Hz. Peygamber Bir Kavme, Onları Allah’a Davet Etmeden Önce Savaş Açmazdı
– Hz. Peygamber, bir kavmi dine davet etmezden önce onlarla savaşmazdı.[1]
——————————————————————————–
[1] Abdurrezzak (İbn Abbas’tan); Heysemi, V/304; İmam Ahmed; Ebu Ya’la ve Tabarani (bir çok senetle); Kenz II/298; Beyhaki, Sünen IX/107
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/99.
Hz. Peygamber’in Gönderdiği Askerî Birliklere Halkı Güzellikle İslâm’a Davet Etmelerini Emretmesi
– Hz. Peygamber bir askerî birlik çıkardığı zaman onlara ‘Halka yumuşak davranınız. Onları Allah’a davet etmezden önce onlara hücum etmeyiniz. Yeryüzünde, isterse çamur ve kerpiçten yapılmış evler, şehirler, köyler olsun; yani ister medeni insanlar isterse göçebe halinde yaşayanlar olsun, onların bana müslüman olarak gelmeleri, onların erkeklerini öldürüp kadınlarını ve çocuklarını esir olarak getirmenizden daha sevimli gelir!’[1]
– Hz. Peygamber bir askerî birlik gönderdiğinde, o askerî birliğin kumandanına önce kendi nefsi ve beraberindeki müslümanlar hakkında takva tavsiye ediyor, hayrı öneriyordu. Sonra müşrik düşmanla karşılaştığında onları üç husustan birine davet etmenin gereğine işaret buyuruyordu.
a) Onları İslâm’a davet et. İtaat ederlerse müslümanlıklarını kabul et ve onlarla savaşma.
b) Onları memleketlerinden muhacirlerin memleketine hicret etmeye davet et. Onlara de ki: Bunu yaptıkları takdirde muhacirler için ne varsa onlar için de vardır. Muhacirlerin boynunda ne görev bulunuyorsa onların boynunda da o bulunacaktır. Eğer bunu kabul etmeyip kendi yerlerinde kalmayı isterlerse, onlara müslümanların göçebeleri gibi olduklarını bildir. Müminler üzerine cereyan eden ilahi hükümler onların üzerine de cereyan edecektir. Onların, savaşta alınan ganimet ve fey malları üzerinde bir payları olmayacaktır. Ancak müslümanlarla cihada katılırlarsa o zaman payları olur.
c) Eğer buna da razı olmazlarsa onları haraç vermeye razı et. Eğer haraç vermeye razı olurlarsa onlardan elini çek ve sen de buna razı ol. Eğer bunlardan hiçbirini kabul etmezlerse Allah’tan yardım iste ve onlarla savaş. Bir kaleyi kuşattığın zaman, onlar Allah’ın hükmü üzerine kaleden çıkmalarını şart koşarlarsa bunu kabul etme. Ancak sizin hükmünüz üzerine çıkmalarını kabul edin. Çünkü siz Allah’ın onlar hakkında nasıl hükmedeceğini bilmiyorsunuz. Sizin hükmünüze razı olduktan sonra kaleden onları çıkarınız. O zaman dilediğiniz gibi onlar hakkında hüküm veriniz.[2]
——————————————————————————–
[1] Kenzü’l-Ummal, II/294; İsabe, III/152; Tirmizi, I/195 (İbn Mendeh ve İbn Asakir, Abdurrahman b. Aiz’den)
[2] Ebu Davud, s. 358 (lafız Ebu Davud’a aittir); Müslim, II/82; İbn Mace, 210; Beyhaki, V/184 (Büreyde’den) Tirmizi “Bureyde’nin hadisi hasen ve sahihtir” der. Hadisi İmam Ahmed, Şafi, Darimi, Tahavi, İbn Hibban, Ebu Carud, İbn Ebi Şeybe ve başka muhaddisler de rivayet etmişlerdir. (Kenzü’l-Ummal, II/297)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/99-100.
