam’ın özü, cevheri ve atan kalbidir. Tasavvuf İslam’ı en güzel şekilde yaşamaktır. Tarikatın bütün gayesi Hz. Peygamber (sav.)’in yolunu ihya etmek ve onun sünnetini neşretmektir. O halde hepinizden ricam şu ki; hepiniz bana ayrı ayrı dua edin ki Allah, beni bu tarikatı en üstün bir şekilde yaşamak ve onu muhafaza etmek için muvaffak etsin.
**********************
İnsanın amelsiz, çalışmadan Allah’ın rızasına varması mümkün değildir. Allah’ın rızasına varabilmesi için mutlaka çalışması, amel yapması gerekir. Uykuda olan bir kimse nasıl yıldızları göremezse, insan da eğer tarlası, bahçesi varsa onları ekip biçmez ve onlarla ilgilenmezse her hangi bir ürün elde edemez.
**********************
Peygamber Efendimiz (sav.) akıllı insanı tarif ederken buyuruyorlardı ki: “Akıllı insan nefsini kırıp ona muhalefet ederek ölümden sonrasına hazırlanandır. Cahil ve akılsız kişi ise nefsinin arzularına kapılarak Allah’tan nimetlerini temenni eden kişidir.”
**********************
Allah’tan Müslümanların birlik ve beraberlik içerisinde, omuz omuza vererek hiç ayrılmamalarını ve topraklarından bir karış dahi olsa kaybetmemelerini niyaz ediyorum. İki kıbleden ve üç haremden birisi olan mübarek Kudüs’ü geri almak için kim gayret ederse Allah onu muvaffak eylesin.
**********************
Bütün Müslüman kardeşlerimi, tüm insanları sevmeye, onlara merhamet etmeye, birlik ve beraberliğe, ayrılıp bölük pörçük olmamaya davet ediyorum.
**********************
Bizler küçük günahları da, büyük günahlar kadar tehlikeli görmeliyiz. Küçük günahları görmezlikten gelirsek farkında olmadan büyük günahlara gireriz. Hatta birçok insan Allah’ın rızasını kazanmak için mübah olan şeyleri dahi terketmiştir.
**********************
Gaflete teslim olmak zarardır. Bundan daha büyük zarar ise kişinin isteyerek gaflete dalmasıdır. Otururken, yatarken gafletle uğraşmamızın ne kadar büyük zarar olduğunu düşünmemiz lazım. Bu tarikat müride, Efendimiz Hz.Muhammed (sav.)’in şeriatını tatbik etmek için yol gösterir. Bu yüzden bu tarikat şeriatın hizmetçisidir.
**********************
Ey Kardeşlerim! İnanın ki, dünya sevgisi kanser hastalığı gibidir. İnsan çalışıp ailesinin geçimini temin etmelidir, bu da bir ibadettir. Ancak kalbinde dünya sevgisi taşımamalı ve bu çalışması onu ibadetlerinden alıkoymamalıdır.
**********************
Ey Müslümanlar, size açık bir şekilde söylüyorum. Bizden bir mürit, bir talebe, bizim akrabalardan biri, kim olursa olsun, eğer sizden mal mülk istiyor, siyaset adına size geliyorsa biz ondan uzağız, o da bizden uzaktır. Bırakın talebeyi, akrabayı, ben dahi sizden mal mülk, para, makam mevki istesem, siyaset adına size gelsem bana, yanımızdan git; çünkü biz Şeyh Hazretlerinden böyle duymadık ve görmedik, deyin.
**********************
İnsan bu dergaha geldiği zaman evinde ve memleketinde yaptığı amelden daha fazlasını yapması lazımdır. Maksada, matluba amelsiz varmak mümkün değildir. Bir kimse temenni ettiği ile maksada varamaz. Burası edep, terbiye amel ve çalışma yeridir. Bu şekilde düşünüp gereken amelleri yapması gereklidir.
**********************
Mürid kalbiyle Allah Allah demeyi öğrendikten sonra artık kalbi onun bekçisidir. Daima Allah ile beraberdir. Bu beraberlik ile kişide Allah’a karşı huşu ve tevazu olur. Allah’ın gözetiminde olduğunun şuuruna varır. Bilir ki Allah onu görüyor. Böylece kişi günahlara yanaşmaz ve onun kalbi dünyaya dalmaz.
