Yazar: admin

Dârülfünûnun (İstanbul Üniversitesinin) Medresetü´l-Mütehassısîn Bölümünde Tasavvuf Kürsüsü Müderrisi olan Seyyid Abdülhakîm bin Mustafa Arvâsî buyuruyor ki: Vâridât-ı ilâhiyyenin hepsi, âdet-i ilâhiyye içinde hâsıl olmaktadır. Yâni, Allahü teâlâ, her şeyi bir sebeb altında ya­ratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuv­vetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimyâ ve biyoloji kânunları diyoruz. Bir iş yapmamız ve bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lâzımdır. Meselâ, buğday hâsıl olması için, tarlayı sürmek, ekmek, ekini biçmek lâzımdır. İnsanların bütün hareketleri, işleri, Allahü teâlânın bu âdeti içinde meydana gelmektedir. Allahü teâlâ sevdiği insanlara, iyilik, ikrâm olmak için ve azılı düşmanlarını aldatmak için, bunlara,…

Read More

Meşhûr velîlerden Ahmed bin Ebü l-Havârî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) buyurdular ki: “Ağlamanın en güzeli ve iyisi, İslâma uygun olma­yan amellerle geçirilen ömür için kulun ağlamasıdır.” Gâziantep velîlerinden Aydî Baba (rahmetullahi teâlâ aleyh) Allahü teâlânın aşkı ile çok güzel şiirler söyledi. Dîvânında hocasının vefâtı üze- rine yazdığı mersiye şöyledir: AĞLAYU AĞLAYU Şeyhim bekâya gitti ben kaldım ağlayu ağlayu Aktıkça kan bu dîdeden sildim ağlayu ağlayu Geldi dil deryâsı cûşa, döndüm ol demek bî-hûşa İhtiyârsız başım taşa, çaldım ağlayu ağlayu Arttı derdim âh ile, göz kan döker dilhâh ile Ser-tâ-kadem eyvâh ile, doldum ağlayu ağlayu Yandı dil nâr-i furkata, sabrolunmaz bu…

Read More

Meşhûr velîlerden Ali Müzeyyen (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyur dular ki: “Bir kalpte, âhiret arzusu çoğaldıkça, dünyâ düşüncesi o kalpten kaybolur.” Tâbiînin büyük âlim ve evliyâlarından Ebû Hâzım Seleme bin Dînâr (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: “Âhirette sana lâzım olacak şeye bugün (dünyâda) öncelik ver. Âhirette sana zarar verecek şeyi de terk et.” Abdülazîz Bekkine (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: “Bu işin (âhiret yolculuğunun) mihveri Allah´ın muhabbetidir.” Konya´ya gelen büyük velîlerden Şems-i Tebrîzî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: “Âhireti kazanmak için çalışmak lâzımdır. Bu, insanı Cennet´e götürüp, Allahü teâlânın cemâlini görmekle şereflenmesine se- beb olur.” Evliyânın meşhurlarından ve Hanbelî mezhebinin büyük…

Read More

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden Abdullah bin Mübârek (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine “Güzel ahlâkı, bir cümlede hülâsa eder misin ” diye sorduklarında; “Kızmamaktır.” buyurdular.Evliyânın büyüklerinden Gavs-ül-âzam Seyyid Abdülkâdir Geylânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) heybetli idi. Az konuşur, çok sükût eder, ko­nuştuğunda gâyet câzib, açık ve net konuşurdu. Şahsı için kızmaz. Din husûsunda aslâ tâviz vermezdi. Misafirsiz gece geçirmezdi. Zayıflara yardım eder, fakirleri doyururdu. İsteyeni geri çevirmez, iki elbisesi varsa, mutlaka birini isteyene verirdi. Yanında oturanlarda; “Ondan daha kerîm ve lütufkâr kimse olamaz.” kanâati hâkim olurdu. Sevdiklerinden biri gurbete çıksa, ondan haber sorar, sevgi ve alâkasını muhâfaza ederdi. Kendisine kötü davrananları affederdi. Kötülüklere dalmış…

Read More

Ruh bilgilerinin, tasavvuf ilminin mütehassısı, son asır âlim ve velîle­rinden Seyyid Abdülhakîm Arvâsî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretleri buyurdular ki: Ahmaklık, hatâda ısrar etmektir. Velîlerin büyüklerinden ve Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhe- binden biri olan Hanbelî mezhebinin imâmı Ahmed bin Hanbel (rahmetullahi teâlâ aleyh) sık sık talebesine buyururdu ki: “İnsanların ahmak sı­nıfı, kendilerinin medh edilmesinden hoşlananlarıdır.” Evliyânın büyüklerinden Ali İsfehânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyururdu ki: “Ahmak olanların sana çok iltifatkâr davranması ve dü­şünme­den cevap vermesi seni aldatmasın.” Hindistan´da yetişen en büyük velî, âlim müceddid ve müctehid İmâm-ı Rabbânî (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: Ehlin gönlü için (âilenin gönlünü almak için)…

