Yazar: admin

Rivayet alimlerinin çoğunluğuna göre Peygamber efendimiz, Fil senesinde dünyaya gelmiştir. Çünkü Fil ve Ebrehe ordusu, Muharrem ayında Mekke´ye hücum etmek üzere gelmişlerdir. Peygamber efendimiz de Fil´in gelişinin 50. gününde dünyaya gel­mişti. Böylece rivayetçilerin çoğunluğu, Ebrehe ordusunun Mek­ke´yi kuşatmasının 50. gününde Peygamber efendimizin dünyaya geldiği görüşünde birleşmişlerdir. Doğumu, şemsî sene itibariyle Nisan (Ağustos) ayına denk gel­miştir. Nisan´ın 20´sinde dünyaya geldiği, Ravzul Enf adlı eserde anlatılırken şöyle denilmiştir: “Peygamber efendimizin doğumu, Rebîulevvel ayında olmuştur ki herkesçe bilinen de budur. Zü-beyr´in dediğine göre Ramazan ayında doğmuştur. Bu görüş, Amine hatunun teşrik günlerinde Muhammed ´e hamile kaldığını söy­leyenlerin sözüne uygun düşmektedir ki, doğrusunu Allah…

Read More

İffetli Amine, karnındaki temiz çocuğu zorlanmadan dünyaya getirdi. Güneş, bu kâinatı aydınlatırken Peygamber efendimizin varlığı da dünyaya ışık saçtı. Siyer kitaplarındaki rivayetler bir çok olağanüstü durumu aktarmışlardır. Bu harikalar, Peygam­ber efendimizin doğumu esnasında ya da doğumundan önce veya sonraki kısa bir süre içinde meydanagelmişlerdir: 1- Denildiğine göre Peygamber efendimiz doğarken putlar ser-nigun olmuşlardır. Yerlerinden kayarak yüz üstü yere düşmüş­lerdir. Çünkü o esnada, putları deviren Muhammed (sav) dünya­ya gelmiştir. Putların yıkılması Amine´nin iradesiyle değil de, her şeye hakim olan ve kahredici güce sahip bulunan Allah´ın irade­siyle olmuştur. 2- Peygamber efendimizin doğumu esnasında bir nur zuhur et­miştir. O nur, Şam saraylarını ve…

Read More

Halime, Muhammed gibi bir insanı yanında alıkoyduğu için hayır ve bereketin, evlerinde devam edeceğinden dolayı sevinçli ve ferahh bir halde köyüne döndü. Daha Önceleri Muhammed´i emziren bakıcılığını yapan bir kadın idi, ama artık sadece Mu-hammed´in bakıcılığım yapacaktı. Bu da ona başka bir yük getiri­yordu. Muhammed´i koruyacaktı. Zira süt emme çağında iken Muhammed onun kucağından hemen hemen ayrılmıyordu. Fakat şimdi ise durum değişmişti. Artık onun kucağında durmuyor. Bi­lakis oyun oynamak için dışarıya çıkıyor, gezip dolaşıyordu. Bu nedenle de onu korumaya ihtiyaç vardı. Korumak için de Halime, peşi sıra dolaşıyordu. Yine bir defasında Muhammed ile süt bacı­sını aramak için Halime hatun dışarıya…

Read More

Muhammed´in anası örnek ve özellikli bir kadındı. Henüz 20 yaşını geçmiş olup çocuğunu yanına alarak Yesrib´i ziyaret etmek istemişti. Anasından sonra Muhammed´e bakıcılık yapmış olan ümmü Eymen´i de beraberine alarak Yesrib yoluna koyulmuştu. Bunun iki sebebi vardı:br>1- Çocuğunu yanına alarak babasının mezarını ziyaret ettir­mek. Bunu vefakarlık uğruna yapmıştı. Muhammed´e, anası çok ikramlarda bulunmuştu. O´nu sevgili kocasının kendisine bırak­tığı bir emanet olarak görüyordu. 2- Bu ziyareti ile, akrabaları olan Neccaroğullarını Muham­med´e tanıtmak istemişti. Çünkü Muhammed´in dedesi Haşini, Neccar oğullarından bir kadınla evlenmişti. Haşim, Zeyd bin Amr´ın kızı Selma ile evlenmişti ki, O´nun nesebi de Neccar oğul­larından Adiyy´e ulaşmaktadır. Adiyy, Medine´de şeref…

Read More

Amine hatun, hoşuna gittiği kadar Neccaroğullarınm yanında ikamet etti. Ancak Haşimoğullarmdan ve Muhammed´in temiz yürekli dedesi, koruyucusu Abdulmuttalib´in uzağında kalmak da istemiyordu. Bu nedenle Mekke´ye geri dönmeyi gerekli gördü. Mekke´ye dönmek için yol hazırlığına başladı ve nihayet yola ko­yuldu. Ancak Mekke´ye gitmekte iken Ebva denilen, Mekke ile Medine arasında fakat Medine´ye daha yakın bir mevkide vefat etti. Nitekim Ravzul Enf adlı eserin sahibi de böyle der. Anasının vefat etmesi üzerine Muhammed, hem babadan, hem anadan yetim kaldı. Ama Cenab-ı Allah Onu insanlığa hak yolunu göstere­cek bir önder olarak koruyacaktı. O, insanlığı rahmete davet ede­cekti. Rahmet peygamberiydi. Çünkü insanlara karşı merhametli…

