43- Talebesinin Çokluğu:
Mâliki fıkhının iki yolla naklolunduğunu söyledik. Bunlardan biri yazdığı kitapları olup bunlar nisbet bakımından en sahih ve sened yönünden en kuvvetli olup bunların sağlamı Muvatta´dır, ki onu tanıttık. İkincisi talebeleri olup onun fıkhını onlar nakletmişlerdir. Ondan fıkhı nasıl aldıklarını, onların naklettikleri kitapları ve derecelerini hangi ülkelerde bulunduklarını beyan etmeden önce, iki şeye işaret etmek isteriz; Birincisi: İmamlardan hiç birinin, İmam Mâlik kadar çok talebesi olduğu malum değildir. Talebeleri cidden çoktu ve en uzak yerlerden gelmişlerdi. Horasan´dan, Irak´tan, Suriye´den talebeleri vardı. Çoğu da Medine´den, Mısır´dan, Kuzey Afrika´dan ve Mağrip diyarındandılar. Bu çokluğun sebebi de şudur: O Hicaz´da yaşıyordu. Medİne-i Münev-vere´de ikamet ediyordu. Oradan yalnız hacca gittiği zaman ayrılırdı. Medine, Hz. Peygamber Aleyhisselâm´ın makamı, Ravza-ı Mutahhara orada. Kabe´ye gelip hac yaptıktan sonra hacılar, ziyaret için Medine-i Münevvere´ye geliyorlardı. Böylece ilim ehli onunla görüşüyor, İslâm ülkesinin her tarafından ilim talibleri oraya geliyordu. Sonra Allah Teâlâ ona uzun ve bereketli bir ömür verdi. 86 yıl yaşadı, 60 yıl kadar ders okuttu. Böylece talebelerinin sayısı çoğaldı, uzak yerlerde onun fıkhını götürüp yaydılar. İkincisi: Menakıb kitapları, onun bu kadar çok talebesi olmasıyla yetinmediler, talebesi olmıyanları da onlara kattılar. Ondan yaşça büyük olanları, ondan önce yaşayanları da talebesi arasında saydılar. Hatta bazen ders aldığı, kendilerinden rivayet ettiği hocalarını bile talebesi gibi gösterdiler. Üstadın talebesinden rivayet etmesinde bir garabet yoktur, fakat bu gerçeğe uygun birşey olmalıdır. Zira mücerred mübalağa için yapılırsa o zaman ilim bunu kabul etmez,
reddeder.
44- Asılsız İki İddia:Zühri nin Ondan Rivayeti, Ebû Hanife´nin de Talebesi Olması:
Bunlar arasında İki iddia var ki, muhakkak ulema onları tasdik etmezi Biri, İbni Şihab Zühri´nin ondan rivayet ettiğidir. Bunu Kadı b. MüsiinS b. Ubeydullah b. Şihab Zühri ´dir, der.[1] Suyûtf de ona uymaktadır vp İbni Şihab, Mâtik´ten rivayet etti demektedir. Fakat İbni Abduî-Ber, bununtersini söylemekte, İntikâ da bu iddiayı çürütmektedir, onun sözü Uymaya layıktır. İbni Şihab Zührî ondan rivayet etti, deniyor. Bu doğru ´değildir. İbni Şihab tından değiî, amucası Ebû Süheyi Nâfi´ b. Mâlik´ten rivayet etmiştir.[2] İkincisi de şudur: Ebû Hanife´nin, Malik´in talebesi olduğu iddiasıdır. Hafız Zehebi Tabakat´ında der ki: Sald İbni Ebû Meryem, Eşheb´ten şunu rivayet eder: Ebû Hanife´yi Mâiik´in önünde gördüm, babasının önünde durduğu gibi duruyordu. İbni Ebû Hatem´in Cerh ve Tadil kitabının mukaddimesinde, Ebû Hani-fe, Mâiik´in kitaplarını mütâlâa ediyordu, denir.
