Ridde´nin Mânâsı
Lugatta ridde, bir şeyden başka birşeye dönmek anlamına gelir. Ridde´nin ıstılahî mânâsı ise İslâm dininden çıkmak (irtidat etmek) demektir. Ridde (İslâm´dan dönmek), küfrün en çirkin, hüküm ve sonuç itibariyle en ağır çeşitlerinden biridir. Şu ayet buna delâlet eder:
İçinizden kim diniden dönüp kâfir olduğu halde ölürse; işte onların dünyada da ahirette de amelleri ziyan olmuştur. Onlar ateşin ashabıdır ve orada ebedî kalacaklardır.
(Bakara/217)
Ridde Nasıl Meydana Gelir
İslâm´dan irtidat etmek üç şekilde meydana gelir:
1. Dinde zaruri olan, üzerinde ittifak edilen bir hükmü inkâr etmekle
Meselâ zekâtın, orucun, haccın farziyetini, içkinin, faizin haramlığını inkâr eden kişi İslâm´dan çıkmış (irtidat etmiş) olur. Bunlar her müslüman için bilinmesi zaruri olan hükümlerdendir. Burada âlimler ile diğerleri eşittir. Bu nedenle de bunların inkâr edilmesi, mürtedliğin sebeplerindendir.
Üzerinde ittifak olmayan veya ittifak olmakla beraber halkın çoğunluğunun bu ittifaktan haberdar olmadığı hükümleri inkâr etmek, mürted olmayı gerektirmez. Meselâ kuşluk namazının meşruiyetini inkâr etmek veya boşanmış bir kadının iddetini bitirmeden önce evlenmesinin haram olduğunu inkâr etmek mürted olmayı gerektirmez.
2. Kâfirlerin özelliklerinden olan bir fiili işlemekle
Meselâ bir puta secde etmek, kâfirlerin ibadetlerinden birini yapmak veya bir mushafi kasden pisliğin içine atmak kişiyi mürted yapar. Hadîs ve tefsir kitapları da mushaf gibidir. Ancak bütün bunları -zorlama olmaksızın- kendi isteğiyle yapması halinde mürted olur.
3. İslâm dinine bağlılığa ters düşen bir söz söylemekle
Bunun inanç, inat veya istihza şeklinde meydana gelmesi hükmü değiştirmez. Meselâ İslâm´a. Allah´a, peygamberlerden birine küfreden kişi mürted olur veya islâm, insanlığın ilerlemesine, terakki etmesine mânidir´ veya ´Bir yaratıcı yoktur´ veya ´Zekât sosyalizmin ilkelerine aykırıdır´ veya ´Kadının örtünmesi gericiliktir´ diyen kişi mürted olur. İşte bu sözlerin tümü, mürted olmaya sebep olur. Kişinin bu sözleri inanarak veya öfke esnasında veya inat olarak söylemiş olması meseleyi değiştirmez. Meselâ dine küfredenlerin çoğu öfke anında küfretmektedir, Allah´a küfredenlerin çoğu tartışma esnasında kızgınlıkla küfretmektedir veya sadece insanları güldürmek, onları eğlendirmek için dinî bir mesele ile alay etmektedirler. Meselâ kişi, kendisine nasihat eden bir arkadaşına ´Eğer sen cennete girersen kapısını kapat, beni içeri sokma1 demektedir.
İslâm´dan Çıkmaktan Sakınmak
Yukarıda bahsettiğimiz hususlardan anlaşılmıştır ki insan bazen basit ve mânâsız bir kelimeden ötürü veya söylemekle fikir ve ifade özgürlüğünü kullandığını zannederek bir hakikati yalanlamaktan dolayı İslâm´dan çıkmakta, mürted olmaktadır. Oysa böyle bir kimse tarafından söylenmiş basit bir söz veya umursanmayan bir konuşma, onun varacağı nokta hususunda ciddi bir neticeyi tevlid etmektedir. Böylece kişi, bütün günahları bağışlanacak bir müslüman olmaktan çıkarak, Allah´ın rahmetinden ümit kesen bir kâfir olmaktadır. Bu durumdaki bir kişi, ne kadar iyilik ve hayır işleri yaparsa yapsın sonuç değişmez. Ayrıca İslâmî bir toplumda bu tür kişinin hakları elinden alınır. Bu hakları şöyle sıralayabiliriz;
a. Hayat hakkı. Çünkü kişinin idamı gerekecektir.
b. Mülk edinme hakkı. Çünkü mülkiyeti düşmüştür.
c. Şer´î muameleleri ilga edilir. Meselâ evliliği, mirası ve benzerleri ilga edilir. Bunun tafsilatı ileride gelecektir.
