131- Sahabe Fetvaları Hakkında Ebü Hanîfe´nîn Dedîklerî îmâm-ı ´zam Ebû Hanîfe Hazretlerinin fıkıhta usulünü beyâna başlarken onun şu sözünü kaydetmiştik: «Allah´ın Kitabında ve Resulünün Sünnetinde buîamazsam Ashabın kavlinden alının. Onlardan dilediğimin kavlini alır, dilediğimi bırakırım. Onlann sözünden başkalarının sözüne çıkmam, tş İbrahim Nahaî´ye, Şa´bîye İbn-i Sîrin´e, Hasan Basri´ye, Atâ´ya, Said b. Musayyib´e (ve daha bâzı adamlar saydı) gelince onlar içtihat yapmış kimselerdir. Onlar nasıl içtihat ettilerse ben de içtihat ederim.» Bu söz açıkça gösteriyor ki, Ebû Hanîfe Sahabe kavlini delil olnrak almakta, onlara uymağı vâcib saymaktadır. Sahabeden re´y naklolunan bir mevzuda içtihat ederse, Ashabın re´ylerini içinden seçiyor, onlann re´yinden çıkmıyor,…
Yazar: admin
136- İcmâ´ın Târifi Icmâ´ı, İslâm fıkhının usulünden bir delil olarak a´..an ekser ulemanın tarifine göre İcmâ, bir asırda yaşayan İslâm Ümmeti müctehidlerinin her hangi bir dînî emir üzerinde ittifak etmeleridir. Bu tarif icmâ´ın en doğru tarifidir. Usul ulemasından büyük bir kısmının seçtiği tarif budur. îmam Şafiî Risalesinde bu tarifi zikretmiştir. îmam Şafiî, icmâın mânasını yazıp onunla ih-ticac ve istidlal yolunu, İslâm fıkhında muteber olduğunu beyan edenlerin birincisi sayılır. Ebû Hanîfe icmâı fıkıhta bir asıl sayıp ictihatlerini onun üzerine kuruyor muydu Hanefiyye Mezhebi uleması buna evet diye cevap veriyorlar ve bir sürü mes´ele zikrederek Ebû Hanî-fe´nin ve ashabının icmâı bir çok…
150- Ebû Hanîfe´nin Kıyascılığı Yukanda söylemiştik: Ebû Hanîfe Kitap´tan ve Sünnetten bir nas bulamazsa, Sahabe kavli ve fetvası da yoksa o zaman ictihad ederdi. Mes´eleyi muhtelif yönlerden inceleyip anlamak için re´y ve muhakeme ederdi. Bâzan kıyasa gider, bâzan ictihsân yapar, halkın maslahatına bakar, dinde güçlük yoktur, kaidesine riayet ederdi. O kıyası alırdı, fakat kıyas almak çirkin ve yakışıksız olursa, halkın muamelelerine uymazsa o zaman istihsânla amel ederdi. Gerek kıyas ve gerekse istihsân yaparken halkın muamelelerini göz önünde bulundururdu. Onun için sözümüzün başında da dediğimiz gibi, Ebû Hanîfe re´y ve görüşünü muhtelif yönlerden işleyerek kıyas, istihsân yapar, halkın örfünü delil olarak…
167- Îstıhsânı Çok Kullanması, Bundan Dolayı Ona Hücumlar İmam-ı A´zam Ebû Hanîfe, istihsânı delil olarak çok alırdı. Onda ona kimse yetişemezdi. Hattâ îmam Muhammed şöyle demiştir: «Ashabı onunla kıyaslarını münakaşa yaparlardı. Fakat, ben istihsân yapıyorum, dediği zaman artık ona kimse karışmazdı.» Kıyas kabil oldukça kıyas yapardı. Fakat kıyas yakışmayınca da istihsân yapar, halkın muamelâtını göz önünde tutardı. Fahr´ül-îslâm Pezdevî´nin yazdığı istihsân babına yaptığı talâ-katinda Keşf´ül-Esrâr sahibi şöyle diyor: «Bilmiş ol ki, Müslümanlara dil uzatan bâzıları, istihsân alarak kıyası terk ettiklerinden dolayı Ebû Hanîfe´ye “ve ashabına taan ediyorlar.» Edille-i Şer´iyye: Kitap, Sünneti îcmâ´ı Ümmet ve Kıyas olmak Üzere dörttür. İstihsân beşinci…
174- Ebû Hanîfe Örfü Hüccet Olarak Alır Ebû Hanîfe´nin fıkıhta istinad ettiği usuller beyan etmeğe haşlarken sözümün başında naklettiğim bir sözü burada tekrarlamak istiyorum: Sehl b. Müzâhim diyor ki: «Ebû Hanîfe´nin fıkıhta usulü: mevsuk oîanı almak, çirkin olandan kaçınmak, halkın muamelâtına bakmak, işlerini salâh üzere doğru gitmesini nazarı iti-bare almaktır. İşleri kıyas üzere yürütür, kıyas yakışmayıp kabih olunca istihsâna gider. İstihsân da uygun gitmezse Müslümanların muamelelerine dönerdi.» Bu söz iki şeye delâlet etmektedir : : 1- Nas olmayan yerde umuru kıyas ve istihsâna tatbik eder. Bunlardan hangisi daha- doğru ve sağlam ise, mes´eleye daha uygun düşüyorsa onu alır. 2- Mes´elede…