Bu iki haber de makui olamaz, Çünki bilinen gerçeklere aykırıdır. Ebû Hanife, Mâlik´ten daha yaşlıdır. Mâlikin önünde, sabinin babasının önünde oturduğu gibi oturması makul olamaz. Eşheb, Ebû Hanife vefat ettiği zaman, ilim meclislerinde bulunacak bir yaşta değildi, o Şafii´den az büyüktür. İlim tahsilinde beraberdiler. Şafii 150 yılında doğdu. O yıl Ebû Hanife´de Hakk´ın rahmetine kavuşmuştu. Şu da var ki , Ebû Hanife ve Mâlik, her ikisi de birbirlerinin ilimdeki yerini ve değerini bilirlerdi. Buna dair olaylar geçti, Medârik´te geçtiği üzere: (O büyük bir fakih) dediği Ebû Hanife´nin, kendisi önünde bir sabi gibi oturmasına asla razı olmaz. Ebû Hanife ondan daha yaşlı, din ve ilim sahiplerince yaşın saygı değeri vardır.
Bu açıklamalar, iki haberden birincinin doğru olmadığını gösterir; İkinci habere gelince (Ebû Hanife´nin, Mâiik´in kitaplarını okuduğu haberi): Ebû Hanife sağken, Maük´in kitabı olduğu bilinmiyor, Muvatta´, Ebû Cafer Mansur´un ölümünden sonra ortaya çıktı, yani 158 yılından sonra yayıldı. Ebû Hanife ise 150 de öldü. Öyleyse, Ebû Hanife´nin, Malik´in kitaplarını okuması makul olamaz.
45- Ebu Hanife nin ,Malik ten Rivayeti Meselesi:
Biz, Ebû Hanife´nin, Mâiik´in talebesi olduğu iddiasını kabul etmiyoruz. Fakat acaba ondan rivayet etti mi Ulemanın bazısı, bazısından rivayet edegelmiştir. Bu kendisinden rivayet eyleyenin fazlını gösterirse, râviye bir noksanlık vermez. Ravi ilim ehlindendir. Bazı hadis uleması, Ebû Hanife´nin Mâlik´ten rivayet ettiğini söylerler ve o hadislerin bir kısmını zikrederler ki, bir tanesi şudur: «Nikâhta dui kadın, kendi hakkında velisinden daha çok sahiptir. Bakire olan kızın görüşü alınır, sükût etmesi rıza sayılır». Bu hadisin senedini şöyle gösterirler: Hammâd, babası Ebû Hanife´den, o da Mâlik´ten rivayet eder. Fakat bazı ulema Mâlik´ten ravi doğrudan Hammâd´dır, babası Ebû Hanife arada yok, derler.
Bu konuda Suyûtî şöyle demektedir. Hanefiler, Mâlik´ten rivayet edenlerin en değerlisi, ulusu Ebû Hanife´dir, derler. Bu söz, onun Mâlik´ten birkaç hadis rivayet ettiğini göstermektedir. Ben yalnız iki hadis bulabildim. Birisi İbni Husrev´in Ebû Hanife müsnedinde, diğeri de, Hatib BağdadVnin Malik´in ravilerindendir.[3] Bu da gösteriyor ki, Ebû Hanife Mâlik´ten rivayet etmiştir. çünki o mevsuktur. Ancak rivayet ettikleri gayet azdır, okadar az ki, uzun arama sonu bir iki bulunuyor.
46-Talebeleri Onun Takrirlerini Yazarlardı:
Bu kısa açıklamadan sonra ,İmam Malik ın talebelerinin ve onlardan sonrakilerin onun fıkhını gelecek kuşaklara nakil neler yapyıklarını beyan edelim.
