Mefkud´un Tarifi Lugatta mefkud ´kayıp, yok olan´ demektir. Mefkud´un ıstılah! mânâsı ise ´kaybolmuş, ölü veya diri olduğu bilinmeyen kayıp kimse´ demektir. Mefkud (Kayıp Kişi) ile İlgili Hükümler Kaybolan kişi ile ilgili hükümler bağlı olduğu şeylere göre değişir: a. Kaybolan kişinin karısına nisbetle hükümleri b. Kaybolan kişinin malına nisbeüe hükümleri c. Kaybolan kişinin mirasçı olma durumuna göre hükümleri a. Kaybolan kişinin öldüğü kesin olarak bilinmedikçe, hanımı başkasıyla evlenemez. Çünkü aslolan kaybolan kişinin hayatta olmasıdır. Öldüğü kesin olarak bilinirse, karısı başkasıyla evlenebilir. İmam Şafii, Hz. Ali´den şöyle rivayet etmiştir: ´Kaybolan bir kimsenin hanımı belâya maruz kalmıştır, sabretsin. Onun ölüm haberi gelinceye kadar…
Yazar: admin
Feraiz bahsinin başında feraiz´in ıstılahî anlamının, payların (hisselerin) fıkhı ve her mirasçının tereke´den ne kadar pay alacağını bildiren bir ilim olduğunu söylemiştik. Mirasçıların terekeden ne kadar pay alacaklarının bilinmesi de ancak hesap ilmiyle mümkün olur. Feraiz ilmiyle- ilgili şimdiye kadar söylediğimiz şeyler, sadece mirasçıların paylarının bilinmesi hususundadır. Meselâ pay sahiplerinin kaç kişi, asabelerin kaç kişi olduğundan,- hacb´ın ne demek olduğundan ve benzeri hususlardan bahsettik. Şimdi ise hak sahiplerinin tereke´den ne kadar pay alacaklarını bildiren hesab ilmini beyan edeceğiz. Hesab´ın Tarifi Hesab kelimesinin lügat mânâsı, saymaktır. Hasebe, yahsebu kökünden gelir. Mastarı ise hüsban vezninde gelir. Güneş de ay da hüsban (=hesap)…
Reddin Tarifi Red lugatta ´dönüş, sarfetmek, kabul etmemek´ gibi mânâlara gelir. Reddin ıstılahı mânâsı ise meseledeki paylara düşen eksiklik ve mirasçıların paylarında olan fazlalıktır. Bu bakımdan red, avlin (meseleyi inceltip yükseltmenin) zıddıdır. O halde pay sahipleri haklarını aldıktan sonra geriye birşey kalırsa, onu alacak kimse de yoksa, geriye kalan o miktar, pay sahiplerine payları nisbetinde taksim edilir. Ancak kan İle koca bundan istisnadır. Onlar redden istifade edemezler. Reddin Şer´î Hükmü Daha önce beyt´ul-maî´ın muntazam olması (yani hakların sahiplerine verilmesi) halinde, pay sahipleri mirastan paylarını aldıktan sonra geriye kalan matın pay sahiplerine verilemeyeceğini, o malın beyt´ul-mal´a devredileceğini, bu hususta beyt´ul-mal´ın zevi´l-erham´dan…
Münasahat kelimesi, münasaha´mn cem´idir. Münasaha ise mas-tar´dır. Mastarın cemed ilmemesi gerekir, fakat burada münasahat m değişik çeşitleri olduğundan dolayı cemedilmiştir. Münasahat kelimesi, nesh kökünden alınmıştır. Nesh lugatta şu mânâlara gelir: 1. İzale etmek; silmek 2. Tağyir etmek, bozmak 3. Nakletmek Nesh´in ıstıSahî mânâsı ise şer´î bir hükmün başka bir hükümle kaldırılmasıdır. Meselâ Beyt´ul-Makdis´in kıble olma hükmü, Kabe´nin kıble yapılmasıyla ortadan kalkmıştır. Münasahat, feraiz ilmi ıstılahında ´Ölenin mirasçılarından -birinin veya birkaç tanesinin tereke taksim edilmeden önce ölmesi´ anlamına gelir. Birinci mesele, ikinci mesele ile izale edildiğinden buna münasaha adı verilmiştir veya mirasın, bir mirasçıdan başka bir mirasçıya nakledil -mesidir. Görüldüğü gibi…
Zevi´l-Erham´ın Tarifi Ertem kelimesi, rahm´in çoğuludur. Rahm, lugatta yakınlık mânâsına gelir. Zevi´l-erham´m feraiz ilmi ıstılahındaki anlamı ise, ölen kişinin mirasçıları dışındaki akrabalarıdır. Bunlardan daha önce bahsetmiştik. Zevi´l-Erham´ın Mirasçı Olmasının Şartları Zevi´l-Erham´ın mirastan istifade edebilmeleri için şu şartların bulunması gerekir: A. Karı veya koca hariç, ölen kişinin terekesini pay ve asabe yoluyla alacak kimse bulunmamalıdır. Ölen kişinin terekesini pay veya asabe yoluyla alacak bir kişi olursa, o kişi zevi´l-erham´dan önce terekeyi alır. Ölenin gerisinde eşinin kalması, -eğer ondan başka mirasçı yoksa- zevi´l-erham´ın mirasçı olmasına mâni olmaz. Çünkü terekeden artan mal, eşlere verilmez, bunu daha önce izah etmiştik. B. Beyt´ul-mal muntazam olmamalıdır.…
