125- Ashabın Yüksek ve Şerefli Mevkii: İmam Mâlik, öğreniminin ve çalışmalarının ilk yıllarında sahabe fetvalarını, onların hükümlerini, istinbat ettikleri mes´eleleri öğrenmeğe çok meraklıydı. Yukarıda geçtiği üzere, Abdullah İbni Ömer´in fetvalarını, azadlısı Nâfi´den öğrenmeğe ne kadar önem verirdi. Abdullah´ın kavillerini sormak için gece gündüz Nâfi´nin peşindeydi. Hz. Ömer b. Hattab´ın Allah ondan razı olsun) verdiği hükümleri öğrenmeğe de pek meraklıydı. Medine de olan yedi fakihten ilim aldı, onlardanashabtn ihtilaflarını, fetvalarını yargılarını, Hz. Peygamber´in Hadisleriyle birlikte öğrendi. İmam Mâlik´in hayatını, büyük bir dikkatle ve araştırma ile incelemiş bir yazar sıfatıyla çekinmeden diyebiliriz ki, onun içinde yetişip büyüdüğü, fıkhını kurduğu, esasını tesbit ettiği…
Yazar: admin
134- Tabiî Kavli Alınır Mı Ulemanın bir kısmı taklid ve ittiba yoluyla, bir kısmı da onu sünnetten alınma bir hidayet rehberi olarak sahabe kavlini hüccet ve delil itibar edip aldılarsa da, ulemanın ekserisi, TâbiVni sahabe derecesinide saymadılar. Ebû Hanif e açıkça konuştu: Hasan Basri, İbni Şirin, Şu´bi ve İbrahim Naha´i nasıl içtihat ettilerse ben de öyle ietihad ederim, dedi. İmam Şafiî risalesinde onların taklidine yer vermedi. Her ne kadar bazı ahvalde bazı Tâbil´nin kavillerini seçtiği rivayet olunursa da, belki bunu kendisi bir mes´ele hakkında kesin bir ietihadda bulunamadığı zaman yapmış, TâbiVnden birinin bir kavlini bulursa onu almıştır. Yoksa bunu bir…
138- Mâlik İcma´ı En Çok Alandır: Dört mezhep imamı arasında İmam Mâlik {Allah ondan razı olsun) İcma´i en çok alan ve onu delil olarak en çok kullanan denebilir. Meselâ onun Muvatta´ kitabını açıyorsun, bir çok yerde mes´ele hakkındaki hükmü söylerken, bunda icma´ var, dediğini görüyorsun. Bunu fetva vermek için yeterli bir sened itibar ediyor. Bazı örnekler sunalım: a) Muvatta´da baba bir kardeşlerin mirası hakkında şöyle yazıyor: «Malik diyor ki, bizim indimizde icma´a göre baba bir kardeşlerin mirası, ana baba bir kardeşler olmadığı zaman, ana baba bir kardeşlerin mertebesinin aynıdır. Erkek, erkek payı, kız, kız payı alır. Ana bir kardeşlerle pay…
149- Medine Ehlinin Ameli Mâlik´e Göre Delildir: imam Mâlik (Allah ondan razı olsun) Medine ehlinin amelini bir fıkıh kaynağı olarak alıyorv onu delil tutarak fetva veriyor. Onun için bjrçok yerlerde. Haber ve Hadisleri zikrettikten sonra bizim indimizde ittifak olunan budur, demektedir. Eğer Hadis yoksa o zaman Medine amelini muteber bir sened olarak zikreder. Mısır´daki Leys b. Sa´d´a yazdığı mektupta Medine ehli ameline olan büyük itimadını beğenmekte, onların mesleğinden başka bir yol tutanları da şiddetle kınamaktadır. Bu mesajın baş taraflarındaki ifadeler bunu açıkça göstermektedir. Bunları yukarıda naklettik. Fakat onun görüşünü açıkça göstermek için burada bazı bölümlerini tekrarlayalım. «Duyduğumuza göre sen, bizim…
160- Kıyasa Zaruret Vardır: İmam Mâlik (Allah ondan razı olsun) elli yıldan fazla fetva verdi, dünyanın dört bucağından, doğudan, batıdan ona mesele sorup fetva almak için geliyorlardı. Meseleler bitip tükenmek bilmez. Hergün yeni yeni olaylar olur. Bunları çözmek´ için nassları dikkatle süzüp anlamak, uzak, yakın maksatlarını biimek, işaret ve imalarını, şer´1 sebeplerini kavramak gereklidir. Böylece onların geniş şümullü anlaşılmış olur. Bu yolla, hakkında nass olmıyan, sahabe fetvalarında bulunmayan, nassın zahiri kapsamına girmeyen, ancak nassın,hükmüne ve illetine işaret bulunan meselelerin hükmü çözülebilir. İşte bundan dolayı İmam Mâlik gibi bir fakih için kıyas mutlaka gerekliydi, en ince mânasıyle fıkıh, hükümlere delâlet eden…