Muvatta´da az fıkıh mes´elesı vardır, onun fıkhının büyük bir kısmını talebeleri rivayet etmişler, ondan sonra gelen talebeleri yazmışlardır.Bazen çok yazıya kaçmalrını yasaklar,fakat ekseriya yazmalarına müsaade ederdi.Ne teşvik eder, ne nehyederdi. Medârik şöyle kaydeder:İbni Medini der ki :Yahya ya sordum:Malik size dikte edip yazdırır mıydı Şöy dedi:Ben onun önünde yazardım. Mus ab der ki; Malik, önünde birini yazarken görür, onu nehyetmezdi, ne yazdığına bakmazdı.Yine Medarik te şöyle der:Malik bir mesele hakkında konuştu mu talebesi onu yazardı.[4]
Öyle anlaşılıyor ki, Mâlik bunu ders meclisinde böyle yapardı, ne yazdıklarına bakmazdı, çünki ne yazdıklarına baksa, ders kesilecek, düşünce zinciri, takrir duracak, meclisin vakarı bozulacak. O, dersinde sükût ve vakar olmasına çok dikkat ederdi. Fakat talebeleriyle özet surette yalnız kalınca yazdıkları meseleleri kontrol ederdi. İbni Vehb yazdıklarını onaarzederdi. Şöyle anlatır: Mâlik´e gelirdim. Kitabımı alırdı ve okurdu. Çok defa yanlış bulur, bir parçasını alır, onu suyla ıslatıp siler, doğrusunu yazardı.[5]
Görülüyor ki o, seçkin talebesini yanına alır, onunla özel surette görüşür, onlara, hadis ye´mesele yazarlar, tashih ederlerdi, İbni Vehb der ki: Mâlik´in yanında yazıyordum. Namaz kılmaya kalktılar. Diğer bir rivayette müezzin ezan okudu, önümde kitaplar dağınık halde, onları toplamaya koyuldum. Bana dedi ki: Ağır oi, bizim bu kalktığımız şey, niyet doğru olunca, senin yaptığından daha efdal değildir.[6]
47- Mezhebi Nakleden Talebeleri Olmuştur:
Bu kısa fıkralardan anlaşıldığı üzere, Mâlik´in talebeleri, ondan Muvatta´ı naklettikleri gibi ondan muhtelif meselelere dair fetvaları da nakletmişlerdir. Bunları ülkelerinde yaydılar, onlardan sonra da talebeleri bu görevi yaptılar. Onun için onların naklettikleri Mâliki fıkhının ikinci kaynağı olmuştur ve bunlar sayıca çoktur.
İmam Mâlik´in talebelerinin hepsini burada saymaya, biyografisini yazmaya imkân yok. Çünki onlar pek çok. Tabakât kitapları özellikle Medârik, Dibâc-ı Müzehheb onları tanıtmakta, onların ilimleri, dereceleri, eserleri, mezhebdeki yerleri ve hizmetleri yeterli derecede beyan etmektedir. Biz onlardan bir kısmını tanıyalım: İbni Abdul-Ber´in seçtiklerinden başlayalım:
48-Abdullah b. Vehb:
Abdullah, asıl soyca Berberi´dir. Kureyş azadlı kölelerindendir. 20 yıl kadar Mâlik´in yanında bulundu, ona devam etti. Onun fıkhını Mısır´da o yaydı. O yalnız Mâlik´îen ders almadı, Zühri´nintaiebelerİnin çoğunda okudu. Mısır, Hicaz ve Irak´ta 400´den fazla hadis üstadından Hadis aldı ki, Süfyan Sevri, İbni Cüreyh, İbni Uyeyne, Abdurrahman b. Zeyyad İfrikl, Sa´d b. Ebû Eyüp bunlardandır. Ondan da bir çokları rivayet ederler. Üstadı Leys b. Sa´d bunlardandır, onun adını tasrih etmiştir. Mâlik´in ondan rivayet ettiği hadisler çoktur, birçok ulemadan alması yüzünden bazı zayıf kimselerden de rivayeti vardır. Mâlik´in talebesi olan Esbağ şöyle der: İbni Vehb, Mâlik´in, sünnet ve asarını en iyi bilen talebesidir, ancak zayıflardan rivayeti var. İbni Vehb kendisini de bunu farketmiş ve şöyle demiştir: Allah beni Mâlik ve Leys gibi sağlam iki âlimle kurtarmasaydı, ben şaşırırdım. Bu nasıl şey, dediler Cevap verdi. Çok hadis rivayet ettim ve hayrete düştüm. Bunları Mâlik´e ve Leys´e arzederdim, onlar da bunu al, şunu bırak derlerdi.[7]
