Rahman ve Rahim Olan Allah´in adıyla konuşmama başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah´a hamd ve senalar, Efendimiz Hazreti Muhammed´e, aline ve ashabına en faziletli salat ve en mükemmel selamlar olsun.
Değerli kardeşlerim, Allah´ın fakir ve aciz kulu olan ben Mevlasının rahmetine hem hayatta hem sonrasında muhtaç olan, yarın başına gelecek olan olaylardan habersiz, bugünün işiyle meşgul olan, karşınızda bir kardeşiniz olarak konuşuyorum. Fakat büyük bir izzet ve ikram ile, büyük bir iftiharla, şerefle, sevinç ve gururla bu mübarek programda bulunan yıldızlara, aylara, bizi şereflendiren ve kalbimin en aziz yer ve derinliğinde yer bulan alimlere, faziletli üstadlarıma ve hepinizin huzurunda burada hazır olanlara, değerli konuklarımıza kalbimin derinliklerinden teşekkür ediyor ve onlara sevgilerimi sunuyorum. Bu mübarek toplantıya sadakatla yaklaşan, babama hakiki bir oğul olan ve uzaktan buraya kadar gelen,bizi yalnız bırakmayan, bizimle bu toplantıya iştirak eden bütün kardeşlerime, kalbimin derinliklerinden, en samimi ve en sıcak alakalarla teşekkür ediyor; onlara hoş geldiniz, safalar getirdiniz diyorum. Burada bulunan küçükleri, büyükleri, gençleri, yaşlıları, bayları, bayanları Allah´ın hanif dininin selamıyla selamlıyor ve diyorum ki Allah´ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Allah´a hamd ve senalar ile, taçlaşmış, bayraklaşmış bir hamd ve şükür ile ayrıca en güzel sevginin bütün kelimelerini, manalarını ihtiva eden bir samimiyetle, çok uzaklardan buralara kadar teşrif etmiş olan sizlerden ve Şeyh hazretlerinin dergahına ve eşiğine sağ salim, başınıza hiçnbir olay gelmeden buraya gelmiş olmanızdan dolayı hem Allah´a hamd ediyor, hem hepinize tekrar tekrar hoş geldiniz diyorum. Değerli kardeşlerim, daha önceki münasebetlerde söylediğim gibi ben, hepinizin buraya gelişini özellikle de alimlerin gelişini takdir ediyorum. Bilhassa benim üstadım olan Mustafa Buga beyefendi ve Arabi Kabbani beyefendi hocalar buraya kadar tenezzül ederek bizi şereflendiriyorlar. Allah Arabi Kabbani´ye de şifalar ve afiyetler versin. Onlar tenezzül ediyorlar, bizi yalnız bırakmıyorlar. Zaten bu program hem onlarındır hem onlara racidir. Ama yine de onlara huzurunuzda teşekkür ediyorum. Ben ne kadar istiyorum ki keşke bu aramızda bulunan değerli alimlerin hayat çerçevelerinden sizlere kısaca bilgiler aktarabilseydim. Fakat vakit dar. Onlar gündüzün güneşi gibi ayan beyandırlar, onları tarif etmeme gerek yok. Onlar benim tarif etmemden daha meşhur ve daha maruf kişilerdir. Benden önce konuşan arkadaşlar benden bahsettiler. Benim hakkımda bazı şeyler söylediler. Ben, benim hakkımda söylenen şeylerden uzağım. Evet onların söyledikleri babam için doğrudur. Inanın ki gözlerim sizleri görünce aydınlanıyor, nurla doluyor. Ruhum sizlerle bir arada olmaktan mesrur oluyor ve kalbim size yakın olmaktan dolayı dopdolu oluyor. Değerli kardeşlerim, sizinle geçirdiğim bu saatler hayatımın en güzel ve en manidar saatleridir. Ben buna kesinlikle inanıyorum. Şuna da inanıyorum ki; babama sadık, ihlaslı olan her mürid, her muhip bunu zaten nefsinde ve kendinde hissediyor. Babam Şeyh hazretlerinin dergahında ve merkadinde bu muazzam kalabalıkların oluşması, gelmesi ve ziyaret etmeleri, tıpkı hayatında olduğu gibi akın akın gelmeleri beni o kadar sevindiriyor, o kadar şereflendiriyor