93- Akîde İle Îlgili Görüşlerinden Bahsîn Lüzumu: Biz burada İmam Şafiî´nin tefsir ve edebiyat hakkındaki görüşlerinden bahsedecek değiliz. Bizim burada birinci maksadımız fakîh sıfatiyle İmam Şafiî´yi etüd etmektir. Bizim için önemli olan şey, onun fıkıh görüşlerini, mezhebini, mezhebin usûlünü incelemektir. Vakıa Şafiî, diğer ilimlerde de hüccet sayılacak derecede bilgi ve görüş sahibidir. Fakat onun hayatını yazanlar, onun Hilâfet hakkındaki mezhebinden bahsederler, sonra kelâm, ilmi hakkındaki görüşünden ve akâid öğrenmedeki tutumundan söz açarlar. Bunların fıkıh incelemesiyle bir nevi münâsebeti olduğundan kısaca onlardan bahsedelim, onun ardından hemen onun fıkhına geçelim. [1] 94- Kelâm İlmi Ve İmamet Hakkında Şâfîînin Görüşü: Şafiî kelâm ilmini…
Yazar: admin
98- Şafiî Mezhebinin Kuruluş Safhaları: Şafiî, 184 senesinde Bağdad´a yaptığı ilk seyâhattan dönünceye kadar, müstakil bir mezheb kurmağı veya imam Mâlik´in görüşlerinden ayrı fıkıh görüşleri ortaya atmağı düşünmüş değildi. Bu zamana kadar o Mâlik´in talebesinden sayılırdı. Onun görüşlerini müdafaa eder, Medine ehlinin fıkhım savunarak ehl-i re´y fukahâsiyle münakaşa yapardı. Hattâ kendisine Nâsırü´l-Hadîs = Hadîs fıkhı yardımcısı nâmı verilmişti. Bu hususta son noktaya ulaşmıştı. Yukarıda beyan ettiğimiz gibi, muhad-disleri onların delilleriyle konuşturup dile getirdi. Şafiî bu seyahati esnasında Bağdad´da pek kısa olmıyan bir müddet ikamet edince, orada İmam Muhammed b. Hasan´ın kitaplarım inceledi, ehl~i re´y ulemâsiyle münazaralarda bulundu, mücâdele etti. Neticede:…
105- Şafiî İlimlerîn Tedvin Olunduğu Bîr Çağda Yaşadı: Gerek Sahabe ve gerekse Tabiîn devirlerinde müctehidler fetvalarını ve ictihadlarmı tedvin etmekten kaçınırlardı. Hattâ Sünneti tedvîn etmekten bile çekindiler. Maksadları: Usûl-ü din´den yazılı olarak tek esas Kur´ân´m kalması idi. Bu dînin direği odur, açık nuru odur, kıyamete kadar uzanan Allah ipi, hakikat bağı odur. Nihayet ulemâ Sünneti tedvîn etmek, fetvaları ve fıkhı tesbit edip yazmak mecburiyetinde kaldılar. Muhtelif dînî fırkalar ve mezhebler ortaya çıktı, bunlar kendi sözlerini yazıp ortaya döktüler. Şîa, imamlarının görüşlerini yazdı, Mu´tezile, ulemâsının görüşlerini yazdı, ortaya çıkardı. Muhaddisler, yalan Hadîslerden sahih Hadîslerin ayrılmasını sağlamak için Hadîsi tedvin etmek zorunda…
117- Usülün Fürü´a Bağlılığı: Bahsimizin bu bölümünde, Allah´ın inâyetiyle, Şafiî fıkhını inceleyeceğiz. Bunu yaparken, bu fıkhın istinbât usûllerini ve bu usûlün fiiru´ ile bağlılığını belirteceğiz. Aynı zamanda usûlü ve küllî kaideleri derli toplu bir halde biraz açıklamağa çalışacağız, fürû´ mes´elelere ise kısaca işaret edeceğiz. Bu her tarafa yayılmış, gayet geniş bir bahistir, her şeyi içine alamaz. Sonra, bu fürû´ meseleler, bu mezhebin kitaplarında ted-vîn edilmiş bir haldedir. Bu fürû´dan bizi ilgilendirenler, bu imamla, mezhebin usûliyle ve muhtelif fürûî mes´elelerin çıktığı umûmî ve külli kaidelerle alâkalı olanlardır. Göreceğiz ki, Şafiî´nin kitaplarının ihtiva ettiği usûl ve kaidelerinin çoğu bize kadar gelmiştir ve…
122- Şafiî´nin Usûl Ve Metodunu Etüd Etmenin Lüzumu: Şafiî´nin fıkhı bahsinin başındaki sözümüzde, biz onun usûlünü incelemeğe çalışacağız, demiştik. Usûlünü incelemeğe önem vermek, mezhebin fttru´ mes´eleterini ihmal etmek demek değildir. Zîrâ Şafiî kurmuş olduğu usûlünde, füru´ mes´eleleri çıkarmak için tuttuğu çığırın esaslarını vazetmiştir. Onun için hüküm istinbat edilecek kaidelerden birini beyan eder, arkasından da ona dayanan bâzı fürûî mes´eleleri zikreder, böylece o kaideden bu mes´eleleri çıkarma yolunu ac.kiannş. olurdu. Öyleyse bu usûlü etüd etmek, Şafiî Mezhebinin usûlünü öğrenmektir, bu mezhebin bâzı fürûî mes´elelerini tanımak demektir. S”.ıra bunların hepsinin üstünde olarak bu, Şafiî´nin fıkıhtaki metodudur. Ulemânın ilim metodlarını incelemek, bu metodların…