İmâm Mâlik onu sever ve sayardı. Onun azarlamasından İbni Vehb´den başka kurtulan yoktur. Ona Fakih unvanını verirdi. Mâliki Mezhebini Mısır´da, Afrika´da yayanlardan biri odur. Ve ölümünden sonra, Mâliki Mezhebini öğrenmek isteyenler ona baş vurup gelirlerdi. Mâlik´in sağlığında bile ona gelmekte güçlük bulanlar, İbni Vehb´e gelirlerdi. Onun değerli, faydalı birçok kitapları vardır. 30 kitap kadar Mâlik´ten dinledikleri tutar. O bildiğin gibi, meseleleri yazar ve onları Mâlik´e arzederdi. Muvatta´ı Kebir, Cami-i Kebir, Emval kitabı, Muvatta´ı Tefsir kitabı, Menâsik kitabı, Megâzi kitabı başlıca eserleridir.[8]
Bir çokları ondan bu kitapları dinleyip naklettiler. Fakat bunların,” Abdurrahman b. Kasım´dan naklettikleri kadar mezhebde tesiri olmadı. İbni Vehb 125 H./742 M. yılında doğdu, 197 B./812 M. de 73 yaşında öldü.
49- Abdurrahman b. Kasım:
İmam Malik in baş talebesi olup Mezhebi kurup yazmakta onun büyük tesiri olmuştur.Sahnun un müracaatı üzerine yazdığı meseleler Maliki Mezhebinde esas sayılır, Muhammed b.Hasan ın yazdıkları Hanefi de esas olduğu gibi.Her ikisi de birbirine çok benzerler, her ikisi de mezhebinin imamının ravisi ve nakilidirler.İbni Kasım ictihad sahibidir, üstadı Malik e muhalif olduğu görüşleri vardır, o rey yanlısıdır,derler.O,Salih, hayırlı bir zattır.[9]
İmam Malik ders alması, İbni Vehb den sonradır. Ona uzun müddet devam etti, 20 yıl kadar onda ders okudu, ondan fıkıh aldı.
Ondan başka Leys b. Sa´d, Abdulaziz h. Macişûn ve Müslim b. Halid Zenciden de ders aldı ve daha nicelerden rivayet etti. Mâliki Mezhebi meseleleri ve fetvaları ona sorulurdu. İbni Vehb şöyle derdi: «Eğer Mâliki fıkhını öğrenmek istersen, İbni Kasım´a git. Çünki o yalnız ondan öğrendi, biz başkalarıyla oyalandık.» Onun rivayeti Muvatta´ en sahih rivayet sayılır. Sahtıur», Mudevveraeyl ondan aldı, böylece o Mâliki fıkhının nâklidir. Zira Müdevvene Mezhebin meselelerinin çoğunu ihtiva eöer. Ondan, Esed ve Sahnun´un biyografilerini tamamladıktan sonra bahsedeceğiz.
İbni Kasım çok cörrçerd, eli açık, zühd ve takva sahibi bir zattı. Sultandan hediye kabul etmezdi. Onlara yakın olmakta hayır yok, derdi. İlk zamanlarda onları ziyaret eder, görüşürdü, sonra bıraktı. Çok dostu, bir nevi´ kölelik, esaret sayardı. Çünki bu, kişiyi işleri takdirde serbest bırakmaz. Meselâ kadı olursa, onu haksızlığa sürüklerler. Eğer âlim ise, onlar yüzünden vakti zayi´ olur, ilme zaman katmaz. O şöyle derdi: Hürlerin köleliğinden sakın! Bu nasıl olur, dediler. Arkadaşların, dostların çokluğu ile, dedi. 63 yıl yaşadı, 128 H./745 M. doğdu. 191 H./806 M. öldü. (Allah rahmet etsin).