Hz. Peygamber’in Hz. Ali’ye Bir Kavmi İslâm’a Davet Etmeden Onlarla Savaşmasını Emretmesi
– Hz. Peygamber, Hz. Ali’yi bir kavimle savaşmak için gönderdi. Sonra Hz. Ali’nin peşinden bir kişiyi gönderdi ve dedi ki: “Ali’ye yetiş ve ona de ki, onları Allah’ın hükmüne davet etmeden önce onlarla savaşmasın”[1]
– Hz. Peygamber, beni bir tarafa savaşmak üzere gönderdi. Ben ayrıldıktan sonra Hz. Peygamber bir kişiye: “Ali’ye yetiş. Onun yanına vardığında kendisine de ki: Hz. Peygamber bir kavmi Allah’a davet etmeden önce onlara savaş açmamanı emrediyor”[2]
– Hz. Peygamber Ali’yi gönderdiğinde kendisine “Sakın bir kavmi Allah’a davet etmeden önce onlarla savaşma![3]
– Hz. Peygamber, Hayber günü, Hz. Ali’ye “Haydi yürü, ta ki onların bölgesine varıncaya kadar. Sonra onları İslâm’a davet et ve onlara Allah’ın onların üzerindeki hakkını bildir. Allah’a yemin ederim, eğer Allah senin vasıtanla bir tek kişiyi hidayete erdirirse senin için kızıl develerin olmasından daha hayırlıdır” demiştir.[4]
——————————————————————————–
[1] Tabarani, Evsat (Enes b. Malik’ten); Heysemi, V/305 (Osman b. Yahya el-Kurkusani hariç-bu da sikadır- hadisin ricali sahihin ricalidir, dedi)
[2] Kenzü’l-Ummal, II/29 (İbn Rahaveyn Hz. Ali’den)
[3] Nasbu’r-Raye II/378 (Abburrezzak Hz. Ali’den)
[4] Buhari ve diğerleri (Sehl b. Sa’d’dan)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/100.
Hz. Peygamber’in Ferve el-Kutayi’ye Savaş Sırasında İnsanları İslâm’a Daveti Emretmesi
– Ferve b. Museyk el-Kutay şöyle anlatıyor: “Hz. Peygamber’e giderek şöyle dedim:
‘Ey Allah’ın Rasûlü! Kavmimin iman edenleriyle imandan kaçanlarına savaş açayım mı ’ Hz. Peygamber
“evet” dedi. Sonra fikrimi değiştirerek:
‘Ey Allah’ın Rasûlü! Kavmimin imana gelmeyenleriyle değil de Sebe ehliyle savaşacağım. Çünkü onlar daha asi ve daha kuvvetlidirler’ dedim. Hz. Peygamber bana emretti, Sebe halkına savaş açmama izin verdi. Onun yanından çıktıktan sonra Allah, Sebe hakkında indirdiklerini indirdi. Hz. Peygamber
‘O, el-Kutay nereye gitti ’ dedi. Evime haber gönderdi. Beni orada bulamadılar, çünkü yola çıkmıştım. Beni yoldan çevirdiler. Hz. Peygamber’e vardığımda baktım ki oturuyordu ve etrafında ashabı vardı. Hz. Peygamber bana hitaben:
‘Onları evvela imana davet et. Onlardan kim imana gelirse kabul et. İmana gelmeyenler hakkında da acele etme. Ta ki bana onlar hakkında bir haber gelinceye kadar’ dedi. Oradakilerden birisi Hz. Peygamber’e
‘Ey Allah’ın Rasûlü! Sebe bir arazi mi bir kadın mıdır ’ diye sordu. Hz. Peygamber
‘Ne arazi ne de kadındır; fakat bir kişidir ki bu kişiden on kabile türemiştir. Altısı Yemen’e yerleşmiş, dördü de Şam’a gelmiştir. Şam’a gelenler Lahm, Cüzam, Gassan, Amile kabileleridir. Yemen’de yerleşenler ise Ezd, Kinde, Himyer, Eş’arîler, Enmarlar ve Mezhic kabileleridir’ dedi. Soran adam
