Kureyş’in Çıkardığı Hadiseler ve Hz. Peygamber’i Kâbe’yi Ziyaretten Menetmeleri – Hz. Peygamber Hudeybiye zamanı yola çıktı. Yolda, Halid b. Velid’in Kureyş’in süvarileriyle Ğamîm’i tutmuş olduklarını haber aldı ve ashabına ‘O halde, siz sağ taraftan gidiniz!’ dedi. Halid, süvarilerin ve askerlerin kaldırdığı tozları görünceye kadar onları farketmedi. Farkedince de atını koşturarak Kureyş’i uyardı ve haberdar etti. Hz. Peygamber devesinin çöktüğü yere kadar ilerledi. Halk deveye ‘Kalk! Kalk!’ diyor; fakat deve kalkmamakta ısrar ediyordu. Dediler ki: ‘Kasvâ (devenin adı) yoruldu’. Bunun üzerine Hz. Peygamber ‘Kasvâ yorulmadı ve onun böyle bir huyu da yoktur. Fakat fil’i Mekke’ye girmekten meneden, Kasvâ’yı da hapsetti’ dedikten…
Yazar: admin
– Amr İbn As şöyle anlatıyor: “Biz Ahzab gününde Hendek savaşından Mekke’ye döndüğümüzde Kureyş’ten benim gibi düşünen bazı kimseleri bir araya getirdim. Onlar beni dinlerlerdi. Onlara: ‘Biliyorsunuz ki, Muhammed’in işi gittikçe kuvvetleniyor, hem de korkunç bir şekilde güçlenmektedir. Ben bu konuda birşey düşünüyorum. Acaba siz ne dersiniz ’ diye sordum. Onlar da ‘Görüşün nedir ’ dediler. Ben de ‘Beraberce gidelim Necaşi’ye sığınalım, onun yanında olalım. Eğer Muhammed bizim kavmimize galib gelirse biz Necaşi’nin yanında kalırız. Ve onun ellerinin altında olmamız Muhammed’in elinin altında olmamızdan daha sevimli gelir bize. Eğer kavmimiz galib gelirse zaten biz o kimseleriz ki kavmimiz bizi tanıyor.…
Hz. Peygamber’in Mekke’nin Fethi İçin Yola Çıkması ve Merru’z-Zahrân’da Konaklaması – Hz. Peygamber, Mekke’nin fethi için yola çıktığında Ebû Ruhm Gülsûm b. el-Husayn el-Gafârî’yi Medine’de vali olarak bıraktı. Ramazanın onuncu günü yola çıktı. Hz. Peygamber de halk da oruçluydu. Biz Usvan ile Emeç arasında bulunan Küdeyd suyûna vardığımızda Hz. Peygamber orucunu bozdu. Sonra Merru’z-Zahrân denilen yere varıp konakladı. Beraberinde önbin müslüman askeri vardı. Bin kişi Müzeyne ve bin kişi de Suleym kabilesinden vardı. Her kabilede silahlar bulunuyordu. Rasûlullah ile beraber bu yolculuğa bütün muhacir ve ensar çıkmıştı. Geride hiç kimse kalmamıştı.[1] ——————————————————————————– [1] Tabarani (İbn Abbas’tan) Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe,…
İKRİME B. EBÎ CEHL’İN MÜSLÜMAN OLUŞU – Fetih günü Haris b. Hişam’ın kızı ve İkrime b. Ebî Cehl’in karısı Ümmü Hakim geldi, müslüman oldu. Sonra Hz. Peygamber’e, ‘İkrime öldürülmekten korktuğu için Yemen’e kaçtı. Ona eman ver’, dedi. Hz. Peygamber de, ‘İkrime emniyettedir’, dedi. Böylece Ümmü Hakim, İkrime’yi geri çevirmek için yola çıktı. Beraberinde Rum asıllı bir kölesi de vardı. Kölesi ona yolda sarkıntılık etti. Ümmü Hakim de onu kandırmak kabilinden bazı sözler sarfediyordu. Ta ki, Ak kabilesinden bir guruba rastlayıncaya kadar. Onlardan yardım istedi. Onlar o köleyi bağladılar. Ve Ümmü Hakim, İkrime’ye yetişti. İkrime Tehame sahillerinden birisine varmıştı ve gemiye…
Hz. Peygamber’in Sakîf’ten Dönmesi ve Urve b. Mes’ud’un Müslüman Olması – Hz. Peygamber, Sakîf kabilesinden ayrılıp Medine’ye dönerken, onlardan Urve b. Mes’ud, onun peşine düştü. Hz. Peygamber henüz Medine’ye varmadan önce ona yetişti. Müslüman oldu ve kavmine İslâm dinini götürme teklifinde bulundu. Hz. Peygamber ‘Onlar seni öldürürler’ dedi. Çünkü onlardan gördüğü muameleden biliyordu ki onlar İslâm’ı kabul etmeyecekleri bir gurura sahiptirler. Urve ‘Ey Allah’ın Rasûlü! Ben onların katında, bâkire kızlarından daha sevimliyim’ dedi. Hakikaten Urve onlar içerisinde çok seviliyor ve kendisine itaat da ediliyordu.[1] ——————————————————————————– [1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/169. Urve’nin, Kavmini İslâm’a Davet Etmesi ve Allah…
