Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla sözlerime başlıyorum. Alemlerin Rabbi olan Allah’a hamd ve senalar olsun. Hazreti Muhammed’e, aline ve ashabına salat ve selam olsun. Yüce Allah babam, şeyhim, terbiye edicim, Şehid-ul Harameyn’e -yüce Allah kendisinden razı olsun- rahmet eylesin. Değerli kardeşlerim, şunu itiraf ediyorum ki size konuşmaktan acizim. Kalbimin derinliklerinden hissediyorum konuşmaya acizim. Ramazan ayı boyunca hiçbir kelime size konuşmadım. Yalnız evinize geri döndüğünüzde, ziyarete gittik, Şeyh hazretlerinin dergahına gittik, şeyhimizin oğlundan bir kelime dahi duymadık dememeniz için, bu aciz halime rağmen size hitap ediyorum. Yüce Allah’tan temenni ve niyaz ediyorum bu konuşacaklarım ile sizi, bizi ve tüm müslümanları faydalandırsın. Çünkü Yüce Allah her şeye kadirdir.
Değerli kardeşlerim, sizin bayramınızı kutluyorum, İslam aleminin bayramını kutluyorum ve memleketimizin sorumlularının da bayramını kutluyorum. Tüm İslam aleminin sorumlularının da bayramını kutluyorum. Yüce Allah böyle bayramlara ulaşmayı hayır ile, bereket ile tekrar kılsın. Yüce Allah’tan temenni ediyorum tüm müslümanlara yapılan haksızlıklar, gasplar giderilsin, onların ellerinden alınan mal ve mülkleri onlara geri iade edilsin. Yüce Allah’tan temenni ediyorum böyle bayramları hayır ve ihsan ile bize tekrar tekrar nasip kılsın. Tüm İslam alemi için hayra vesile eylesin ve siyonistlerin bizden aldıkları her karış toprağı geri almayı bize nasip eylesin ve yüce Allah tüm İslam alemini şeref, makam, mevki, haysiyet ve izzet ile şereflendirsin.
Değerli kardeşlerim, sizin teellüm ettiğinizi hissediyorum. Ben de teellüm ediyorum, üzülüyorum. Çünkü babam, Allah sırrını pak eylesin, böyle muhteşem, büyük toplumlarda bize maneviyat veren, sevgi veren, bizim kalbimizi, ruhumuzu gıdalandıran nice vaazlar, nasihatler ve dersler vermişti.
Değerli kardeşlerim, siz akrabalarınızı, çocuklarınızı terk edip şeyhinizin oğluyla bayramlaşmaya geldiniz. Ben buna şuur ediyorum ve inanıyorum ki bu sizin sadakatınıza, sizin sevginize, sizin ihlasınıza bir şahittir ve delilidir.
Değerli kardeşlerim, şunu da hissediyorum bu yaptığınız Şeyh hazretlerinin sizin üzerinizde olan hakkıdır. Buna şuur ediyorsunuz. Çünkü Şeyh hazretleri size karşı ehli vefa idi. Size şefkat ve merhameti vardı ve şunu diyordu, manevi kardeşlik, nesebi kardeşlikten daha üstündür. Daimi olarak bu şiiri terennüm ediyor ve sizi kendine en yakın sayıyor ve bunu itiraf ediyordu.
Değerli kardeşlerim, aramızda olan bu sıla, bu akrabalık şeriatın özünde olan adaplar sebebi iledir. Şeriata uygun olan adaplar sebebiyledir. Onun için bu adapları bidatlardan, muhalefetlerden korumamız lazımdır. Bu adapları hakkıyla koruyup dünya menfaatimiz için, siyaset için kullanmamamız lazımdır. Çünkü bu adapları istismar ederek siyaset ve makam için kullanmak caiz değildir.
