Yazar: admin

1. “Ey iman edenler!” Râzî tefsirinde der ki: “Bu âyetlerin nazmında münasebet açısından makul bir güzellik vardır. Çünkü inatçı şu üç halden uzak değildir. 1- Ya inadına devam eder. 2- Yahut inadını terketmesi beklenir. 3- Yahut da inadı terkedip teslimiyyet gösterir. İşte Allah Teâlâ bu âyetlerde hali beyan ederek onlara her bir durumda halin gereğine göre muamele edilmesini müslümanlara emretmektedir. Bunlar içinde (60/4) âyeti birinci duruma (60/7) âyeti ikinci duruma, (60/10) âyeti de üçüncü duruma işarettir. Ayrıca bütün bu âyetlerde güzel ahlâka sevk ve teşvik eden hoş uyarılar vardır. Çünkü Allah Teâlâ bu üç hali karşılamada müminlere en güzel olan…

Read More

1. Göklerdeki ve yerdeki herşey Allah´ı (yahut Allah için) tesbih eder. Hiçbir şey yoktur ki, yaratıcısının kemaline ve noksanlık alâmetlerinden berî olduğuna delil olmasın (Bu konuyla ilgili İsra Sûresi´nde bulunan “O´nu tesbih etmeyen hiçbir şey yoktur.” (İsrâ, 17/44) âyetine bkz.) Bu tesbih, yaratılışta mevcuttur. Binaenaleyh insanlar da, irade hürriyetlerini kullanmak suretiyle Allah´ı her türlü kusur ve eksiklikten tenzih etmeli, O´na şirk ve noksan sıfatları isnad etmekten sakınmalıdırlar. Bu yüzden bir önceki sûrenin sonunda beyan edildiği şekilde galib oldukları zaman aldanıp da aşırılığa sapmamalı, o yardım ve galibiyetin Allah´tan geldiğini onu veren Allah´ın almaya da kudretinin bulunduğunu, düşmez kalkmaz varlığın yalnız…

Read More

1. Sana geldikleri vakit. Buradaki hitap Resulullah´adır. Yani ya Muhammed! Senin meclisine gelip hazır oldukları vakit o münafıklar dediler. Münafık, Bakara Sûresi´nin başında izah edildiği gibi dışı müslüman, içi kâfir olan iki yüzlü ve bir şeye karar veremeyen kimse demektir ki duruma göre değişiklik gösterir. Her münafık riyakâr fakat her riyakâr münafık değildir. Çünkü riya imana muhalif olmayarak bazı amellerde de olabilir. Asıl münafıklık ise, inancın tersine, imandaki riyakârlıktır. Bununla beraber sırf amelî olan münafıklık da vardır. Bu yönden nifak ile riya birbirine yakındır. Bir sahih hadiste buyurulmuştur ki: “Münafığın alâmeti üçtür. Konuştuğu zaman sözüne yalan karıştırır. Düşmanlık ettiği zaman…

Read More

1. Yukarılarda ve aşağıda bulunan bütün yaratıklar her zaman, devamlı surette Allah´ı tenzih eder durur. Bu sûrenin böyle tesbih ile başlaması, önceki sûrede zikredilen İlâhî üstünlüğün bir beyanı, müminleri Allah´ı zikre teşvik etmenin bir müeyyidesidir. Ayrıca eceli gelen bir kimsenin ecelini tehir etmemesi de, kudretindeki bir kusurdan dolayı değil; zat, sıfat ve fiillerinde her noksanlıktan berî olarak mülk ve tasarruflarında tam üstünlük ve hakimiyyetinden dolayı olduğuna bir tenbih ve bu sûrede zikredilecek yeniden dirilme konusunda bir mukaddime demektir. Ölüm, gözlerinin önünde duran gafiller, kâfirler anlamaz düşünmezlerse de göklerde ve yerde her ne varsa Allah Teâlâ´nın kemal ve yüceliğini her an…

Read More

Ey Peygamber! ünvanıyla anılan ve ta´zim edilen Peygamberlerin sonuncusu! Burada önce Peygamber´e nida ile başlanması onun, ümmetin tebliğcisi ve önderi olduğunu göstermesi yanında, beyan edilecek boşama tarzının onun şeriatına ait Allah tarafından gönderilen yeni bir hüküm olması hasebiyle, duyurma ve tebliğine itina gösterilmesi hususunda bir tenbih ifade etmektedir. Yoksa açıklanacak hüküm, Peygamber´in kendisine mahsus olmayıp umumidir. Onun için hitab genelleştirilerek buyuruluyor ki kadınları boşadığınız vakit yani boşamak istediğiniz takdirde onların iddetlerini gözeterek boşayın, yani âdetleri olan sayılı hayız günlerini hesab ederek ondan önce temiz zamanında bir talak ile boşayın. İşte talak verilecek olunca onun en güzel ve sünnet olan şekli,…