Bu bakımdan ne kadar öfkelenmiş olursa olsun bir müslümanın mürtedliği gerektiren söz ve hareketlerden kaçınması vacibdir. Müslüman, öfkesini dizginlemeli, kendisini dinden çıkaracak kelimeleri söylememek için kendisini zorlamalıdır. Aksi takdirde hem dünyası, hem de ahireti harap olur.
İrtidat´in Cezas
İrtidat hususunda kadın ve erkek arasında fark yoktur; her ikisi de irtidat etmenin cezasını çeker. Âkil ve baliğ olduğu halde irtidat eden erkek veya kadına tatbik edilmesi gereken hususlar ve ceza şudur:
1. İrtidat eden kadın veya erkeğin derhal tevbeye davet edilmesi vacibdir. Zira o kişi, kafasına takılan bir şüpheden veya aklî dengesini bozan bir öfke krizinden ötürü irtidat etmiş olabilir. Bu nedenle onun uyarılması, hakikatin kendisine gösterilmesi gerekir. Bu da ancak nasihat etmek, tevbeye davet etmek, üzerinde bulunduğu durumun batıl ve tehlikeli bir yol olduğunu göstermek ve onu bu hususta ikna etmekle olabilir.
2. İrtidat eden erkek veya kadın mürted olmakta ısrar etmenin kötü neticelerinden sakındınlmahdır; yani tevbe etmediği takdirde öldürüleceği kendisine söylenmelidir. îrtidat eden kişinin, mürted olmakta ısrar etmesi;
ister inat, ister inanç, isterse de alay nedeniyle olsun hüküm değişmez.
3. Mürtedlikte ısrar eden erkek veya kadının katledilmesi vacibdir. Çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Dinini değiştiren (İslâm´dan dönen) kişiyi öldürün.[1]
Allah´tan başka ibadete layık hiçbir ilah bulunmadığına ve benim de Allah´ın muhakkak bir elçisi olduğuma şehadet eden müslüman kimsenin kanı helâl olmaz, ancak şu üç sebepten biri ile helâl olur; Evli olduğu halde zina etmekle, haksız yere bir nefsi öldürmekle, İslâm dinini terkedip cemaatten ayrılmakla![2]
Cabir´den şöyle rivayet edilmiştir: ´Ümmü Rûman isimli bir kadın irtidat etti. Hz. Peygamber, onun tekrar İslâm´a davet edilmesini, kabul etmediği takdirde öldürülmesini emretti´,[3]
Mürted´e Ceza Tatbik Etmenin Şartları
Mürted´in cezasının, öldürülmek olduğunu yukarıda söylemiştik. Ancak mürted olan kişinin öldürülmesi için şu şartların mevcut olması gerekir:
1. Mürted olan kişi âkil ve baliğ olmalıdır.
Çocuk veya delinin irtidat etmesine itibar edilmez. Çünkü onlar mükellef değildir. Ancak irtidat eden çocuğun velîsinin çocuğu terbiye etmesi, onu bu işten uzaklaştırması, yaptığı işten veya söylediği sözden dolayı onu tevbeye davet etmesi gerekir:
2. İrtidat eden kişi tevbeye davet edilmelidir.
îrtidat eden erkek veya kadın, tevbe teklif edilmeden öldürülmez.
Rivayet edildiğine göre Yemen valisi Ebu Musa el-Eş(arî´nin yerine vali tayin edilen Muaz b. Cebel Yemen´e geldiğinde Ebu Musa ona bir minder atarak şöyle dedi:
– Otur, istirahat et.
Muaz b. Cebel bir kişinin bağlanmış olduğunu görerek onun kim olduğunu sorduğunda Ebu Musa el-Eş´arî şöyle dedi:
– O bir yahudi idi, müslüman oldu, sonra tekrar yahudiliğe döndü,
– Onu öldürmedikçe oturmam.
