Yazar: admin

BİRR (EBEVEYNE İYİLİK) BÖLÜMÜ BİRİNCİ BAB EBEVEYNE İYİLİK İKİNCİ BAB EVLAD VE AKRABALARA İYİLİK Çocuklara Eşit Muâmele Çocuk Öldürme Yasağı Şefkat Ve Çeşitli İzhar Yolları: Kucaklamak, Öpmek Kucaklamak ve Öpmek Başından Okşamak Bineğine Almak Sevgide Aleniyet ÜÇÜNCÜ BAB YETİMLERE İYİLİK Yetime İyi Muâmele Yetime Maddî Yardım. Yardım Fonları 1- Ganîmetten Pay 2- Fethedilen Yerlerden Gelen Pay 3- Miras Taksimlerinde Pay 4- Nafaka Verilecekler Teşvik İstikbalinin Düşünülmesi Rüşd Yetimin Islahı Velînin, Yetimin Nefsi Üzerinde Tasarruf Yetkisi Çocuk Hakkında İçtihad Yetkisi Yetimi Islah Kimlerin Hayrına Ailevî Himâye Yetimin Malının Korunması Muhafaza Artırma Zamanında Teslim Erken Mes´uliyet Evlendirme Erken Evlendirme Çocuğun Malı Ve…

Read More

ـ1ـ عن ا‘حنف بن قيس قال: ]كُنتُ في نفرٍ منْ قُريْشٍ فمَرَّ أبُو ذَرٍّ رضِىَ اللّهُ عنهُ وهو يقولُ: بَشِّرِ الْكَانزِينَ بِرَضفٍ يُحْمَى عَلَيْهِمْ في نَارِ جَهَنَّمَ فَيُوضَعُ عَلَى حَلَمَةِ ثدْى أحَدِهِمْ حتَّى يَخْرُجَ مِنْ نُغْضِ كَتِفِهِ، وَيُوضَعُ عَلَى نُغْضِ كَتِفِهِ حَتَّى يَخْرُجَ مِنْ حَلَمَةِ ثَدْيِهِ يَتَزَلْزَلُ؛ فَوَضَعَ الْقَوْمُ رُؤُسَهُمْ فمَا رَأَيْتُ أحَداً مِنْهُمْ رَجَّعَ إلَيْهِ شَيْئاً، فأدْبَرَ فَاتَّبَعْتُهُ حتَّى جَلسَ إلى سَارِيَة فَقُلْتُ: ما رَأَيْتُ هؤُŒءِ إَّ كَرِهُوا مَا قُلْتُ لَهُمْ. فقَالَ: إنَّ هؤُŒءِ َ يَعْقِلُونَ شَيْئاً؛ إنَّ خَلِيلِى أبَا الْقَاسِمِ # دَعانِى فأجَبْتُهُ فقَالَ: أتَرَى أُحُداً؟ فقلتُ أَرَاهُ؛ فقَالَ: ما يَسُرُّنِى أنَّ لِى مِثْلَهُ ذَهَباً أُنْفِقُهُ كُلَّهُ إَّ…

Read More

BİNA BÖLÜMÜ ـ1ـ عن ابن عمر رَضِىَ اللّهُ عَنْهُمَا قال: ]لَقَدْ رَأَيْتُنِى مَعَ رَسولِ اللّه # وَقَدْ بَنَيْتُ بَيْتاً بِيَدِى يُكِنُّنِى مِنَ المطَرِ وَيُظِلُّنِى مِنَ الشَّمْسِ مَا أعَانَنِِى عَلَيْهِ أَحَدٌ مِنْ خَلْقِ اللّهِ تعالى[. أخرجه البخارى . 1. (401)- İbnu Ömer (radıyallahu anh) anlatıyor: “Ben Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´la beraber iken kendi elimle bir ev yapmıştım. Bu ev beni yağmura karşı korumaya, güneşe karşı da gölgelemeye yetiyordu. Bunun inşasında Cenâb-ı Hakk´ın mahlukatından hiçbirinin yardımını da görmemiştim.”[1] ـ2ـ وفي رواية: ]مَا وَضَعْتُ لَبِنَةً عَلى لَبِنَةٍ مُنْذُ قُبِضَ رسولُ اللّه #[ . 2. (402)- Bir başka rivayette: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm)´ın vefatından beri tuğla…

