Bilindiği gibi Haznevi tarikatı Nakşibendi tarikatının bir kolu olup,gizli zikir üzere amel eden bir nefsi arıtma ve insanı kemale ulaştırma yoludur.Gizli olarak yapılan zikir,cehri zikre göre daha faziletli ve daha tesirlidir.Bu ehlince delilleri ile yerinde ispatlanmış olan bir konudur.İlgilenen kişileri bu konuda kitaplar yazmış alimlerin eserlerine havale ediyoruz.
Haznevi tarikatında zikir dersi verilirken Allah ismi celili ile zikrin yapılması istenir.Müride günlük beş binden az olmamak üzere vird dersi verilir.Bu Nakşibendi yolunun önemli ve korunması gereken esaslarından birisidir. Haznevi yolunda diğer adaplarda olduğu gibi bu adabın esasından da taviz verilmemiş olması,bu yolun gerçek Nakşibendi yolu olduğunun da bir delilidir.Kıbleye dönerek, abdestli bir halde,yüz kapalı, gözler yumulmuş,dil damağa değdirilmiş bir şekilde,sessiz,sadece kalp ile Allah zikri söylenilir.
Vird esnasında her yüz sayısına gelince,’ İlahi ente maksudi ve ridake matlubi’,ifadesi tekrarlanır. Manası ‘Ey Allah’ım, Sen benim kast edip,yöneldiğimsin ve Senin rızan benim talep ettiğimdir.’ şeklindedir. Haznevi tarikatında Yüce Allah’ın zati muhabbeti esas alınmıştır ve o elde edilmeye çalışılır.Bu yolda Allah’ın c.c. rızasından başka bir şey ise arzulanmaz.Tüm dünyevi ve uhrevi faydaların bir kenara bırakılıp sadece Allah c.c. için amel edilmesi istenilir.Manevi makamlar, kerametler ve dünyevi faydalar hedef olarak seçilmezler.
Tasavvuf yoluna bağlanan kimi müslümanlar tam ihlası elde edemediklerinden virdleri eda ederken onlardan hasıl olacak kimi faydaları elde etmeyi arzularlar.Kimi rivayetlerde zikirlerden veya ibadetlerin edasından hasıl olacak bereketler,dünyevi ve uhrevi faydalar zikrolunmuştur.Bunlardan gaye manen zayıf kişileri ibadete sevk etmektir.Bunlardaki faydaları gören şevke gelsin ve bunları elde etmek için yola koyulsun istenilir.Yola giren yol içinde olgunlaşır ve zamanla sadece Allah c.c. için amel ve zikir eder hale gelir diye umulur.Nakşibendi Haznevi tarikatında ise buna itibar edilmez,kişi bunlardan uzaklaşmış olarak direkt Allah’ın rızasına yönlendirilir.Ondan tam ihlası elde etmesi istenilir.Bundan dolayı vird çekerken her yüze gelindiğinde (100,200,300,400……..5,000) ‘ İlahi ente maksudi ve ridake matlubi’ ifadesi tekrarlanılır.Ta ki kalp uyansın ve tam ihlas ile Rabbine yönelmeyi adet edinsin.
Kalp halden hale giren ve sürekli değişen bir yapıdadır.İrfan ehlinin büyükleri kalbin iki yüzü olduğunu belirtmişlerdir.Bir yüzü dünyaya dönük olup,ona bakarken,diğer yüzü ahirete ve mana alemine dönük olup,ona bakmaktadır.Zikir esnasında insan gaflete düşebilir ve kalbi dünyevi yöne kayabilir.Aklına pek çok vesveseler gelebilir.Bunlardan temizlenmek ve kalbi tekrar ahiret cihetine yönlendirebilmek için her yüze gelindikçe ‘İlahi ente maksudi ve rıdake matlubi’ ifadesinin tekrarlanması önemlidir.Kalp huzuru yani kalbin yaptığı ibadetin şuurunda olması,huzur bilinci ile Rabbine yönelmesi ibadetlerin kabulü ve kişi üzerinde tesiri için kaçınılmazdır.
Yapılan her ibadetin insanın kalbi ve ruhunun derinlikleri üzerinde tesiri vardır.İbadet ve ameller kişinin imanını ve ahlakını doğrudan etkilediği gibi,imanın kuvvet bulup güçlenmesi de amelleri ve ahlakı doğrudan etkiler. Bunlar çok iç içe geçmiş mertebelerdir.Zikir de bu etkiye sahip bir ameldir. Allah’ı zikretmek insanın kalbini, ruhunu,ahlakını,imanını ve amellerini etkiler bir özelliktedir.Zikir ile oluşan manevi haller,ruhta bir genişliğe ve kalpte bir nurlanmaya sebep olur.Bu durum insanın ahlakında,insanlarla ilişkilerinde,sözlerinin tesirinde, dünyevi olaylara karşı sabrında bir artış doğurur.
