Yazar: admin

1. Siret Ansiklopedisi, Haz. Afzalur Rahman (6 cilt), İnkılâb Y. 2. Siret-i İbn Hişam (1-4), İbn Hişam, Kahraman Y. 3. Siret-i İbn İshak, İbn İshak İbn Yesar, Hizmet Kitabevi Y. 4. Siyer, İbn İshak, Akabe Y. 5. Siret, Ali Şeriati, Yedi İklim Y. 6. Siyer-i Nebi, Mustafa Darir, Sağlam Y. 7. Siyer-i Nebî, Peygamberimizin Hayatı, İrfan Yücel, Diyanet İşleri Bşk. Y. 8. Peygamberimiz, M. Asım Köksal, Akçağ Y. 9. Peygamberimizin Hayatı, (2 cilt), Salih Suruç, Yeni Asya Gazetesi Neşriyat 10. İslâm Tarihi, M. Âsım Köksal (18 cilt), Şamil Y. 11. Kur an a Göre Hz. Muhammed in Hayatı, İzzet Derveze…

Read More

(Bu bölümde üç fasıl vardır) BİRİNCİ FASIL YALANIN VE YALANCININ ZEMMİ İKİNCİ FASIL YALANIN MÜBAH OLDUGU YERLER ÜÇÜNCÜ FASIL RESULULLAH(s.a.v.) HAKKINDA YALAN UMUMÎ AÇIKLAMA Kizb, yalan demektir. Dilimize kizb kelimesi aynen girmiştir. Tekzib şekliyle yalanlama manasında daha çok kullanırız. Dinimiz yalancılığı kötü huyların başında kabul eder ve şiddetle reddeder. Kur´an-ı Kerim´de küfr bazan kizble ifade edilir. Mükezzib yani yalancı, “kâfir” manasındadır. “Allah adına yalan söyleyen ve hak kendisine geldiği zaman onu yalanlayan kimseden daha zalim kim vardır Kâfirler için cehennemde yer mi yok ” (Zümer 32) ayetinde kizb küfür manasında kullanılmıştır. Resulullah (aleyhissalâtu vesselâm), bir müslümanın hırsızlık, zina, içki gibi…

Read More

Yemin Bölümü (Sekiz fasıldır.) BİRİNCİ FASIL YEMİN KELİMESİ VE KENDİSİYLE YEMİN EDİLENLER İKİNCİ FASIL KENDİSİYLE YEMİN EDİLMESİ YASAK OLANLAR ÜÇÜNCÜ FASIL YALAN YEMİN DÖRDÜNCÜ FASIL YEMİN ETME YERİ BEŞİNCİ FASIL YEMİNDE İSTİSNA ALTINCI FASIL YEMİNİ BOZMAK YEDİNCİ FASIL MÜTEFERRİK HADİSLER NİYET LAGV TEVRİYE İHLAS LİCAC SEKİZİNCİ FASIL KEFFARET-İ YEMİN UMUMİ AÇIKLAMA Dilimizdeki andın karşılığı olan yemin kelimesi Arapça´da, lügat olarak el manasına gelir. El (yemin) kelimesinin and manasına kullanılması, yeminleşme sırasında ellerinden tutuşma âdetlerinden ileri gelmiştir. Bize de geçen bu âdete, bilhassa alışveriş akdi sonuçlandırılırken halen başvurulur. Arap dilcileri şu tahmini de ileri sürerler. “Sağ elin şe´ni, bir şeyi korumaktır,…

