6- Kaderiyye Fırkası Hakkında Dedikleri:
Kader bahsi, insan iradesi meselesine bağlıdır. İnsan iradesinde hür müdür Yaptıklarında muhtar mıdır Onları serbestçe seçip mi yapıyor, ki ondan mes´ul olsun! Haytrsa, hayır; serse, şer karşılık görsün. Kaderden bahsetmek Hulefâ-i Râşidin´in son zamanlarında ortaya çıktı. Emeviler çağında ise büsbütün çoğaldı. Ortaya birbirine zıd iki fırka çıktı. Biri başlarında Cehm b. Safvân olmak üzere Cebriye olup bunlara göre insan iradesinde hür değildir, yaptıklarını kendi ihtiyariyle yapmaz, yaptığı ona nisbet olunsa da, o muhtar değildir. Diğeri Kaderiyye fırkası olup başlarında Şamlı Gaylân bulunur. Bunlara göre insan iradesinde tam manasıyla hürdür, yaptıklarında serbestir, onlardan mes´uldür. Hayır ise hayır, şer ise şer karşılık görür. İnsan yaptıklarını hür iradesiyle yaratır. Müslümanlardan bir grup bu iki fırka arasında orta bir yol tuttu. Fi´illeri yaratan Allah´tır. Kul işler, fakat, yaratamaz. İnsan yapar, kazanır, sebeplere sarılır, kesbeder, onun için teklif olunmuştur ve mes´uldür, dediler.
O zaman İslam büyüklerinin bir çokları kader meselesinden bahsettiler. Hasan Basri, İmam Zeyd b. Ali Zeynel´abidin ve Hz. Ali evladından bazılarının bu husustaki sözleri naklolunur (Ali Resulden Allah Razı olsun, cedlerine de salat ve selam olsun).
İmam Mâlik: İnsan yaptığı fi´li kendi yaratır iddiasında olan Ka-deriyyecilerden hoşlanmazdı. Onlarla konuşmaz, onlarla bir arada bulunmaktan nehyederdi. Kadercileri ben düşkün, zayıf akıllı, kafasız kimseler gördüm, derdi. Ömer b. Abdülaziz in şu sözünü naklederdi, O şöyle demiş: «Allah Teala asilik istemeseydi, iblisi yaratmazdı, bütün hatalar ondandır. Şu ayet-i kerime kadercilere ne açık ve ne
müthiş bir cevaptır: «Eğer dileseydik, herkese hidayet verirdik, fakat benim şu sözüm gerçekleşecektir: Cehennemi cinlerden ve insanlardan mutlaka dolduracağım.» (Secde: 13)
Kaderiyye fırkasına olan buğz ve nefret onu, onlar hakkında kötü zanna bile götürmüştür. Ona göre, onlar, dinin güzelliğini zedeliyorlar. Bazılarının nakline göre o, talebelerini Kaderiyye´den kız alıp vermekten nehyederdi. Cenazelerine gitmelerini, cenaze namazlarını kılmalarını yasakladı. Medarik bukonudaşöyleder:«İmam Mâlik´e Kaderiyye fırkası soruldu. Şöyle dedi: «Onlarla konuşulmaz, ancak onlara iyiliği emredip kötülük nehyolunur. Onların namazı kılınmaz, cenazelerine gidilmez. Onlarlaevlenmek doğru olmaz. Allah Teala şöyle buyurmuştur: «Mü´min bir köle, müşrikten daha hayırlıdır.» Onların arkasında namaz kılınmaz, onlardan hadis naklolunmaz.» Biz şu kanaattayız ki, İmam Mâlik, insan mes´ul olduğu işleri kendi iradesiyle yapar diyen Kaderiyyecilerden hoşlanmıyordu. Fakat biz onun onları müşrik saydığını, onları dinden çıkmış addedip onlarla evlenmek, cenaze namazlarını kılmak, arkalarında namaz kılmak caiz değildir, kanısında olduğunu söyleyemeyiz. Çünki, Kaderiyye Fırkası dinde zaruri olan bir şeyi inkar etmiyorlar. Onlar insan muhtardır, yaptığını iradesiyle yapar demekle, o şeyi Allah´ın verdiği irade kuvvetiyle yapar demek istiyorlar, yoksa kendilerinin meydana getirdiği bir irade kuvvetini kastedmezler. Eğer İmam Mâlik´in bunları söylediği sabit ise bu şöyle yorumlanmalı: Kade-riyye´nin dedikleri ona yanlış intikal etmiştir, onları çirkin, bozuk buldu. Müslümanları şaşırtıyorlar, İslam gerçeklerini yanlış anlatarak onun nurunu kirletiyorlar diye onlara ktzmış olabilir.