**********************
Bir mürid akaidini, inancını sağlama almadıktan sonra onun müridliğinin ne faydası vardır. İtikadı, inancı sağlam olmayan iyi bir Müslüman bile olmazken, nasıl mürid olur.
**********************
İslam dini eskiden bir aile gibiydi. Fakat son zamanlarda Müslümanlar arasına ayrılık düştü ve bu hale geldik.
**********************
İnsanları irşad etmek isteyen kişi, tüm insanlar için olmalıdır. Bir parti veya bir grup için olmamalıdır. Çünkü bir gruba bağlıysa sadece o grubun insanları onu dinler, sözleri doğru olsa da diğer insanlar onu dinlemez.
**********************
Babam Şeyh İzzeddin El Haznevi (ks.) öyle eserler bıraktı, öyle hayırlı işler yaptı ki mezhebine, meşrebine, dinine bakmaksızın bir ayrım yapmaksızın bütün insanları kucakladı. Onlara İslam’ı ve edebi öğretti.
**********************
Edep ve terbiye içinde bulunan kimse günaha yaklaşamaz. Bahsettiğimiz edepler netice itibariyle Allah’a karşıdır. Allah’a saygı ve hürmet göstermektedir. Peygamber Efendimize (sav.) Allah’ın elçisi olduğundan dolayı ve evliyalara da Allah’a karşı sadık ve doğru olduklarından dolayı saygı, hürmet ve edep gösteriyoruz. Onun için o saygı, hürmet ve edep netice olarak en son Allah’a dır.
**********************
İnsanlar akıllı ve cahil olmak üzere ikiye ayrılır. Akıllı insan dünyanın hakikatini bilen, ona aldanmayıp, lezzetlerine kanmayan, bütün gençliğini ve hayatını Allah’a ibadet ile geçirendir. Cahil ise dünyaya dalmış ve onun lezzetleriyle aldanmış kimsedir. Dünya sevgisine, şehvet ve lezzetlerine kapılmasından dolayı onların kalbi mühürlenmiştir.
**********************
Bu dergahta ibretler, vaazlar ve nasihatlar var. Bu kalabalığın ve bu toplantının, yüzü suyu hürmetine olduğu o büyük zatın sözlerinden, fiillerinden ve yaptıklarından ibret almak ve onun ahlakıyla ahlaklanmak lazım.
**********************
Şeytan gençlere derki: “Sen daha gençsin, gel günah işle eğlencelere katıl.” Zengine de: ” Sen zenginsin, insanlardan üstünsün, malınla zevk içerisinde, hayatını yaşa.” der. Bu durumlar böylece devam ederken ölüm gelip çatar ve o karanlık kabre girerler. İşte o zaman şeytanın kendilerini aldattığını anlarlar.
**********************
Bazı beldeler İslam dininin adaplarından ve Müslümanlarla birliktelikten uzak idiler. Şimdi ise eşi görülmemiş bir ikbal, uyanıklık, şuur, sevgi ve kardeşlik içindeler. İnsanlar dine koşuyor. Haznevi Tarikatı’na sarılıyor. İşte böyle yapanlar tercihlerini doğru kullanıyor. İslam’ı ve İslam’ın adabını tercih etmekten daha güzel bir tercih olamaz.
**********************
Şeyh Hazretleri kalabalıkların içinde şöyle diyordu: “Vallahi ben aranızda kendimden daha aşağısını daha acizini görmüyorum.” Ey İnsanlar ! Etrafınıza toplanan kalabalıklara aldanmayın, kendinizi herkesten aşağı görün.
**********************
Ey Kardeşlerim ! Vallahi Şeyh Hazretleri zahirle tatmin olmazdı. Gerçek müslüman, muhlis ve sadıklardan olmanızı istiyordu. Allah’a hamd olsun ki; binlerce kilometre mesafeden gelen öyle insanlar vardı ki, bunlar namazdan, takvadan, İslam’ın güzelliklerinden ve tasavvuftan uzaktılar. Şimdi onlar ibadet, zikir, hatme ve sohbet ehli oldular.