Yüce Allah’ın her bir isminin ayrı bir manası ve kalp üzerinde ayrı bir tesiri vardır.Vird olarak belirlenip, her gün tekrarlanmaları halinde süreç içerisinde etkileri görülmeye başlanır.Vird ile Allah’ın c.c. esmasının tekrarlanması aslında Yüce Allah’tan c.c. istekte bulunmak demektir.Ya Rezzak,Ya Rezzak diye Allah’ı ısrarla zikreden bir müslüman aslında O’ndan bol rızıklı bir ömür istemektedir.Ya Aziz ismini vird edinen, düşmanlarına galip gelmek ve aziz bir kul olmak istemektedir.İnsanın maddi düşmanları yanında, manevi düşmanları da vardır ki bunlar dünya sevgisi,şeytan ve nefistir.
Ya Kuddus,Ya Kuddus diye zikreden maddî ve manevî her türlü temizlik, kalp temizliği, ruhî hastalıklardan iyileşmek arzusundadır.El-Gaffar bağışlanmak ve günahlardan korunmak,El-Kahhar zalimlerin ve din düşmanlarının kahrından kurtulmak,El-Vehhab ise sıkıntısız ve maddi açıdan rahat bir hayat sürebilmek için tekrarlanır. El-Hakem zikri ile haklı davayı kazanmak,insanlar arasında hak ile hüküm edebilmek yetisinin verilmesi istenilir.El-Adl zikri ile adaletli olmak,El-Latif ile dileklerin olması, kısmet ve rızkın artması,El-Habir ile hafıza ve idrakin genişlemesi,El-Halim esması ile ahlak güzelliği ve yumuşak huylu olmak,hiddet ve sinirin gitmesi için dua edilmiş olunur.Sözünün tesirli olabilmesi için El-Azim,günahların affı için El-Gafur,talihinin açılması,kendine verilen nimetlerin şükrünü eda etme nimetinin verilmesi için Eş-Şekur zikrine devam edilir.
Amellerde asıl olan az da olsa devamlı olmalarıdır.Her gün yapılan zikirler insanın manevi hayatı için çok büyük önem arz etmektedir.Her gün ısrarla belirli sayılarda En-Nur ismini vird edinen müslümana –ihlaslı olması ve kendisi için nimetlere ulaşmasına engel maddi manevi maniler olmaması durumunda-doğruyu ve yanlışı görüp kalp nuruna sahip olma nimeti bahşedilir.El-Hadi ismi ile doğru yolu bulmak ve çocuklarının da doğruyu bulup serkeş olmamaları nimeti istenilir.El-Bedi ismi ile Allah’ın yardımına nail olmak,maddi ve manevi güzelliklere kavuşmak arzulanır.El-Baki ömür uzunluğu ve sağlıklı olmak,El-Varis uzun ömür, bol makam,şeref ve rızık sahibi olmak,Er-Reşid güzel ahlaka sahip olmak,kötü alışkanlıklardan korunmak, Es-Sabur ise başladığı işi kolay bitirmek,sinirini yenmek ve sabırlı olmak gibi nimetlere kavuşmaya vesiledir.
İnsan çok boyutlu bir yapıya sahiptir.Bir yönü ile dünya ile ilgiliyken,diğer bir yönü ile berzah alemi ve ahiret ile ilgilidir.Bir taraftan dünyevi işlerinin idaresi ile meşgulken diğer taraftan ahirete yönelik hazırlıklar yapabilmektedir.Kalbinde hem nefsine ait bir sevgisi varken hem de ailesine,toplumuna aynı değerleri taşıdığı kişilere de sevgi duyabilmektedir.Kendi içinde aynı anda pek çok derdi,tasayı, nefreti,sevgiyi,ilgiyi, arzuyu, ihtirası,sıkıntıyı ve sorunu taşıyabilmektedir.
İnsan çok boyutlu yapısı gereği aynı anda birden fazla hatta bazen çok daha fazla manevi hastalık sahibi olabilmektedir.Kişide riya,ucb,kibir,haset,uzun emellilik,haramlara karşı umursamazlık,rızık endişesi, gaflet, yalan söyleme gibi manevi hastalıklar aynı anda beraber bulunabilmektedir.Böylesi durumlarda tedavi daha zorlaşmakta ve düzelmek için daha fazla çaba harcanması gerekmektedir.Bu daha fazla murakabe ve muhasebeyi gerektirdiği gibi daha fazla ibadet,riyazet ve virdi de gerektirmektedir.
