Seferin Anlamı ve Müddeti Sefer ve Müsaferet, lûgat´ta herhangi bir mesafeye gitmektir. Bunun karşıtı “İkamet” dir. Din yönünden, sefer, belli bir uzaklığa gitmektir. Bu da orta bir yürüyüşle üç günlük (onsekiz saatlık) bir uzaklıktan ibarettir. Buna: “Üç merhale” de denir. Orta yürüyüş, piyade yürüyüşüdür. Kafile halinde develerle olan yürüyüşlerde ise orta yürüyüş, deve yürüyüşüdür. Denizlerde de, yelken gemileri ile havanın mutedil olması esas alınır. İşte karalarda böyle bir yürüyüşle, denizlerde de mutedil bir havada yelkenli bir gemi ile onsekiz saat sürecek bir uzaklık “Sefer Müddeti” sayılır. Demek ki bu yolun yalnız gidilecek mesafesi muteberdir. Yoksa gidip dönülmesine ait mesafesi muteber…
Yazar: admin
Bir namazı vaktinde kılmaya “eda” denir. Vaktinden sonra kılmaya da “kaza” denir. Vaktinde kılınan veya kılınacak olan bir namaza “vaktiyye” veya “salât-ı hazıra” denir. Vaktinde kılınmamış olan bir namaza da “faite” denilir. Bunun çoğulu “fevait” dir. Vaktinde kılınmamış olan beş vakit farz namazlarının kazası farzdır. Vitir namazının kazası ise vacibdir. Sünnetlere gelince: Bir sabah namazı sünneti ile beraber kaçırılınca, o günün güneş doğuşundan (kerahet vaktinin çıkışından) sonra istiva zamanına kadar bu sünnet farz ile beraber kaza edilir. Güneşin yükselişinden (kerahet vaktinden) önce ve istivadan sonra sünnet kaza edilmez. İmam Muhammed´e göre, bu sünnet yalnız olarak kaçırılmış olsa, yine güneşin doğuşundan…
Sehiv (Yanılma) Secdeleri ile İlgili Meseleler Sehiv secdeleri, bir namazın vaciblerinden birini yanılarak terk etmekten veya geciktirmekten dolayı, o namazın sonunda yapılması gereken iki secde ile teşehhüdden, salâvat ve duaları okumaktan ibarettir. Şöyle yapılır: Son oturuşta yalnız “Tahiyyat” okunduktan sonra iki tarafa selâm verilir. Ondan sonra “Allahü Ekber” denilerek secdeye varılıp üç kez” Sübhane Rabbiye´l-alâ” okunur. Ondan sonra “Allahü Ekber” denilerek kalkılır. Bir tesbih miktarı duraklamadan sonra tekrar “Allahü Ekber” deyip ikinci secdeye varılır. Yine üç kez “Sübhane Rabbiye´l-alâ” okunduktan sonra “Allahü Ekber” denilerek kalkılır ve oturulur. Tahiyyat ve Salâvatlarla “Rabbena atina” okunup önce sağ tarafa, sonra sol tarafa selâm…
Her müslümana, namazı caiz olacak kadar Kur´an-ı Kerim´den ezberlemek bir farzı ayndır. Fatiha sûresi ile diğer bir sûreyi ezber etmek de vacibdir; bununla farz da yerine getirilmiş olur. Kur´an-ı Kerimin diğer kısımlarını ezberlemek de, müslümanlar için bir farz-ı kifayedir. Kur´an-ı Kerimi namaz dışında Mushaf´a bakarak okumak, ezber okumaktan daha faziletlidir. Çünkü böyle yapmakla okuma ibadeti ile Mushaf´a bakma ibadeti toplanmış olur. Kur´an-ı Kerimi namaz dışında da kıbleye yönelerek ve güzel elbise giyerek taharet üzere okumak müstahabdır. Başlarken “Eûzü-Besmele”yi okumak da müstahabdır. Kur´an-ı Kerimi ayda bir defa hatmetmek iyidir. Senede bir, kırk günde bir, haftada bir hatmedilmesini tercih edenler de vardır.…
Namaz içinde yapılması veya yapılmaması mekruh olan şeyler tahrimî (harama yakın) ve tenzihî (helala yakın) olmak üzere iki kısımdır. Şöyle ki: Bir vacibin terkini taşıyan bir iş tahrimen mekruhtur. Bir sünnetin terkini taşıyan bir iş de, tenzihen mekruhtur. Bununla beraber tenzihen mekruh olanlar da, önemleri bakımından ve tahrimen mekruhlara yakınlıkları yönünden birbirlerinden farklıdırlar. Örnek: Müekked bir sünneti terketmek, bir vacibi terk etmek derecesine yakın bir keraheti taşır. Farzların, vaciblerin ve müstahabların ve bunların zıdlarının değişik olması gibi… Namazda mekruh olan şeylerin başlıcaları şunlardır: 1) Namaz kılarken bir özür bulunmaksızın bir direğe, duvara veya sopaya dayanmak mekruhtur. 2) Namazda bir sağa…