50- Eşheb b. Abdulaziz Kaysi Amiri:
Eşheb, başdan Leys b: Sa´d´dan, Yahya b. Eyüp´ten ve İbni Leyhî-ya´dan ders aldı, İmam Mâlik´e yıllarca devam etti, fıkıhta onda yetişti. Onun fıkhının nâkillerinden bindir, onun da Müdevvenesi vardır. EşHeb´în Müdevvenesî veya Eşheb´in Kitabı denir, İbni Kasım´ın Müdevvenesi benzeridir, ancak ondan küçüktür. Her ikisinin de talebesi olan Sahnûn´e: Hangisi daha çok fakihtir, denildi. Onlar iki koşu âtına benzerler, bazen biri geçer, bazen diğeri, cevabını verdi. Eşheb Mâlik´in bir mesele hakkındaki kavlinde İbni Kasım ile ihtilâfa düştü. Her ikiside diğerinin kavlinin doğru olmadığına and içtiler ve bunu İbni Vehb´e sordular. Çünki o onlardan daha eski îalebesidir. O da her iki kavlin de Mâük´in kavli olduğunu haber verdi. Bunun üzerine ikisi de yaptıkları yeminin kefaretini ödediler, hac ettiler.[10] Şafii Eşheb´le görüştü, onun için şöyle dedi: Eşheb´den daha fakih görmedim. Mısır´da fıkıhta en başta gelen oydu.
Eşheb, fıkıh kitabı yazdı. Ona Müdevvene adını verdi, bu Sahnun´un Müdevvenesinden başkadır. Kadı İyad onun hakkında şöyle der: «İlim yüklü, değerli bir kitap. İbni Haris dedi ki: Eseddiye tamam olunca [11] Eşheb onu aldı ve onu kendisi işledi. Bazı yerlerini düzeltti, güzel bir kitap oldu. İbni Kasım bunu duyunca: Tamam olmuş bir kitap buldu, onun üzerine birşeyler katıp yaptı, dedi. Bunun üzerine Eşheb ona şu haberi gönderdi: Sen yalnız bir pınardan su aldın, ben ise birçok pınarlardan, dedi. Buna İbni Kasım şöyle cevap verdi: Senin pınarların bulanık, benim.pınarım ise berrak ve duru.[12] Sahnun, Eşheb ve İbni Kasım´ın talebesi olunca, her ikisinden de faydalanmıştır. Eşheb´in bundan başka, kaimle ihtilafı kitabı ile Ömer b. Abdülaziz´in Fezâili hakkında kitabı vardır. Eşheb 140 H./ 757 M. doğdu, 204 H./819 M. Şafii´den birkaç gün sonra öldü. İkisi dosttular.
51- Esed b. Firat b. Sinan:
Aslı Horasanlıdır, Diyarbakır – Urfa civarında Harran´da doğdu. Babasıyla Tunus´a göçtü, o ana karnında iken ailenin Tunus´a göçtüğünü söyleyenlerde var. Her ne olursa olsun Tunus´ta yetişip büyümüştür. Kur´an-ı Kerimi ezberledi, sonra fıkıh okudu, sonra doğuya geldi. İmam Mâlik ten Muvatta´ı ve başka derslerini dinledi. Oradan Irak´a gitti. Ebû Yusuf´la ve Muhammed b. Hasan la buluştu. Kadı İyad, Ebû Yusut ondan Mâlik´in Muvatta´ını aldığını söyler. Böylece Esed, Irak Fıkhı ile Medine fıkhını birlikte yürüttü, Mâlik´in Muvatta´ını okuduğu gibi Muhammed b. Hasan´ın yazdığı kitapları da okudu. İmam Mâlik´in ve talebelerinin bir çoğundan fıkıh aldı. Mâlik´in talebelerinden en çok ibni Kasım´dan istifade etti.
