Yahudiler´in, bir özgürlük ülkesi olan Arap topraklarına göç edip orada barınmaları gibi, Hıristiyanlar´m da, Romalıların zulüm ve işkencesinden kaçarak sığındıkları yer Arabistan olmuştu. Yahudiler Hıristiyanlar´ı Romalılara karşı kışkırtmışlar, öte yandan, Romalılar´ı da îsa peygambere ve tabilerine karşı kışkırtmışlardı.Hıristiyanlar Necran diyarına sığındılar. Öyle görülüyor ki, oraya sığınanlar, Roma imparatorlarının ve kayserlerinin zulmünden kaçan Hıristiyanlar´dı. Yine bu Hıristiyanlar, evvel emirde tevhid inancına sahiptiler. Fakat daha sonra putperestliğin tesiri altında kalarak, Semavi bir din olan Hıristiyanlığa teslis inancını karıştırmış; Meryem oğlu İsa´nın da tanrı olduğunu iddia etmişlerdi. Tanrılığı, Meryem oğlu îsa ile anası Meryem ve Ruhül-Kudüs arasında paylaştırmışlardı.
“El- İktifa” adlı kitapta şu ifadelere rastlamaktayız: Necran diyarında Meryem oğlu İsa´nın dinine ve İncil´e bağlı faziletli, doğru yolda yürüyen, ehli diyanet bazı kimseler vardı. Başlarında Abdullah Ettamir adında bir kimse bulunuyordu. Bu dinin asıl yeri olan Necran, zamanında Arap ülkelerinin merkezi durumundaydı. Necranlılar asr-ı saadete kadar Hıristiyanlığa bağlı, müstakim bir hayat sürmüşlerdir. Kur´an-ı Kerim onlardan Övgüyle bahsederek şöyle demektedir: “İnsanlar içerisinde, inananlara en yaman düşman olarak Yahudiler´i ve (Allah´a ) ortak koşanları bulursun. Onlardan inananlara sevgice en yakın ´Biz Hıristiyan-lar´ız´ diyenleri bulursun. Bu, onların içlerinde bilginler ve rahipler bulunmasından ve onların büyüklük taslamamalarındandır. Resule indirilen (Kur´an)´ı dinlediklerinde, gerçeği öğrenmeleri dolayısıyla gözlerinin yaşla dolarak ´Rabbimiz, inandık!, bizi de şahitlerden yaz. Rabbimiz in bizi iyi milletle birlikte bulundurmasını umarken niçin Allah´a ve bize gelen gerçeğe inanmayalım ´ dediklerini görürsün. Allah onlara, dediklerine karşılık temelli kalacakları, altından ırmaklar akan cennetler verdi. Güzel hareket edenlerin mükafatı, işte budur !” (Maide:82-85)