Nefl lugatta fazlalık demektir. Istılahı anlamı ise ´vacib olmayan, fazladan ibadet1 demektir. Farz olmayan namazlara fazlalık mânâsını ifade eden nefl denilmiştir. Çünkü onlar, Allah´ın farz kıldığı ibadetlerden başka fazla olarak yapılan ibadetlerdir. Nefl, sünnet, mendub ve müstehab kelimeleri, eşanlamlı kelimelerdir.
Nefl namazı iki kısımdır. Bir kısmının cemaatle kılınması sünnet´tir. Bir kısmını ise cemaatle kılmak sünnet değildir. Cemaatle kılınması sünnet olmayan kısım da ikiye ayrılır:
1. Farz namazlara tâbi olan nafileler
2. Farz namazlara tâbi olmayan nafileler Farz Namazlara Tâbi Olan Nafileler
Bu nafileler tnüekkede ve gayr-ı müekkede olarak ikiye ayrılır. Müekkede olanlar şunlardır: Sabah namazından önce iki rekât, öğleden önce ve sonra ikişer rekât, akşam ve yatsıdan sonra ikişer rekât.
İbn Ömer şöyle demiştir: ´Hz. Peygamber´den on rekât namaz öğrendim: Kendileri öğleden önce ve sonra ikişer rekât, akşam namazından sonra iki rekât, yatsı namazından sonra iki rekât, sabah namazından önce de iki rekât kılarlardı. Bu saatte Hz. Peygamber´in yanına kimse giremezdi´.[1]
Hz. Aişe şöyle demiştir: ´Hz. Peygamber, sabah namazından önce kılınan iki rekâta gösterdiği ihtimamı, başka hiçbir nafile namaza göstermezdi´.[2]
Hz. Aişe şöyle rivayet ediyor: ´Hz. Peygamber, öğleden önce dört rekât, sabahtan önce de iki rekât kılardı ve bunları terketmezdi´.[3]
Yine Hz. Aişe şöyle demiştir: ´Hz. Peygamber, benim odamda öğleden önce dört rekât kılar, ondan sonra çıkıp halka farzı kıldırır, sonra tekrar iki rekât kılardı´.[4]
Hz. Peygamber bu iki rekâtten sonra iki rekât daha artırırdı. Nitekim kendileri şöyle buyurmuştur:
Kim öğlenin farzından önce ve sonra dörder rekât namaz kılmaya devam ederse, Allah onu cehennem ateşine haram kılar.[5] Cuma namazı da öğle namazı gibidir. Çünkü Cuma namazı, öğle namazının karşılığıdır. Bu bakımdan Cuma namazından önce de dört rekât kılmak sünnet´tir; iki rekâtı müekked, iki rekâtı da gayr-ı müekked´dir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Herhangibiriniz Cuma namazını kıldığı zaman dört rekât daha kılsın[6]
Abdullah b. Mes´ud´un, Cuma´dan önce ve sonra dörder rekât namaz kıldığı rivayet edilmiştir.[7]
Yine aynı sened ile ikindiden önce de dört rekât kıldığı rivayet edilmiştir.
İkindinin farzından önce dört rekât namaz kılan kişiye Allah rahmet etsin.[8]
Bu dört rekât namaz, ikişer rekât olarak kılınmalıdır. Çünkü Hz. Ali´den şöyle rivayet edilmiştir: ´Hz. Peygamber, ikindinin farzından önce dört rekât kılar ve arasını selâm ile ayırırdı[9]
Akşam namazından önce hafif olarak iki rekât namaz kılmak da müstehab´dır.
Enes b. Mâlik şöyle demiştir: ´Biz Medine´de bulunuyorduk. Müezzin akşam namazı için ezan okuduğu zaman sahabeden birçok kimse aceleyle direklere doğru durup iki rekât namaz kılarlardı. Hatta bazen yabancı bir kimse mescide girerdi de bu iki rekâtı kılanların çokluğundan ötürü farz namazı kılınmış zannederdi´.[10]
Yatsıdan önce de iki rekât hafif namaz kılmak müstehab´dır. Hz. Peygamber üç defa ´Her iki ezan (ezan ile kamet) arasında bir namaz vardır´ dedikten sonra, üçüncüde ´kılmak isteyen kimse için´ sözünü ilave etti.[11]
Farz Namazlara Tâbi Olmayan Nafileler
1. Tahiyyetu´l-Mescid Namazı
Mescide girildiğinde oturmadan önce kılınan iki rekât sünnettir. Bunun delili şu hadîstir:
Herhangibiriniz mescide girdiğinde iki rekât namaz kılmadan oturmasın.[12]
Tahiyyetu´l-Mescid namazı, farz namaz veya herhangibir nafile namaz kılmakla da eda edilmiş olur. Çünkü esas olan, mescide girildiğinde oturmadan önce namaz kılmaktır.
2. Vitir Namazı
Vitir namazı müekked bir sünnet´tir. Tek rekât olarak da kilınabildiği için bu ismi almıştır. Diğer namazlar ise en az iki rekât olarak kılınır.