İmam Muhammed´in kitaplarını okuyunca ondaki meselelerin çözümü, farazi meselelerin bulunması, onu İmam Mâlik´in Mezhebinde de bu tarzda bir çalışmaya itti, Mâliki Mezhebinde de bu meselelerin hali bulunsun istedi. İmam Mâlik sağken buna şartlar uygun değildi. Onun İçin talebelerine başvurdu. Önce İbni Vehb´e gitti. Ona: Bunlar Ebû Hanife Mezhebinin kitapları, Mâlik´in Mezhebine göre onlara cevap hazırla, dedi. İbni Vehb bundan çekindi, yanaşmadı. Bu defa İbni Kasım başvurdu. O bu arzuyu kabul etti ve Mâlik´ten bellediklerine göre cevap hazırlamaya başladı. Mâlik´ten bellediklerinde; zannederim, sanırım, bana öyle geliyor ki, dedi. Bazılarında da, onun görüşüne göre kıyasla hükmetti. O zaman da şöyle derdi: Onu şu şu meselelerde şöyle derken işittim bu meselede onlar gibi. Bazılarında da Mâlik´in usulüne göre ictihad etti. Bu cevapları bir kitapta topladı, ona Esediyye adını verdi,[13] Sahnun´un Müdevvene´sinin aslı bu Esediyyedir. Nasıl ki Müdevvene´den söz ederken bunu açıklayacağız. Bunu Mısır´da İbni Kasım´ın kavillerinden derleyip topladı. Sonra Kayravan´a döndü. Orada Sahnun, bu Esediyye´yi ondan aldı, sonra İbni Kasım´a başvurdu. Esed, kayravan kadısı oldu. Ebû Hanife´nin Mezhebine göre amel etti. Böylece bu mezheb bir zaman Mağrib´de yayıldı, Endülüs´e bile girdi.-Esed 145 H./827 M. yılında doğdu, kadı ve ordu emiri iken 212 H./827 M. yılında Seragöze adası kalesinde öldü.
52- Abdülmelik b. Macişûn:
Macişûn Teymoğlu azadhlarındandır. Babası Abdülaziz b. Macişûn, Mâlik´in dostuydu. Malik, oğlunun iyi bir yol tutmadığını söylemiş. Yukarıda Muvatta´dan sözederken bunu belirttik (Bak: Bend: 27). İbni Abdul-Ber, Macişûn için şöyle der: «O fasih bir fıkıh âlimidir. Ölünceye kadar fetva isterine o baktı, ondanönce babası Abdülaziz bakardj. O gördü, ömrünün sonuna doğru gözleri görmez oldu, denir. İmam Mâ-İik´ten ve babasından rivayet eder. Musikî dinlemeye hevesliydi.»
Sahnun, onu öğer ve şöyle der: Ona gidip kitapları arzetmeye kasdetîim. Onun icazet verdiklerini caiz göreyim, reddettiklerini reddedeyim. Vadıha´nın yazarı İbni Habib de onu öğer. Ondan çok şeyler aidi. Onu, Mâlik´in talebelerinden birçoklarından anlayışta ileri tutardı.
——————————————————————————–
[1] Kadı lyad, Medârik, S. 342
[2] Ibni Abdui-Ber, Intika, S. 13
[3] Süyuti, Menâkıb-ı Mâlik, S. 59
[4] Kadı lyad, Medârik, S. 187-670
[5] Kadı lyad, Medârik, İbni Vehb´in Hayatı, S. 605
[6] Aynı Kaynak, S. 604
[7] Medârik, ve Dibac, S. 132
[8] Medârik, S. 613, Dibac.
[9] İbni Abdul-Ber, Intikâ, S. 50
[10] Kadı İyad, Medârik, 635
[11] Esediye, Sahnûn´un Müdevvenesi´nin aslıdır. Esed b. Fırat onu ibni Kasım´dan nakleder, açıklayacağız.
[12] Medârik. S. 640
[13] Kadı Medârik, S. 67