ki, neredeyse sevinç ve sürurdan haddimi aşasım geliyor. Bu kalabalıklar, gelip gitmeler, onun sohbetinde, maiyetinde, terbiyesindeki mamur vakitleri, geçirdiğimiz zamanları, onun mübarek kanatları altında ve gölgesi altında geçirdiğimiz o mamur, mesut saatleri ve günleri hatırlatıyor. Benim elimde şu imkan var: Şimdi babamın ruhaniyetine dönüyorum ve diyorum ki: Sevgili babacığım, mürşidim ve üstadım. Gözün aydin olsun. Hayatta iken tatbik ve gerçekleştirmek istediğin bütün hususlar. müjdeler olsun ki yerine gelmiştir. Senin diktiğin fidanlar yeşermiş, neşvünema bulmuş, Senin ektiğin tohumlar sağlam ayağı üzerinde duruyor, onların meyvelerini topluyoruz. Senin sıdk ile, ihlas ile yaptığın vaaz, nasihat ve irşadların semeresini buldu, Keşke Şeyh hazretleri bunu görseydi. Gözün aydın olsun, müjdeler olsun. Hayatta gerçekleştirmek istediğin şeyler, Elhamdulillah şimdi mükemmel bir şekilde seyrinde, macrasında devam ediyor. Değerli kardeşlerim; bu kalabalıklar, akın akın gelmeler, bu sıcakta meşakkatlere tahammül etmeler ve burada toplanmaların gayesi nedir ? Sadakat, ihlas ve vefadan başka bir şey değildir. Onun için ben, zelil ve hakir bir şekilde sarığımı çeviriyor ve tek olan Allah´a ki hamd ve minnet ona aittir diyorum ki: Allah´a şükürler olsun babam ne eserler bırakmış ve neler yapmış. Bu insanların yüzlerindeki iman alametlerini görüyorum. Onlara sevgiyi aşılamış ve onlar da vefanın karşılığı olarak bugün buraya akın akın geliyorlar. Değerli kardeşlerim bunun tek sebebi Şeyh hazretlerinin -Allah sırrını takdis eylesin- ihlası, sadakati, vefası, çabası ve semereli gayretidir. Şeyh hazretleri Hazreti Süleyman Peygambere ait – ona ve bütün peygamberlere salat ve selam olsun- bir duayı çokça tekrarlıyordu. Bir ayeti kerimenin mealidir. ´Ya Rabbi, bana ve ana babama verdiğin nimetlere şükretmeyi bana nasip eyle. Ve ben sana şükredeyim ve beni salih kulların arasına sok.´ Ben de Hazreti Süleyman´in buyurduğu gibi Allah´a yalvarıyor ve diyorum ki: Ya Rabbi bana ve ana babama karşı yaptığın iyiliklere karşılık şükretmeyi bana nasip eyle. Ve zürriyetimi ıslah eyle ve beni de salih kullarının arasına ilhak eyle. Kasırgalar bizi sarsmamalı, olaylar bize tesir etmemeli. Ve söylenen şeyler bizi doğruluktan ayırmamalı. Şeyh hazretlerinin bu anısını canlı tutmak sadece rutin bir olay değildir. Yalnız bizim idrak etmemiz ve yapmamız gereken şey bütün bunlardan bir ibret çıkarmamızdır. Şeyh hazretlerinin kalıcı olan anılarını ve hizmetlerini, göz önünde tutarak Allah´ın kitabından, Hazreti Peygamber´in sünnetinden; selefi salihinin, sadatımızın ve büyüklerimizin izinden ve yolundan ayrılmamalı, kendimize bundan bir ders çıkarmalıyız. Eğer kendisini anmaya çalıştığımız Şeyh hazretlerinin ahlakıyla ahlaklanmıyor, onun içtiği pınardan ve kaynaklardan su içmiyor, onun boyasıyla boyanmıyor, vaaz ve nasihatlerinden ibret almıyor ve onun hayatı boyunca gerçekleştirmek istediği hayırları kendimize örnek alıp, onu taklit edip, biz de yapmıyorsak bu toplantının ne kıymeti kalır değerli kardeşlerim. Şeyh hazretleri Cenab-i Allah´a yaklaşmanın, ona karib olmanın saadetinin, onu zikretmenin ünsiyet ve lezzetinin, insanlara ne kadar faydalı olduğunu anlatıyor ve şunu da diyordu: Nakşi-Haznevi tarikatını anlatmaktan, neşretmekten, yaymaktan maksat sırf insanlar dine dönsünler, dinin gölgesi ve kanatları altına sığınsınlar