Hac görevini vacibleri, sünnetleri ve edebleri ile yapacak olan kimse, şu şekilde hareket eder: 1) Helal ve temiz bir mal elde eder. Ödenmesi gerekli borçları varsa, onları öder. Kazaya kalmış ibadetleri varsa, mümkün olduğu kadar onları kaza eder. Günahlarından tevbe eder ve Allah´dan mağfiret diler. Kendisini kötü söz ve hareketlerden korur. Güzel ahlâklı olmaya çalışır. Tevazu hali içinde bulunur. Yola çıkacağı zaman evinde iki rekat namaz kılar. “Bismillahi tevekkeltü alellahi lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh” diyerek Allah´a sığınır. Ailesi, komşusu ve dostları ile vedalaşarak yola çıkar. 2) Mikat denilen yerlerden birine varınca yıkanır veya abdest alır. Giderilmesi gereken…
Yazar: admin
Yukarıdaki uygulama, yalnız “İfrad Hac” hakkındadır. Sadece Umre yapmak isteyen kimse şu şekilde hareket eder: 1) Umre haccı yapacak olan zat, afakî (mikât dışından) olduğuna göre, mikat yerinde ihrama girer. Mekke halkından ise, Harem Bölgesi dışından ihrama girer. Daha önce açıklandığı gibi elbisesini çıkarır ve iki parçadan ibaret dikişsiz ve beyaz örtüleri takınır. Sonra: “Allahümme innî uridü´l-umrete feyessirha li ve tekabbelha minnî = Allah´ım! Ben umre yapmak istiyorum, onu bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur,” diye yalnız umreye niyet eder. Sonra “Lebbeykallahümme Lebbeyk…” diye telbiyede bulunur. Farz hacda yasak olan işler, umrede de ihramda bulundukça yasaktır. Yolculukta telbiye getirmeye…
Daha önce yazıldığı gibi Temettü Haccı, farz olan hac ile Umre´yi ayrı ayrı iki ihram ile toplayıp hac mevsiminde yapmaktır. Mikat dışından (uzaktan) gelen hacılar, ihramda fazla kalmamak için daha çok bu nevi hac etmeyi tercih ederler. Şöyle ki: 1) Bir afakî (mikat dışından gelen kimse) ihrama başladığı zaman: “Ya Rabbi! Ben umre yapmak istiyorum, bu umreyi bana kolaylaştır ve onu benden kabul buyur,” diye umreye niyet ederek telbiyede bulunur, iki rekat namaz kılar. Diğer işleri de yerine getirir. 2) Mekke´ye girince, usulüne göre umre için Kâbeyi yedi defa tavaf eder. Sonra iki rekat namaz kılar. Daha sonra Safa-Merve arasında…
Yüce Allah´ın rahmetine yaklaşmak veya işlenen bir cinayete keffaret olmak için Harem bölgesinde kesilmek üzere götürülen veya kendisi veya parası gönderilen kurbana “Hedy” denir. Bu da en az bir yaşındaki koyun ile altı ayını doldurup bir yaşındaki koyun gibi görünen tokludur. Beş yaşını tamamlamış deve ile iki yaşını doldurmuş sığır da olabilir. Bunların erkekleri ile dişileri birdir. Kurbanlık hayvanlarda aranan vasıflar, aynen bunlarda da gereklidir. Koyun cinsinden olan kurbana “Dem”, deve ve sığır cinsinden olanada “Bedene” denir. Hedyin en iyisi bedenedir. Bir hayvanın hedy olması ya açık şekildedir veya delâlet şekli iledir. Meselâ: “Hedy için” denilerek satın alınıp Mekkeye gönderilen…
Hac veya Umre için ihrama girmiş olanların din yönünden yapmaları yasak olan şeylere “Cinayetü´l-Hac = Hac Yasakları” denir. Burada kasıd, yanılma, hataya düşme ve unutma birdir. (Şafiîlerce hata ve unutma cezası bağışlanmıştır.) Hac ve Umre´ye ait yasaklar (cinayetler) şu beş kısma ayrılır: 1) Yapılmalarından dolayı yalnız birer dem (koyun veya keçi) kurban edilmesi gereken cinayetler. Büluğ çağına ermiş olup da ihrama girmiş bulunan bir kimsenin bir uzvuna (organına) tamamen veya bir uzvu miktarı olacak şekilde değişik yerlerine hoş kokulu bir şey sürmesi, başına kına yakması, yağ sürünmesi, tam bir gün akşama kadar dikişli bir elbise giyinmesi veya başını örtülü bulundurması,…
