Yazar: admin

79- Ebû Hanîfe´nin Ashabının Kavîllerînîn Çok Olması Ve Bunun Sebepleri Hanefiyye Mezhebinde kaviller pek çoktur ve muhteliftir. Kaviller muhtelif olduğu için birbirine mübayin hükümler de var­dır. Ebû Hanîfe´den ve ashabından muhtelif rivayetler naklolunu­yor. Bazan bir mes´ele hakkında bir hüküm rivayet olunuyor. Baş­ka bir rivayette ona muhalif bir hüküm rivayet ediliyor. Mezheb imamları birbiriyle ihtilâf etmişlerdir. Ebû Hanîfe´-ye bâzan Ebû Yusuf´la Muhammed muhaliftir. Bazan Züfer üçü­ne muhalefet eder. Ebû Yusuf´la Muhammed´in birbiriyle ihtilâf ettikleri olur. Hattâ bir mes´ele hakkında bâzan Ebû Hanîfe´den iki re´y rivayet olunur, bunlardan birinde rücû, ettiği söylenir, bâ­zan bu rücû´ sabit olmaz. Hangi re´y daha eski, hangisi…

Read More

93- Mezhebin Küfe´de Kurulup Oradan Her Tarafa Întîşarı Hanefiyye mezhebi Kûfe´de doğdu. Ebû Hanîfe´nm ders hal­kasında teessüs etti. Sonra mezhebin üstadının vefatı üzerine ule­ma onu Bağdad´da öğrenip Öğretmeğe devam ettiler. Bundan son­ra mezheb îslâm diyarının birçok taraflarına yayıldı. Irak, Suriye, Mısır, Anadolu, Maverâünnehir Hanefiyye mezhebini kabul etti. Sonra bu hududları da aşarak Hind ve Çin Müslümanlarının yegâ­ne mezhebi oldu. Bugüne kadar o uzak diyarlarda tele mezhep ha­linde kalmıştır. Hind ve Çin Müslümanları ibâdetlerinde ve aile nizamlarında Hanefiyye mezhebine uymaktadırlar. 94- Ebü Yusuf Başkadı Olunca, Mezhebin Nüfuz Kazanıp Kuvvetlenmesi Ebû Hanîfe´nin birinci talebesi îmam Ebû Yusuf, Harun Reşid´in Kadısı olunca, Hanefiyye…

Read More

Uzunca boylu, mükemmel, halûk bir insan; Vakar u heybeti üstünde, vechi ptir-lemean; Serinde bir de beyaz, mürtefice bir serpuş, Sarıkla üstü muhallâ; bu merdüm-i pürhûş Libası hayli müzeyyen, latif, sade, güzel;. Bir ibtisam-ı meîâhatla kendisi ecmeî. Yürürken öyle mehîbâne bîr metanetle, Kulübe vezbeder ilkâ eder muhabbetle. Nİgâh-ı dikkatli bir dûrbin-i hikmettir. Nida-yı re´feti her gûşe mahz-ı nimettir. Diyanet ehline bir müktedâ-yi efhamdır, Sufûf-ı müctehidîne îmam-ı A´zam´dır. Sekseninci senesi Hicret-i hayrul-beşerin Hüzne gark olduğu bir demdi bütün bahr u berin. Pay – cndaz-i şuhud oldu o Nu´man-ı güzin, Rah-i hakta yeniden parladı bîr meş´al-i din. Ceddinin ismi de Numan, pederiyse Sabit,…

Read More

Babam Şeyh Hazretlerinden (k.s.) şunları duydum: ‘ Bu adap, bu ilke ve prensipler, insanın canı istediğinde yiyip içmesi için yanı başına koyacağı yiyecek ve meyve değildir. Tam aksine, bunlarla sürekli meşgul olmak, bu adap uğruna çaba ve gayret sarf etmek gerekir. Bir kısım insan da bu tarikatı ve adabı kendi malları ya da veraset yoluyla kendilerine intikal eden bir şey zannediyorlar. Kesinlikle hayır! Bu tarikat ve adap, uğrunda çalışıp çabalayan ve bu yolda emek sarf eden kimselerin malıdır, onlara aittir. Bu parlak, değerli ve pek yüce ilkeler ancak çalışarak elde edilir. Dolayısıyla bu uğurda kim daha fazla gayret sarf ederse…

Read More

Kuşkusuz yüce Allah’ın insanı Sünnet-i seniyye’yi yaşama ve koruma konusunda başarılı kılması, Hazret-i Peygamberin yaşadığı bir hayat tarzını ona nasip etmesi, İlahi nimetlerin en büyüğüdür. Nebevi çizgide yaşamayı prensip edinen, dünyada mutlu bir hayat süreceği gibi ahirette de Allah’a yakın olan kullardan olur. Nebevi Sünnet, Hazret-i Peygambere (sav.) nispet edilen söz, fiil, davranış, tavır ve hareket ile ahlaki ve fiziki özelliklerinin tamamıdır. Şüphesiz, Allah Resulü (sav.), kendisinin yolundan yürüyüp Sünnet-i Seniyye’yi takip etmemiz konusunda bizi teşvik etmiş, Sünnet’inden ayrılmamamız konusunda bizleri uyarmıştır. Şariye oğlu Ebu Nuceyh (r.a.) rivayet ederek diyor ki, Allah Resulü (sav.) bizlere kalpleri ürperten ve gözleri ıslatan…