Terekenin mirasçılar arasında taksimi, fera-iz ilminin asü olan tek amacıdır. Daha önce bahsi geçen hususlar ise bunun vasıtalarıdır. Terekenin taksim edilmesinin birkaç yolu vardır. Bu yolların en basiti; terekenin meselenin aslı üzerine taksim edilmesi, sonra neticenin her mirasçının payı ile çarpılmasıdır. Bunun misali -Tablo 58´de olduğu gibi- ölen kişinin geride karısının, iki kızının, annesinin ve ana-bababir olan kardeşinin kalmasıdır. 24 3 Zevce 1/8 16 İki kız 2/3 4 Anne 1/6 1 Ana-bababir erkek kardeş Asa be (Tablo 58) Burada meselenin aslının 24 olduğu açıktır. Çünkü meselede 1/8 vardır, onun mahreci sekizdir, 1/6 vardır, onun mahreci de 6´dır. 6 ile 8…
Tabloda görüldüğü gibi bu meselede birden fazla ölen kişi bulunmaktadır. Burada ölen kadının mirasçı olan dalı olmadığından koca terekenin yarısını alır. Anne 1/3 alır. Ölenin birden fazla olan kardeşleri ile amcası asabe-i bi´n-nefs´tirler ve onları hacbedecek kimse de yoktur. Bu nedenle geriye kalan kısmı onlar alırlar. Meselenin aslı 6´dır. Koca terekenin yarısını alır ki bu 3 pay eder. Anne 1/3 alır, bu da 2 pay eder. Geriye kalan 1 payı. da amca alır. Eğer miras taksim edilmeden önce koca ölür geride beş tane oğlu kalırsa bu, müstâkil bir mesele olarak kabul edilir. Bu meselenin aslı, çocukların sayısı olan 5rtir ve…
Hünsa ile ilgili olarak Tablo 141´deki meseleyi misal olarak ele alalım: (2) (3) 6 3 (Kadın) 2 3 2 1 Oğul Asabe 2 1 1 (Erkek) Hünsa´nın çocuğu (Tablo 141) Birinci meselede hünsanm erkek olduğu farzedilmiştir. Burada iki erkek çocuk mirasçı olmuşlar ve terekeyi eşit şekilde paylaşmışlardır. Bu meselenin aslı, çocukların sayısı olan 2´dir; her çocuk 1 pay alır. İkinci meselede hünsa kadın olarak farzedilmiş ve meselenin aslı çocukların sayısı olan 3 olmuştur, erkeğe 2 pay, kadına (hünsa´ya) 1 pay verilir ki meselenin aslı arasında tebayün vardır, çünkü biri 2, diğeri 3´tür. Bu durumda onların biri diğeriyle çarpılır 2(x3=6), çıkan…
Bey´in Tarifi Bey´ lugatta bir şeyin başka bir şeyle değiştirilmesi, karşılaştırılması anlamına gelir. Doğrusu Allah mü´minlerden canlarını ve mallarını cennet karşılığında satın almıştır. Öyleyse O´nunla yaptığınız bu alışverişten ötürü sevinin. (Tevbe/111) Şirâ´ kelimesi de bey´ kelimesinin anlamdaşıdır; yani biri diğerinin yerine kullanılır. Onu çok düşük bir fiyata, birkaç paraya şirâ ettiler (sattılar). (Yusuf/20) Ayette geçen şerav kelimesi, bey´ anlamında kullanılmıştır. Hadîs-i şerifte de şöyle buyurulmuştur: Kişi kardeşinin bey´i (satışı) üzerine bey´ yapmasın! Burada ise bey´ kelimesi şirâ. mânâsında kullanılmıştır, Muhtar´us-Sıhah müellifi ´Hadîsteki nehy, satana değil, alanadır´ demiştir. Satan ile alan için enbeyyian kelimesi kullanılır. Nitekim bu, hadîste kullanılmıştır. Eğer Allah…
Rükûnlar ve şartlar tahakkuk ettiğinde alışveriş derhal gerçekleşir; yani satılan malın mülkiyeti müşteriye, paranın mülkiyeti de satıcıya geçer. Bundan sonra ne satıcı, ne de alıcı alışverişten dönemez. Ancak sâri mükelleflerin maslahatını gözeterek alışverişten sonra, alışverişi kesinleştirmek veya feshetmek hakkı tanımıştır. Bu da insanlara merhamet ve akid hususundaki rızanın tamamlanması içindir. Sâri, şu üç durumda alışverişi feshetme hakkı tanımıştır. 1. Hıyar´ul-Meclis (Mecliste Cayma) Hıyar´ul-Mecl tâ den maksat, rükün ve şartları tahakkuk eden alışverişten, alıcı veya satıcının aynı mecliste oturdukça, dönme haklarının bulunmasıdır. Meclisten ayrıldıklarında akid kesinleşir ve pişmanlık fayda vermez. Meclisten ayrılmak, örfen ayrılmak denecek kadar olmalıdır. Meselâ alıcı ve satıcı…