Read More

Şer´î ıstılahda iflâs, borcun mevcudu geçmesidir. Müflis de borcu mevcudunu geçen kimse demektir. Kelime aslında “fels”den gelir. Fels pul ve mangır demektir, cem´i fülûs ve efles gelir. Bakırdan yapılan en değersiz para birimi idi. Günümüzdeki kuruşa benzetebiliriz. “Para, pula döndü” tâbirinde, pul kelimesi ile neyi ifade ediyorsak, Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselâm) devrinin iktisadî sisteminde felsin yeri hemen hemen onu ifade eder. Fels kelimesinin, asıl itibariyle Lâtince folis´ten geldiği söylenir. Roma İmparatoru I. Anastasius´un (491-518) Meskûkât Nizamnâmesi´nde 40 nummialık Bizans sikkesinin adıdır. Ağırlığı ilk zamanlarda 30 gr. olmak lâzım idi. Kısa zamanda azalmıştır. Müslümanların Suriye´yi fethettikleri sıralarda 6 gr. kadardı. Şu…

Read More

Bu bölüm, aslında Kitâbu´s-Sena ve´ş-Şükr adını taşır. Senâ, medih gibi övmek mânasına gelir. Şükr, gelmiş olan bir nimete kavlen veya fiilen veya kalben mukabele edip o nimeti verene tâzim etmektir. Bir bakıma, yapılan iyiliğin idraki içinde olduğumuzu iyilik yapana izhar etmek, memnuniyetimizi ifâde etmektir. Dilimizde, insanlardan gelen iyiliğe karşı izhâr edilen şükrü, teşekkür kelimesiyle ifade ederiz. “Şükr” kelimesini ise, aynen “hamd” gibi Allah için kullanırız. Şu halde kitabımızın aslına uyarak, şükür bölümü dememiz gerekirken, bunun dilimizdeki karşılığı olan teşekkür kelimesini kullandık. Zira kaydedilen hadislerden anlaşılacağı üzere, bu bölüm Allah´a karşı olan hamd ve şükrümüzü ele almıyor, insanlara karşı olan teşekkür…

Read More

CİDAL VE MİRÂ BÖLÜMÜ Cidâl ve Mirâ, sözle yapılan mühâsama ve munâzaradır. Cidâl, lügat olarak جدل kökünden gelir. Bu ise, sağlam olmak, sert olmak, ipi sağlam bükmek, örgüyü sağlam kılmak gibi mânalara gelir. Bu asıldan olmak üzere cedel, husumeti şiddetli olmak, cidâl ve şiddetli husumet etmek mânasına gelir. Arapça´da cedel, cidâl, mirâ muhasama gibi kelimelerle ifade edilen aynı mânayı dilimizde münâzara, münâkaşa, tartışma, çekişme, cedelleşme gibi kelimelerle ifade ederiz, cedel ve muhasama kelimelerinin de kullanıldığı olur.[1] İLM-İ CEDEL: Bu kök, mâna esas olmak üzere, muhalif tarafın fikirlerini çürütüp kendi fikirlerini benimsetmek üzere geliştirilen ilme ilm-i cedel denmiştir. Kendisine has prensipleri,…

