Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla;Zatından başka kimsenin baki kalmayacağı, mülkünden başka bir mülkün devam etmeyeceği Allah´a hamd, kendisinden sonra peygamber olmayan Hz. Muhammed´e (s.a.v.), ondan sonra izini takip eden aline ve ashabına salat-ü selam olsun.Daha sonra derim ki, ben zengin olan mevlasına karşı, fakir bir kul olan Şeyh Ahmed EI-Haznevi´nin oğlu İzzeddin, tarikat davası dolayısıyla çok ağır bir yükü omuzlamanın dışında, ölümümün ardından Nakşibendi tarikatının geleceğinin ne olacağı konusunda çok düşünüyordum.En büyük düşüncem taşınması zor olan bu emanet idi. Onun için daima müridlerin gidişatına bakıyor ve Haznevi ailesini de dikkatle araştırıyordum ki, belki aralarından müridleri bir araya toplayacak,tabi olanların dağınıklılığını gidermeye çalışacak, Şeyh Ahmed El-Haznevi´nin ve tarikatın adabının kaybolmaması için gayret sarf edecek birisini bulabilirim.Dikkatle arayıp bulmak istediğim bu kişinin, sahip olmasını istediğim en mühim vasfı;tarikatı istismar etmemesi ,insanların kendisine yönelmesi ve etrafında toplanmasıyla gururlanmaması ve Allah ile Allah´ı isteyenler arasında mecazi hidayetçi olarak kendisini göstermemesi, hiç bir şekilde buna meydan vermemesi ve hiçbir açıdan hedefi kendi nefsi olmaması idi.Bilakis kendisini Şeyh´in elinde olan ve doğru yoldan saptığında atılacak bir değnek misali görmesi idi. Kendini her şeyden soyutlamalı, bütün gayreti Şeyh´in (k.s.) adabını neşretmek, Şeyh Ahmed El-Haznevi´nin dergahının şanını yüceltmek, eski ve yeni müridlerin yüzünü Şeyhin dergahına ve onun salih evlatlarının yönüne çevirmek olmalıydı.Tarikatın emanetini taşımasını isteğim bu kimse, yoldan çıkanları tenkit etmeli, tevbir etmelidir ki, belki bu tevbih ve tenkit sebebi ile düzelirler. Bunu böyle yapması yoldan çıkanların insanları aldatmaması ve müridlerin ona bakıp mağrur olmamaları için gereklidir.Kısa düşünce ve bakış açıma göre bu hususta bütün gayretimi sarf edip, derinlemesine araştırma yaptıktan, bütün akraba ve müridleri eledikten ,yaşanan vakalara baktıktan sonra kesinlikle inandım ki, müslümanların bu kalabalıklarının,içerden ve dışardan Allah´ın dinine olan akımları, ancak Şeyh Hazretlerinin alinden birisi ile ve Şeyhin dergahında ve onun oğullarının merkadi yanında yürütülebilir.Metin bir şekilde söylüyorum ki yukarıda yaptığım bu tahlil,bu düşünce ve bakış açısı, bu inceleme bütün ard niyetlerden uzak olarak gerçekleşmiştir. Ve bu eleme, bu tefekkür, bu düşünce sırf Nakşibendi Tarikatının, Şeyh Ahmed (k.s.) ve oğullarının şerefli dergahının maslahatını düşünerek olmuştur.
Ne kadar gayret ettim, uğraştım ve ne kadar arzu ettim ki, bu emaneti Şeyh Ahmed´in (k.s.) oğlu veyahutta Şeyh Ahmed´in oğullarının evlatları üstlensinler. Şeyh Ahmed ve oğullarına vefa olarak bunu istedim. Fakat denilmiştir ki, kişi her temenni ettiği şeye ulaşamaz. Rüzgarlar gemilerin arzusu dışında da eserler.Ve şiddetli üzüntü ile belirteyim ki, onlardan Şeyhin oğlu ve oğullarının evlatlarından umulanın, beklenenin tersi oldu. Tarikata karşı savaş açtılar.Şeyh Ahmed (k.s.)