264- Mâliki Mezhebinin Yayıldığı Yerler:
Kadı İyad´ın Medârik kitabında, Mâliki Mezhebinin yayıldığı ülkeler osaca şöyle beyan olunur:
Mâliki Mezhebi, Hicaz´da, Basra´da Mısır´da, ondan sonra Afrika ülkelerinde, Endülüs´de, Sicilya´da, Fas´ta Sudan´ın Müslüman olan kısımlarında yayılmıştır. Bağdad´da çok meydana çıkmıştı. 400. yılından sonra zayıfladı, Nisâbur´da yayıldı, orada ve diğer yerlerde büyük alim-ieri ve müderrisleri bulunmaktadır.»[1]
Kadı İyad bu sözleriyle, Mâliki Mezhebinin yayıldığı yerleri, nerede çok bulunduğunu, zayıfladığı yerleri bildiriyor. Yayıldığı ve ekseriyette bulunduğu yerleri ve sebeplerini açıklayalım:
Bu büyük mezheb Hicaz ülkesinde yayıldı, orada üstün mevki´deydi ve bu da tabiîdir. Çünkü o, Hicaz´da kurulmuş bir mezhebdir. İstinbatta Hicaz ehli tankıyla meydana çıkmıştır. Orada yayılması çok normaldir. Oradan kaynadı, onları sulayıp kandırdı. Onların okundan atılıp çıktı. Fakat Hicaz ülkesinin yıllarboyu geçirdiği ahvalin değişikliği ile,.bazen üstün durumda bulundu, bazen yavaşladı. Hatta Medine´de sönmek üzereydi. Nihayet İbni Ferhun 793 H. yılında oraya kadı oldu ve mezhebi diriltip meydana çıkardı.
265- Mezhebin Mısır´da Yayılışı:
Mâliki Mezhebi Mısır´da İmam Mâlikin sağlığında meydana çıktı. Mısır´da onu ilan edip ona davete başlayanın kim olduğunda ihtilaf var.
Bazı tarihçiler Abdurrahman İbni Kasım diyor, İbni Ferhun Dlbac kitabında, «Mâlik´in ilmini Mısır´a ilk getiren, 163 Hicri yılında ölen Osman b. Hakem Cüzâmi´dir.» diyor. Hafız İbni Hacer, İbni Vehb´den şpyle nakleder: «Mâiik´in meselelerini Mısır´a ilk getiren Osman b. Hakem Abdurrahman Halid b. Yezid´dir.»
Mâlik´in ilmini, Mısır´da ilk yayan kim olduğu hakkında ihtilaf ne olursa olsun, zahir olan şudur ki, bunlar ikisi birbirine, yakın zamanda onun ilmini Mısır´a getirmişler, onun meselelerini Mısırlılar arasında yaymışlardır. Haine olursa olsun, Mısır, Hicaz´dan sonra Mâlik´in jimi-nin yayıldığı ilk memlekettir, orada talebeleri çoğalmıştır. Mâlik´in ilmini onlar yaymıştır. İbni Kasım, Eşheb, İbni Vehb, Esba ve Mısırlı diğerleri Mâiik´in ilmini yüklendiler, taşıdılar, yaydılar. Şunu bilmek yeter kî, Mâlik´in meselelerini ve fetvalarını toplayan ilk kitap Müdevvene, Mısır´da İbni Kasım´ın elinden çıktı. Onu ondan Önce Esed b. Fırat aldı, sonra da Sehnûn aldı. Mezheb Mısır´da Şafii gelinceye kadar üstün halde durdu. Şafii Mısır´da yerleşince yüksek mevki kazandı ve son durağı o/ası oldu. Böylece Şaffi´niryilmi, üstadının mezhebine üstün geldi. Her iki mezheble de amel olunurdu. Ayrıca kaza işlerinde Hanefilik de onlara katılırdı. Nihayet Fatimilerden Kâid Cevher Mısır´a geldi, Kahire´yi kurdu, Câmiil-Ezher´i kurdu, burada Şiilik Mezhebi okutuldu ve yayıldı. Kaza ve fetva ve mezheb üzere oldu.[2]
Mısır Fatırnilerin hakimiyetinden kurtulup Eyyübller Devleti eline geçince, Eyyüblier ehü sünnet mezheplerini ihya ettiler: Şafii Mezhebi eski kuvvetini kazandı, birinci mevkide oydu. Mâliki Mezhebi de gelişti, fıkıh medreseleri açıldı. Memâllk: Kölemenler Devleti devrinde Mısır´da kaza dört mezheb.üzere olunca, birinci derecede Kadı Şafillerden, ondan sonra ikinci derecede kadı Mâlikîlerden olurdu.
Mısır halkı arasında ibadet hususunda Maliki Mezhebi yaygın oi-makta devam eder. Halk arasında yaygın olma bakımından Şafilîerie eşittir. Kazada Hanefi Mezhebi muteberdi. Son yıllarda Evkaf, Vesâya, miras, ahval-i şahsiye kanunlarında îa´dilat yapıldı. Bu münasebetle Mâliki Mezhebi üstünlük sağladı, 1920 yılı 25 sayılı, 1929 yılı 25 sayılı kanunlardaki ta´dilatta Mâliki Mezhebinden iktibas edilenler, ıslahatın cevher unsurunu teşkil eder, miras, vakıf, vesâya kanunları da böyledir.[3]
266- Mezhebin Tunus´ta Yayılışı:
Tunus´ta Mâliki Mezhebi üstündü. Sonra Esed b. Fırat bir süre Hanefi Mezhebini oraya soktu ve bir zaman aralarında yayıldı. Sonra Muız b. Badis geldi. Ora halkını ve o yandaki mağrib diyart halkını Mâliki mezhebine soktu, Çünkü muhtelif mezheb halkı arasında ayrılığı gördü. Tunus ve Mağrib diyarı halkını Mâliki mezhebinde toplamak suretiyle bu ayrılığa son verdi. Öyle anlaşılıyor ki, o sadece ihtilafı kaldırmak için Mâliki mezhebini seçmiş değil, baktı ki bu ülkeler halkı arasında en yaygın mezheb odur, mezhebe meyilleri daha çok, onu daha beğeniyorlar. Bugüne dek bu ülkelerde galip durumda odur.