Read More

Ey Peygamber! Bu nidâ her şeyden evvel bir ta´zim hitabıdır. Sonra da yapılacak ihtardan asıl maksadın kendi şahsı itibarıyle değil, nübüvvet vasfı itibariyle ümmete tebliği istenen hüküm olduğuna işarettir. Niçin haram ediyorsun Muzâri sîgası hal mânâsı ifade etmekle beraber, istikbâle de ihtimali vardır, binaenaleyh bu sözün mânâsı, “niçin haram kılıyorsun ” demek olabileceği gibi, “niçin haram kılacaksın ” şeklinde de olabilir. Cümlede yer alan soru edatı da inkâr anlamındadır. Bundan dolayı nehiy ifade etmektedir. Yani “İyi değildir, böyle yapma!” demektir. Yukarıda da işaret ettiğimiz gibi tahrim, itikâdî, sözlü veya fiilî olabilecek nitelikte inşâî (dilek kipiyle yapılan) bir haramlıktır. Allah´ın haram…

Read More

“Ne yücedir O ki…” (Bu konuda bilgi için Furkan Sûresi´nin baş tarafına (25/1) bkz.) Yani ezelî kemal sıfatı, sonsuz hayır ve bereketleriyle evvel ve âhir, âşikâre ve gizlide her şeyden üstün olarak daim ve bâki olan, yüceliği öteden beri beyan edilegelen delil ve eserlerinin, lütuf ve nimetlerinin, fiil ve tasarruflarının akıllara sığmaz görüntüleriyle apaçık bulunan ne yüce feyyâz (bereket ve bolluk veren)dır, O Hak Teâlâ. Mülk O´nun elindedir. Yerde ve gökte, bütün kâinatta, dünya ve ahiret tasarruf ve saltanatı, yaratma ve yok etmesi, ele geçirme ve yönetmesi, emrini yerine getirtme ve hükmünü icra etmesi, iyi davranması ve zorlaması, cezalandırması ve…

Read More

Nûn vakıf halinde sakin okunur. Üzerinde durulmayıp geçilmesi halinde, kırâetlerin çoğunda izhar ile, bazısında da gunneli veya gunnesiz idğam ile okunur. Ta ilk de geçtiği üzere, bizim için lügat yönüyle olmasa bile mânâ itibariyle müteşabih âyetlerdendir. Bunun görünüşü gibi hecâ harflerinden bildiğimiz “nun” harfi olmasıdır ki Rahman, Kur´ân isimlerinin sonunda olduğu gibi gunneli bir sestir. Bir nokta ile bir hokka ve çanak gibi daireyi andırır bir şekilde yazılır. İsmi de, başı ve sonu bir olan lafzıdır. Harf denilen sesler içinde en titreşimli ses olması ve yaratılış kitabının düzeninde derece derece tek ve basit şeylerden bileşimler dizilerek baştan sona hakkın varlığını…

Read More

O Hâkka. Bu, isim cümlesinin mübtedâsı, bundan sonra gelen kısım haberdir. “Ahid lâmı” ile el-Hâkka, el-Vâkıa, es-Sâa gibi kıyamet gününün isimlerinden olduğunda bir anlaşmazlık yoktur. Fakat ve gibi kavramlarla ilgisine ve sıfatlıktan isimliğe geçirilmesine göre bu kelimenin ne gibi bir anlam ifade ettiği hakkında on kadar izah şekli nakledilmiştir. 1. Hakk kelimesi “sabit ve gerekli” mânâlarında alındığı takdirde el-Hâkka; meydana gelmesi gerekli olan, geleceği hiç kuşkusuz sabit olan saat demektir. 2. Hakk kelimesi, bir şeyi hakikati üzere tanımak ve tanıtmak mânâsına mastar olarak düşünüldüğünde “el-Hâkka”, kendisinde durumların hakkıyle tanınacağı, yani eşyanın hakikatini açıp ortaya çıkaracak saat demektir. 3. el-Hâkka, “işlerin…

Read More

1. İstedi, dilendi, dua etti, sordu anlamlarına gelir. “İstedi” mânâsı diğer mânâların hepsini ifade edebilir. Nâfi, İbnü Âmir, Ebu Cafer kırâetlerinde hemzesiz gibi okunur ki, aynı mânâya gelebilmekle beraber “aktı” demek de olur. “Bir sâil yani bir isteyen veya soran yahut akan bir sel”. Burada tefsirciler bu âyetin iniş sebebi ile ilgili üç görüş zikrederler. BİRİNCİSİ, Nadr b. Hâris “Ey Allah! Eğer bu senin tarafından gelmiş bir hak kitap ise, durma üzerimize gökten taşlar yağdır veya bize daha acıklı bir azap ver.”(Enfal, 8/32) demişti. Bunun üzerine bu âyet indi. Çoğunluğun görüşü budur. Bazıları Ebu Cehil´in “Haydi üzerimize gökten bir parça…

Read More