Hz. Ebubekir’in İslâm’a Davet Etmesi – Ebubekir es-Sıddık, müslüman olup da bunu açığa vurduğunda insanları Allah’a davet etmeye başladı. O kavmi tarafından sevilen, iyi geçimli, yumuşak bir zattı. Kureyş’in soyunu bütün Kureyşlilerden daha iyi bilirdi. Aynı şekilde onların içindeki hayır ve şerri de bütün Kureyş’ten daha iyi bilirdi. Ticaret yapardı. Ahlaklıydı ve iyiliği severdi. Halk kendisine gelir, her durumda ondan istifade ederdi. İlmi vardı, ticareti bilir ve güzel sohbet ederdi. Kavminden kendi meclisine gelip oturanlar içinden güvendiklerini Allah’a ve İslâm’a davet ederdi. ondan gelen rivayetlere göre Hz. Zübeyr b. Avvam, Osman b. Affan, Talhâ b. Ubeydullah, Sa’d b. Ebî Vakkas,…
Yayıncıdan İslâm dünyasının son iki asırdır, Batılılaşma/Modernleşme şeklinde nitelenen bir çerçeve içerisinde gerek amme hukuku, gerek -ahval-i şahsiyye de denilen- aile hukuku, gerekse ceza hukuku itibariyle Batılı normları esas almaya başlamasıyla yeni bir süreç içerisine girmiş olduğu bilinmektedir. Nitekim ülkemizde Tanzimat ve Islahat hareketleriyle başlatılan İslâm Fıkhı´nı tarihe gömme faaliyetlerinin, Osmanlı´nın yıkılıp Türkiye Cumhuriyeti´nin kurulmasıyla birlikte kazandığı ivmenin ve Cumhuriyet rejimi kadrolarının laiklik adı altında bu hukuku tasfiye çabalarının sözü edilen bu sürecin bir parçası olduğu muhakkaktır. Bu sürecin, İslâm dünyasının her tarafında icra-yı faaliyet gösteren tahakküm isteklerine sahne olması ve Şeriat ile idare edildikleri söylenen bazı ülkeler dışarıda tutulmak…
Taharet´in Hükümleri Taharet Kelimesinin Mânâsı İslâm´ın Nezahet ve Taharete Verdiği Önem.. Kendileriyle Temizlik Yapılan Sular TAHARET Taharet´in Hükümleri Taharet Kelimesinin Mânâsı Lugatta taharet, nezafet ve temizlik demektir. Istılahta taharet, necaset denilen maddî pisliklerden ve hades denilen hükmî ve manevî pisliklerden temizlenmeyi ifade eder. Arapçada tatahhara bi´l-ma (=kirlerden suyla temizlendi) ve tatahhara. min´eî-hased (^kıskançlıktan kurtuldu) denir. Taharet, şer´an namazın kılınmasını helâl kılan veya onun hükmünde olan bir fiildir. Abdestsiz kimsenin abdest alması, cünüp olan kimsenin yıkanması, bedeninde ve mekanında necis bulunan bir kimsenin o necaseti izale etmesi gibi fiillerdir. İslâm´ın Nezahet ve Taharete Verdiği Önem İslâm, taharet ve nezafete çok önem…
Suların Kısımları Sular.dört kısma ayrılır: 1. Temiz ve temizleyici olan sular. 2. Temiz ve temizleyici olmakla beraber kullanılması mekruh olan sular. 3. Temiz olduğu halde temizleyici olmayan sular. 4. Necis olan sular. Temiz ve Temizleyici Olan Su Bu su mutlak (tabii) sudur kî Allah´ın yaratmış olduğu vasıf üzerindedir. Bu suyun, uzun zaman beklemesinden, topraktan veya uzun zaman durgun olarak durmasından ötürü oluşan yosundan dolayı değişmesi^ onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz. Bulunduğu yerden veya aktığı mecradan dolayı değişmesi de onu mutlak (tabii) su olmaktan çıkarmaz. Suyun kükürtlü bir araziden çıkması veya yatağında kükürtlü toprak bulunması suyun değişmesine sebep olur. Fakat…
Kaplardan maksat, içine sıvı veya katı maddeler konan şeylerdir. Kapların değişik durumları vardır. 1. Altın ve Gümüş Kapların Hükmü Altın ve gümüşten yapılmış kapların kullanılması yister abdestte, ister su içmede, ister başka şeylerde olsun- haramdır. Ancak zaruret varsa; altın ve gümüşten yapılmış kaplardan başka bir kap da yoksa o takdirde kullanılabilir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Sakın harir (ipekli) ve dibac (ipeklinin başka bir çeşidi) giymeyin. Altın ve gümüşten yapılmış kaplardan yeyip-içmeyin. Çünkü o kaplar ve ipekliler dünya da kâfirlerin, ahirette ise bizimdir.[1] Bunların başka şeylerde kullanılmaları da giyecek ve yiyeceklerdeki kullanımlarına kıyas edilir. Bu haramlık hem erkek, hem de kadın…