Yazar: admin

1-5- Muhsinler (iyilik yapanlar)a bu Kur´ân´da indirildiği şekilde amelde ihsan yapanlar. Bakara Sûresi´nin başında “müttekiler için bir hidayettir.” (Bakara, 2/2) buyurulmuştu. Burada ise; “İhsanda bulunanlar için bir hidayet ve rahmettir” buyuruluyor. Nişâbûrî tefsirinde der ki: “Burada ´muhsinin´ (ihsanda bulunanlar) denildiği için bir de rahmet ilâve buyurulmuştur. Çünkü ihsan derecesi takvanın üzerindedir. Çünkü Peygamber (s.a.v.) “İhsan, Allah´ı görüyormuşsun gibi O´na ibadet etmendir.” buyurmuştur. Allah Teâlâ da “Allah, şüphesiz müttekilerle ve ihsanda bulunan (iyilik yapan) kimselerle beraberdir.” (Nahl, 16/128) ve “İyilik ve güzel amel yapanlara, daha güzeli var ve bir de fazlası vardır.” (Yunus, 10/26) âyeti kerimeleriyle buna işaret buyurmuştur. Burada “gaybe…

Read More

1-4- Kendilerine senden önce bir uyarıcı gelmemiş olan bir kavmi korkutman için, buyurulduğu üzere “İçlerinde bir uyarıcı gelip geçmemiş olan hiçbir kavim yoktur.” (Fâtır, 35/24). Şu halde burada “Kendilerine hiçbir uyarıcı gelmedi.” denilmesi, “Ey kitap ehli, peygamberlerin bulunmadığı bir zamanda size (âyetlerimizi) açıklayan peygamberimiz gelmiştir.” (Mâide, 5/19) âyetinin ifadesince fetret zamanına (peygamber bulunmayan devre) işaret olmuş olur. “…altı günde… sonra Arş üzerine istivâ etti (hakim oldu).” (A´raf, 7/54. âyete bkz.) 5-6- Gökten yere, yukarıdan aşağıya emri tedbir eder (düzenler). Yani O´nun Arş´ta istivâsı (hükümran olması), Tevrat´tan zannedildiği gibi dinlenmek mânâsına değil, emri düzenlemekle hüküm ve saltanat yürütmek mânâsınadır. TEDBİR: Bir…

Read More

1- Ey Peygamber! Geçmişte indirilen kitaplarda adı sanı bilinen şanlı peygamber! Sadece Allah´tan kork, başkasından değil. Bu yüce sûrede Peygambere karşı kâfirlerin ve münafıkların dedikodularına sebep olacak bazı hükümler ve ilâhî emirler indirileceğinden onlara karşı her şeyden önce peygamberi desteklemek için bu hitab ile başlanmıştır. Bu hitab, Ahzab savaşı ile hınçlarını alamayan kâfirlerin ve münâfıkların Zeyd ve Zeyneb meselesi yüzünden koparacakları yaygaraları, yayacakları yalan ve düzmece sözleri ile, başka bir saldırı hazırlayacaklarına işaret ederek onların da öbürleri gibi bir etkisi olmayacağını önceden haber veren ilâhî bir emirdir. Onun için buyuruluyor ki, takvayı Allah´a yap! Allah´tan kork. Kafirlere ve münafıklara itaat…

Read More

1-Kur´ân´da hamd ile başlayan beş sûre vardır. İkisi ilk yarısında, En´am ile Kehf; ikisi de son yarısında bu sûre ile bundan sonraki Melaike (diğer adıyla Fâtır) Sûresi, birisi de Fatiha´dır ki, hem ilk yarı ile okunur hem son yarı ile. Razî der ki: “Bunun hikmeti şudur: Yüce Allah´ın nimetleri pek çok ve bizim saymaya gücümüz yok olmakla birlikte, esas itibarıyla iki kısımdır: Birisi “İycad” (yoktan var etme) nimeti, birisi de “İbka” (devamlı ve sürekli kılma) nimetidir. Çünkü yüce Allah bizi önce rahmetiyle yaratmış ve bizim için durabileceğimiz şeyler de yaratmış, yoktan var etmiştir. Bu nimet birde iade olunacaktır. Çünkü O…

Read More

1- Göklerin ve yerin yaratıcısı, yani bütün alemi yokken yaratan, fıtratını ilk başta yoktan var eden yahut yaran, yoktan varlığa çıkaran ve yine yaratacak, “Gök yarıldığı zaman.” (İnşikak, 84/1) ve “Gök yarıldığı zaman.” (İnfitar, 82/1) hükmünü yerine getirecek olan. En´am Sûresi´nde de geçtiği üzere, “Fatara” aslında yarmak mânâsınadır. Rağıb, uzunluğuna yarmak der. Bundan daha önce örneği geçmeksizin ilk olarak yaratmak mânâsına meşhur olmuştur. Bu mânâya göre “Fatır” ilk yaratmaya göredir. Ve di´li geçmiş zaman mânâsına olacağı için, izafet-i maneviye olarak “marife” olup Allah kelimesine sıfat olmuştur. Bu şekilde ahirete, ikinci yaratılmaya işareti, intikalî ve istidlalî olmuş olur. Bununla birlikte bazı…

