Haccın vacibleri şunlardır:
1) İhrama mikat denilen yerlerden başlamak:
Medine-i Münevvere tarafından hacca gidenler “Zül-Huleyfe”den, Irak, Horasan ve Maveraünnehr halkı “Zati Irk”dan,
Şam, Mısır ve Mağrib halkı “Cuhfe” hizasındaki bir yerden (Rabiğ hizasından),
Necidliler “Karn” dan
Yemenliler de “Yelemlem”den ihrama girerler.
Yolları bu mikatlardan birine rastlamayan müslümanlar da, bunlardan birinin hizasında bulunacak bir yerden ihrama başlarlar:
2) İhramın yasaklarını terk etmek: Dikişli elbise giyilmesi, av avlanması, ihramda iken saçların kesilmesi, çirkin söz söylenmesi gibi…
3) Arafat´da zevalden sonra güneş batıncaya kadar durmak.
4) Kurban Bayramının birinci gününün fecrinden sonra ve güneşin doğmasından önce, bir saat bile olsa, Müzdelife´de durmak.
Müzdelife, Mekke´ye dört ve Arafat´a iki saatlık mesafede bulunan bir yerin adıdır.
5) Dört şartı farz olan Ziyaret Tavafını yediye tamamlamak.
6) Ziyaret tavafını nahir (kurban kesme) günlerinden birinde (1.2. ve 3. günlerde) yapmak.
7) Sader (veda) tavafı yapmak. Bu mikat dışından gelen ve afakî denilen hacılara aittir ki, bu veda tavafından ibarettir.
8) Tavaf esnasında abdestli olmak ve avret yerleri tamamen kapalı bulunmak.
9) Kâbe´yi tavafa daima Hacer-i Esved´in bulunduğu yerden (onun karşısından) başlayıp Kâbe´yi sola alarak tavaf etmek. Bunu yürüyerek yapmak. Hastalar ve güçsüzler omuzlar üzerinde taşınarak tavaf ettirilir.
10) Her tavaftan (yedi şart´tan) sonra iki rekat namaz kılmak.
11) Tavafları Hatîm denilen yerin dışından yapmak. Şöyle ki: Kâbe´de “Rükn-i Irakî” denir. Kâbe´nin altın oluğu, bu iki rüknün arasında ve Hanefi Makamının önündedir. Bu oluğun akacağı yarım dairelik yer, bir yarım duvarla çevrilmiştir. Bu duvara “Hatîm=Hazret-i İsmail” ve bunun kuşattığı o yerede “Hicrü´l-Kâbe” denir. Bu yerin bir kısmı Kâbe´den sayılır. Orada namaz kılınır, dua edilir. Fakat bu yerin Kâbe´den olduğu, ahad haberi (tek kişilerin rivayeti) ile sabit olduğundan Beytullah´a yüzü çevirmeksizin bu duvara karşı namaz kılınamaz. Bu duvarın her iki tarafı açıktır. İşte Harem-i şerif için bu duvarın arkasından Kâbe tavaf edilir ki, bu vacibdir.
12) Hac mevsiminde Safa ile Merve arasında yürümek (Sa´y etmek) ve buna Safa´dan başlamak. Özürleri olmayanların bunu piyade olarak yapmaları.
Safâ ile Merve, Mescid-i Haram´ın hemen civarında yüksekçe birer tümsektirler. Bunlar, gidiş dönüşü olan büyük bir cadde ile birbirine bağlıdırlar. Safa´dan başlayıp Merve´ye dört ve Merve´den Safa´ya üç defa gidip gelmek vacibdir. Bu yedi gidiş ve gelişe “Sa´y” denir. Her defa Kâbe görülünceye kadar tümseklerin üzerine çıkılır. Şimdi Merve tarafında yüksek binalar bulunduğu için Kâbe orâdan görülememektedir.
Farz hac için yapılan sa´y Kudüm ve Ziyaret tavaflarından sonra yapıldığı gibi, Umre için yapılan sa´y da, Umre tavafından sonra yapılır.
Bu sa´y yerine “Mes´a” denilir. Eni yaklaşık 20 metre, uzunluğu da 500 metredir.
(İmam Şafiî´ye göre sa´y, hâccın ve umrenin bir rüknüdür. Bunu yapmadan hac ve umre tamam olmaz.)
Bu şekilde hareket etmek, bütün kâinatın sahibi ve yaratıcısı bulunan Yüce Allah´a tazim ve dilekleri arz için Beytullah´ın mukaddes kapısı önünde şevk ve heyecanlı gidip gelmenin, dileklerin kabulünü beklemenin bir işareti demektir.