Hac için bir bedel tutmaya, “İhcac” denir. Böyle kendi yerine başkasını gönderen kimseye de, “Amir”, “Menûb, Mahcücün anh” denir. Bir kimse, hac etmeğe gücü bulunsun veya bulunmasın, nafile olarak kendi yerine müslüman olan ve aklı yerinde bulunan birini naib tayin edebilir. Naib olan zat, o kimsenin tayin ettiği yerden gider ve onun adına niyet ederek hac yapar. Kendi adına nafile hac için bedel gönderen zat, bu haccın sevabını kazanır. Çünkü bu iş, Allah rızası için Hak yolunda mal harcamak demektir. Böyle bir harcama, bizzat olabileceği gibi, niyabet suretiyle de olabilir. Bir kimse, kendisine farz olan bir haccı, başkasına niyabet (vekâlet)…
Hac için bedel olacak şahsın, daha önce kendi adına hac etmiş bulunmasi, İmam Şafiî´ye göre şart ise de, biz Hanefi´lerce şart değildir. Bu iki ayrı görüşten kurtulmak için, daha önce kendi adına hac etmiş bulunan ve hac işlerini bilen bir kimseyi bedel göndermek daha faziletlidir. Bununla beraber efendilerinin izni ile köleler, yanlarında mahremleri bulunmak şartı ile kocalarının izinleri ile zevceler bedel olarak hacca gidebilirler. Ancak kadınların niyabeten (bedel olarak) hacca gitmeleri mekruhtur. Çünkü onların hacları, erkeklere kıyasla noksandır. Telbiyelerde seslerini yükseltemezler, Remel ve Hervele gibi bazı hac işlerini yapamazlar. Naib, binitli olarak gidip gelmek şarti ile israftan ve sıkı davranmaktan…
İhsar, lûgat´ta, bir kimseyi istediği yere ulaşmaktan alı koymak ve hapsetmek manasınadır. Din deyiminde: “Hac için ihrama girmiş bir kimsenin, Arafat´da vakfe ile Ziyaret tavafından alıkonması, Umre için ihrama girmiş olanın da tavafdan engellenmesi” demektir. Bu şekilde engellenen kimseye “Muhsar” denir. Hac yolunda bulunan kadının kocası veya mahremi ölürse, o kadın “muhsar” sayılır. İhsar, bir nevi zorunlu cinayet sayılır. Onun için bundan dolayı kurban kesilmesi ve bu şekilde ihramdan çıkılması gerekir. Bu kurbana “İhsar demi” denir. Örnek: İhrama girmiş olan kimse, bir hastalıktan veya düşmandan veya parasının tükenmesinden dolayı haccını yerine getiremezse, Harem bölgesinde kesilmek üzere Mekke´ye bir koyun veya…
Hac yolculuğunda bulunanların Medine-i Münevvere´ye giderek Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Efendimizin Mescid-i Şeriflerini ve Kabr-i Saadetlerini ziyaret etmeleri pek önemli bir görevdir. Bazı alimlerin açıklamalarına göre, önce hac görevini yerine getirmeli ve bu sebeble Yüce Allah´ın bağışlaması ile günahlardan arınmalı da ondan sonra Hazret-i Peygamberin ziyaretine gitmelidir. Bununla beraber Hac yapmadan önce Medine-i Münevvere´ye gidilebilir. Şam yolcuları gibi, Mekke´ye gitmek üzere yolları Medine-i Münevvere´ye uğrayanlar için önce Peygamber Efendimizi ziyaret etmek bir görevdir. Allah´ın rahmetine kavuşmaya bir vesiledir. Bunu bir an önce yapmamak bir gevşeklik sayılır. Bu ziyaret, namazların evvellerinde olan sünnetlere benzer. Bu durumda hac ve umre için…
Kurbanın Mahiyeti, Vücubu ve Şer´î Hikmeti Kurban Yüce Allah´ın rahmetine yaklaşmak için ibadet niyeti ile kesilen özel hayvandır. Kurban bayramı günlerinde (ilk üç günde) böyle Allah rızası için kesilen kurbana (Udhiyye), bunu kesmeğe de “tazhiye”denilir. Kurban Bayramında ibadet niyeti ile kurban kesmek, hür, mukîm (yolcu olmayan), müslim ve zengin kimseye vacibdir. Zenginden maksad, temel ihtiyaçlarından başka, artıcı olsun olmasın, en az iki yüz dirhem gümüş değerinde bir mala sahib olan, fitre vermekle yükümlü olan kimselerdir. (Zekât bölümüne bakılsın!..) Kurban kesme günlerinde (kurban bayramının ilk üç gününde) kurban kesmeğe gücü varken kurban kesmeyip de sonra fakir düşse, buradaki vücub üzerinden düşmüş…