Read More

Yiyecekler Bölümü (Bu bölümde beş bab var) BİRİNCİ BAB YEME ÂDÂBI YİYECEK ALETLERİ BESMELE YEMEK NE SURETLE YENMELİDİR EL VE AGZIN YIKANMASI ÇOK YEMENİN ZEMMİ MÜTEFERRİK ÂDÂBLAR İKİNCİ BAB MUBAH VE MEKRUH YİYECEKLER (Bu babta iki fasıl var) BİRİNCİ FASIL HAYVANLARDAN MÜBAH VE MEKRUH OLANLAR Keler Tavşan Sırtlan Kirpi Toy Çekirge At Pislik Yiyenler (Sadır Hayvanı) Haşereler Muzdar Cizye ve Sadaka Devesi Et İKİNCİ FASIL HAYVANÎ OLMAYAN MEKRUH YİYECEKLER YABANCILARIN YEMEGİ ÜÇÜNCÜ BAB HARAM YİYECEKLER DÖRDÜNCÜ BAB HZ. PEYGAMBER VE ASHABININ YEDİKLERİ VE BUNLARIN MEDHİ BEŞİNCİ BAB BAZI VESİLELERLE YENEN YEMEKLER DÜGÜN ZİYAFETİ AKÎKA FERE´ VE ATÎRE KURBANLARI UMUMÎ AÇIKLAMA…

Read More

(Bu bölümde beş bâb vardır) BİRİNCİ BÂB ZEKÂTIN FARZİYYETİ, TERKEDENİN GÜNAHI İKİNCİ BÂB MALDAKİ ZEKÂTIN AHKÂMI (Bu bâb on fasıldır) BİRİNCİ FASIL MÜŞTEREK HADİSLER İKİNCİ FASIL HAYVANLARIN ZEKÂTI ÜÇÜNCÜ FASIL ZÎNETLERİN ZEKÂTI DÖRDÜNCÜ FASIL MEYVE VE SEBZELERİN ZEKÂTI BEŞİNCİ FASIL MADEN VE DEFİNELERİN ZEKÂTI ALTINCI FASILAT VE KÖLELERİN ZEKÂTI YEDİNCİ FASIL BALIN ZEKÂTI ONUNCU FASIL ZEKÂTLA İLGİLİ MÜTEFERRİK HÜKÜMLER ÜÇÜNCÜ BÂB SADAKA-İ FITR DÖRDÜNCÜ BÂB ZEKAT TAHSİLDÂRININ HAK VE VAZÎFELERİ BEŞİNCİ BÂB ZEKÂT KİMLERE HELÂL, KİMLERE HARAM (Bu bâb iki fasıldır) BİRİNCİ FASIL ZEKÂTIN HELÂL OLMADIGI KİMSELER İKİNCİ FASIL SADAKANIN HELÂL OLDUGU KİMSELER UMUMÎ AÇIKLAMA 1-ZEKÂT NEDİR Zekât, lügatte nemâ…

Read More

Zikir Bölümü ـ1ـ عن أبى هريرة رَضِى اللّهُ عَنْهُ قال: ]قال رسولُ اللّه #: إنَّ للّهِ مََئِكَةً يَطُوفُونَ في الطُّرُقِ يَلْتَمِسُونَ أهْلَ الذِّكْرِ. فَإذَا وَجَدُوا قَوْماً يَذْكُرُونَ اللّهَ تَعالى تَنَادَوْا: هَلُمُّوا إلى حَاجَتِكُمْ فَيَحُفُّونَهُمْ بِأجْنِحَتِهِمْ إلى سَمَاءِ الدُّنْيَا فَيَسْأَلُهُمْ رَبُّهُمْ، وَهُوَ أعْلَمُ بِهِمْ: مَا يَقُولُ عِبَادِى؟ فَيَقُولُونَ: يُسَبِّحُونَكَ، وَيُكَبِّرُونَكَ، وَيَحْمَدُونَكَ، وَيُمَجِّدُونَكَ. قال فيقولُ: هَل رأوْنِى؟ فيقولونَ: َ. فيقولُ: كَيْفَ لو رأوْنِِى؟ فيقولُونَ: لو رأوْكَ كانوا أشدَّ لَكَ عِبادةً وَأشَدَّ لَكَ تَمْجِيداً وَأكْثَرَ لَكَ تَسْبِيحاً. قال فيقولُ: فَمَا يَسْألُونَ؟ فَيَقُولُنَ: يَسْألُونَكَ الجَنَّةَ. فيقولُ: هَلْ رَأوْهَا؟ فيقولُونَ: َ يارَبِّ. فيقولُ: كَيْفَ لَوْ رَأوْهَا؟ فيقولُونَ: لَوْ رَأوْهَا كَانُوا أشَدَّ عَلَيْهَا حِرْصاً وَأشَدَّ لَهَا…