Read More

HUDUD BÖLÜMÜ BİRİNCİ BÂB İRTİDAD VE YOL KESME HADDİ UMUMİ AÇIKLAMA TA´ZİR TA´ZİRİN MAHİYETİ VE MEŞRUİYYETİ TA´ZİRİN EHEMMİYETİ VE NEVİLERİ MÜRTED,YOLKESEN VE BÂGİ (İSYANCI) HAKKINDA TAHLİL 1- MÜRTEDLER 2- BÂGİLER (SİYASÎ SUÇLULAR) FİTNE-İSYAN BÂGİLERE KARŞI TAKİP EDİLECEK SİYASET Bâğilere Söz Hürriyeti 3- YOL KESENLER (KUTTÂU´T-TARİK) TEVBEKÂR BİR EŞKİYA YOL EMNİYETİ VE MEDENİYET CEZA VE AF İKİNCİ BÂB ZİNÂ HADDİ BİRİNCİ FASIL ZİNÂ HADDİYLE İLGİLİ HÜKÜMLER. ZİNÂ NEDİR CEZAYI DEVLET VERİR. İKİNCİ FASIL RESÛLULLAH´IN HADD TATBİK ETTİKLERİ KİMSELER Hadisten Çıkarılan Bazı Hükümler HADİSTEN ÇIKARILAN BAZI HÜKÜMLER ÜÇÜNCÜ BÂB LİVATA (Homoseksüalite) VE HAYVANA TEMASIN HADDİ DÖRDÜNCÜ BÂB KAZF (İFTİRA) HADDİ BEŞİNCİ BÂB…

Read More

Umumî Açıklama: Hidâne, çocuk terbiyesini ilgilendiren mühim bir bahistir. Bununla ilgili olarak bilinmesi gereken ve fakat fıkıh kitaplarının arasında kalmış pek çok mesele var. Hidâne, fukahânın târifine göre, “Kız veya erkek çocukların veya kendi işlerinde müstakil olmayan gayr-i mümeyyiz mâtuhların muhafazasına bakmak, onların menfaatlarını mucip hususları deruhte etmek, ezâ ve zarar verecek şeylerden korumak, hayatın icâbâtını hakkı ile göğüsleyebilmeleri için bedenî, ruhî ve aklî terbiyeleri ile meşgul olmak ve mesuliyetlerini duyurmaktır.” Bu devre normal olarak, erkeklerde 7-9; kızlarda 9-11 yaşları arasıdır. Çocuk yemede, içmede, giyinmede, tahâret ve yıkanmada kadına müstağni duruma gelince bu devre sona erer. Kız çocuğu için, hayız…

Read More

Umumî Açıklama: Hased ile gıbta birbirine benzeyen zıd hasletlerdir. Tıpkı tevazu ile tezellül, vekar ile tekebbür, israf ile cömertlik, iktisad ile cimrilik gibi. Bunlar zahirde bir benzerlik taşısalar da hakikatte zıttırlar, biri memduh, diğeri mezmumdur.[1] TARİFİ: Hased, Râğıb´ın açıklamasına göre nimet verilmiş olan kimseden o nimetin zevalini istemek, yani nimetin yok olarak o kimsenin mahrum kalmasını temenni etmektir. Bazı âlimler “kişinin bu nimete, kendisinin sahib olmasını temenni etmesidir” diye tarif etmiştir. Gerçek o ki, hased her iki mânaya da şâmildir.[2] MAHİYETİ Hasedin sebebi, insan fıtratından gelir. Normalde, insanoğlu, kendi hemcinslerine karşı üstün olmak arzusu ile mecbul yaratılmıştır. Bu his gereklidir…

Read More

ـ1ـ عن أنس رضِىَ اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسول اللّه #: يَهْرَمُ ابْنُ آدَمَ وَيَشِبُّ فِيهِ اثْنَتَانِ: الحِرْصُ عَلى المَالِ، وَالْحِرْصُ عَلى العُمُرِ[. أخرجه الشيخان والترمذى . 1. (1666)- Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselam) buyurdular ki: “Âdemoğlu ihtiyarladıkça onda iki şey gençleşir: Mala karşı hırs ve hayata karşı hırs”. [Buharî, Rikâk 5; Müslim, Zekât 115, (1047); Tirmizî, Zühd 28. (2340), : İbnu Mâce, Zühd 27, (4234).[1] AÇIKLAMA: 1- Bu hadis muhtelif vecihlerde geliştir. Buharî´deki bir vechi: “Â-demoğlu büyür, onunla birlikte iki şey daha büyür: Mal sevgisi, uzun ömür sevgisi” şeklindedir. Bir başka vechi ise: “Yaşlının kalbi iki…

Read More