“Fesad” bozulma ve “İfsad” da, bozma demektir. Bunların karşıtı “Salâh, Sıhhat” ve “Islah” dır. İbadetlerde fesad ile “butlan” birdir. Fasid olan bir ibadete “batıl” da denir. Bir şeyi bozan sıhhat halinden çıkaran şeye de, “müfsid” denir. Çoğulu “müfsidat” denir. Bir namazın şart ve rükünlerinden biri bulunmamakla o namaz fasid olacağı gibi, bu şart ve rükünler üzere başlanıldıktan sonra bazı şeylerin bulunmasından dolayı da fasid olabilir. Namazı böyle bozan şeylere Müfsidat-ı Salât adı verilir. Bunların bir kısmı daha önce yeri geldiğinde anlatılmıştı. Biz burada şart ve rükünleri ile başlanmış bir namazı bozacak şeylerin başlıcalarını yazacağız. Şöyle ki: 1) Namazda iki harfden…
Kazaya kalmış beş vakit farz namazlarla vitir namazlarinin bağışlanması umudu ile yapılan bir sadaka verme işlemine “İskat-ı Salât” denilmektedir. Şöyle ki: Mükellef bir insan, farz ve vitir namazlarını, ima ile dahi olsa yerine getirmeye gücü olduğu halde, eda veya kazayı yapmaksızın ölse, bunların düşürülmesi için (bunların manevî sorumluluğundan kurtulması ümidi ile) bunlara karşı ödenmek üzere malının üçte birinden harcama yapılmasını vasiyet etmesi gerekir. Buna göre ölünün geriye bıraktığı malın üçte birinden namazlar için fidye (bedel) verilir. Böylece bagışlanması için Yüce Allah´a dua edilir. İskat-ı Salât (namazların düşürülmesi) için vasiyette bulunmamış olan bir ölünün velisi (varislerinden biri) tarafından bağış yolu ile…
Mescid, İslâm mabetlerine (ibadet evlerine) verilen bir isimdir. Lûgat´ta “secde edilecek yer” demektir. Çoğulu “mesacid” denir. Mescidlerin büyüğüne “Cami” denir. Bunun çoğulu da “Cevami” dir. Mescidler Yüce Allah´a ibadet için yapılmıştır. Bundan dolayı her mescidin büyük bir şeref ve fazileti vardır. Bu şerefi göstermek için her mescide Beytullah (Allah´ın evi) denmiştir. Onun için mescidlere hürmet edilir. Mescidlerde hiç kimse istediği gibi hareket edemez. Bir mescid kıyamete kadar mesciddir. Mescidlere saygısızlık etmek, taşkınlıkta bulunmak, Yüce Allah´ın hakkına saldırmaktır. Bunun sorumluluğu pek büyüktür. Bir mescidin içi ve arsası mescid olduğu gibi, semaya kadar olan bütün üst tarafı da mescid hükmündedir. Onun için…
Cenaze İle İlgili Vacibler ve Görevler Cenaze ölü demektir. Ölmek üzere bulunan kimseye “muhtazar” denir. Muhtazarın yanında tevhid ve şehadet kelimelerıni okumaya ve ölünün kabri başında yapılacak konuşmaya “Telkîn” denir. Ölünün yıkanmasına “Gasl-i meyyit”, ölünün yıkanmasından sonra kabre gömülmesine kadar yapılması gereken şeylere ve bunlan temin etmeyede “Techîz” adı verilir. Ölüyü bilinen bezlere sarmaya da “Tekfin” denilmektedir. Ölen bir müslümanı yıkamak, kefenlemek ve üzerine namaz kılıp bir kabre gömmek müslümanlar için bir farz-ı kifayedir. İnsanlar bu farzı yapmadıkları zaman, bundan hepsi Allah katında sorumlu olurlar. Bu görevi yapmaya imkânları yoksa, sorumlu olmazlar. İslâm ölülerini hayır ile anmak, onların güzel hallerini…
Orucun Mahiyeti Oruç, ikinci fecirden başlayarak güneşin batışına kadar yemekten, içmekten ve cinsel ilişkiden nefsi kesmek demektir. Oruç kelimesinin Arabçası, siyam ve savm´dır ki, nefsi tutmak ve engellemek manasınadır. “Siyam” sözü, Savm´ın çoğulu olarak da kullanılır Din deyiminde “Müftırat” (oruç bozucu) denilen şeylerden nefsi gerçekten veya hükmen yasaklamak bir imsak (oruç tutmak) tır. Yanılarak ve unutarak bir şey yeyip içildiği takdirde hükmen imsak bulunmuş olacağından oruç bozulmuş olmaz. Bu konu ileride açıklanacaktır. İmsak sözünün karşıtı İftar´dır. Şöyle ki: Hiç oruç tutmamak bir iftar olduğu gibi, güneşin batışından sonra orucu açmak da bir iftardır. Oruçlu iken orucu bozacak bir şeyin yapılması…