**********************
Değerli Kardeşlerim ! İslam dini ilk dönemden beri imtihan ile arz-ı endam etmiştir. Bu dinin düşmanları, İslam binasını yıkmak, bu yüce ve mübarek dinin temelini sarsmak isteyen insanlar hep olmuştur. Bu günün müslümanları da büyük zorluklarla karşı karşıya kalmış, küfür dalgaları onların hayatlarını yok etmek , onları ifsad etmek, gençleri kandırmak istiyor. Helal haram tanımıyan insanlar İslam diyarlarını doğudan batıya kasıp kavurmakta ve büyük tehlikeler arz etmektedir.
**********************
Bize gereken, farz olan amelleri tatbik etmektedir. Herkes kendi makamına göre amel etmelidir. Okumamış olan bir kimse kendine göre, sofi kendine göre, alim kendine göre, salik kendine göre amel yapmalıdır. Alim olunca daha fazla, salik olunca, evrad, ezkar sahibi olunca daha fazla çalışmak gerekir. Kişi amel etmiyor ve bununla beraber ben bir şey görmüyorum diyorsa, bu kimin suçudur? Amel etmeyenin suçudur. Bu yüzden de onun maksada varması mümkün değildir.
**********************
Sevgi ve beraberlik, kuvvetin esasıdır. Ayrılığa düşen bir millet mutlaka yıkılmaya mahkumdur. Eğer Müslümanlar arasında birlik ve beraberlik olursa Allah’ın şeriatı olan İslam dini eskiden olduğu gibi tekrar yeryüzüne hakim olacaktır. Allah bizlere birlik ve beraberliği sağlayacak bir akıl versin.
**********************
Tarikatın adapları kişiye günden güne, aydan aya, yıldan yıla Hz. Muhammed (sav.)’in şeriatını en mükemmel bir şekilde yaşamaya hazırlar. Müridi huşu ve korku içerisinde sadece Allah için namaz kılmaya sevk eder.
**********************
Bilmekle hissetmek arasında çok fark vardır. Allah’ın bizi gözetlediğini hissetseydik muhakkak ki günah işlemezdik. Günah işlediğimiz zaman hemen tövbe ederdik. Ey Kardeşlerim ! Her birimiz günah işlemek istediğinde Allah’ın bizi gözetlediğinin bilincinde olursak o günahı işlemez ve Allah’a tövbe ederdik.
**********************
Bu topluluk İslamidir ve sadece Allah rızası içindir. Dolayısıyla bu tarikat Hz. Peygamber (sav.’in şeriatına tam mutabıktır. Çünkü bu tarikatta bidat, istismar ve siyaset yoktur. Eğer bir tarikatta bidat ve dini muhalefetler varsa, o yol doğru değildir. Şeriat bir terazidir, nizamdır. Tarikatın hak olup olmadığını şeriatın terazisiyle anlarız.
**********************
Cenab-ı Allah muhasebe günü olan o dehşetli mahşer günü için hazırlanmayı, hazırlanmak için de lazım olan aklı ve kabiliyeti cümlemize nasip eylesin. Cenab-ı Allah bize öyle bir akıl ve şuur versin ki, dünya lezzetleri etrafında dolaşmanın boş olduğunu anlayalım. Asıl önemli olanın Allah’a dönmek ve kıyamet günü için hazırlanmak olduğunu anlamamızı nasip etsin.
**********************
Müslüman hiçbir zaman dünyada rahat edemez.
**********************
İyi bir Müslüman olduğumuzu, insanların elimizden ve dilimizden selamette olmalarıyla ispat etmemiz lazım. İmanımızın varlığına, kalplerin safiyeti ile, nefislerin temizliği, söz ve işlerimizin güzelliği ile delil getirmemiz gerekir.
**********************
Bütün bu gördüklerinizin esas kaynağı Şeyh Hazretlerinin davetidir. Öyle bir davet ki: Hz.Peygamberin ve Ashab-ı Kiramın yolunu takip ediyor. Şeyh Hazretlerinin irşad ve daveti öyle bir davet ki, dünyadan , menfaatlerden, art niyetlerden, istismardan ve siyasetten uzaktır.
**********************
Kaldı ki bazı şeyhler, bazı alimler, bazı davetçiler, bazı mürşidler bu saydığımız tehlikelerin içindedir. Ancak, elhamdülillah, Şeyh Hazretleri bunlardan çok uzaktadır. Ama Şeyh Hazretleri böyle yapanlara da üzülmektedir.