Hz. Ali´den şöyle rivayet edilmiştir: ´Vitir namazı farz değildir. Hz. Peygamber onu sünnet kılmıştır´.[13]
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Ey Kur´an ehli! Vitir namazı kılın veya namazı tekleştirin. Şüphesiz ki Allah tek´tir ve tek´i sever.[14]
Vitir Namazının Vakti
Vitir namazının vakti, yatsı namazından sonra başlayıp fecr-i sadık´ın doğuşuna kadar devam eder. Vitir namazını, gece namazının sonunda kılmak en efdalidir. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Allah size bir namaz ziyade kıldı. O namaz sizin hakkınızda kırmızı tüylü develerden daha hayırlıdır. İşte o vitir namazıdır. O namaz yatsı ile fecrin doğuşu arasında kılınır.[15]
Gece kıldığınız namazların sonunu tek yapınız.[16]
Bu, fecr´den önce uyanmaktan emin olan kimse içindir. Fakat gece kalkmaktan emin olamayan kişi, vitir´i yatsı namazından sonra kılmalıdır. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Gece sonunda kalkamayacağından korkan kimse, vitir namazını gecenin evvelinde kılsın. Gece sonunda kalkacağını ümit eden de gecenin sonunda kılsın. Zira gece sonundaki namaz şahitlidir ve çok faziletlidir.[17]
Ebu Hüreyre şöyle demiştir: ´Dostum (Hz. Peygamber) bana üç şey tavsiye etti: Her aydan üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak ve vitir namazını kılıp uyumak´.[18]
Vitir namazının en azı bir rekâttır. Fakat tek rekât ile yetinmek evlâ olan bir davranış değildir. Vitir namazının en çoğu ise onbir rekâttır. En iyisi üç rekâttan az kılmamaktır. Üç rekât kılındığı takdirde iki rekâtı bir, kalan bir rekâtı da ayrı kılmak gerekir. Onbir rekât kılındığı takdirde her iki rekâtta bir selâm verilmeli, sonra bir rekât daha kılınmalıdır.
Hz. Aişe şöyle demiştir: ´Hz. Peygamber yatsı namazını kıldıktan sonra sabah namazına kadarki zamanda onbir rekât namaz kılardı. Her iki rekâtta bir selâm verir, bir rekâtı da vitir yapardı. Hz. Peygamber, müezzin sabah ezanını okuduktan, fecr´in tulûu tebeyyün ettikten, müezzin de haber vermek için geldikten sonra kalkıp hafifçe iki rekât kılar, sonra ikâmeti haber vermek için müezzin gelinceye kadar sağ yanı üzerine yatardı´.[19]
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Vitir namazını kılmak, her müslümana haktır. Vitir namazını beş rekât kılmak isteyen beş rekât kılsın, üç rekât kılmak isteyen üç rekât kılsın, bir rekât kılmak isteyen de bir rekât kılsın.[20]
Hadîste geçen haktır kelimesinden maksat, meşrudur ve istenmektedir demektir.
3. Teheccüd Namazı
Uykudan kalkıp kılındığı için bu namaza teheccüd denilmektedir. Çünkü teheccüd, uykuyu terketmek demektir. Teheccüd namazı, rekât sayısıyla sınırlandırılmamış bir sünnettir. Bu sünnet, uykudan uyandıktan sonra ve fecr´den önce eda edilir. Bu sünnetin meşruiyetinin delili şu ayettir:
Gecenin bir kısmında kalk ve sana mahsus bir fazlalık olmak üzere onunla (Kur´an´Ia) namaz kıl. Rabbinin seni övgüye değer bir makama (=makam-ı mahmud´a) çıkarması umulur. (îsra/79) Yani ´Uykudan kalk, namaz kıl, Kur´an oku. Bu namaz, yalnız sana
mahsus bir fazlalıktır´. Bazı rivayetlere göre teheccüd namazı, Hz.Peygamber´e vacib idi. .
Hz. Peygamber´e ´Farz namazlardan sonra hangi namaz daha faziletlidir 1 diye sorulduğunda, Hz. Peygamber ´Gece kalkıp kılman namaz1 diye cevap vermiştir.[21]
4. Duha (Kuşluk) Namazı
Kuşluk namazının en azı iki, en çoğu ise sekiz rekâttır. Ebu Hüreyre şöyle demiştir: ´Dostum (Hz. Peygamber) bana üç şey tavsiye etmiştir: Her aydan üç gün oruç tutmak, iki rekât kuşluk namazı kılmak, vitir namazını kılıp uyumak[22]
Şöyle rivayet edilmiştir: ´Fetih senesi Ümmü Hânî, Hz. Peygamber´in yanına geldi. Hz. Peygamber Mekke´nin en yüksek yerinde bulunuyordu. Hz. Peygamber yıkanmak için kalktı. Hz. Fatıma da onun üzerine bir perde gerdi. Sonra Hz. Peygamber elbisesini aldı ve ona sarındı. Sonra Duha (kuşluk) nafilesini sekiz rekât olarak kıldı´.[23]
Kuşluk namazını, her iki rekâtta bir selâm vererek kılmak en efdalidir.
