Hz. Peygamber´in temel görevinin dinî ve dünyevî tüm meselelerde insanları eğitmek olduğu söylenebilir. Bu bakımdan bizzat kendisi; “Ben ancak bir muallim olarak gönderildim” (İbn Mâce, Mukaddime 17) buyurmuştur. Hz. Peygamber´in eğitimi, insanlara her yönde faydalı bilgilerin kazandırılması ve kazanılan bilgilerin kişilerin hayatına yansıyarak faydalı hâle gelmesi esâsına dayanıyordu. O, bir taraftan Cenâb-ı Hakk´ın emrine uyarak; “Rabbim, benim ilmimi artır!” (20/Tâhâ, 114) diye bilgisinin arttırılması için Allah´a yalvarır ve bu uğurda çaba sarfederken, diğer taraftan; “Allah´ım, bana öğrettiğinle faydalanmayı nasib et!” (İbn Mâce, Mukaddime 23) diye yakarıyor; “Faydasız ilimden Allah´a sığınırım” (Müslim, Zikir 73) diyerek de bilgiden maksadın faydalanmak ve faydalı olmak olduğunu belirtiyordu.
Bu ölçüler içerisinde Peygamber Efendimiz ashâbını Medine´ye hicretten önce Mekke döneminde Dâru´l-Erkam´da, Hicretten sonra da Mescidü´n-Nebî´de ve Suffa´da yoğun bir şekilde eğitim ve öğretime tâbi tutmuştu. Tabiatıyla eğitim, bütün bir hayatı ilgilendirdiğinden; Hz. Peygamber evlerde, çarşıda, pazarda, yolda, bir sefer sırasında, harp halinde iken vesâir durumlarda gerekli olan her yerde, her fırsat ve vesile ile eğitim görevini yerine getiriyordu. Eğittiği kişilerin şahsî ihtiyaçları, ferdî farklılıkları, kabiliyet ve kapasiteleri Hz. Peygamber tarafından göz önünde tutuluyordu. Peygamber Efendimiz, kendisi hâricinde eğitim ve öğretim için görevliler de tâyin etmişti.
Okuma-yazma, basit matematik, Kur´an tilâveti, temel dinî bilgiler, hayatta uygulanacak pratik mâlûmat bu şekilde öğretmenler tarafından veriliyordu. O sıralarda Arap Yarımadası´nda okuma-yazma seviyesi son derece düşük olduğundan, yeterli müslüman öğretmenin bulunmadığı ilk yıllarda Hz. Peygamber, gayr-ı müslim öğretmenlerden istifâde etmekte bir beis görmemişti. Meselâ Bedir gazvesinde müşriklerden elde edilen esirler arasında okuma-yazma bilenlerin, hürriyetlerine kavuşabilmeleri için, on müslümana okuma-yazma öğretmeleri şart koşulmuştu. İlk yıllarda müslüman çocukları okuma-yazma öğrenmek üzere Medine yahûdilerine âit okullara gönderilmişti.
Peygamber Efendimiz kadınların eğitim ve öğretimi ile de meşgul oluyordu. Haftanın sadece kadınlara ayırdığı bir gününde onlara konuşmalar yapıp ders veriyor, sorularını cevaplandırarak problemleri ile ilgileniyordu. Ayrıca Hz. Âişe başta olmak üzere, Rasûlullah´ın zevceleri ve ashâbın âlim hanımları öğretim faâliyetlerinde Hz. Peygamber´e yardımcı oluyorlardı. Bu bakımdan Peygamber Efendimiz henüz o sırada okuma-yazma bilmeyen zevcesi Hz. Hafsa´ya okuma-yazma öğretmek üzere bir görevli tâyin etmişti. (Ahmet Önkal, Şâmil İslâm Ansiklopedisi, c. 4, s. 250)