Yazar: admin

Muhammed Yusuf Kandehlevî, Muhammed İlyas Kandehlevî’nin oğlu olup Hindistan’ın Şah Cihan zamanında dindarlığıyla, müderris ve mürşitleriyle tanınmış meşhur bir ailesine mensuptur. Hicrî 25 Cemâdiye’l-Ûlâ 1335 (20 Mart 1917 Salı) tarihinde Hindistan’ın Dehli vilâyetinde dünyaya gelen müellif, ilim ve amelleriyle şöhret bulan bir aile çevresinde büyümüştür. Büyük âlimlerden okumuş, onların terbiye ve murâkabeleri altında yetişmiştir. On yaşında iken Kur’ân-ı Kerîm’i ezberleyen Muhammed Yusuf Kandehlevî ilk tahsilinden sonra İslâmabad’da bir hadis mektebinin müdürü olan Şeyh Abdullatif ve benzeri âlimlerden ders almış; daha sonra da amcasının oğlu Şeyh Muhammed Zekeriya Kandehlevî gibi büyük muhaddislerden hadis okuyarak 1354 (Milâdî 1935) dolaylarında mezun olmuştur. Tam…

Read More

“1- Rahman ve Rahim olan Allah’ın Adıyla. 2- (Ezelden ebede kadar bütün) Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. 3- (O) Rahmandır Rahim’dir. 4- Ceza Günü’nün sahibidir. 5- Yalnız Sana ibadet eder ve yalnız Senden yardım isteriz! 6- Bizi doğru yola ilet. 7- Nimet verdiğin kimselerin yoluna!.. Gazaba uğrayanların ve sapıtanların yoluna değil!” (Fatiha: 1/1-7) “Çünkü Allah benim de Rabbimdir, sizin de Rabbinizdir. O’na kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur”. (Âl-i İmrân: 3/51) “De ki: (Bana gelince) şüphesiz ki Rabbim, beni dosdoğru bir yola hidayet etti. (Ayakta) dimdik duran bir dine, İbrahim’in hanif dinine… O, müşriklerden olmadı. De ki: Şüphesiz benim…

Read More

“Bana itaat eden Allah’a itaat etmiş olur. Bana isyan eden de Allah’a isyan etmiş olur. Benim tayin ettiğim kimseye itaat eden, bana itaat etmiş olur, ona karşı gelen de bana karşı gelmiş olur”[1] “Ümmetimin tamamı -yüz çevirenler müstesna- cennete girecektir. Bana itaat eden cennete girmiş, bana karşı gelen ise cennete girmekten yüz çevirmiş demektir”[2] – Hz. Peygamber uykuda iken bir grup melek gelir ve birbirlerine, ‘Dostunuzun (Rasûlullah’ın) durumunu anlatan bir misâl vardır’ derler. İçlerinden bir kısmı ‘O halde bu misâli kendisine anlatın’ der. Bir kısmı da onun uyuduğunu söyleyince, diğerleri ‘Gözü uyuyorsa da kalbi uyanıktır’ derler. Bunun üzerine şöyle anlatırlar:…

Read More

Ahzab: 33/40-45-46, Fetih: 48/8-9, Bakara: 2/119, Fâtır: 35/24, Sebe’: 34/28, Furkan: 25/56, Enbiyâ: 21/107, Sâf: 61/9, Nahl: 16/89, Bakara: 2/142, Talak: 65/10-11, Âl-i İmran: 3/164, Bakara: 2/151-152, Tevbe: 9/128, Âl-i İmran: 3/159, Tevbe: 9/40, Fetih: 48/29, A’raf: 7/157. [1] ——————————————————————————– [1] Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/19. – See more at: http://haznevi.org/icerikoku.aspx?KID=7100&BID=80#sthash.m69PsK21.dpuf

Read More

Tevbe: 9/117-118, Fetih: 48/18-19, Tevbe: 9/100, Haşr: 59/8-9, Zumer: 39/23, Secde: 32/15, 17, Şura: 42/26, 29, Ahzab: 33/23-24, Zumer: 39/9. (Ey müslümanlar) Muhammed erkeklerinizden hiçbirinizin babası değildir. (Dolayısıyla peygamberliğinden önce evlâd edindiği Zeyd’in de öz babası değildir ki, onun boşadığı kadın peygambere haram olsun). O, Allah’ın Rasûlü ve peygamberlerin sonuncusudur. Allah her şeyi bilendir. (Ahzâb: 33/40) Ey peygamber! Şüphesiz ki Biz seni şahid, müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik. (Ahzâb: 33/46) (Ey Rasûlüm!) Şüphesiz ki Biz seni (Kıyamette ümmetin üzerine bir) şahid, (inananları cennetle) müjdeleyici ve (inanmayanları da cehennemle) korkutucu olarak gönderdik. (Fetih: 48/8) Ki (siz mü’minler) Allah’a ve O’nun peygamberine…