´in ve oğullarının adabı hilafina, müridlerin birliğini dağıtmak için, Şeyh Ahmed ve oğullarının attığı temeli yıkmak için bütün gayretleri sarfettiler. Her musibete İnna Lillah ve İnna İleyhi Raciün demekten başka çare yoktur. Acizane ben yıllarca yaptığım istiharelerden ve istişarelerden sonra, zayıflığıma rağmen inceden inceye düşündüm ve baktım ki, bu zor ve zahmetli emaneti, Şeyh´in (k.s.) alinden emekleyerek de olsa taşıyacak , güzel ve hayırlı bir insan olan oğlum Muhammed´dir.Çünkü oğlum Muhammed, çok defa hazırda ve seferde benimle birlikte olmuştur.Benim huyumu ahlakımı anlamıştı.Nefsi görmemek ,tarikatı istismar etmemek, siyasetten, makam ve mevkiden, her türlü art niyetten uzak olarak, Nakşibendi tarikatının adabı hususunda, gerçekleştirmek istediğim mühim hedefi ve gayeyi biliyordu. Ve bu zayıf halimle,tarikatta inceden inceye takip ettiğim yolu, Şeyh Ahmed (k.s.)´in ve oğullarının itibarını korumak için, maddi ve manevi menfaatlerden nasıl feragat ettiğimi ve bütün bunlardan başka, toplumda çok nadir ve garip olan işleri nasıl göğüslediğimi, huzurda ve seferde benimle olduğu için herkesten çok daha iyi biliyordu. Bahsettiğim bütün bu hususlardan dolayı ve Allah-u Teala´dan ricam şudur ki, onu benden duyduğu, müttali olduğu ve bildiği hususları tatbik etmesi için muvaffak etsin.Başkalarından ibret almak , kendini insanların en aşağısı olarak görmek , halini en güzel bir hale tebdil etmek yolunda Allah (c.c.)´ın onu muvaffak edeceğini biliyorum. Buna layık olmasam da ben ona Nakşibendi Tarikatında hilafetle, irşad, teslik ve (müridleri yetiştirmek) teveccüh ile izin verdim. Baştan beri saydığım, zikrettiğim hususları yerine getirmesini Muhammed´e vasiyet ediyorum. Hz. Muhammed (s.a.v.)´in şeriatına sünneti-i seniyyesine tabi olmasını vasiyet ediyorum. Haramdan ve haram işlerden uzak durmasını, şüpheli şeylerden de mümkün olduğu kadar uzak olmasını vasiyet ediyorum. Hiçbir değişiklik veya tebdil yapmadan, Nakşibendi Tarikatının adabı ile amel etmesini ve bu zamanda filan edebi değiştirmekte maslahat vardır diyen kimselerin sözüne kulak vermemesini, kendisine söylenen bu söze itibar etmesini ve onunla amel etmesini tavsiye ediyorum. İlmi öğrenmek ve öğretmekte mecbur olmasını, ilmi yaymaya son derece önem vermesini, ilim öğrenmenin ve öğretmenin Şeyh Ahmed El-Haznevi´nin (k.s.) dergahında kalması için son derece gayret sarf etmesini, Şeyh Ahmed EI-Haznevi´nin bütün kız ve erkek çocuklarının talimi ve ilim öğrenmeleri için çokça haris olmasını tavsiye ediyorum. İsabetli görüş beyan edince ve doğru karar verince, insanlar etrafında toplanınca yaptığı konuşmayla insanlar fayda bulunca,kendi nefsine hiçbir pay ayırmamasını tavsiye ediyorum. Bilakis bu menfaati bu kıymet vermeyi insanların kendine yönelmelerini Şeyh Hazretlerinden bilmesi lazımdır.Eğer böyle mutalaa etmez ise o zaman düşer helak olur. Şeyh Ahmed EI-Haznevi´nin dergahına, Şeyhin bütün akrabalarına, özellikle kardeşlerine hürmet etmesini ve vefalı davranmasını vasiyet ediyorum. Zor ve zahmetlerle dolu bu vasiyetle, kendini kardeşlerinden ve Şeyhin çocuklarından üstün tutmamasını tavsiye ediyorum. Aksine şeriatı tam yaşamıyorum, tarikatta tam tabi olamıyorum,bu ağır ve meşakkatli vazifeyi yerine getiremiyorum diye, kendisini Şeyh Hazretlerinden uzak addetmesi gerekir Kardeşlerinden ve Şeyhin oğullarından salih olanları, Şeyhin asıl çocukları olarak görmelidir. İşte bu salih olanları, şeriata, tarikata ve adaba göre gözetlemesi gerekir. Ve onlardan bereket umması gerekir. Şeyhin çocuklarına, salih