Yazar: admin

Kısasın Mânâsı Kısas kelimesi, ´kassa-yekussu fiilinin masdandır ve ´ayak izini takip etti´ anlamına gelir. Burada kısas´tan kasdedilen mânâ ise, bir kişinin başkasının bedenine verdiği zararın aynısını kendisine vermektir. Başkasının bedenine verilen zarar, o kişiyi öldürme olabileceği gibi, o kişinin bedenine verilen zarar, öldürmeden daha hafif zararlar da ola­bilir. Kısas´ın Şartları Öldürmedeki kısasta, dört şartın bulunması gerekir: 1. Kendisine kısas tatbik edilecek olan fişinin âkil ve baliğ olması gerekir. Bu bakımdan bir çocuk veya bir deli, kısası gerektiren bir suç işlese dahi kısas edilmez. Çünkü âkil ve baliğ olmak, mükellefiyetin esası ve temelidir. Bunun delili şu hadîstir: Kalem üç kişiden kaldırılmıştır:…

Read More

Diyet´in Mânâsı Diyet, lugatta kan bedeli anlamına gelir. Muhtar´us-Sıhahta şöyle denilmektedir: Diyet kelimesi, diyât kelimesinin tekilidir. Diyet´in ıstılahı mânâsı, öldürme veya yaralamadan ötürü verilen maldır. Bu mal, deve veya devenin kıymeti olarak verilir. Diyet´in Çeşitleri Diyet, düşmanlığın çeşidi bakımından iki kışıma ayrılır: A. Nefs (can) diyeti Bu, kasden öldürmenin karşılığıdır. . B. Azaların diyeti Bu da bir uzvun veya bedenin herhangibir yerinin kesilmesi veya yaralanması karşılığında verilen maldır. Ayrıca diyet, düşmanlıkta kasdın varlığı ve yokluğu bakımından da iki kışıma ayrılır: a. Ağır diyet Bu, kasden veya kasda benzer cinayetin karşılığıdır. b. Hafif diyet Bu da kazaen (yanlışlıkla) öldürmenin karşılığıdır. Diyet´in…

Read More

Kasame´nin Mânâsı Kasame, maktulün velîlerine taksim edilen yeminin adıdır. Kasame, kasem kökünden gelir ve yemin mânâsını ifade eder. Bazılarının görüşüne göre kasame´den maksat, maktulün velîleridir. Burada kasame ile elli yemin kasdedilmektedir ki bu yeminler maktulün velîlerine taksim edilir. Meselâ bir cemaat, bir kişiyi kendi yakınlarından birini öldürmekle itham etse, onların doğru söylediklerini gösteren bir karine de bulunsa, bu ´ yemini yaparlar veya ithamlarını takviye edecek bir karine olmadığında davalının yaptığı yeminlerin adına kasame denir. Kasame, cahiliye döneminde de bilinmekteydi. Kasame ile hüküm veren ilk kişi Velid b. Muğire´dir. İslâm geldikten sonra birtakım kayıt ve şartlar eklemek suretiyle kasame´yi kabul etti.…

Read More

Katlin Kefaretinin Hükmü ve Delili Cenin de olsa bir insanın öldürülmesi haramdır. Öldüren kimseye Allah´ın hakkı olarak kefaret gerekli olur. Cinayet, ister kasden olsun, ister kasda benzer şekilde olsun, ister kazaen olsun, ister bir hak nedeniyle olsun, katil ister bir çocuk, ister bir deli olsun hüküm değişmez. Öldürmede kefaretin vacib olduğunun delili şu ayettir: Bir mü´minin diğer bir mü´mini öldürme yetkisi yoktur. Ancak yanlışlıkla olması müstesna. Kim bir mü´mini yanlışlıkla öldürürse (kefaret olarak) mü´min bir köleyi azad etmesi ve öldürülenin ailesine de teslim edilecek bir diyetin verilmesi farzdır. Meğer (öldürülenin varisleri o diyeti sadaka olarak) bağışlamış olsunlar. (Bu takdirde diyet…

Read More

Allah Teâlâ, insana ikram etmiş, onu yarattıklarının bir çoğundan üstün kılmıştır. Nitekim Allah Teâlâ şöyle buyurmaktadır: Andolsun ki biz Ademoğu 11 arını şan ve şeref sahibi kıldık. Onları (çeşitli vasıtalarla) karada ve denizde taşıdık. Kendilerine temiz rızıklardan verdik. Onları yarattıklarımızın bir çoğundan üstün kıldık. (İsra/70) Allah Teâlâ´nın, insanı şan ve şeref sahibi kılıp ikram etmesinin te­cellilerinden biri de yeryüzünü imar etmesi için onu halife kılmasıdır. Allah Teâlâ bu hususta şöyle buyurmuştur: (Zikret o zamanı) ki rabbin meleklere ´Ben yeryüzünde (emirlerimi tebliğ edecek ve yerine getirecek) bir halife varedeceğim´ demişti. (Melekler) ´Yeryüzünde fesad çıkaracak ve kan dökecek birini mi (halife) kılacaksın…

