129- Mutezile Ne Zaman Çıktı Mutezile fırkası Emevîler devrinde ortaya çıktı. Fakat asıl Abbasîler devrinde uzun zaman İslâm efkârını meşgul etti. Hulefâ-yı Râşidin zamanında ve Emevîler devrinde Irak´ta muhtelif dinlere mensup birçok milletler sakin idi. Bunların içinde Irak´ın eski sekenesi olan Geldâniler, İranlılar, Hıristiyanlar, Yahudiler ve Araplar vardı. Bunların çoğu Müslüman olmuştu. Bâzıları Müslümanlığı, kafasında yerleşmiş olan eski malûmatın ışığında anladı ve ona içine sinmiş olan renge göre yeni bir renk verdi. Onun anlayışına göre bir akîde ortaya çıktı. Bâzıları Islâmı, safi kaynağından, temiz menbamdan aldı. Gönlüne sâfiyet-i asliye-siyle yerleştirdi. Fakat şuurunu ve arzulan hâlis değildi. Farkına varmadan eskiye meyil…
Yazar: admin
1- Bu Kısmın Mevzu Eserimizin bu kısmında iki şey üzerinde konuşacağız: Birincisi, Ebû Hanîfe´nin siyasî fırkalar ve akâid mes´eleleri hakkındaki görüşü nedir, bunu araştıracağız. Çünkü bu mes´eleler, devrin ulemâsının çoğunu meşgul etmiştir. İkincisi: Ebû Hanîfe´nin fıkhını ve fıkha nasıl hizmet ettiğini göreceğiz. Birinci kısımda hilâfet ve hilâfete kimin lâyık olduğu hususundaki görüşünü, halifeliğin şartı, £ i´atm esası hakkında düşüncelerini gözden geçireceğiz. imam, günah işleyen kimse hakkındaki re´yi, insanların ef´ali kaderle olan alâkası, böylece kelâm ilminin kader mes´elesini nasıl mevzuubahs ettiği görüldükten sonra içtimaî ve ahlâkî bakımdan Ebû Hanîfe´nin görüşleri incelenecektir. 2 – Siyasî Görüşleri Okuduğumuz menakıb ve tarih kitaplarında Ebû…
9- Kelâm Mes´elelerînde Görüşleri Ve Eserleri Ebû Hanîfe´nin hayatını anlatırken dedik ki: O, asrında bulunan çeşitli fırkalarla münakaşa ve mücadele yapardı. Böyle mü-bâhaselerde bulunmak için muhtelif yerlere seyahatler yaptığı olurdu. O, ilmî hayata bu fırkalarla münakaşa yaparak başlamıştır. Sonra fıkha dönmüştür ve ehl-i re´y fıkhının rakipsiz imamı olmuştur. Fakat yine de muhtelif fırkalarla münakaşa ve mücadeleyi tamâmiyle bırakmış değildir. İlmî vazifesi, dînî vecibesi onu böyle bir şeye çağırınca hemen koşardı. Onun için asnndaki ke-lâmcıların daldıkları mevzular hakkında Ebû Hanîfe´nin de görüşleri naklolunmak tadır. İmanın hakikati, günah irtikap e;den hakkında görüşleri, kaza ve kader mes´elelerine, Allah´ın iradesi yanında insan iradesine dair…
24- Hayata Ve Cemiyete Bakışı Ebû Hanîfe gayet derin düşünce, uzak görüş, geniş akıl sahibi bir zattı. Gözü Önünde cereyan eden işlerin sebeplerini ve neticelerini tanıma hususunda gayet maharetli ve nüfuz-u nazar sahibi idi. Hayatı iyi tanırdı. Çarşı pazarda alâkası vardı. Ticaretle iştigal eder, halkla alış-verişte bulunur, hayatta ne oluyor, bilirdi. Fıkıh ve Hadis ilmini Öğrendiği gibi hayatı da öğrenmişti. Akâid umuru ve siyâsî olaylar hakkında münakaşalarda bulunurdu. Onun İçin fikir metodları, halkın ahlâkını tanıma ve insanlarla muamelede tutulacak yollar hakkında Ebû Hanîfe´nin görüşleri gayet sağlamdır. Bunlardan onun fikirlerini, hayata ve cemiyete ne gözle baktığını öğreniyoruz. Bunları gösteren bâzı misaller…
28- Asıl Maksada Geliş Bu etüdün asıl gayesi, Ebû Hanîfe´nin fıkhını incelemektir. Çünkü Ebû Hanîfe fıkhıyle şöhret kazanmıştır. Onun mümeyyiz vasfı fakıhhk sıfatıdır. Onunla tanınmış ve nam almıştır. Bu eserin gayesi de onun fıkhını incelemektir. Ebû Hanîfe´nin fıkhını incelemeğe başlayınca bu yolun pek işlek olmadığını görüyoruz. Çünkü Ebû Hanîfe kendisi fıkha dair yazılı bir eser bırakmamıştır. Ona nisbet olunan kitaplar akaide dair ve o mahiyyettedirler. Fıkh-ı Ekber, Âlim vel-Mütaallim. Osman Bettîye risalesi, Kaderiyye´ye red[1] ve saire gibi ulemanın eline geçebilen bu eserler hep küçük risalelerdir. Fıkh-ı Ekber denen eserin akaide dair değil de, fıkha ait bir eser olduğu da söyleniyor.…