olan çocuklarına ve kendi kardeşlerine menfaatin, hayrın, ihtiramın ulaşmasına gayret etmesi gerekir. Hayrın, menfaatın ve ihtiramın kendisine ve çocuklarına münhasır kalmasını temin etmemesi lazımdır.Alimlerle, müridlerle yardımlaşarak, kardeşlerinin ve çocuklarının ıslahı için hiçbir gayreti esirgememesini tavsiye ediyorum. Özellikle kardeşi Maşuk ve Maşuk´un validesi, Maşuk´un kardeşlerinin ıslahı için gayret göstermesi gerekir. Şeyh (Ahmed)´in ailesinin derlenip toparlanması için, özellikle bizden ayrılanların ıslahı için gayret etmesi gerekir. Her ne kadar ben buna fırsat bulamadım ise de Muhammed´e vasiyet ediyorum ki, mümkün oduğu kadar onlara hürmet etsin. Muhammed´e ayriyeten vasiyet ediyorum, Abdulgani ve annesine eğer onlarla bağdaşmak ve anlaşmak mümkün olursa hürmet etsin. Abdüsselam ihlasla hareket ederse, ona değer verilmesini özellikle vurguluyorum. Mümkünse Şeyh´in tüm ailesini ve onların ıslahını vasiyet ediyorum. Bütün bunların da Muhammed Diyauddin ve Abdurrahman Et-Tagi´nin dergahına hürmet etmelerini, Seyda (Abdurrahman Tagi) ve Hazretin (Muhammed Diyauddin) yakınlarına ihtiram göstermelerini, onlar için hayırlı olanı temenni etmelerini sağlamasını ve onların şan ve şerefinin yükselmesini istemesini, onların dergahından ilgi ve alakayı kesmemesini ve bize tabi olanları onlara saygı göstermek için teşvik etmesini tavsiye ediyorum. Misafirlere ve tabilere, özellikle alimlere fazlaca değer vermesini onlarla çokça ilgilenmesini tavsiye (vasiyet) ediyorum. Çünkü babam Şeyh Ahmed (k.s.) buyurdu ki: İnsanların Keremi ve Şerefi misafirleriyle orantılıdır. Özellikle eski müridlere çok değer vermesi lazımdır. Çünkü büyük Şeyh’i (Şeyh Ahmed) görenin diğerlerine üstünlüğü vardır. Şeyhin oğullarını görenin, diğerlerine (görmeyenler) üstünlüğü ve meziyeti vardır. Ancak adaplarına riayet etmeyenler bu üstünlük ve meziyetlere sahip olamazlar. Emin olmadan, kesin olarak bilmeden, şeriatla ve tarikatla ilgili sorulara cevap vermemesini, bilmiyorsa sağlam delil elde edinceye kadar (cevap buluncaya kadar) cevabı geciktirmesini tavsiye ediyorum. Muhammed´e, bizden gördüğü gibi siyasete ve seçimlere girmemesini,hakimlerin (devlet adamlarının) yanına lüzumundan fazla gidip gelmemesini tavsiye ediyorum. Bazı şahısları ve cemaatleri isim vererek kötülememesi gerekir.Doğru yoldan sapmış şahısların tarikatını ve adabını hedef almamalı ve zemmetmemesi lazımdır. Bilakis sözleriyle, vaazlarıyla hak ve doğru olan adabı (Şeyh Ahmed´in ) belirtmesi gerekir. 0 zaman insanlar doğru olmayanın, muhalif olanın batıl yolda olduğunu anlarlar.İslam´ın yüceliğini,Peygamberimizin (a.s.) ahlakını ve bu ikisine yapışanın kurtulacağını anlatsın ki, insanlar muhalif olanın doğru yolda olmadığını bilebilsinler. Muhammed kesinlikle bilsin ki, ona tavsiye (vasiyet) ettiğim şeylerin tümünü uygulamışım.Benden gördü ve bildi ve kesinlikle inandı ki, zahiren gelecekte ortaya çıksa bile hayır benim tatbik ettiğim ve uyguladığım işlerdedir. Onun için Muhammed´e lazım olan şey şudur; benim ahlakımdan ve amelimden akıl ve ibret alması gerekir.