Kurban ve Meşruiyeti
Kurban, Allah için kesilen deve, sığır, koyun ve keçiden olur. Kurban, Allah´a yaklaşmak amacıyla bayram günü kesilir. Kurbanın meşruiyeti Kur´an ve Sünnet ile sabittir. Kur´an´dan delili şu ayettir:
Rabbin için namaz kıl ve kurban kes! (Kevser/2)
Bu ayette geçen ve´nhar emrinden maksat, en sahih görüşe göre kurban kes demektir.
Hadîsten delili de şu rivayettir: ´Hz. Peygamber, boynuzlu ve beyaz renkli iki koçu besmele ve tekbir getirdikten sonra ayağını boyunlarına koyarak kendi eliyle kurban etti´.[1]
Kurbanın meşruiyetinin hikmeti şudur: Kurban bir ibadettir ve her ibadette bir hikmet ve fayda vardır ki bu, taabbudî olarak boyun eğmekten sonra gelir. Kurbanın hikmetlerinden biri de Hz. İbrahim´in, oğlu İsmail´i kurban etmekle mükellef kılındığında yerine getirmek istediği kurbanın mânâsını ihya edip onu canlı olarak gündemde tutmaktır. Hz. İbrahim ve Hz. İsmail´in Allah´ın emrine boyun eğmeleri nedeniyle Allah Teâlâ, İsmail yerine kurban edilmek üzere bir koç indirerek Hz. İbrahim´e o koçu kurban etmesini emretmiştir. Ayrıca kurban kesmekte fakir ve yoksulları doyurup sevindirmek sözkonusudur. Bu da fakirlerle zenginler arasındaki kardeşlik bağlarını daha da güçlendirir, birlik ve beraberlik tohumları ekerek kalplerine sevgi yerleştirir.
Kurbanın Hükmü
Kurban kesmek, müekked bir sünnettir. Fakat bazen iki sebepten dolayı vacib olur.
1. Kurban edilmeye elverişli olan bir hayvana işaret edilerek ´Bu benim kurbanımdır´ veya ´Bu koyunu gelecek zamanda kurban edeceğim´ denilirse kurban kesilmesi vacib olur.
2. Allah´a yaklaşmak amacıyla ´Allah için kurban kesmek boynuma borç olsun´ diyerek adak adayan kimseye, kurban kesmek -adanan herhangi bir ibadet gibi- vacib olur.
Kurban Kesmekle Mükellef Olanlar
Aşağıda zikredeceğimiz şartların kendisinde bulunduğu kişinin kurban kesmesi sünnettir:
1. Müslüman olmak. ´ Kâfir, kurban kesmekle mükellef değildir.
2. Âkil ve baliğ olmak
Çünkü âkil ve baliğ olmayan kişi mükellef değildir.
3- Kurban kesmeye muktedir olmak.
Muktedir olmak, kişinin bayram ve bayramı takip eden teşrik günlerinde yemek, elbise, mesken bakımından kendisinin ve bakmakla yükümlü olduğu kimselerin nafakasından hariç, bir kurban kıymetine sahip olması demektir.
Kurban Edilmesi Meşru Olan Hayvanlar
Kurban, ancak deve, sığır, koyun ve keçiden olur. Çünkü Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
Biz her ümmet için bir ibadet yeri (veya kurban kesmeyi meşru) kıldık ki Allah´ın kendilerini rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine (kesim ânında) Allah´ın adını ansınlar. Hac/34)
Bu ayetteki en´am kelimesi; deve, sığır ve koyun demektir. Çünkü ne Hz. Peygamber´in, ne de sahabîlerin, bu üç sınıf hayvandan başkasını kurban ettiklerine dair bir rivayet nakledilmemiştir. Bir deve veya bir sığırın yedi kişi için kurban edilmesi caizdir.
Cabir şöyle demiştir: ´Hz. Peygamber ile beraber Hudeybiye senesinde deve ve sığın yedişer kişi için kurban ettik´.[2]
Kurbanın Şartları
1. Kurbanın yaşı müsait olmalıdır.
Kurban edilecek deve altı yaşına basmış olmalıdır. Sığır ve keçi ise üç yaşına girmiş olmalıdır. Koyun ise iki yaşına basmış veya ön dişleri düşmüş olmalıdır. Ön dişleri düşmüş olan koyun bir yaşını doldurmamış olsa bile kurban edilebilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ön dişleri düşmüş olan koyun, ne güzel kurbandır![3] 2. Sağlam olmalıdır.
Kurban edilecek deve, sığır ve koyun; etini, yağını veya başka şeylerini eksiltecek ayıplardan salim olmalıdır. Bu bakımdan zayıflıktan ötürü kemikler indeki iliğin bertaraf olduğu hayvanı kurban etmek yeterli olmaz. Apaçık topal, kör veya hasta olan ya da kulağının bir parçası kesilmiş olan hayvanın kurban edilmesi sahih olmaz.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Şu dört hayvanı kurban etmek caiz değildir; körlüğü sırasında kör hayvanı, hastalığı esnasında hasta hayvanı, topallaması devam ettiği sürece topal hayvanı ve iliği kalmayacak kadar kırılmış hayvanı.[4] Zayıflık ve et eksikliğine benzer ayıplar da bu dört ayıba kıyas edilmiştir.
Kurban Kesmenin Vakti
Kurban kesmenin vakti, kurban bayramı gününün güneşi doğup iki rekât namaz ve iki hutbe okuyacak kadar yükseldikten sonra başlayıp teşrik günlerinin güneşi batıncaya kadar devam eder. Teşrik günleri, Zilhicce ayının 11, 12 ve 13- günleridir. Kurban kesmek için en makbul vakit Bayram namazını kıldıktan sonraki vakittir.