Read More

BİRİNCİ FASIL ZÜHD VE FAKRIN MEDHİ VE BUNLARA TEŞVİK İKİNCİ FASIL HZ. PEYGAMBER VE ASHÂBINDA FAKR HALİ UMUMÎ AÇIKLAMA Zühd, lügat olarak rağbet kelimesinin zıddıdır. Rağbet bir şeye ilgi göstermek, arzu ve istek izhâr etmek demektir. Zühd kelimesi burada, Kur´ân ve Sünnet´in iktiza ettiği şekilde, dünyaya karşı duyulan alâka ve rağbeti terketmektir. Bu yola girene zâhid denir. Gazâlî zühdü, “herhangi bir şeyden vazgeçip, onun yerine daha iyi ve daha güzeline dönmek” olarak târif eder. Ona göre, gerçek zâhid Allah´a yönelip, onun dışında cennet dâhil her çeşit zevkler dâhil her şeyi arkaya atan, îtibar etmeyen kimsedir. Zühd, İslâm´ın övdüğü güzel ahlâklardan…

Read More

Vav ´da olduğu gibi yemin içindir. “Kamus”ta anlatıldığı üzere “asr” kelimesi lügatte, isim olarak: dehr (gece ve gündüz), gündüzün zevalden önce ve sonra iki tarafı gadat (tan yeri ağırmasından, güneş doğuncaya kadar olan zaman) ve aşiyy (zeval ile akşam veya akşam ile yatsı arası) ve özellikle öğleden sonra güneşin kızarmasına kadar olan ikindi vakti, insan toplumu aşiret ve yağmur. Masdar olarak da: Hapsetmek, yasaklamak, vergi vermek, sıkıp suyunu çıkarmak mânâlarına gelir. Ve bir şeyin özel vaktine, aynın üç harekesi ile “asr, ısr, usr, usur” denilir. Nitekim “geldi, fakat vaktinde gelmedi; uyudu, fakat vaktinde uyumadı” demektir. Gündüzle geceye ve sabah ile…

Read More

“Hümeze”; sûrenin de ismi olmak münasebetiyle meâlde aynen muhafazasını daha uygun gördüğümüz bu “hümeze” kelimesi “hemmaz”, “gammaz” gibi “hemz” kelimesinden mübalağa sigası (kipi)dır ki, lüane (lânetleyen) duhake (çok gülen) gibi âdet ifade eder. Asıl mânâsı hemz (ayıplama, arkadan atma)i çok yapan, âdet edinenler demektir. “Hemz”, “Kâmus”un açıkladığına göre “gamz” vezninde ve onun anlamdaşıdır. El ile çimdiklemek ve dürtmek, kakmak, vurmak (nitekim mihmez, mihmaz, yani mahmuz, mudul ve çekiç veya mudullu değnek demek olan mıhmeze bu mânâlardandır) ve bir dar yere sıkıştırmak (ki, hemze bu mânâdandır. Çünkü mahrecinden sıkıntı ile çıkar) ve ısırmak ve kırmak, yere çalmak mânâlarına gelir. Şu halde…

Read More

Görmedin mi …Hitap, Peygamber´edir. Rü´yet (görmek), kalp gözüyle görmeden istiare olarak kalbe ait görme, yani gözünle görmüş gibi muhakkak bilmiyor musun ey Muhammed Çünkü söylenecek olan “fil sahipleri olayı”, o zaman onu gözleriyle gören şahitleri henüz dünyada çoğunlukla mevcut, hatta o zamana yetişmiş “Muallakat-ı Seb´a” (yedi askı) şairlerinden olup yüz altmış sene kadar yaşamış olan meşhur Lebid gibi kimseler hayatta oldukları gibi, aynı zamanda bir tarih başlangıcı olarak herkesçe de mütevatir olarak bilinen bir olay idi. Hatta fili çekenlerden iki kişinin kötürüm, kör olarak kalıp Mekke´de dilendiklerini gördüm diye Hz. Aişe´den rivayet de vardır.(1) Bu sebeple o zaman vakayı görmüş…

Read More