‘Ey Allah’ın Rasûlü! Enmar da nedir ’ diye sordu. Hz. Peygamber cevab olarak buyurdu:
‘Onlar o kimselerdir ki Has’am, Becile onlardandır’[1]
– Ferve şöyle anlatıyor: Rasûlullah’a vararak dedim ki:
‘Ey Allah’ın Rasûlü! Kavmimin iman edenleriyle imandan kaçanlarına karşı savaşayım mı ’ Hz. Peygamber,
“evet” dedi. Ben Rasûlullah’ın huzurundan çıkınca beni çağırdı:
‘Onları İslâm’a çağırmadan önce sakın kendilerine savaş açma!’ dedi. Dedim ki:
‘Ey Allah’ın Rasûlü! Bana Sebe’den haber verir misin, acaba bir dağ mıdır, yoksa bir vadi midir Yahut nedir ’ Hz. Peygamber:
‘Hayır vadi veya dağ değildir. O, Araptan bir kişidir ve on oğlu olmuştur’. (Ve daha önceki hadisi sonuna kadar söyledi)[2]
——————————————————————————–
[1] İbn Sa’d, Ahmed, Ebu Davud ve Tirmizi, II/154; Tabarani, Hakim (Ferve b. Museyk el-Kutayi’den) Tirmizi, hadise hasendir demiştir. Kenzü’l-Ummal, I/360
[2] İmam Ahmed ve Abd b. Humeyd (Ferve’den); Tefsir-i İbn Kesir III/531 (Her ne kadar hadisin senedinde Ebu Habbab el-Kelbi varsa da, muhaddisler onun hakkında söz etmişlerse de, bu güzel bir senettir)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/100-101.
Hz. Peygamber’in Halid b. Said’i Yemen’e Gönderdiği Zaman Ona İnsanları Allah’â Davet Etmesini Emretmesi
Halid b. Said şöyle anlatıyor: Hz. Peygamber beni Yemen’e göndererek şöyle dedi: ‘Araplar içinde hangi kabileden ezan sesini işitirsen sakın onlara hücum etme. İçinde ezan sesi duymadıklarına gelince, onları evvela İslâm’a davet et”[1]
——————————————————————————–
[1] Tabarani (Halid b. Said’den); Heysemi V/307 (Bu hadisin senedinde Yahya b. Abdilhamid el-Hammani vardır. Bu zat zayıftır)
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/101-102.
İslâm’a Davet Edilmeden Savaşta Esir Düşenleri Hz. Peygamber’in Tekrar Memleketlerine Göndermesi
Hz. Peygamber’e Lat ve Uzza’dan (yani bu iki putun yanında ikamet eden kabilelerden) esirler getirildi. Hz. Peygamber
‘Bunları esir almazdan önce kendilerini İslâm’a davet ettiniz mi ’ diye sordu. Esir edenlerin hayır demesi üzerine Hz. Peygamber esirlere hitaben:
‘Sizi İslâm’a davet ettiler mi ’ dedi. Esirler
“hayır” dediler. Hz. Peygamber
‘Bunları serbest bırakınız. Tâki emin oldukları yere varıncaya kadar onları götürünüz’ buyurdu. Sonra da Ahzab: 33/46-47, En’am: 6/19. ayetini sonuna kadar okudu”[1]
——————————————————————————–
[1] Beyhaki V/107 (Ubey b. Ka’b’dan) Beyhaki “bu hadisin senedindeki Revh b. Müsafir zayıftır” diyor. Kenzü’l-Ummal, II/297 (Haris bu hadisi, Vaki’den) Vaki’de onları yerlerine kadar götürün ve İslama davet edin ibaresi de vardır.
Muhammed Yusuf Kandehlevi, Hayatu’s-Sahabe, Akçağ Yayınları: 1/102. –