Read More

– Abdullah b. Amr b. As’la biraraya geldiğimizde, ona ‘Bana Allah Rasûlü’nün Tevrat’ta geçen sıfatlarından haber ver’ dedim. O da: ‘Peki vereyim’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti: ‘Allah’a yemin ederim ki Hz. Peygamber Tevrat’ta Kur’an’daki sıfatlarıyla vasıflandırılmıştır: “Ey Peygamber! Kesinlikle seni şahid, müjdeci, uyarıcı ve ümmîler için sığınak olarak gönderdik. Sen benim kulum ve rasûlümsün. Sana ‘mütevekkil’ ismini verdim. Sen katı ve kaba bir kimse değilsin. Çarşılarda gezip tozan bir kimse de değilsin. Kötülüğe kötülükle karşılık vermez, fakat affeder, bağışlarsın”. Allah Teâlâ yoldan çıkmış olan millet Lâilâheillallah deyip düzelinceye kadar onun ruhunu kabz etmeyecektir. Onunla kör gözler, sağır kulaklar,…

Read More

– Dayım Hind b. Ebî Hâle’ye Allah Rasûlü’nün hilyesini sordum. (Bu zat insanları güzel tasvir ederdi). Ben istedim ki Rasûlullah’ın sıfatlarından bir şeyi bana söylesin de ona sarılayım. Şöyle dedi: “Allah Rasûlü iri yapılıydı ve kalplere heybet veriyordu. Yüzü ondörtlük dolunay gibi parlıyordu. Orta boyluydu, ne uzun ne de kısaydı. Başı büyüktü. Saçları dalgalıydı. Saçları ikiye ayrılırsa öyle bırakır, aksi takdirde saçlarını kendi haline bırakırdı. Toplu bir şekilde saçlarını bırakırsa, saçları kulak memesini geçerdi. Açık renkliydi. Alnı genişti. Kaşları hilâl gibiydi, uzundu ve son derece güzeldi. Birbirine çok yakın idiler. Kaşları arasında bir damar vardı ki kızdığında o damar kabarır,…

Read More

“Siz insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz” (Âl-i İmran, 3/110) ayeti hakkında Hz. Ömer şöyle demiştir: “Eğer Allah Teâlâ dileseydi ‘Küntüm’ (ümmettiniz) lafzı yerine ‘Entum’ (ümmetsiz) lafzını kullanırdı. İşte o zaman hepimiz kastedilmiş olurduk. Fakat Cenabı Hak sadece Hz. Muhammed’in eshabı için hassaten ‘Küntüm’ lafzını kullanmıştır. Kim sahabenin izinden giderse, onlar da insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmet olurlar”[1] – Hz. Ömer bu ayeti okuduktan sonra “Ey insanlar! Kim bu ayetin şümûlüne girmek istiyorsa Allah’ın buradaki şartını yerine getirsin” demiştir.[2] İbn Mes’ud şöyle demiştir: “Allah kullarının kalbine baktı ve Muhammed’i seçip, onu peygamberlikle gönderdi. Onu ilmiyle seçti. Onun ardından insanların…

Read More

– İbn Abbas “Onlardan bir kısmı şaki, bir kısmı said idi” (Hud: 11/105) ayeti ile buna benzer diğer ayetler hakkında şöyle demektedir: Rasûlullah bütün insanların iman etmesi ve hidayet üzere kendisine biat etmesi hususunda son derece arzuluydu. Bu sebeple Allah Teâlâ ona kendisinden O’nun ezelî ilminde saadetini dilediklerinin ancak iman edeceğini, şekavetini dilediklerinin ise sapıtacağını haber vererek şöyle buyurdu: “Ey Rasûlüm! İnsanlar iman etmeyecekler diye kederden neredeyse nefsine kıyacaksın. Biz eğer dilesek onların üzerine gökten bir ayet indiriveririz de ona boyunları eğilekalır” (Şuara: 26/3-4)[1] ——————————————————————————– [1] Taberani; Heysemi, 8/85, (Bu eserin ravileri güvenilirdir. Ancak Ali b. Ebi Talha bunu bizzat…

Read More

– Ebu Talib hastalandığında Kureyş’ten içlerinde Ebu Cehil’in de bulunduğu bir grup Ebu Talib’in yanına girerek şöyle dedi: “Senin kardeşinin oğlu (Rasûl-ü Ekrem’i kastediyorlar) bizim tanrılarımıza sövüyor, şöyle diyor, böyle yapıyor… Eğer çağırır da, bu işi yapmaktan onu nehyedersen çok iyi olur”. Bunun üzerine Ebu Talib Hz. Peygamber’i çağırdı. Hz. Peygamber Ebu Talib’in yanına geldi, eve girdi. Kureyşliler ile Ebu Talib arasında bir kişinin oturabileceği kadar bir mesafe vardı. Ebu Cehil, Hz. Peygamber’in Ebu Talib’in yanına oturması halinde Ebu Talib’in ona daha şefkatli olabileceği korkusuyla kalkıp o yeri kapattı. Hz. Peygamber de amcası Ebu Talib’e yakın oturabileceği bir yer bulamadı,…

Read More