Read More

Tasavvuf, Türk-İslam kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Bu yüzden her kesimden insanın tasavvuf hakkında olumlu veya olumsuz muhakkak söyleyecek bir şeyleri vardır. Ne var ki her söylenen doğru olmamakta, bazen kabul edilemez tavırların ürünü olan sözler sarf edilmektedir. İşte bu durum, tasavvuf metodolojisi açısından; konu hakkındaki tavırların sistematik bir kritiğini gerekli kılmaktadır. Önemle belirtmek gerekir ki tasavvufta dış kaynaklı olduğu ileri sürülen unsurların, klasik tasavvuf kaynaklarında nasıl geçtiğini tesbit edip bunları diğer din ve felsefelerdeki paralel unsurlarla karşılaştırmak, engin bir dinler tarihi ve felsefe bilgisi gerektirdiği için buna girişmeğe cesaret edemedik ve dolayısı ile elinizdeki çalışma,tasavvufa gayr-i İslamî ve gayr-i Sünnî…

Read More

Zinanın Çeşitleri Zina eden kişi, ya şer´an zinayı caiz (mazur) kılıcı bir özür (şüphe) nedeniyle zina etmiştir veya nefsine uyarak ve bilerek zina etmiştir. Yine aynı kişi ya evlenmiştir veya bekârdır. Bu bakımdan zina ´nın dört çeşidi vardır^ 1. Şer´an mazur görülecek bir özür nedeniyle zina etmek. Zinayı, şer´an mazur kılan bir şüphe, bir özür nedeniyle zina etmeye şu şekilde örnek verilebilir. Meselâ kişi, zina ettiği kadının kendi hanımı olduğunu zanneder, sonra onun kendi karısı olmadığı açığa çıkar veya dul olduğunu söyleyen bir kadın ile evlenir, sonra kadının evli olduğu ortaya çıkar veya mahremi olduğunu bilmediği bir kadınla evlenir, sonra…

Read More

Daha önce İslâm´ın dini, nefs´i, akl´ı, namus´u ve rnal´ı korumak hususunda ne kadar titiz olduğunu ifade etmiştik. Bu yüzdendir ki bu beş şeyden birine saldırana, Allah Teâlâ ceza vaz´etmiştir. Namusu muhafaza etmek için şeriat kazf (zina iftirası atma) cezası getirmiştir. Öyleyse kazf ne demektir ve cezası nedir Şimdi bunu izah edelim. Kazf, lugatta atmak anlamına gelir. KazPın ıstılahî mânâsı ise, bir kişiye zina isnad etmektir. Ancak bir doktorun, bir genç kızın zina edip etmediğini tesbit maksadıyla inceleme yaptıktan sonra ´Bu kızın zina ettiği tesbit edildi´ demesi veya şahitlerin şahitlik gereği konuşmaları bunun dışındadır. Ancak şahitlerin dörtten aşağı olmaları durumunda -ileride…

Read More

Haram olan içkilerden bahsederken bu konu mufassal bir şekilde izah edilmişti. Fakat cezalardan söz ederken -hızlı bir şekilde- içki iç­menin de cezasından bahsetmek istiyoruz. Böylece bu konu da cezalar arasındaki yerine oturmuş olur. Her kim sarhoşluk verici birşey içerse -adı ne olursa olsun, hangi maddeden yapılmış olursa olsun- ona hadd cezası uygulanır. İçilen iç­kinin az olması durumu değiştirmez. Rivayet edildiğine göre bir kişi Hz. Peygamber´e, arpadan ve mızr adı verilen bir içki ile bal´dan yapılan ve eî-bit denilen İçkinin hükmünü sormuş, Hz. Peygamber şöyîe buyurmuştur: – Bu içki sarhoşluk verici midir – Evet! – Her sarhoşluk veren haramdır. Dünyada iken…

Read More

İslâm, insanların nefislerini (canlarını), namuslarını olduğu kadar mallarını korumak için de gelmiştir. Bu nedenle de hırsızlık yapmak suretiyle müslümanların mallarına saldıran kişi için bir ceza tayin etmiştir. Şimdi hırsızlık ve hırsızlığın cezasının ne olduğunu izah edelim: Hırsızlık Nedir Lugatta hırsızlık (=sirkat), başkasının malını almak, aşırmak dernektir. Hırsızlığın ıstılahı mânâsı ise başkasının malını, korunduğu yerden belli şartlar dahilinde gizlice alıp zulmetmektir. Tarifte geçen gizlice almak ibaresi, gasbı, hırsızlık tarifinin dışında bırakır. Çünkü gâsıb, başkasının malını gizlice değil açıktan alır. Bu sebeple gâsıba hırsız denilmez, gâsıbın cezası da hırsızın cezasından farklıdır. Tarifte geçen başkasının malı ibaresi de kefen soyucularını, hırsızlık tarifinden dışarıda…

Read More