Ümmü Hânîden şöyle rivayet edilmiştir: ´Hz. Peygamber (Mekke´nin) fethi günü her iki rekâtta bir selâm vererek kuşluk namazını sekiz rekât olarak kıldı´.[24]
Kuşluk namazının vakti, güneşin yükselmesinden başlayıp zeval vaktine kadar devam eder. Fakat en efdali, gündüzün dörtte biri geçtikten sonra kılınmasıdır.
Zeyd b. Erkam şöyle demiştir: Hz. Peygamber, Küba halkının yanına vardığında onlar namaz kılıyorlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber ´Evvâbîn namazı, kumların hararetinden ötürü deve yavrularının ayakları yandığı zaman kılınır´ dedi.[25]
5. İstihare Namazı
İstihare namazı, namaz kılmanın mekruh olmadığı her vakitte iki rekât olarak kılınır. Birşey yapmak isteyen fakat yapılıp yapılmamasında hayır olduğunu bilmeyen bir kimsenin istihare namazı kılması sünnet´tir. İstihare namazından sonra bu hususta varid olan dua ile dua edilmelidir. Bu duadan sonra Allah o işi yapması için kalbine ferahlık verirse yapmalı, yoksa yapmamalıdır.
Cabir b. Abdullah şöyle demiştir: Hz. Peygamber bize Kur´an´dan bir sûre öğretir gibi, bütün işlerde istihare yapmayı öğretti. Bize şöyle derdi:
“Sizden biri bir işe niyetlenirse, iki rekât namaz kılsın, sonra da şu duayı okusun:
Allahım! Senin ilminle hayır, kudretinle de güç istiyorum. Senin büyük fazlından talep ediyorum. Sen güç yetirirsin; ben yetiremem. Sen bilirsin; ben bilmem. Sen gaybı bilensin. Allahım! Bu iş; dinim, geçimim, sonum (veya şimdiki halim ve geleceğim) için hayırlı olacaksa, bunu benim için takdir et ve müyesser kıl. Sonra benim için onda bereketler nasip et. Yok eğer bu iş; dinim, geçimim, sonum (veya şimdiki hâlim ve geleceğim) için şerli olacaksa onu benden, beni de ondan uzaklaştır. Benim için her nerede olursa olsun hayrı takdir eyle, sonra da beni onunla hoşnut eyle.
Bu duayı okuduktan sonra da işinin ne olduğunu söylesin”.[26]
İsmi ve Belli Vakti Olmayan Nafile Namazlar
Bu nafileler, daha önce belirttiğimiz mekruh vakitler hariç, her vakitte istenildiği kadar kıhnabilir; Hz. Peygamber, Ebu Zer´e şöyle demiştir;
Namaz en güzel şeydir. İstersen fazla, istersen az kıl.[27]
İster gece, ister gündüz kılınsın mutlak nafilelerde her iki rekâtta bir selâm vermek en efdalidir. Bunun delili şu hadîstir:
Gece namazı ikişer ikişerdir.[28]
Hadîste geçen mesna kelimesinden maksat, iki rekâtta bir selâm vermektir.
Cemaatle Kılınması Sünnet Olan Namazlar
Yukarıda zikrettiğimiz nafile namazların tümü, tek basma kılınması müstehab olan nafilelerdir. Cemaatle kılınması müstehab olan nafileler ise Bayram namazları, Teravih namazı, Küsuf ve Husuf namazı ve Yağmur namazıdır.
——————————————————————————–
[1] Buharî/1126; Müslim/729
[2] Buharî/1116; Müslim/724
[3] Buharî/1127
[4] Müslim/730
[5] Neseî, İmam Ahmed, İbn Mâce, Ebu Dâvud, Tirmizt/427-428, (Ümmü Habîbe´den)
[6] Müslim/881, (Ebu Hüreyre´den)
[7] Tirmizî/523
[8] Tirmizî/430, (İbn Ömer´den)
[9] Tirmizî/429
[10] Buharî/599; Müslim/837
[11] Buhari/601; Müslim/838, (Abdullah b. Mugaffel´den)
[12] Buharî, 433; Müslim/714
[13] Tirmizî, 453 ve başka muhaddisîer
[14] Ebu Dâvud/l4l6; Tirmizî
[15] Ebu Dâvud/1418
[16] Buharî/953; Müslim/749
[17] Müslim/755, (Câbir´den)
[18] Buharî/1880; Müslim/721
[19] Buhari/1071; Müslim/736 ve başka muhaddisler
[20] Ebu Dâvud/1422, (Ebu Eyyub el-EnsârMen)
[21] Müslim/1163 ve başka muhaddisler, (Ebu Hüreyre´den)
[22] Buharî/1880; Müslim/721
[23] Buharî/350; Müslim/336
[24] Ebu Dâvud/1290
[25] Müslim/748
[26] Buharî/1109 ve başka mubaddisler
[27] İbn Mâce
[28] Buharî/946; Müslim/749; Ebu Dâvud/1295 ve başka muhaddisler.