267- Mezhebin Endülüs´te Yayılışı:
Endülüs halkı arasında ilk başta Evzaî Mezhebi üstündü. Fakat bu az sürdü, H. 200 yılından sonra Mâliki oldular. Mâliki Mezhebi bu topraklarda fikren yayılmaya, Ziyad b. Abdurrahman, Mugazi b. Kays gibi ona sarılan talebeleri sayesinde başladı. Sonra Emîr Hişam b. Abdurrahman halka bu mezhebi kabul ettirdi. Nefh-i Tıb´da şöyle der: Mâliki mezhebini Endülüs´e ilk sokan H. 193 yılında ölen Ziyad b. Abdurrahman olmuştur. Şöyle ki, aralarında onun da bulunduğu bir cemaat, Hişam b. Abdurrahman devrinde hacca gittiler. İmam Mâlik ile görüştüler. Memlekete dönünce, Hicaz´da onun üstün makamını, ilimdeki yerini anlattılar. Böylece şöhreti Endüsül´de duyuldu, ilmi yayıldı. Cemaatın başında Ziyad vardı, lakabı Şebton´dur, Muvatta´ı oraya getiren odur. Yahya b. Yahya ondan aldı. Endülüs´de Emeviler, Abbasilerle iyi olmadıkları bir sırada, İmam Mâlik´in medih ve senasını duydular. İnsanları ona teşvik ettiler. Böylece Cumhur halk onatanıdı ve ona yaklaştı, onu takdirle karşıladılar.
Hakem b. Hişam devrinde mezhebin durumu sağiamlaştı. Yahya b. Yahya´nın onun nezdinde yüce mevkii vardı, sözü makbuldü. Onun tavsiye ettiklerini kadı tayin ederdi. Kadılarla mezheb yayıldı. Irak´da Hanefiliğin durumu Ebû Yusuf´a nisbetle ne ise, burada da öyle oldu. Endülüslü İbni Hazm şöyle der: İki mezheb ilk baştan riyaset ve sultanla yayılmıştır: Doğuda Hanefilik, Endüsül´de Mâlikllik Mağribde Mâliki Mezhebi böyle oldu.
268- Mezhebin Mağrİb´de Yayılışı:
H. V. yüzyılda Mağrib-i Aksada Taşfin Oğulları Devleti kurulunca, mezhebin nüfuzu orada arttı. Orada da, Endülüs´de olduğu gibi kuvvetliydi. Belki oradan daha çok kuvvetliydi. Çünkü Mağrib´de zevk ve sefa azdı. Halk ve hükümdarlar daha ciddiydi, hükümdarlar fıkıh ehlini tercih ettiler. Hatta bazıları, devlet işlerine aid bir işi fukahaya danışmadan kesin karar vermezlerdi. Kadılar, küçük, büyük bir şeyde, dört fakihin huzurunda karar vermeye mecburdular. Böylece Mâliki fıkhının sânı büyüdü, fıkıh fikri genişledi, malzemesi bollaştı, siyaset ve idareye dair kuvvetli, esnek, geniş, uysal hükümler yer aldı, Taşfin Oğulları Devleti gidince, yerine Abdülmü´min oğlu geldi. Onların nezdinde mezhebin, eskiler kadar itibarı yoktu. Fakat ilk zamanlarda onun mevkiine dokunmadılar. Saltanatları yerleşince, krallarından biri ondan yüz çevirdi.[4] Zahiriye Mezhebini aldı, sonra Şafiilik hakim oldu. Mâliki kitapları yakıldı, aralarında muvatta da dahil, hadis kitaplarını toplattı. İnsanları zahiri-liğe teşvik etti, fer´i meselelerle uğraşmak, asıl kaynaktan uzaklaştırır zanniyle, zahiriye hükümlerini yürüttü.
Fakat Mâliki Mezhebi bu zorluktan da kuvvetli olarak çıktı. Bu hükümdarın ölmesiyle eski yerini aldı. Bugüne kadar bol meyvelerini vererek kuvvetli kaldı. Bildiğin gibi o, Mısır, Mağrib´den başka diğer yerlerde de yayıldı, fakat oralarda galib durumda olamadı. Bazı yerlerde söndü. Bu ülkelerde ise sağlam ve kuvvetli olarak devam etmektedir. Doğrusunu Allah bilir.
——————————————————————————–
[1] Kadı Iyad, Medörik, C. I, birinci kısım, S. 57 yazma.
[2] Makrîzi, Hütat.
[3] Gerçekte 1920 yıh kanunu hepsi Mâliki Mezhebi ûzgredir.
[4] Bu hükümlerAbdülmü´minoğullarınınüçüncüKralıolan Yakub b. Yusuf b. Abdülmü´min´dır