Peygamber (sav) efendimizin, arabistana komşu îranlıların hezimete uğrayacaklarım Önceden haber vermesi ve haberinin de gerçekleşmesi münasebetiyle alemlerin rabbi tarafından indirilen Kur´an-ı Kerim´de, İranlıların Bizanslılar karşısında yenik düşeceklerini Önceden haber vermiştir. Şöyle ki:
“Elif-Lam-Mim. Rum (lar) yenildi: (Arapların bulunduğu bölgeye) en yakın bir yerde. Onlar (Bu) yenilgilerinden sonra yeneceklerdir, birkaç (3-9) yıl içinde. (Onların) bu (yenilgileri)ndan önce de, sonra da iş, tamamen Allah´a aittir. O gün müminler sevinir(ler): Allah ´in yardımıyla.” (Rum: 1-5)
Siyer bilginleri ve tarihçilerin anlattıklarına göre Kisra, İranlı askerleri Bizanslılarla savaşmaları için hücuma şevketti. Ateşperest İranlılar, Bizanslıları yendiler. İranlılar bir nevi putperest idiler. Her iki ibadet türü de, aynı sapıklıktan kaynaklanıyordu.
Mekke´deki müşrikler, İranlıların Bizanslıları yenmelerinden gurur duymuş ve eninde sonunda müslümanları mutlaka yeneceklerini söylemişlerdi. Sevinmelerinin sebebi şuydu: Kendileri ümmi olup bir kitapları da yoktu. Müslümanlarsa kitap sahibi idiler.
Bu bakımdan hıristiyan olan ve bir kitaba sahip bulunan hıristiyanları, müslümanlara, İranlıları da kitap sahibi olmadıkları için kendilerine benzetiyorlardı. Böylece İran´ın galibiyetinden kendileri için pay çıkarmışlardı. Onlara göre kendileri de müslümanları yeneceklerdi. Bu yüzden de gemi azıya almaya ve ileri gitmeye başlamışlardı. Bunun üzerine Cenab-ı Allah, Rum suresinin baş kısmındaki ayetleri indirdi. Bazı müşrikler, JSizanslılar´m İranlıları asla yenemeyeceklerini iddia etmişlerdi. Hz. Ebu Bekir de müşriklerden biriyle, Bizanslılar´ın birkaç yıl içinde galip olacaklarını söyleyerek, deve üzerine bahse girmişti. Eğer dokuz yıl içinde Bizanslılar üstün gelirse müşrik kaybedecek ve veveleri Hz. Ebu Bekir alacaktı. Eğer bu süre içinde Bizanslılar kaybederse , develeri müşrik kazanacaktı.
Nihayet bu süre zarfında Bizanslılar galip geldiler ve develeri kazanan da Hz. Ebu Bekir oldu. Öyle anlaşılıyor ki, Bizanslılar´ın galibiyeti, Peygamber efendimizin Medine´ye hicretinden sonra gerçekleşmiştir. Bu haberle ilgili olarak Hafız Ibn Kesir şöyle der:
“Meşhur görüşe göre Kisra, bizzat kendi beldeleri içinde He-raklius´la savaşmış, ordusunu kırarak sınırların ötesine atmış, Heraklius´un elinde sadece İstanbul şehri kalmıştı. Kisra, İstanbul´u da kuşatma altına almış, kuşatma uzun süre devam edince zor durumda kalmış, şehri ele geçirememişti. Çünkü orası çok muhkemdi. Yarısı kara tarafında, diğer yarısı da deniz Ötesindeydi. Deniz ötesinden Bizans-lılar´a erzak yardımı geliyordu. İş uzayınca Bizans Kayseri, Kisra´ya karşı bir plan hazırladı, istanbul´dan çıkıp gitmesi karşılığında bir miktar mal vereceğini söyleyerek Kisrayla barış anlaşması yaptı. Barış için Kisra, dilediği şartı ileri sürebilecekti. Kayser (imparator)´den, dünyada hiçbir hükümdarın veremeyeceği miktarda altın, mücevher, kumaş, cariye, hizmetçi istedi. Kayser, bu şartları kabul etti ve bütün isteklerini yerine getirebilecek durumda olduğuna onu inandırdı. Şam ve Bizans beldelerine varıp, oralardaki zahire ve hasılatı toplayıp ona vermek için kendisine süre tanımasını Kisra dan istedi. Orta büyüklükteki bir ordu ile İstanbul´dan çıktı. Kisra´da, İstanbul´da imparatorun zahire ve hasılatı toplayarak getirip kendisine teslim etmesini bekliyordu.
imparator hemen yola çıktı ve iran´a ulaştı. Orada fesad çıkarıp Kisra´nın adamlarını ve askerlerini öldürdü. Zaten savaşçıların çoğu İstanbul´da Kisra´nın yanında bulunuyordu. İmparator, Iranlılar´ı vura vura Medain şehrine vardı, orası İran´ın başkenti idi. Halkı kılıçtan geçirip bütün mal ve ürünlerini aldı. Kisra´nın kadınlarını esir etti ve oğlunun saçlarını kestirerek bir merkebe bindirip sokaklarda dolaştırdı. Bazı asker ve kumandanlara da hakaret etti. Onlarla birlikte Kisra´ya gönderdiği mektubunda: “İstediklerin bunlardı. Al işte!” dedi
Kisra, artık etrafını göremez olmuştu ve istanbul´a karşı öfkesi artmıştı. Orayı tekrar kuşatmak istedi. Ama bir şey yapamadı.
İmparator Heraklius´un taktiği karşısında ordusu paramparça olan Kisra, oyundan oyuna gelerek ülkesine döndü. Böylece iranlılar da daha önce bunların yenik düşüşü gibi Arabistana yakın bir yerde yenik düşmüş oldular. Bu yenilgiden önce de sonra da iş, taumamen Allah´a aitti.” [1]
Bu olay burada anlatıldı. Çünkü bunun anlatılışı, Şeyban oğullarının Kisra´ya karşı galibiyetlerinin bir uzantısıdır. Nitekim peygamber (sav) de bunu daha önceden haber vermişti. Bu olayı konusu dışında başka bir yerde anlatmayacağız. Bu olaylar, Hicret-i Nebeviye´den sonrasına kadar devam etmiştir. Ayrıca bu, daha sonraları İslamiyet´in İran´da da muzaffer olacağının bir belirtisiydi. Bunları anlattıktan sonra şimdi yine Peygamber efendimize dönüyoruz ve Hicret´e zemin hazırlayıcı olayları ele almak istiyoruz.
——————————————————————————–
[1] Tefair-i Ibn Kesir, c.3, s 424.425. –