diyedir. Ancak bununla dönüş mümkündür. Hayatı boyunca anlattığı budur. Şeyh hazretleri tarikatı; şehvetlerden, art niyetlerden ve istismardan uzak bir şekilde anladığı için, çok güzel bir şekilde yaşadı. Hakkıyla onu tanıdığı, okuduğu ve bildiği için hem fiiliyle hem sözleriyle insanlara en güzel bir şekilde anlatıyordu. Tasavvuf İslam´ın özü, atan canlı kalbi hatta tasavvuf İslam´ı en güzel bir şekilde yaşamaktır, buyuruyordu. Dolayısıyla Hazreti Peygamberin dinine, sünnetine ve şer-i şerifine muhalif olan herhangi bir tarikat yalandır, batıldır. İnsanların böyle bir yola ve tarikata girmeleri ve onu kendilerine nispet etmeleri uygun ve caiz değildir, diyordu. Değerli kardeşlerim, sıhhatim daha fazla konuşmaya müsaade etmiyor. Ama sizinle bir arada olma fırsatını değerlendirmek istiyorum. Yüce Allah´tan istiyorum ki Cenab-ı Allah rahmetini, oluk oluk Şeyh hazretlerinin üzerine akıtsın ve cümlemizi de onun bereketinden, Allah´ın rahmetinden mahrum eylemesin. Ölenlere Allah rahmet eylesin. Kalanlara sıhhat ve afiyetler nasip eylesin. Bütün müslümanları derin uykudan uyandırsın ve dinleri için, maslahatları için gerekli olan her hizmeti yapmayı onlara da nasip ve müyesser eylesin. Cenab-ı Hak müslümanların elinde bulunan mukaddesata göz diken insanlara da fırsat vermesin. Bu güvenilir, istikrar ve sevgi dolu vatanın birlik ve beraberliği, insanların birlik ve beraberliği birbirlerini sevmeleri, birbirlerine yakın olmaları için gayret eden herkesten Allah razı olsun. Ve bugüne kadar İslam için, din için, iman için vatan için ruhunu Allah´a teslim eden bütün şehitler için El Fatiha. Değerli kardeşlerim, Allah´a rücu etmeli, ona dönmeli, ona güvenmeli. Yardım ondandır. Allah´ın helal kıldığı şeyleri helal bilmeli ve yapmalı, Allah´ın haram kıldığı şeyleri de haram bilmeli ve ondan uzaklaşmalı. Şüphesiz ki siz Allah´a yardım ederseniz, o da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit tutar. O halde bütün müminlerin hedefi bir olmalıdır. Onların safları daha da sıkılaşmalıdır. Gayretlerine gayret katmalılar ki ellerindeki imkanlar ellerinden gitmesin. Ey insanlar ! Bana hak ve hakikati muhtevasıyla mütenasip bir şekilde, berrak bir şekilde, parlak bir şekilde, babamın tarikatının yolunu ve onun seyrini devam ettirmek için, ona leke kondurmamak için -o yol ki Hazreti Peygamber´in (sav.) yolunu aynısıdır – beni buna muvaffak etmesi için, ne olur Allah´a dua ediniz. Değerli kardeşlerim, size hepinize teşekkür etmek istiyorum. Özellikle aramızda bulunan değerli alimlere de teşekkür ediyorum. Çok uzaklardan gelen, zahmet çeken sizlere de tek tek şükranlarımı bildiriyorum. Buraya selametle, sağlık ve afiyet içerisinde gelmenizde, güven içinde bu programın sürdürülmesinde emeği geçen herkese, sınırlardan sizin geçmenize kolaylık sağlayan, şehirler arası intikallerde size kolaylık sağlayan bütün mes’ul ve ilgili arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. Gerek Suriye´den gerek Suriye´nin dışından buraya teşrif eden kardeşlerim olarak sizlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum. Buraya gelinceye kadar çektiğiniz meşakkatleri Allah dünya ve ahirette huzura dönüştürsün. Yaptığınız masrafları kat kat size geri ihsan eylesin. Herkesin makamına göre emeği geçti. Herkes zahmet çekti. Allah hepsinden razı olsun ve emekleri boşa gidermesin Inşallah … |
Son Yazılar