Yazar: admin

1-4- Âyetleri “tafsîl olunmuş” hem lafzı itibarıyla fâsılaları ve sûrelerinin başları ve sonları ayırt edilmiş, hem de mânâsı itibarıyla vaad ve tehdit, kıssalar ve ahkâm ve diğer kısımlara ayrılarak açıklanmış ve izah olunmuştur. (Hud Sûresi´nin başındaki Hud, 11/1 âyetinin tefsirine bkz.) “Kalblerimiz örtüler içinde…” Bunu söyleyenler Ebu Cehil ile yanında bulunan Kureyş´ten bir topluluktu. Hz. Ömer´den rivayet olunmuştur ki Kureyş Resululallah´a doğru bakmışlardı. Resulullah onlara “Sizi İslâm´a gelip de Araplara efendilik etmekten alıkoyan nedir ” buyurdu. Dediler ki: “Ya Muhammed, biz senin söylediğini anlamıyoruz, işitmiyoruz, kalplerimizde gılîf var”. Ebu Cehil de tuttu kendisiyle Resulullah´ın arasına bir perde çekip ya Muhammed…

Read More

1-8- Bunların iki isim olması gerektir. Onun için araları ayrılmış ve iki âyet sayılmış gibi bir isim olduğuna göre ayırılması, başında diğer “Hâ-mîm”lere uygun olması için denilmiştir. Böyle, bu vahiy tarzı ile veya ilerde gelecek mânâ ile vahiy veriyor ve verir sana ve senden önceki peygamberlere. Keşşaf sahibi burada şöyle der: “Yani bu sûrenin kapsadığı mânâlar öyle mânâlardır ki yüce allah onun aynısını hem bu sûrenin dışında sana vahy etmiştir, hem de senden önceki peygamberlere vahyetmiştir. Bu şekilde yüce Allah bu mânâları Kur´ân´da ve semavî kitapların hepsinde tekrar buyurmuştur. Çünkü bunlarda eninde sonunda kullarına beliğ bir uyarı ve büyük bir…

Read More

1-3- O apaçık kitap hakkı için. “Hâ-mîm”de yemin mânâsı bulunduğuna göre (vav) atıf vavı olmadığına göre yemin içindir, o açık kitap, Allah yolunu apaçık gösterir bir nur olan o parlak kitap, yani Kur´an. Kur´ân´ın şanını beyan ederken yine Kur´ân´a “beyan” vasfı ile yemin edilmesi onun kendini tanıttırmak için başka delile muhtaç olmayıp bizzat “beyyin” (açıklayıcı) olan bir nur olduğunu ifade içindir. Aynı zamanda ona yemin edilmesi hakkına tazim emrini gerektirdiğinden meâlde bu lazım mânâyı gösterdik. 4- Kitabın aslı, ana kitap, yani Levh-i mahfuz yahut onun da aslı olan Allah´ın ilmi, herhalde çok yüksek, indirilmiş olan kitapların hepsinden yüksek, çok hikmetli…

Read More

1-3- “Hâ-mîm”, Rahmân´ın Muhammed´in ruhunda tecelli eden ledünnî, ilâhî rahmetinin icmalî bir remzidir. Hem de o apaçık kitaba and olsun. MÜBİN beyanı güzel, ifadesi parlak, apaçık kitap bir bakıma levh-i mahfuz olabilirse de Kur´ân olması zamir itibarıyla daha açık, daha uygundr. Ki biz onu mübarek bir gecede indirdik. Çoğu tefsir bilginlerinin görüşüne göre, bu mübarek gece, “Kadir” gecesidir. İkrime ve daha bazıları ise Şaban´ın yarısı gecesi demişlerdir. Keşşaf tefsirinde der ki, âyette geçen “Mübarek gece” kadir gecesidir. Bir de denildi ki, Şaban´ın yarısı gecesidir ki bunun dört adı vardır. “Mübarek gece”, “Berae gecesi” “Sakk gecesi”, “Rahmet gecesi”. Ve denildi ki…

Read More

1- Mübtedâ veya haber, veya yemin ve yahut nidâ (seslenmek, ünlem)dır. 2-2- “Bu kitabın indirilmesi” TENZİL: malum masdar indirmek veya mechul masdar indirilmek, veya ism-i mef´ûl mânâsına gelen masdar olup indirilme kitab mânâlarına gelebilir. Yani bu sesleri Allah´tan kitap indirme, indirilmedir. Veya bu Kitap Allah´tan indirilmiş kitapdır. Veya bir kimseye kitabın indirilmesi, elçiliğin verilmesi veya bu kitabın indirilişi O, Aziz, Hakîm Allah´tandır. Kazançla yapılmaz, çalışmakla uydurulmaz. Çünkü Allah, Aziz, emrinde gâlip ve tedbirinde hükm ve hikmet sahibidir. Bundan dolayı bu kitap da aziz ve hakîmdir. 3- Şüphesiz ki göklerde ve yerde müminler için nice âyetler (deliller) vardır. Yani delil ve…