Nakşibendi tarikatı ehlinin bildiği gibi insanı en kısa yoldan Allah’a c.c. ulaştıran bir tarikattır. Nakşibendi yolunu onun esaslarından taviz vermeden uygulayan Haznevi tarikatı da bu özelliklere haizdir.Bu yol insanı tüm manevi hastalıklarından kurtarıp,en kısa zamanda Allah’a c.c kavuşturan bir yoldur.Bunun delillerinden birisi de zikir olarak kendi tabilerine Allah ismi şerifi ile vird talimatı vermesidir.
ALLAH ismi celili tüm isimlerden farklı,hepsinden üstün ve hepsini kapsayıcı bir özelliktedir. Allah ismi şerifi Cenabı Hakkın Celal ve Cemal tüm isimlerini kendisinde toplamıştır.Bütün isimler Allah isminde gizlenmiştir. Diğer isimler Allah isminin sıfatları konumunda olup,onun bir kısım özelliklerini açıklar vaziyettedirler.Allah ismi ise hiç bir isme sıfat olmaz.O zat ismi olup,Yüce Allah’ın c.c. tüm isim ve sıfatlarını içine alan özel bir isimdir.
Durum böyle olunca Allah ismi şerifi ile yapılan zikrin faydaları da tüm isimlerden hasıl olan faydaları içine almıştır. Allah ismi şerifini vird edinen kişi hangi esmaya ihtiyacı varsa ondan gelecek faydayı görür. Birden fazla manevi hastalığı olan ve birden fazla tecelliye ihtiyacı olan hepsini birden bu ismin bereketi ile görür.
Allah ismi; ruhi hastalıklardan, kalp katılığından, küfürden, maddi ve manevi bataklıktan, nefsin istek ve arzularından kurtulmak, düşmanlarını yenmek, merhamet sahibi olmak, Allah’ın istediği şekilde hayat sürmek, son nefeste imanlı ölmek, kalbin nurlanması, imanlı olması ve şifa bulmak, güç, kuvvet ve rızık kazanmak, gizli sırlara,irfani bilgilere vakıf olmak, hem dünya, hem de ahiret saadetine ermek gibi pek çok faydaları içinde barındırır.
Burada yeri gelmişken yeniden bir hatırlatma yapmamız gerekmektedir.Nakşibendi Haznevi tarikatında zikir herhangi bir fayda elde etmek için yapılmaz.Bizim burada Allah ismi şerifinin ve o isimle yapılan düzenli zikrin faydalarından bahsetmemiz bu tarikatın usulünün diğer yollardan daha üstün ve hedefe ulaşma mesafesinin daha kısa olduğunu gösterebilmek içindir.
Bu adapların bir benzerinin olmadığını asrımızın en büyük alim ve ariflerinden birisi olan Şehid-ül Harameyn Şeyh Muhammed Haznevi Hazretleri şu sözleri ile beyan etmişlerdir:’Allah ve Resulü için söylüyorum. Biz bu tarikatın adaplarını sadatlarımızdan aldık.Sözle aldık, gözlerimizle gördük. Bu temiz adaplar Peygamber (s.a.v.)´in şeriatına ve sünnetine uygundur. Bu adaplardan ne doğuda ne batıda, hiçbir yerde görmedik.’
Şeyh Muhammed Haznevi Hazretleri k.s. Haznevi yolunun adaplarının kişi üzerindeki tesirini ise şöyle açıklamışlardır:’ Nakşibendi-Haznevi tarikatının adapları hastahane gibidir. Bizler de bu hastahanenin hastalarıyız. Bizim hastalıklarımız manevi ve batıni hastalıklardır. Bu hastalıklar, zahiri hastalıklardan daha önemlidir. Kişi tedaviye başlayınca doktorun sözünü dinlemeye mecburdur. Doktorun verdiği ilaçları kullanmalıdır.Manevi hastalıkların ilaçları bu adaplar, Allah´ın zikri ve murakabesidir.’
Başka bir kutsi sohbetlerinde ise şöyle buyurmuşlardır:’Adabı tatmayan ve yaşamayan, bu insanlarla beraber olmayan bu yolu anlayamaz. Bu adabı yaşayan ve tatbik eden, ruhu pahasına dahi olsa bu yolu tercih eder.’
Şeyh Muhammed Muta Haznevi Hazretleri Şeyh Muhammed Haznevi Hazretlerinin sahip olduğu manevi gücü bu adaplardan aldığını belirtmiştir.Onun tüm müslümanlara faydalı kamil bir mürşid olması bu adaplara bağlı olmasından geliyordu.Şöyle buyurmuşlardır:’Sizden sonsuz olarak rica ediyorum.Bu üstün adapları koruyup, muhafaza edin.Değerli kardeşlerim, bilmeliyiz ki bu adapların, zahiren ve manen aramızda mevcut olmaları vacibimizdir.Şeyh hazretlerinde bu adaplar, zahiren ve manen bulunduğu için,onun hem kendisine ve hem de başkalarına çok büyük menfaatı ve faydası olmuştur.’