Değerli kardeşlerim, vacibimiz bu adapları korumaktır. Çünkü sadatlarımızdan gördüğümüz budur. Onları bidatlardan, yolsuzluklardan, şeri muhalefetlerden korumamız gerekir. Çünkü bunlar temiz adaplardır ve uygun adaplardırlar. Sadatlarımız bu şekilde onları koruyup bize teslim ettiler. Kendi ruhumuzu, haysiyetimizi, tüm varlığımızı bu adapların, bidat ve hurafelerden ve istismardan koruması için sarf etmemiz gerekiyor. Bizim vacibimiz budur.
Değerli kardeşlerim, şu anda size herhangi bir olayı açıklamak istemiyorum. Çünkü yüce Allah bize sabrı emretmiştir ve şöyle buyurmuştur: “Yüce Allah sabredenlerle beraberdir.” Değerli kardeşlerim, sabırlı olalım. Sabır ile her şey hallolur. Yalnız sabrımızla beraber kendimize dikkat edelim. Yanlışlık yapmayalım. İslam dininin adaplarına uygun hareket edelim. Adaplarımızı koruyalım. İnsanlık alemine faydalı olalım. Devletimize, milletimize ve memleketimize faydalı olan hareketi yapalım, onları rahatsız etmeyelim. Peygamber aleyhisselatu vesselam şöyle buyurmuştur: “Erkek, şecaat sahibi, aceleci olan değildir. Erkek ve şecaat sahibi olan kimse sabırlı olandır.”
Değerli kardeşlerim, Peygamber aleyhisselatu vesselamın hadisi şerifinin devamı “şecaat sahibi olan öfkelendiği zaman kendini tutandır.” şeklindedir. Değerli kardeşlerim, şimdi, şu anda bu muhteşem toplumun etrafımda toplanması benim için değildir. Etrafımda toplanmanız Şeyh hazretlerine olan sadakatınızdır. Sevginizdir, muhabbetinizdir. İşte onun için bizim Şeyh hazretlerinin hakkını korumamız lazımdır. Çünkü bende bir şey yoktur. Bende olan şudur, şunu diyebiliyorum, sizi yüce Allah’ın rahmetine, Peygamberin bereketine, Nakşibendi sadatlarının himmetine ve Şeyh hazretlerinin bereketine havale ediyorum.
Değerli kardeşlerim, sadatlarımızın gayreti büyüktür, sizi onların gayretine havale ediyorum. Yüce Allah’tan niyaz ediyorum bizi ve sizi affetsin, niyetlerimizi gerçekleştirsin. Buraya varmak için sarf ettiğiniz maddiyatı yüce Allah kat kat size geri ihsan eylesin. Yüce Allah attığınız her adımın karşılığında günahlarınızı af etsin ve evinize sağ selim dönmeyi size nasip eylesin.
Değerli kardeşlerim, size şu müjdeyi veriyorum. Şeyh hazretlerinin adapları olduğu gibi korunmaktadır. Böyle sizin gibi muhteşem topluluklar, münevver alimler, muhlis etbalar, ehli sadakat, ehli saygı ve sevgi kimseler Şeyh hazretlerinin adabının kalıcı olduğuna en büyük şahittir. Şuna inanın ve güvenin Şeyh hazretlerinin adabına hiç kimse saldıramaz, onu yok edemez, onu ortadan kaldıramaz. Eğer biz Şeyh hazretlerinin, sadatı kiramın adaplarına uygun hareket edersek, kalbimize dünya menfaati girmezse, siyaset girmezse, makam girmezse, bidat girmezse, şeri muhalefetler girmezse bilin ki Şeyh hazretlerinin adabı bu şekilde aramızda kalıcı olacaktır ve hiç kimse ona zerre kadar zarar veremeyecektir.
Değerli kardeşlerim, sözümün sonunda Şeyh hazretlerinin şu vasiyetini size beyan etmek istiyorum. Şöyle buyururdu, bizim kendi sözümüzü, fiile çevirmemiz lazımdır. Mazharı, hakikate çevirmemiz lazımdır. Tüm hissiyatımız, bildiklerimiz ameli olmalıdır. Bildiğimiz adap ve terbiyeler ameli olmalıdır. Yüce Allah’tan temenni ediyoruz bizi amel etmeye muvaffak eylesin. Yüce Rabbim her şeye kadirdir.