13) Mina denilen yerde küçük taş yığınlarına (cemrelere) ufacık taşları atmak. Buna “Remy-i Cemerat = Taşlari atmak” denir. Şöyle ki:
Mekke şehrine iki saatlik mesafede bulunan Mina kasabasında birbirine bir ok atımı kadar uzak üç yerde üç taş yığını vardır. Bunlara Mina´dan Mekke´ye doğru sırası ile: “Cemre-i Ula, Cemre-i vusta, Cemre-i Akabe” adı verilmiştir. Bu taş yığınlarının her birine Kurban Bayramının birinci, ikinci ve üçüncü günlerinde: “Bismillâhi Allahu Ekber” denilerek yedişer taş atılır. Bu yedi taş birden atılsa, yeterli olmaz, bir taş yerine geçer.
Bu taşlar üç metre uzaklıktan atılır. Taşların cemre yakınlarına düşmesi de yeterli olur. Iki metre kadar uzağa düşenler yeterli olmaz. Yeniden atılmaları gerekir.
Taşları atacak olan şahıs hasta olsa, eline konulacak taşları atar veya bu taşları onun adına başkası atar. Baygın düşen kimse adına da taşları başkası atar. Hac işlerinde böyle başkası yerine görev yapmak, zaruret sebebiyle caizdir.
Akabe Cemresinde ilk taş atmakla Telbiye´ye son verilir. Artık “Lebbeykallahümme Lebbeyk….” denilmez. Yapılan telbiyelere bu anda karşılık manevî mükâfat verilmiş olur.
(İmam Malik´e göre, Arefe gününün zevalinden sonra Telbiye´lere son verilir. Çünkü o gün Arafat´da durmakla yapılan ibadetler kabul olunmuş ve haccın büyük bir rüknü yerine getirilmiş olur.)
Bu taşların atılmalarındaki hikmet, Yüce Allah´ın ilminde saklıdır. Bu, bizim için gerekli olan bir ibadet emridir. Biz bunu yapmakla Yüce Allah´ın emirlerine kayıtsız şartsız itaat ve bağlılığımızı göstermiş oluruz. Bir de kötü ruhlara ve şeytan vesvesesine karşı olan nefretimizin bir işareti ve belirtisidir. Hazret-i İbrahim Aleyhisselâm´ın sünnetine bağlılığın da ince bir anlamını taşır.
14) Mina´da taşları attıktan sonra Kurban kesmek. Bundan sonra da Harem bölgesi içinde ve kurban bayramının ilk üç gününden birinde saçları tıraş etmek veya kısaltmak. Şöyle ki:
Kurban kesmek, hac ile umrenin her ikisini yapanlara vacibdir. Bu görevi yapmak, hac ile umreyi birlikte yerine getirme nimetine şükür karşılığıdır. Yalnız farz hac yapan ve mikat dışından gelenlere, misafir olduklarından kurban kesmek vacib değildir. İsterlerse nafile olarak kesebilirler.
Kadınlar saçlarının ucundan biraz kırkarlar..
Saçları tıraş etmeğe Halk, biraz kısaltmağa da Taksîr denir. Bunları yapmak, İmam Azam´a göre belli bir yer ve zamana bağlıdır. Yalnız Harem bölgesinde ve kurban kesme günlerinde yapılabilirler.
İmam Ebû Yusuf´a göre bunlar bir yere ve zamana bağlı değildir. Bunlar sonradan başka bir yerde de yapılabilir. İmam Muhammed´e göre zamana bağlı değilse de, belli bir yere bağlıdırlar. Buna göre, kurban kesme günlerinden sonra da yapılabilir. Fakat Harem bölgesinde yapılması şarttır. Başka bir yerde yapılırsa, ceza olarak bir koyun kurban etmek gerekir.
Tıraş olmak (halk), taksîrden (saç kısaltmaktan) daha faziletlidir. Saçsız olanlar başlarının üzerine usturayı gezdirmekle bu vacibi yerine getirmiş olurlar.
Haccın vaciblerinden birini terk etmek, haccın sıhhatına engel olmaz. Fakat ceza olarak yalnız kurban kesmek gerekir. Kurbanın eti Mekke fakirlerine dağıtılır. Bununla beraber terk edilen bir vacib yeniden yapılınca, ceza düşer. Abdestsiz yapılan bir tavafı yeniden yapmak gibi…