Read More

Tebe-i tâbiînin büyüklerinden Abdullah bin Mübârek (rahmetullahi teâlâ aleyh) buyurdular ki: “Kalbinde Allah korkusu çok az olan, dünyâ sevgisi bulunan, haramlardan sakınmayan, âlim olduğunu söylerse şaşı­lır.” Yine buyurdular ki: “Bir âlimin sakınması gereken en önemli husus; Allahü teâlânın haram kıldığı şeylerden uzak durması ve dünyâya gönül bağlamamasıdır.” Tâbiîn devri velîlerinden Abdullah bin Zeyd (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine, ilim sâhipleri sorulduğunda: “Âlimler üç kısımdır. Bir kısmı, ilmi ile amel eder, insanlar da onun ilmiyle amel ederler. Diğer bir kısmı, ilmi ile amel eder, fakat insanlar onun ilmiyle amel etmez. Başka bir kısmı da ilmiyle kendisi amel etmediği gibi insanlar da amel…

Read More

Meşhûr velîlerden Ahmed bin Ebü l-Havârî (rahmetullahi teâlâ a- leyh) buyurdular ki: “Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti, O´na itâatı sev­mektir.” Yine buyurdular ki: Allahü teâlâyı sevmenin alâmeti zikri (her işte O´nun emrine uymayı) sevmektir.” Türkistan´da yetişen büyük velîlerden Ahmed Yesevî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hikmet denilen şiirler yazmıştır. Bu şiirler; Dîvân-ı Hikmet´te toplanmıştır. Bu manzumelerin konularından birisi şudur: Allahü teâlâyı ve O´nun dostlarını her şeyden çok sevmenin lüzumu: Aşkın kıldı şeydâ beni, cümle âlem bildi beni Kaygım sensin dünü günü, bana sen gereksin sen Söylesem ben dilimdesin, gözlesem bu gözümdesin Gönlümde hem canımdasın, bana sen gereksin sen Fedâ olsun sana canım, döker…

Read More

Anadolu´da yaşamış büyük velîlerden Eşrefoğlu Rûmî (rahmetul- lahi teâlâ aleyh) bir sohbetinde Ebülleys-i Semerkandî´den naklen şöyle an­lattı: Bir târihte Bağdât´ta, zenginler hacca gidiyorlardı. Peygamber efen­dimizin aşkıyla yanan bir fakîr de, o sene hacca gitmeye niyet etti ve hac kâfilesiyle yola çıktı. Kâfile hareket etmeden önce, her­kes eşi-dostu ile helâllaştı. Şehir dışına çıkıldığında, zenginlerden biri bir fakîrin de hacca gittiğini görünce; “Bineğin yok, azığın yok. Sen hacca nasıl gide- ceksin Bâri cebinde birkaç bin altının var mıdır ” diye alay etti. Fakîr, bu zengi­nin alaylı sorusuna çok üzüldü ve; “Allahü teâlâ ne güzel vekîldir. Mahlû­kâtın rızkını o vermektedir. Hepimiz O´nun verdikle­rini…

Read More

Âlim ve evliyâdan Amr bin Mürre (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretle­rinin talebesi Selîm bin Rüstem anlatır: Amr bin Mürre talebele­rine ana-baba hakkına çok riâyet etmelerini söyler ve Peygamber efen­dimizin bu hususta buyurdukları şu hadîs-i şerîfi rivâyet ederlerdi. “Birisi Resûlullah efendimizin yanına geldi ve; “Ey Allahü teâlânın peygamberi! Ben beş vakit namazı kılıyorum, Ramazân-ı şerîf orucunu tutuyorum. Zekâtımı veriyor ve haccımı yapıyorum. Benim için başka bir şey var mı ” diye sordu. Peygamber efendimiz de; “Kim ana ve baba hakkına ri­âyet ede­rek bunları yerine getirirse, peygamberlerle ve sıddîklarla berâ­ber olur.” buyurdu. ANNEYE HİZMET Bâyezîd-i Bistâmî, çocuk iken kendisi, İlim için mektebe, göndermişti,…

Read More

Evliyânın meşhûrlarından Ahmed bin Âsım Antâkî (rahmetullahi teâlâ aleyh) hazretlerine “İnsanların arasına karışıp, onlarla berâber ol­mak hususunda ne buyurursunuz ” denilince: “Eğer akıllı, her yönüyle güvenilebilen, din ve dünya işlerinde sağlam birini bulabilirsen onunla berâber ol ve arkadaşlık yap. Böyle olmayanlardan, arslandan kaçar gibi kaç.” demiştir. Velîlerin büyüklerinden ve Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhe­binden biri olan Hanbelî mezhebinin imâmı Ahmed bin Hanbel (rahme- tullahi teâlâ aleyh) sık sık talebesine buyururdu ki: “İstediklerini vermediğiniz zaman kızan, kırılan veya küsen arkadaş, gerçek arkadaş değildir.” Yine buyururdu ki: “Bir kimse, sadık bir arkadaşını kaybederse, ken­disi için zillettir.” “Ayıplardan uzak arkadaş arayanlar, arkadaşsız…

Read More