60-Ebû Hanîfe´nin hüküm çıkarmada dayandığı usulü beyâna başlamazdan önce bâzı muharrirlerin kurcaladıkları bir mevzua temas etmek istiyoruz. O da Hanefiyye fıkhının kendinden öncekilere nazaran mevkii nedir Ebû Hanîfe tuttuğu bu mesleki kendi mi icat etti Onun fıkıh usulü başkalarının yapmadığı yepyeni bir usul mü idi Yoksa o, başkalarının açtığı bir çığıra tâbi olup yeni birşey getirmiş değil midir Veyahut Ebû Hanîfe Irak´ta başlanmış olan bir işin tamamlayıcısı mıdır Ebû Hanîfe başkalarının başladığı bir işin sonunda gelip onu tamamlayarak bir neticeye mi bağladı Evet Ebû Hanîfe´nin yaptığı iş bu üçten hâli değildir. Ya bu yolu o açtı, veya başkalarını taklit etti,…
35- İmam Ebü Yusuf (113-182 Hicri, 731-798 Milâdî) îsmi Yakup, babası İbrahim b. Habîb Ensârî´dir. Kûfe´de doğup büyümüş, orada okumuştur. Soyca Araptır. Mevâlîden değildir. 113 Hicrî senesinde doğmuş, 182 de vefat etmiştir. Fakir bir ailede yetişmiştir. İhtiyaç onu ekmek parasını kazanmak için çalışmak zorunda bırakmış, ilim aşkı da okumağa sevk etmiştir. Ebû Hanîfe onun bu hâlini anlayınca ona maddî yardımda bulunmuş, o da artık kendisini tamâmiyle ilme vermiştir. Ebû Yusuf, Ebû Hanîfe´nin dersine gelmezden önce îbn-i Ebî Leylâ´nın dersine giderdi. Sonra bırakıp Ebû Hanîfe´ye devama başladı. Öyle anlaşılıyor ki, o Ebû Hanîfe´nin vefatından sonra ve hattâ belki de onun sağlığında…
68- Ebü Hanîfe´nin Ftkhî Usulleri E´bu Hanîfe bir çok mes´eleleri ele alıp hallediyordu. Bu; onu vukuu imkân dahilinde görülen mes´cîeleri farz ve takdir ederek onların da hükümlerini vermeğe kadar götürdü, tmam Muham-med´in kitapları ondan naklolunan füru´ mes´eleleriyle doludur. Onlara vukufla bakanlar görür ki, bunlar birbirine gayet, muhkem bir surette bağlı mes´elelerdir. Bunların mutlaka usullere dayanmaları, mazbut kaideler üzerine kurulmuş olmaları icabeder. Fakat fıkıh tarihi bize bunların bizzat Ebû Hanîfe´ye dayanan senedlerini vermiyor. Lâkin şüphesiz olan birşey varsa o da Ebû Hanîfenin bir füru´ mes´elelerini kurarken dayandığı muteber kaideleri olduğudur. Onların ışığı altında bu hükümleri vermiş olacaktır. 69- Ebû Hanîfe´nîn Usulü…
74- Kurân-ı Kerîm’in Tarifi : Kur´ân Lâfz Ve Mânâdır Fukahâ Kur´ân-ı Kerîm´i tarif ederken şu mes´eleleri ortaya attılar: Kur´an nazım ve mânânın mecmûı mı Yâni ibare ile ibarenin delâlet ettiği mânâ mı Yoksa Kur´ân mânânın ismi mi Cumhuru ulema, Kur´ân nazım ve mânânın ismidir, derler. Ebû Hanîfe´-ye göre Kur´ân, yalnız mânânın ismi midir, yoksa o da Cumhur ulema gibi nazım ve mânânın mecmuudur mu diyor. Bunun hakkında Ebû Hanîfe´den bir nas yoktur. Şöyle veya böyle dememiştir. Fakat iki re´yden birine delâlet eden bir fer´i mes´ele vardır ki, bu fer´iden onun re´yim çıkarma hususunda fukahâ arasında münakaşa cereyan etmiştir… 75- Kur´ân´da…
97- Sünnet Ebû Hanîfe´nin (ıadıyailahu anh) hüküm verirken itimat ettiği ikinci delili Sünnettir. Mertebe itibariyle Kitaptan – Kur´ân´-dan sonra gelir. Zira dînin esası, asıl ana direği, feyizli kaynağı Ki-tap´tır. Sünnet ondan sonra gelmektedir. Sünnet, Kitab´ın umumî ve küllî esaslarını boyan eder, ona yardımcıdır. O, Kitab´a tâbidir. Sünnetin Kitab´tan sonra gelen bir delil olduğuna dair eserler çoktur. Muaz b. Cebel´in Hadîsi de bunu gösterir. Hz. Peygamber, Hz. Muaz´ı Vali gönderirken : Ne ile hükmedersin, diye sordu. Muaz da : Allah´ın Kitabiyle, dedi. Kitab´ta buîamazsan Resûlûllah´m Sünnetiyle .hükmederim. Onda da bulamazsan Kendi re´yimlc ietihad ederim. Burada, Kitap´lan sonra Sünnet gelmektedir. Hz. Ömer…