1- Ticarî Muamelelerin Ebû Hanîfe Üzerindeki Te´sîri İmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe-Allah ona rahmet eylesin çarşı – pazardaki alış veriş işlerinde vukufu olan bir tacirdir. Vaktini: Ticaret, ilim ve ibâdet için gayet âdilâne taksim etmişti. Geceleri ibâdet ve niyazla geçiren bir âbid, sabahlan kabakuşluk vaktine kadat alış – veriş yapıp kazanan bir tacir ve işiyle gücüyle meşgul bir iş adamı. Öğle namazını kıldı mı ilim üzerine düşer, fıkhî İncelemeler, müzâkere yapar, mes´eleleri halle meşgul olur, kaideler kurar, usuller tesbit ederdi. O mâlî mes´elelerde mâlî hukukta kendi ticaret görüşlerinin tesiri altında idi. Ticaretle ilgili akidlerde ticaretin içinde bulunan, örflerini bilen bir tacir…
30- Ebû Hanîfe, İnsanın Hürriyet Ve İradesini Nasıl Koruyor Ebü Hanîfe hürriyeti sever, hür bir adamdı. Kendi hürriyetini koruduğu gibi, başkalarının hürriyetini de hakkiyle takdir ederdi. Onun için fıkıh mes´elelerini hallederken ictihadiyle insanın tasarruf haklarına ve iradesine hürmet etmeğe son derece gayret gösterirdi. Aklı yerine insanın tasarrufuna bir- kimsenin karışmasına asla müsâade, etmez, ne cemiyet, ne de veliyyül-emir, cemiyeti temsil eden idare adamı fertlerin hususî işlerine müdahale edemez, meğer ki dînî bir emir çiğnetmiş olur ve haram şeyler mubah gibi tutulursa o zaman umumî nizamı korumak için dînî vazife olarak müdahale olunur. Maksat cemiyet nizamım korumaktır, şahsı hususî hayatında veya…
51- Ebû Hanîfe´nin Kttab´ül-Hıyel Adlı Bir Eserî Yoktur Ulemanın ekserisi, Ebû Hanifc´dcn bir takım fıkhı hileler, çareler naklolunduğunu söylemektedirler. Dara düşüp sıkışanlara bunlarla fetva verirmiş, onları şer´an mukarrer kaidelere uygun bir- fıkıh hükmü ile darlıktan kurtarmağa çahşırlarmiş. Menakıb kitapları, onun bu kabil darda kalanlara çıkış yolu gösteren mes´e-îelcrini naklederler. Bunların bir kısmı yemine ve nezirlere aittir, başka mevzuda olanları da vardır. Bazıları Ebû Hanîfe´nin hilelere ait bir kitabı olduğunu iddia ederler. Güya bu kilaptaki´crlc halka şeriat ahkâmından ve fıkıh kayıtlarından kurtulmaları için yol göstermiş. Hattâ Abdullah b. Mübâıck´in şöyle dediği rivayet olunuyor: «Her kimin nezdincle Ebû Tîanîfe´nin (Kitab ül Hıyel)…
67- Hanefîyye Mezhebi Ebü Hanîfe´nîn Ve Ashabının Akvalinî İhtiva Eder Asırlardan beri nesillerin benimsediği, ulemanın üzerine düşüp öğrendiği ve usulüne uygun mes´ele çıkarmak için emek ver: diği Hanefiyye mezhebi, yalnız îmâm-ı A´zam Ebû Hanîfe´nin kavillerinden müteşekkil değildir. îmâm-ı A´zam kavilieriyle ashabının kavilleri bu mezhebi teşkil eder. îstersen buna Kûfe´deki Ebû Hanîfe Mektebinin ekolünün kavilleri diyebilirsin.Ebû Hanîfe´nin vefatından sonra talebeleri Ebû Yusuf´la Muhammed´in eliyle bu fıkıh mektebi Bağdad´a geçmiştir. Bu akvâl niçin böyle mezcolundu îmam Mâlik´in ve îmam Şafiî´nin akvâli başkalarından ayrı bir halde bulunduğu gibi neden Ebû Hanîfe´nin kavilleri de böyle müstakil bir halde bulunarak akvâîinden bu mezheb teessüs etmedi…
71- Îbn-i Âbîdln´in Fukahayı Yedi Tabakaya Taksimi, Müstakil Müctehtdler Kimlerdir İbn-i Âbidin fukahâyı yedi tabakaya taksim ediyor: 1. Tabaka Birinci tabaka; Müctehid-i mutlak, şeîraîta ictihad hakkını hâiz müctehidler olup, Kitap ve Sünnetten hüküm çıkarırlar, ister hükümlerin istinad ettikleri umumî usulden olsun, ister o ur.ıumî usule göre halledilip çıkarılan mes´elelerde olsun, onlar bu ihtihad larmda kimseye tâbi değildirler. Bunlara müctehid-i mutlak nâmı verilir. Dört büyük imam unvanım taşıyan Ebû Hanîfe, Mâlik b. Enes, Şafiî ve Ahmed b. Hanbel Hazretleri ile Evzâî, Leys b. Sa´d ve diğer imamlar bunlardandır. Bunlar kimseyi taklid etmezler, ne delilde ne delilin tâbi olduğu umumî usulde, ne…