İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Allah´ım, sen beni eksiksiz-özürsüz yarattın; çocuktum, büyüttün ve yeterli miktarda rızk verdin.
Allah ım, ben, indirdiğin ve kendisiyle kullarını müjdelediğin Kitabında şöyle buyurduğunu gördüm: Ey, kendi aleyhlerinde haddi aşan kullarım, Allah ın rahmetinden ümit kesmeyin. Kuşkusuz, Allah bütün günahları bağışlar. (Zümer/53)
(Allah ım,) Geçmişte benden vuku bulan kötülükleri biliyorsun, hem de benden daha iyi. Amel defterimde aleyhimde sıralanan suçlardan dolayı yazıklar olsun bana! Eğer her şeyi kapsayan affının halime şamil olacağını umduğum yerler olmasaydı, (ümitsizlikten) helak olup giderdim. Eğer kulun, Rabbinden kaçması mümkün olsaydı, senden kaçmaya en layık olan ben idim. Yeryüzünde ve gökte hiçbir şey sana gizli olmamakla birlikte, (kıyamet günü) tüm gizlilikleri açığa vuracaksın. Karşılık verici olarak sen yeterlisin; hesap görücü olarak sen kâfisin. Allah ım, eğer kaçarsam beni bulursun; eğer firar edersem beni yakalarsın. O halde, işte mütevazı, zelil ve hakir biri olarak önünde durmuş bulunuyorum. Eğer cezalandırırsan, bunu hakketmişimdir ve adaletin bunu gerektirmektedir, ey Rabbim. Eğer affedersen, (buna da şaşmam; çünkü) eskiden de hep beni affetmiş; bağışıklık elbisesi giydirmişsin.
Allah ım, şu halde, saklı isimlerin ve perdelerin örttüğü güzelliğin hürmetine senden, bu tahammülsüz cana ve bu güçsüz bedene acımanı istiyorum. Güneş sıcağına dayanamayan bu zayıf beden, cehennem ateşine nasıl dayanabilir ! Yıldırım sesini duymaya tahammülü olmayan, gazabının sesine nasıl tahammül edebilir ! Allah ım, o halde bana acı. Çünkü ben, hakir ve değersiz bir adamım. Benim azaba çarptırılmam, zerre kadar olsun saltanatını arttıracak değil. Şayet bana azap edilmekle saltanatın artacak olsaydı, azaba karşı sabır dilerdim senden ve böyle bir şey senin olsun isterdim. Fakat, saltanat ve mülkün, itaat edenlerin itaatiyle artacak, günahkârların günahıyla azalacak olmaktan çok daha büyük, çok daha kalıcıdır, Allah ım. O halde, ey merhametlilerin en merhametlisi, bana rahmeyle; ey celal ve ikram sahibi benden vazgeç ve tövbemi kabul buyur. Hiç kuşku yok, sen, tövbeyi kabul edensin, rahîmsin.