Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olana Allah’a hamd ve senalar olsun. Evliyalarına tüm ikramları, tüm kerametleri ikram eden, onları hem dünyada ve hem ölümden sonra bize faydalı kılan, yüce Allah’a hamd ediyorum. Değerli müminler, işte onlar aşkın şehitleridirler. Onlar muhabbetin şehitleridirler. Onların anılması ile rahmetler yağıyor. Onların sohbetleri ile ihsanlar ve ikramlara ulaşılır. Başlarımızın tacı Hazreti Muhammed Mustafa’ya, aline ve ashabına ve ehli takvanın imamları ashabı kirama salat ve selam olsun ve meşahıyı kiramımızdan Allah razı olsun. Yüce Allah sadatlarımızdan razı olsun. Özel olarak Nakşibendi Sadatlarının yüz akı, Hazneviler’in baş tacı babam, şeyhim ve…
Yazar: admin
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Hamd alemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur. Salat ve selam efendimiz, habibimiz Hz.Muhammed’in, al ve ashabının ve izinde yürüyenlerin üzerine olsun. Allah-u Teala’ya hamd ediyorum, Allah Teala sizlere ikram etti, Peygamber aleyhisselatu vessalamın mevlidinde burada hazır oldunuz. Allah Teala cümlemiz için bu münasebeti hayırlara vesile kılsın. Bu münasebeti tekrar tekrar yaşamayı tüm müslümanlara nasip eylesin. Müslümanlar dinlerine dönmüş vaziyette, Allah-u Teala onlara güç, kuvvet vererek ve yardım ederek tekrar böylesi bir münasebeti görmeyi nasip kılsın. O gün geldiğinde müslümanlar düşmanlarına karşı zafere ulaşmış, işgal edilmiş topraklarını geri almış, dinlerine dönmüş, hepsi beraber kardeş olmuş…
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senalar, Hazreti Muhammed’e, aline ve ashabına salat ve selamlar olsun. Değerli kardeşlerim, değerli müslümanlar ! Böyle toplumları zinetlendiren, kalplerimizde mutluluklar ve saadetlere vesile olan bu mekanda, babamın çilelerle dolu olan bu makamında oturmak benim acılarımı ve kalbimde olan üzüntüyü arttırıyor. O, bizim kalplerimizin üzüntü ve sıkıntılarının giderilmesine vesile olan, tatlı ve güzel nasihatleri ile, irşatları ile kalbimizi mütmain eden ve her bayramda bize yönelerek, aramızda bulunarak, münasebetlerde bizleri içinde olduğumuz nimetlere karşı tebrik edendi. Değerli kardeşlerim, babam böyle münasebetlerde hitabına şöyle başlardı. Değerli Şeyhin akrabaları,…
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senalar, Hazreti Muhammed Mustafa’ya aline ve ashabına en üstün salat ve selamlar olsun. Değerli kardeşlerim, değerli gençler, yaşlılar, küçükler, büyükler, hanımlar, baylar, hepinizi kalbimin derinliklerinden, Allah’ın mübarek selamıyla selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti, bereketi sizin üzerinizde olsun. Böyle münasebetlerde aranızda konuşan, vaaz ve irşad eden, kendi şeyhinin ve babasının evsafını, adabını arz eden babamın makamında oturarak, böyle meydanlarda, böylesi derin deniz misali bir toplumda konuşmaktan aciz ve zayıf olduğumu itiraf ediyorum. Fakat denildiği gibi bu kardeşinin yeteneği değil, onun zorunluluğudur. Değerli kardeşlerim, büyük alim, büyük arif…
Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamdü senalar Hazreti Muhammed’e, aline ve ashabına salat ve selamlar olsun. Değerli kardeşlerim, inancınız olsun ben bu makamda konuşmaya layık olmadığıma inanıyorum. Size konuşmaktan, vaaz etmekten aciz, Yüce Allah’ın zayıf bir kuluyum. Ancak babam hakkında ve benim hakkımda beslediğiniz hüsnü zandan, bu iltifatınızdan ve konuşmama olan isteğinizden dolayı bu kürsüye geldim. Sizlerin bana olan rağbetiniz, aslında babama olan takdir, sevgi ve saygınızdan dolayıdır, benim için değildir. Değerli kardeşlerim, vaazıyla, irşadıyla, gayretiyle, tüm insanlara faydalı olan, İslam dinine hizmet eden ve kendisinden çok büyük faydalar görünen böyle bir zatın…