Read More

1-10- İlimden geriye kalmış bir eser, önceki peygamberlerin ilimlerinden kalma rivayete dayanan bir ilim. Yahut toz üstüne bir yazı, “De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim.” BİDİ´, BİD´AT, âdette hiç örneği geçmemiş yeni türemiş, türedi, yani ilk olarak peygamberlik iddia eden, yahut hiç bir peygambere benzemeyerek, kendi kendine Allah´ın izni olmaksızın bir takım örneği olmayan şeyler icad edecek bir icadcı değilim. İsrailoğulları´ndan bir şahid de onun bir benzerine şehadet edip iman getirir. Buradaki zamirinde iki ihtimal vardır. Biri Kur´ân´a, biri de peygambere raci olmasıdır. Kur´ân´ın Tevrat gibi Allah kitabı olduğuna, yahut Hz. Peygamber´in Musa gibi bir peygamber olduğuna şehadet ederek iman…

Read More

1- O kimseler ki küfredip Allah yolundan yüz çevirmekte yahut men etmektedirler. SADDÛ: Yüz çevirmek, aldırmamak mânâsına mastarından lâzım yahut da men etmek, çevirmek mânâsına ´den müteaddi olabilir. İkisiyle de tefsir edilmiştir. Keşşaf haşiyesi Keşf´te der ki: Birincisi daha açıktır. Çünkü: “De ki işte benim yolum budur. Basiretli olduğum halde Allah´a davet ederim.” (Yusuf, 12/108) buyurulduğuna göre Allah yolundan sapmak Muhammed (s.a.v)´in getirdiği doğru yoldan yüz çevirmektir. İkinci âyette: “Ve o kimseler ki iman etmekte ve salih salih ameller işlemekte ve Muhammed´e indirilene inanmaktadırlar.” buyurulmasına karşılık şekliyle uygun olan da budur. Gerçekten bu iki âyetin getirilmesi kâfirlerle müminlerin ve özellikle…

Read More

Fetih sûresinin indirildiğini haber verdi. Ahmed, Buhâri, Tirmizî, Nesai, İbnü Mâce ve İbnü Merdûye de Ömer b. Hattâb (r.a.)´da şöyle rivayet etmişlerdir: Demiştir ki; Resulullah (s.a.v.) ile seferde idik, ona bir şeyden üç kere sual ettim, cevab vermedi ben de devemi sürdüm, sonra topluluğun önüne geçtim ve hakkımda Kur´an indirilmesinden korkmuştum, çok durmamıştım bir bağıran işittim, bana bağırıyordu korktu, zannediyordum ki hakkımda bir şey indirildi, vardım Hz. Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: “Bu gece üzerime bir sûre indirildi, bana dünya ve onun içindekilerden daha sevgili: “Doğrusu biz sana apaçık bir fetih ihsan ettik. Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar.”…

Read More

Ey iman edenler! Hitabın böyle nida ile başlaması karşıdakiler gelecek sözün önemini, dikkat ve özenle dinlenmesi gereğini hatırlatır. İman özelliği ile sıfatlandırmak da sevinç ve neşe vermek ve imanın, o söylenecek sözü korumaya yönelttiğini, ve bozukluğa engel olduğunu, bütün o özelliğe sahip olanlara ilan etmektir. Yani Ey iman şerefi ile mutlu olan kimseler! Haberiniz olsun, bütün sizlere o imanın, dikkat ve özenle dinleyip tutmayı gerektirdiğine dair önemli bir tebliğ yapılıyor, şöyle ki: Allah ve Resulünün önüne geçmeyin, geçirtmeyin. Takdim´den nehy-i hazırdır. TAKDİM, aslı itibarıyla müteaddi bir fiildir. Bir şeyi diğerinin üzerine geçirmek demektir ki çoğunlukla ikinci mef´ûlüne ile müteaddi olur.…

Read More

Bu sûre ile Sûresi´nin başlayışında fazla bir benzeyiş vardır. İlk önce, ikisi de birer harf ve Kur´ân´a yemin ve ile başlıyor. Kâfirlerin şaşkınlıklarından bahsediyor. O sûrenin baş tarafında “Bu öğüt dolu Kur´ân´a and olsun.” (Sâd, 38/1) sonunda “O (Kur´ân) bütün alemler için bir öğüttür.” (Sâd, 38/87). Bu sûrenin başında “Bu şerefli Kur´ân´a andolsun.” sonunda “Benim tehdidimden korkanlara bu âyet ile öğüt ver.” (Kaf, 50/45) buyuruluyor. Onda imanın şartlarından ilk esas olan tevhide, bunda ölümden sonra dirilmeye ve haşre dikkat çekilmiştir. Yazılışta harf, okunuşta kaf isim şeklindedir. Açıkça anlaşılan harfin ismi, bundan da bu sûrenin ismidir. Bu vesile ile Kaf dağından…

Read More