İlm-el yakin olarak bilsin ki, benim kendisine yaptığım vasiyetlerle amel ederse, Allah onu bütün hayırlara (iyiliklere) muvaffak edecektir. Eksik olsa da Allah (c.c.) onu tamamlayacaktır. Eğer benim vasiyetlerimle amel etmez ise Allah korusun Tarikatın, Şeyh Ahmed´in adabının, İslam´ın ve tarikatın pek çok memleketlerden kalkmasına ve kaybolmasına sebep olmuş olur. Buna sebep olmanın, günahının büyüklüğü ise herkes tarafından malumdur. Hür olana (arif olana) işaretle söylemek yeterlidir. Sonuç olarak; kim kendi menfaatlarına önem vermez, kendi aklına ve tedbirine güvenmez, kendini vasıta olarak görmezse, Allah (c.c.), Peygamber (s.a.v.) Nakşibendi Tarikatının büyükleri, (r.anhüm) Şeyh Ahmed Haznevi (k.s.) ve oğulları onun yükünü taşırlar.Dünya ve ahiretin hayırlarına ulaşmak için ona yardımcı olurlar, kolaylık sağlarlar.Kim menfaatını ön plana alır, aklına ve planlarına güvenir inananların hidayetinde kendine bir pay alırsa, Allah (c.c.), Peygamber (s.a.v.), Nakşibendiler, Şeyh Ahmed ve oğulları (k.s.) onu yalnız,nefsi ile baş başa bırakırlar.O zaman kendisi hiçbir iş beceremez, hiç bir işin altından kalkamaz. Ben Muhammed´e izin verdim ve bu izni onun için yazdım. Muhammed´in ise bundan haberi yoktur.Murakabe,Nefy ve İsbat, Tahlilat ve Teveccüh yapmasını (eğer İngiltere) yolculuğunda ona ben öğretmemişsem, kendisi Molla Abdullah´tan öğrensin. Muhammed´e tavsiye ediyorum ki, kardeşlerine ve Şeyhin ihlaslı çocuklarına söylesin ki kendisine tavsiye ettiğim bu hususlarla, vaazlarla, tavsiyelerle amel etsinler. Alimlerden ve Şeyhin önde gelen müridlerinden ricam şudur ki, Muhammed´e bu önemli davada yardımcı olsunlar. Bütün Muvaffakiyetler Allah´tandır. Şeyh Ahmed El Haznevi´nin Oğlu İzzeddin İmza 2 Şaban 1412 Hicri 5 Şubat1992 Miladi Şeyh İzzeddin El-Haznevi´nin Mübarek Eliyle Yazdığı Vasiyetinden Başka Bir Bölümünün Tercümesi Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla, hamd alemlerin Rabbi olan Allah´a aittir. Salat ve selam efendimiz Hz. Muhammed´in alinin ve ashabının üzerine olsun. Sonra derim ki, ben fakir olan kul, etbaın (bize tabi olanların) arasına baktım ve dikkatli bir şekilde tetkik ettim.İstismardan uzak ve benim isteğime uygun olarak; Estelli Molla Galip, Elazığlı Molla Ubeydullah, Istanbul´da ikamet eden Molla Hüsnü ve Şefaatli Müftüsi Molla Ahmed´i gördüm. Benim talebime uygun olduklarından ve Haznevi Nakşi Tarikatının sönmemesi için, bu dört kişiye Nakşibendi Tarikatında Hilafet ile izin verdim. Irşad ile izin verdim. Her ne kadar ben buna layık değil isemde. Yalnız bu kişilerin başkalarından ibret almaları, eski ve yeni müridleri Şeyh Haznevi´nin Dergahına ve orada bulunan mürşide ki şimdi o mürşid oğlum Muhammed´dir, yöneltmeleri ve yönlendirmeleri, başkalarının yaptığı gibi, müridleri kendi arzu,istek ve menfaatlerine alet etmemeleri ve kendilerinin insanların, Şeyhin dergahına ulaşmaları için bir vesile olduklarını bilmeleri, kendileri için değil Şeyhin dergahına ulaştırmak gayesiyle insanları toplanmaları gerekir.Sülük esnasında, vird çeken alimleri letaiften önce, Şeyhin dergahına havale etmeleri gerekir. Bu kişilerin tarikat ve letaif öncesine kadar vird vermelerinde, Şeyhin dergahına ulaşıncaya kadar bir beis yoktur. Eğer birisine letaif verecekler ise Şeyhin Dergahında olan zat´tan izin alsınlar. Molla Galip, Molla Ubeydullah ve Molla Ahmed tarikattaki amellerini bitirdiler. Molla Hüsni ise geri kalan amellerini oğlum Muhammed´in yanında bitirmelidir. 2 Şaban 1412 (Şubat 1992) Şeyh Ahmed EI-Haznevi´nin Oğlu Şeyh İzzeddin İmza |