1. Hayatı ve tahsil durumu Zeynu´l-Islâm unvaniyle meşhur olan Ebu Kasım Abdülkerim b. Havâzin b. Abdülmelik b. Talha b. Muhammed Nisaburi, Kuşeyri, Eşa´rî, Şafiî. Nisabur civarındaki Üstüvâ kasabasında Rebiulevvel 376/ Temmuz 986´da dünyaya geldi. Babası ve annesi cihetinden Arap kabilelerine mensuptur. Babası Kuşeyri -ki kendisi de bu nisbe ile meşhurdur- annesi Sülemi´dir. İran, müslümanlar tarafından fethedilince, Kuşeyri´nin ataları Nişabur´a gelerek Nişabur´daki Üstüvâ kasabasına yerleşmişlerdi. Kuşeyri bu küçük kasabada doğmuş ve henüz küçük yaşta bir çocukken babasını kaybetmişti. Ebu Kasım Meyanî (veya Yemanî) adındaki bir akrabası tarafından himaye edildi. Arap dili ve edebiyatı hakkındaki ilk bilgilerini de bu zattan tahsil etti.…
Hicrî II. asrın sonlarında doğan ve ikibuçuk asırlık bir hayattan sonra Kuşeyrî´nin zamanına gelen tasavvuf hareketi, özellikle bu hareketin bazı şekilleri zaman zaman şeriattan uzaklaşmış, hatta ondan irtibatını bile koparmıştı. Biz, mutasavvıfların zahiri hüküm ve amellerden uzaklaşmaları hadisesine «tasavvufun şeriattan uzaklaştırılması vakıası» diyoruz. Diğer taraftan şekle ve dış görünüşe aşırı derecede bağlı kalan zahir ulemasının bâtıni hüküm ve amelleri ihmal etmeleri hadisesine de «şeriatın tasavvuftan uzaklaştırılması hadisesi» ismini vermekteyiz. Böylece önce yekdiğerinden ayrılmaları 15.Bk. Massignon, «Tasavvuf», İslâm ansiklopedisi, XII/1; Risale, Sohbet bahsi, s. 579. ihtiyaç halini almıştı, Anlatılan sebepten dolayı tasavvuf cereyanı ke-lâmcı, fıkıhcı ve hadiscilerin muhitine giremiyor, muhafazakâr Sünnîler…
a. Kuşeyrî ve Gazali Son zamanlarda yapılan araştırmalarda, Kuşeyrî ile Gazalî´nin tasavvufta giriştikleri teşebbüslerin mukayese edilmesi âdet olmuştur. Gerçekten de tasavvufa yeni bir istikâmet vermiş olan bu iki mühim şahsiyetin harcadığı çabaların karşılaştırılması ve değerlendirilmesi konuya ışık tutmuştur. Önce, Gazali´nin şeyhi Ebu Ali Farmedî´nin Kuşeyri´nin müridi olduğunu ve Gazalî´nin Risaleden istifade ettiğini hatırlatalım. Ayrıca Gazalî´nin hocası olan Ebu Meali Cüveyni, geniş ölçüde Kuşey-ri´den faydalanmıştı. Gerek Kuşeyri gerekse Gazali tasavvufla şeriatı uzlaştırmak (cem telif, telfik etmek) için çok ciddî gayretler sarfetmişlerdir. Fakat sarfedilen gayretin ciheti ve istikameti birbirinden farklıdır. 40. Nureddin Şariba, Tabakat-ı sûflye, önsöz, s. 49. 41. Hücviri, Keşful-mahcub, s.…
Risâle´nin kaynakları Eserini yazarken Kuşeyri´nin hangi kaynaklardan faydalandığı konusunda Risale´de açık bir şey yoktur. Ancak Kuşeyri, sufîlerin hal tercümelerini hemen hemen olduğu gibi hocası ve şeyhi Sülemi (öl. 412/1021)´den nakletmiştir. Ancak o, bu konuda Sülemi´yi taklit etmiş değildir. Sülemî´nin zikrettiği 20´den fazla sûfîyi Risalesine almamıştır. Hallaç bunlardan birisidir. Diğer yandan Sülemi´nin zikretmediği Davud Tai gibi bazı sûfilere eserinde yer vermiştir. Sülemi´nin şeyhi olan Serrâc (öl. 378/988) ve eseri Kuşeyri´nin en çok güvendiği bir kaynak olmuştur. Luma´da mevcut olan fikirlerin yarısından fazlası aynen Risale´de mevcuttur. Fakat Luma´nın bazı konuları Risâle´de, Risâle´nin bazı konuları Luma´da yoktur. Kuşeyrî, tasavvufu anlama bakımından geniş ölçüde…
a) Giriş Bu kısımda Risâle´nin yazılış sebebi anlatılmakta, hakikî sûfiler methedilmekte, sahteleri ise şiddetle kötülenmektedir. Kuşeyri´nin bu konuda söylediği sözler az, fakat fevkalâde değerlidir. Giriş kısmından sonra iki bölüm (fasıl) içinde sûfilerin itikatları, özellikle Allah konusundaki inançları kısa, fakat öz olarak anlatılmıştır. Buradaki ifadeye göre sûfilerin Allah hakkındaki itikatları hulul ve ittihaddan uzak olup selefin bu konudaki inancından pek farklı değildir (49). b) Sûfilerin hâl tercümeleri Risâle´nin bu kısmında 83 sûfi´nin hâl tercümesi anlatılmaktadır. Fakat Kuşeyri´nin esas maksadı, sufîlerin hayat hikâyelerini anlatmak değildir. îlk sûfilerin söz, davranış ve halleriyle şeriata gösterdikleri derin bağlılık, bu kısmın esas gayesini teşkil eder. Kuşeyri…