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kurbanlarda dört şey yeterli değildir: Bu günümüzde bizim ilk yapacağımız şey, namaz kılmak, ondan sonra (evlerimize) dönüp kurban kesmektir. Kim böyle yaparsa sünnetimize uygun davranmış olur. Kim namazdan önce boğazlarsa bu, yalnız ailesine takdim ettiği bir et sayılır, onun kurban ibadetiyle hiçbir ilgisi yoktur.[5]
Teşrik günlerinin tamamında kurban kesilebilir.[6] Kurban Kestikten Sonra Kurbanla îlgili Hususlar
Eğer kişi kesilecek kurbanı ´Şu koyunumu kurban edeceğim´ şeklinde adayarak kendisine vacib kılmışsa, kesilen bu kurbandan hem kesenin, hem de nafakası kendisine ait olan aile bireylerinin yemesi caiz olmaz. Onlardan biri, o kurbandan yerse onun bedelini ödemek mecburiyetindedir.
Kesilen kurban sünnet olarak kesilmişse, sahibi istediği kadar yiyebilir ve çocuklarına da yedirebilir. İstediği kadarını da sadaka olarak verebilir. Fakat efdal olanı, azını yeyip çoğunu sadaka olarak vermektir. Örneğin üçte birini yer, üçte birini fakirlere dağıtır, üçte birini de -zengin olsalar dahi- arkadaşlarına ve komşularına verebilir. Ancak zengine verilen kurban eti yenmek üzere hediye olarak verilir. Zengin kendisine gelen kurban etini satamaz. Fakire verilen kurban eti ise onu mülk edinmesi için verilir. Fakir isterse onu yer, isterse satar, isterse de başkasına hediye edebilir. Bu hükümlerde asıl olan şu ayettir:
Biz o kurbanlık develeri de size Allah´ın (dininin) işaretlerinden yaptık. Onlarda sizin için hayır vardır. O halde onlar ayaklan üzerinde durup kurban edilirken onların üzerine Allah´ın adını anın. Artık (kesilip) yanları yere düşünce de onlardan yeyin. Kanaatkar olana da, isteyene de yedirin. İşte böyle onları size müsahhar kıldık. Umulur ki şükredersiniz.
(Hac/36)
Ayette geçen el-Budne kelimesi, ihramda olan kişinin hediye ettiği devedir. Bu hususta diğer hayvanlar da develere kıyas edilmiştir; yani diğer kurbanlık hayvanlar da Allah´ın dininin alâmetler indendir. Ayetteki savvaf kelimesi (bir ayağı bağlı üç ayak üzerinde duran deve´ demektir. Ayetteki el-Bâis kelimesi de ´şiddetli ihtiyaç sahibi fakir´ demektir.
Kurban kesen kişi, kurbanın derisini sadaka olarak verebilir veya o deriyi kendisi kullanabilir. Ancak deriyi satması veya kasap ücreti olarak vermesi caiz değildir. Çünkü böyle yapmak kurbanda bir eksikliktir, bu da kurbanı ifsad eder. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim kurbanının derisini satarsa, onun kurbanı yoktur.[7]
Kurbanla İlgili Âdab ve Sünnetler
1. Zilhicce ayının ilk on gününde kurban kesmeye niyet eden kişinin bu ay başladığında kurbanını kesinceye kadar kıllarını, tırnaklarını kesmemesi, saçını, sakalını düzeltmemesi mendub´dur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Zilhicce hilâlini gördüğünüz zaman sizden biriniz kurban kesmek niyetinde bulunursa, kurban kesinceye kadar vücudundaki saç, kıl ve tırnaklarını kesmekten vazgeçsin.[8]
2. Kişinin, kurbanını bizzat kesmesi sünnet´tir.
Eğer kişi herhangibir sebepten ötürü kurbanını bizzat kesemiyorsa kesilişinde hazır bulunmalıdır.
Hz. Peygamber, Hz. Fatıma´ya şöyle dedi:
– Kalk! Senin için kesilen kurbanın yanına git, onu kendi gözünle gör. Onun akan kanından ötürü Allah Teâlâ senin bütün günahlarını bağışlar,
– Ey Allah´ın Rasûlü! Bu durum, sadece biz ehl-i beyt´e mi mahsus, yoksa tüm müslümanlar için de geçerli mi
– Hem bizim, hem de tüm müslümanlar için geçerlidir.[9]
3. Müslümanların devlet başkanının veya idarecisinin beyt´ul-mal´dan tüm müslümanlar için kurban kesmesi sünnet´tir.
Hz. Aişe´nin rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber bir koç kurban etmek istediğinde, koçu yatırıp bıçağı eline alınca ´Bismillah, yâ Allah! Muhammed´den, Muhamnıed ailesinden ve Muhammed ümmetinden kabul et!´ deyip kesmiştir.[10]
4. Kurbanın, namazgahta (halkın Bayram namazı kıldığı yerde) kesilmesi sünnet´tir.
İbn Ömer´in rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber, kurbanlarını namazgahta keserdi.[11]
——————————————————————————–
[1] Buharî/5245; Müslim/1966
[2] Müslim/1318
[3] İmam Ahmed, U/245, (Ebu Hüreyre´den)
[4] Ebu Dâvud/2802; Tirmİ2Î/l497, (Berâ b. Âzİb´den)
[5] Buharî/5225, Müslim/196l
[6] İbn Hibban/1008, (Zübeyr b. Mût´im´den)
[7] Beyhakî, Dt/294
[8] Müslim/1977
[9] Hâkim, IV/222
[10] Müslim/1967
[11] Buharî/5232