Muaz b. Cebel bunu söyledikten sonra Allah ve Rasûlü´nün hükmünün bu olduğunu üç defa söyleyerek ısrar etti. Bunun üzerine Ebu Musa el-Eş´arî onun öldürülmesini emretti.[4]
3. İrtidat eden kişinin mürtedliği, kişinin kendi ikrarıyla veya iki adil şahitle sabit olmalıdır.
Mürtedliğin Üzerine Terettüb Eden Hükümler
Bir müslüman irtidat eder tevbe de etmezse öldürülmesi dışında onun üzerine şu hükümler terettüb eder:
1. Mallarının tümüne hacr konur. Yani irtidat eden kişinin mallan halifenin veya vekilinin tasarrufu altına girer. İrtidat eden kişiye bu mallardan sadece nafakası verilir. Eğer kişi tevbe edip tekrar İslâm´a dönerse hacr kalkar, tevbe etmez de öldürülürse, irtidat ettiği andan itibaren o malların sahibi olmadığı meydana çıkmış olur.
2. İrtidat eden kişinin alışverişi, hibesi, rehin vermesi ve benzeri muamel el erdeki tasarrufları batıl olur. Çünkü irtidat eden kişi, bu hususlardaki ehliyetini kaybetmiş olur.
3. İrtidat eden kişi ile akrabaları arasında miras kesilir.
Kişi irtidat ettiğinde müslüman bir yakını ölürse, onun mirasını alamaz; zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Müslüman kâfire, kâfir de müslümana mirasçı olmaz.[5]
4. İrtidat eden kişi hanımından ayrı tutulur.
İrtidat eden bir müslümanla müslüman hanımı birbirinden ayırılır. Ancak bu, boşanma şeklinde bir ayırma değildir. Sadece nikâh akdi askıya alınmış olur. En sahih görüşe göre tevbe eder de iddet müddeti içinde İslâm dinine dönerse, yeni bir nikâh akdi yapılmaksızın, eski akidle karısına döner. Eğer iddet müddeti içinde tevbe edip İslâm´a dönmezse, nikâh akdi fesholur ve akdin, kişinin mürted olduğu andan itibaren fesholduğuna hükmedilir. Kişi, bundan sonra tevbe edip İslâm´a dönerse, ancak yeni bir nikâh akdi ve yeni bir mehirle karısına dönebilir.
Öldürülen Mürtedle ilgili Meseleler
1. Öldürülen mürtedi yıkamak, kefenlemek ve onun cenaze namazını kılmak haramdır. Çünkü o kişi İslâm dairesinden çıktığı için -başka bir sebepten ötürü değil- öldürülmüştür. Ancak İslâm dinine boyun eğip hükümlerine sarılan kişiler öldükten sonra yıkanıp kefenlenir ve namazları kılınır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmuştur:
İçinizden kim dininden dönüp kâfir olduğu halde ölürse, işte onların dünyada da ahirette de amelleri ziyan olmuştur. (Bakara/217)
2. Öldürülen mürted, müslüman mezarlığına defnedilmez.
Mürted olduğu için öldürülen kişiye, müslümanların mezarlığından uzak bir yerde çukur açılarak oraya atılır ve üzeri toprakla kapatılır.
3- İrtİdat eden kişinin yakınları ona mirasçı olamazlar.
Çünkü. verasetin temeli olan ´din birliği´ ortadan kalkmıştır. Bunun delili ise yukarıda zikrettiğimiz hadîs-i şeriftir. İrtidat eden kişinin mülkiyetinde bulunan mallar, onun İrtidatıyla birlikte onun mülkünden çıkmış olur. Ancak bu hüküm, o kişi mürted olarak ölünce kesinleşir. Çünkü onun ölmesiyle, o malların irtidat ettiği itibaren onun mülkü olmadığı anlaşılır.
——————————————————————————–
[1] Buhari/2854, (tbn Abbas´tan)
[2] Buhari/6484. Müslim/1676, (Abdullah b. Mes´ud´tan)
[3] Darekutnî, IH/118
[4] Buhari/6525
[5] Buharî/6383, Müslim/l6l4, (Usame b. Zeyd´den)