Read More

Her yıl 12 Rebiülevvel gününde (Miladi 20 Nisan’da) varlığa mübarek bir münasebet, kerim bir hatıra zuhur ediyor ve bu zuhur kalplerin akidesini yeniliyor, ruhlara safasını yeniden döndürüyor. İslam âlemi doğudan batıya, kuzeyden güneye en faziletli yaratılmış ve en değerli insan ve bütün insanlığın bildiği en büyük resulün, dünyaya gelişini kutluyor. Kalemler ne yazarsa yazsın, O’nun (sav.) gerçek vasfını anlatamaz. O’nun (sav.) şanının ve değerinin yüceliğini, makamını ve kadrinin hakikatini sadece Efendimiz Hazret-i Muhammed’i yaratan bilir. O’nun (sav.) vasfı, Allah’ın kelamında zikredilmiş ve kıyamete kadar okunacak olan Kuran’da, o övülmüştür. Allah Teala (c.c.) şöyle buyurur: “Hiç şüphesiz sen büyük bir ahlâk…

Read More

Kaybolan iki arkadaşı olup onların birinin yarın, diğerinin de bir ay veya bir sene sonra gelmesini bekleyen bir kimse, bir ay veya bir sene sonra gelecek arkadaşını karşılamak için değil, yarın gelmesi beklenilen arkadaşını karşılamak için hazırlanır. Bu bakımdan hazırlanmak, beklemenin yaklaşmasının neticesidir. Öyleyse ölümün gelmesini bekleyen bir kimsenin kalbi, o müddetle meşgul olur. O müddetin ötesini unutur. Sonra her gün bütün seneyi beklediği ve seneden geçmiş günü eksiltemediği halde sabahlar. Bu durum ise, onu acele amel işlemekten alıkoyar. Çünkü bu kimse daima o sene içerisinden nefsi için bir genişlik görür. Dolayısıyla ameli terkeder. Nitekim Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:…

Read More

Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd olsun. Salavatların en güzeliyle, selamlarım en mükemmeli, varlığın reisi, peygamberlerin efendisi, nebi ve resullerin sonuncusu, en büyük ve en güzel sevgiliye, Hazret-i Muhammed’e, O’nun âline, ashabına, ensarına, tertemiz, pir ü pak ev halkına, ilmiyle amel eden alimlere ve kıyamet gününe kadar yollarını izleyecek olanlara olsun. Bilindiği gibi her yıl, Rebiülevvel ayı geldiğinde, her tarafı bir sevinç ve heyecan kuşatır. Kuşkusuz bunun tek nedeni, Mevlid kandili ve yüce Resul’ün doğum yıldönümü etkinlikleridir. Her millet kendi büyüklerini anmayı adet haline getirmişse, biz, Hazret-i Peygamberin ümmeti olarak daha öncelikli ve daha haşmetli bir tarzda Peygamberimizi anmak durumundayız. Heyecanının…

Read More

Allah Teala bize hayır ve şer yolunu açıklamış, hayır yoluna teşvik edip bu yolu tutanlara büyük bir sevap vaad etmiş, kötülük yolunu tutmaktan sakındırmış, kötülük işleyenlere de büyük bir azap vaad etmiştir: “Şüphesiz ki emrettiğim bu yol, benim dosdoğru yolumdur. O halde bu yola uyun. Başka aykırı yollara tabi olmayın. Yoksa o yollar sizi Allah’ın yolundan ayırır.” (Enam, 153) Allah (c.c.) ayette bize, bu din ve şeriatın Allah’ın yolu olduğunu teyitli bir şekilde haber vermektedir. Allah’ın dini açık ve nettir, onda kapalılık yoktur. Bu din, sırat-ı müstakimdir, buna uyun, şeytanın yolu olan diğer yollara uymayın,şayet şeytanın yollarına uyarsanız Allah’ın yolundan…

Read More

Aydınlık ve aydınlatıcı İslam tarihine, İslam ümmetinin şanlı mazisine dikkatle baktığımızda görürüz ki, medeniyetteki terakki ve yükselişimizin başlıca sebebi, Hazret-i Peygamberin (sav.) getirdiği temel ilkelere kayıtsız şartsız bağlanmamız olmuştur. Bu öyle bir başarı ve yükseliştir ki, Allah (c.c.) tarafından, “Sizler iyiliği emredip, kötülükten sakındıran ve insanlık için ortaya çıkarılan bir ümmetsiniz.” (Al-i İmran, 110) şeklinde övülmüştür. Bu ümmet Hazret-i Peygamberin (sav.) saadet asrında, raşid halifeler ile onları takip eden kısa dönem içerisinde, hayatın her alanında muhteşem güzellikler sergilemiştir. İşte bu başarının yegane sırrı, Hazret-i Peygamberin (sav.) Allah (c.c.) tarafından getirdiği mesajlara uymaktan ibarettir. Çünkü onların peygamberleri, sevgilileri ve gönüllerinin tabibi…

Read More