Read More

Habeşli cariye Ümmü Eymen, Muhammed´i Ebva´dan alıp Mek­ke´ye götürdü. O temiz çocuğu, dedesi Abdulmuttalib´e teslim etti. İyi bir şekilde yaşamış olan Muhammed (sav), o zaman 6 yaşma varmıştı. Abdulmuttalib O´nu himayesine alıp yanında alıkoydu.Abdulmuttalib´in evinde bir sürü küçük çocuklar, genç erkek ve kadınlar vardı. Abdulmuttalib´in evinde Hamza ile Abbas da yaşı­yorlardı. Orada Abdulmuttalib´in eşi ve annesinin amcası kızı Hale de vardı. Hale, aynı zamanda peygamber efendimizin akrabası da oluyordu. Fakat öz anası gibi O´na bakması mümkün değildi. Ken­di kocasının çocuklarına baktığı gibi Muhammed´e de bakması ta­bii ki imkansızdı. Öz anası değil daha çok teyzesi gibidiydi. Çünkü annesinin amcası çocuklarının bakıcısı…

Read More

Şerefli yetim, izzet ve şefkat atmosferi içinde yaşıyordu. Daha önceleri iffetli anasının kucağında, onun vefatından sonra da Ab­dulmuttalib´in evinin bereketi olan Ümmü Eymen´in kucağında yaşamıştı. Abdulmuttalib´in evinde, Kureyşlilerin efendisinin evinde yaşarken zillet ve kahr hissetmemiş, aksine onur, ikram, merhamet ve şefkat duygularını hissetmişti. 8 yaşına varıncaya kadar böyle bir yaşantı sürmüştü. Fakat artık dedesi vefat etmişti. Dedesi Ölüm döşeğinde can çe­kişmekte iken dahi torunu Muahmmed´e olan sevgisini, şefkatini yitirmemişti. Ölünceye kadar onu himaye etmeye devam etmiş, bu işi hakkıyla yapmıştı. Ölümün yavaş yavaş vücuduna girdiğini hissettiğinde Muhammed´i koruması için Ebu Talib´e vasiyette bulunmuştu. Özellikle bu işi Ebu Talib´in uhdesine tevdi…

Read More

Muhammed (sav), her ne kadar ergenlik yaşına girmemişse de gelişip güçlenmişti, ilk gençlik çağına ermişti. Kendisinden leta­fet, riayet merhamet bekleyen çalışmaya yönelmişti. Çalışan in­san zayıflara karşı şefkatli olur. Bu nedenle koyun otlatmaya baş­ladı. Koyun otlatma ve çobanlık işinde dikkat çeken özellik vardır: 1- Çoban, şefkat ve merhamet bekleyen zayıf hayvanları idare etme sanatını Öğrenir. 2- Çobanlık yapacak olan peygamber efendimiz, ilk cahiliyet döneminde, şerefleriyle büyüklük taslama ruhu bulunmayan genç çocuklarla beraber yaşayacak ve onlarla hemhal olacaktı. 3- Çobanlıkta, el emeği vardır. Kazancın en faziletlisi ise, el emeği ile elde edilendir. Peygamber, Sa´d oğulları kabilesinde, Halime´nin çocukları olan süt kardeşleriyle birlikte…

Read More

Doğumundan itibaren peygamber efendimizi Cenab-ı Allah hi­maye etmişti. O´nu sevenler, bakımını üstlenmişlerdi. Bu nedenle sinirleri bozulmamış, Öksüzlüğü döneminde asla yalnız bırakıl­mamıştı. Seven ve sevilen bir insan olarak güzel bir terbiye ile ye­tiştirildi. O da kendini küçültücü durumlara düşmekten alıkoy­muştu. Peygamber efendimizin seçtiği işin yapısı dolayısıyla çeşitli sı­nıflara mensup çocuklarla bir arada yaşaması gerekiyordu. Bu ço­cukların çoğunluğu fakir, hizmetçi ve köle çocuklarıydı. Bunlar bu işi yapmak üzere kiralanırlardı. Çobanlık, üstün vasıflı işler­den sayılmıyordu. Bilakis düşük işlerden biri olarak kabul edili­yordu. Peygamber efendimiz, hizmetçi, köle ve işçi çocuklarıyla bir arada olduğu halde yine de onur ve üstünlüğünü kaybetme­miş, alçalmamıştı. Soyunun üstün-lüğü ve…

Read More

Arap kabileleri arasında Kureyş, ticaretle ünlenmişti. Ku­reyş´in Mekke dışına çıkan kafileleri tüccar idiler. Çünkü Kureyşliler´in yaşadıkları yerde ziraat yoktu. Onlar ekinsiz bir vadide ya­şamaktaydılar. Araplarda, ekonomik gelirler getiren sanayi mev­cut değildi. Ancak Kureyş´in yaşadığı yerde Kabe-i Muazzama vardı ki, orası insanların toplantı yeriydi. Oraya gelenler gü­venlik içinde olurlardı. Kabe´yi uzak yollardan ziyarete hacılar gelirlerdi. Bu sebeple hac mevsiminde panayırlar kurulur, bu pa­nayırlarda ticaret yapılırdı. Ticaretin yanı sıra şiir meclisleri top­lanır, edebi müsabakalar yapılırdı. Malların alınıp satılmasının yanı sıra edebi alış verişler de yapılırdı. Kureyş zenginleri kazancı hep ticaretten sağlardı. Orta halli­ler de güçlerine göre ticaretle meşgul olurlardı.Ellerinde bulunan malları satarlardı.…

Read More