170- İstihsân Kolaylık Sağlar: Bütün kaynaklar gösteriyor ki, İmam Mâlik (Allah razı olsun) İstihsânı almıştır. Karalı diyor ki: «Malik bazen istihsân gereğince fetva verirdi: İmam Mâlik müteaddit meselelerde bunu aldı. Yaptıkları işlerle eşyaya zarar veren zanaat sahiplerine zararı tazmin ettirmek, yemek ve katık taşıyanlara , ödettirmek böyledir.[1] Benâni haşiyesinde istihkak babında naklettiğine göre, İbni Kasım Mâlik´in şöyle dediğini rivayet eder: «İstihsân, ilmin onda dokuzudur». Şâtibl de Muvafakât´da Esbeg´dan nakleder, İbni Kasım´ı şöyle derken işittim, Mâlik´in şöyle dediği rivayet olunur: «İlmin onda dokuzu istihsân´dır.»[2] Şâtibi´nin Muvafakât´da dediği gibi, istihsânın dayandığı hükümler, veya deliller içinde istihsan´ın tercih sebebi olduğu hükümler Mâliki Mezhebinde…
178- İstishab Nedir : İstishâb da fıkıhın istinbat usulünden bir delildir. Ancak diğer usul kadar ufku çok geniş değildir. Asıl itibariyle o selbî bir delildir, icabi değil. Yani o önce müsbet birdelille sabit olan bazı hükümlerden kaynaklanır. Önceden sabit bir halın hilâfına, onu bozan bir delil bulunmadığından o hükmün devamı demektir. İbni Kayyım onu şöyle tarif eder: İstishâb, sabit olan bir hükmün, müsbet veya menfi haliyle devam etmesidir. Yani Nefiy veisbat halindeki hükmün baki sayılmasıdir. Birşeyi bulunduğu hal üzere almaktır, değiştiğine delil bulununcaya kadar böyle devam eder. Bu devam etme, icabi, isbat edici bir delille sabit değildir. Onu değiştiren bir…
181 – Faydalı Olanı Almak, Zararlı Olanı Atmak: Ahlâk ilmi bilginlerinin çoğunun temayülüne göre: Hayır ve şer için öiçü, kişinin işlediklerinden doğan faydadır, menfaattir. Eğer bir işde fayda var, onda kimseye bir zarar yoksa, o hayırdır, onu yapmak fazilettir. Eğer bir işte, İnsanların bir kısmına fayda, diğer bir kısmına zarar varsa, o zaman menfaatle zarar çarpışır. Bu gibi hallerde hayır, daha büyük fayda elde etmek için küçük menfaatleri feda etmektedir, veyahut devamlı fayda sağlamak için muvakkat menfaati bırakmaktır, muvakkat menfaat uğruna şüpheli menfaattan vazgeçmektir. Bu düşüncede olup böyle söyleyenler ölçülerini umumileştiriyorlar, bunu kanunlara, edebiyata devlet siyasetine ve yüksek ahlaka teşmil…
202- Maslahatın Müstakil Bîr Asıl Olup Olmadığı: Geçen bahsimizde İslam Dininin mesâliha ne kadar önem verdiğini anlattık. Bu arada beyan ettik ki, insanlar arasındaki muamelatta olan maslahatları bilmek ve idrak etmek mümkündür, fakat ibadetler-dekileri tam olarak idrak mümkün olamaz. Bu konuyu bahsederken alimlerin kavillerini de aktardık, onlara göre muamelatta mükellefin anladığı mânaları dini maslahatlar da mülahaza etmiştir. Fakat ibadetler böyle değildir. Matlup olan Mesâlih-i Mürsele´nin kaidelerini bildirdik. İslam´da muamelatın meşru kılınmasındaki maksat ve mânaları belirttik. Bu arada şuna da işaret ettik ki, nasslar maslahatı şüphesiz ki ihtiva eder. Ancak ulema maslahatın müstakil bir asıl olup olmadığı anda ihtilaf etmişlerdir. Şöyle…
218- Şeddi Zeria Ne Demektir Bunda Niyete Değil, Neticeye Bakılır: İmam Mâlik in fıkıhta çok itimad ettiği delillerden biri de budur. İmam Ahmed de ona yaklaşmaktadır. Önce onun mânasını ve kısımlarını öğrenelim, sonra da onu delil sayan kaynağı bilelim. Zeria: Vesile demektir. Şeddi Zeria: Vesileyi kaldırmak, sebebi tıkamak demektir. Harama vesile olan haramdır, vacibe vesile olan vacibdir. Fuhuş haramdır, ecnebi kadının avrat yerine bakmak haranv dır, Çünkü fuhşa vesile olur. Cuma namazı farzdır, namaza gitmek için yürümek de farzdır, gitmek için alış verişi bırakmak da farzdır. Farz haccı ifa için Kabe´deki hac merasimini yapmak farzdır. Bunun izahı şöyledir: Hükümler iki…