Read More

1-2-3- Yâsin, çoğunluğun görüşüne göre Halil ve Sibeveyh´in açıkladıkları gibi sûrenin ismidir. Bazılarına göre yemindir. Allah Teâlâ´nın isimlerindendir. Bazılarına göre de Allah Teâlâ´nın kelâmını açtığı bir söz anahtarıdır. Bakara Sûresi´nin başında hakkında yapılan açıklama genel olarak burada da geçerlidir. Yalnız burada özel olarak şu iki rivayet vardır: Birisi, İkrime vasıtasıyla İbnü Abbas´tan rivayet edildiği üzere, Ey insan! demek olmasıdır. Birisi de Saîd b. Cübeyr´den rivayet edildiği üzere Hz. Peygamber´in bir ismi olmasıdır ki, “Emin ol ki sen, hiç şüphesiz gönderilen peygamberlerdensin.” hitabı bunu andırır. Şifâ-i Şeri´fte anlatıldığı üzere Nakkaş, Hz. Peygamber´den: “Benim Kur´ân´da yedi ismim vardır: ´Muhammed, Ahmed, Tâhâ, Yâsin,…

Read More

1- “Saf bağlayıp duranlara andolsun…” yemin içindir. “O saf dizip duranlara andolsun” mânâsını gösterir. SÂFFÂT, saf yapanlar demektir ki, Ebu´s-Suud´un açıklamasına göre hem dizilip saf olanlar, hem saf dizenler mânâsına gelir. İleride gelecek olan “Saf bağlayanlar elbette biziz.” (Sâffât, 37/165) âyeti de bu iki mânâ üzerinde döner dolaşır. Saff, birçok şeyleri, düz bir çizgi nizamı üzerinde sıra ile dizmek mânâsına masdar olup, dizilen sıraya da isim olarak “Saff” denilir. Namaz saffı, harb saffı nizamı gibi. Allah´ın hükümranlığında çeşitli mertebelerde tam bir düzen ile dizilip, vazife gören meleklere yemin ediliyor ki, bunda İslâm için istenen cemaat, cihad, ilim kuvvetleri gibi teşkilatın…

Read More

1-4-Rivayet olunuyor ki, Ebu Talib hastalandığı zaman Kureyş´ten bir heyet geldi. İçlerinde Ebu Cehil de vardı. Yanına girdiler. “Kardeşinin oğlu bizim ilâhlarımızı kötülüyor, şöyle yapıyor, şöyle şöyle diyor. Ona haber göndersen de bundan men etsen” dediler. Haber gönderdi. Resul-i Ekrem (s.a.v.) geldi, odaya girdi. Ebu Talib´in yanında bir kişilik yer vardı, oraya oturmasın diye Ebu Cehil sıçradı, oraya oturdu. Resulullah, amcasının yakınında oturacak yer bulamayınca kapının yanında oturdu. Ebu Talib: “Ey kardeşimin oğlu! Kavmin yine senden şikayet ediyorlar, ilâhlarını kötülüyorsun, şöyle şöyle diyorsun, iddiasında bulunuyorlar” dedi. Onlar da birçok şeyler söylediler. Resulullah söz aldı: “Ey amca! Ben onları bir kelime…

Read More

1- Bu kitabın indirilişi Allah´tandır. Başkası veremez. Zorlama ile yapmacık hareketlerle yapılamaz. Peygamberlik, kazanma ile elde edilemez ve zorla alınamaz. Çünkü Allah öyle azîz, öyle hakîmdir. “Azîz” iki mânâya gelir: Birisi mağlup olmaz, galip ve kadir, bir de ortağı ve benzeri yok, yalnız demektir. Allah Teâlâ hakkında ikisine de uygun düşecek bir mânâ kastedilmesi lazım gelir. Bilhassa bu iki vasfın söylenmesiyle hem Kur´ân´ın azîz, hakîm bir kitap olduğuna dikkat çekmek, hem de anlatılacak tevhide bir hazırlıktır. 2- Hakkıyla; hak ile, hak olarak. mülabese, musahabe veya sebebiye olmak üzere bunda birkaç yön muhtemeldir. Mülâbese olduğuna göre hakka mülâbis, yani haklı olarak,…

Read More

1-6- gibi ne kastedildiğini Allah bilir. (Oraya bak!) Gerçi muhkem muhkemat ümmülkitab-ı sînede Kim bilir ´den maksûdı Rahmânım nedir “Hâ mîm”, “Rahman, rahim” harflerinden olduğu için o iki isme işaret veya yemin olduğu söylenmiş ve “elif, lâm, râ”, “Ha mim”, “Nûn”un, “Er-Rahmân” okunduğu da söylenmiştir. Bundan dolayı olmalıdır ki bazıları “Ha mim”in, “Havamim” veya “ha mimât” “Hâ mîm”ler diye çoğul yapılmasını caiz görmemiş, sûrelerin birden çokluğuna işaret kastolunduğu zaman “Âlü Hâ mîm” denilmesini tercih eylemişlerdir. Bu yüzden “Ha mim” sûreleri, rahmânî ve rahimî rahmetten birer örnektirler. Bununla birlikte “Ha mim” harfleri Hamd´in başı, Muhammed isminin de ortasıdır. “Ey Muhammed” demek…

Read More