125- Şâfîî´nîn Şerîat Îlmini Amme İlmî, Hâssa İlmi Diye İkîye Bölmesi, Bunlar Arasında Fark Tapması: îmanı Şafiî, şeriat ilmini iki kısma ayırır: Biri, umûmun bîîmesi gereken şeyler olup bir Müslümanın onları bilmemesi caiz oîaro.az. Her Müs-lümanın onları bilmesi lâzımdır. Aklı başında olan Lir Müslüman onları bilmesin, bu olamaz. Çünkü bunlar dinde bilinmesi zarın î olan umurdandır. Beş vakit namazın, Ramazan orucunun, gitmeğe kudreti olanlara Hac etmenin, malının zekâtını vermenin farz olması; zinanın, ırza geçmenin, insan öldürmenin, hırsızlığın, şarap içmenin haram olması bunlardandır. Bunlar Kur´ân´ın nasslarmda mevcuttur; te´vil edilemez. Keza Hz. Peygamber´in herkesçe kabul olunan mütevâtir Sünnetlerinde beyân olunmuştur. îkinci kısım…
128- Şafii, Îstidlâl Hususunda Kitab İle Sünnete Aynı Mertebede İ´tibar Eder: Şafiî Kitabla Sünnete gerîat ilminde bir derecede i´tibâr etmektedir. Bu ikisini din ilminin biricik kaynağı addetmektedir. Çünkü bu ikisinden başka istidlal kaynakları da bu ikisine dayanmaktadır; bu ikisinin nass-larmdan değilse de ruhundan alınmadır. Delillerin kaynakları ne kadar çok ve türlü olsalar da Kitab ve Sünnetten terekküp eden bir asla râci´-dirler. Fakat bakıyoruz, Şafiî´den sonra usûl hakkında yazanların ibareleri, ondan önceki fukahânın sözleri ve hattâ bâzı kitaplarında bizzat Şafiî, Sünneti, Kitab mertebesinde tutmuyorlar. Onu Kitabla bir değil, ondan sonra gelen bir mertebede sayıyorlar, öyleyse neden Şafiî, yukarıda zikrettiğimiz bu ikisini…
144- Sünnetin Hüccet Olması Hakkındaki Sözler: Kur´ân-ı Kerîm´den hüküm, alma hususunda îmam Şafiî´nin yolunu zikrettik. Gördük ki, o, bu hususta tuttuğu yolu açıkladı ve dinde Kur´-ân´ın hüccet olduğuna ve bunun isbatına temas etmedi. Çünkü bu husu3, bir Müslümanın nazarında delile muhtaç değildir. Dînî hükümleri isbat hususunda Kur´ân´ın hüccet olduğunu inkâr eden kimse dinden çıkmış olur, ona tevbe lâzımdır. Tevbe etmezse katlolunur. Sünnete gelince, Şafiî Sünnetin hüccet olduğunu inkâr eden bâzı kimselere rasladı. Bu sözün vebali altına giren bâzı insanlarla karşılaştı. Kur´ân´ın ahkâmı üzerine Sünnetle hüküm ziyâde edilemiyeceğini söyleyen kimselerle görüştü. Çünkü Sünnet Kur´ân´ı beyan eder, ona bir şey ziyâde edemez,…
171- İcmâ´nın Hüccet Olduğu Ve Deliller Arasındaki Yeri, Ashabın İcma´ı: Şafiî, icmâ´ı hüccet olarak kabul etmektedir. Ona göre icmâ´, derece i´tibâriyle Kitabdan ve Sünnetten sonra, fakat kıyastan önce gelen bir delildir. Şafiî´nin fıkıh kaynaklarından bahsederken sözbaşmda bunu gösteren sözler nakletmiştik. Er-Risâle´sinin sonunda ise aynen şöyle diyor: “Kitabla ve ittifakla kabul edilip ihtilâf olunmayan Sünnetle hük-molunur. Bunun için zahire ve bâtına göre hakla hükmettik deriz. Tek bir yol ile rivayet olunan Sünnetle {yâni haber-i vâhid olan Hadîsle) de hükmolunur. O takdirde de zahir olan hakla hükmettik deriz. Çünkü Hadîsi rivayet eden tek kişi olunca yanlış olması ihtimâli mümkün olabilir. Kitab ve…
178- Kıyâsın Kaidelerini Îlk Tesbit Eden Şafiî´dir: Kaidelerini tesbit, esaslarını beyan ederek kıyas hakkında ilk konuşan imam Şafiî olmuştur. Gerek ondan önce ve gerekse onun çağında fukahâ re´y hakkında konuşurlar, ondan bahsederlerdi. Fakat onun hududunu beyana yönelmemişler, i´timad olunan ciheti açıklamamışlardı. Yâni doğru re´y ile doğru olmayan re´y arasına bir hudud koymamışlardı. Her ne kadar bundan bahsetmişlerse de hududu çizmemişlerdi; kaideleri kurmamışlardı; usûlü vaz´ etmemişlerdi. Şafiî´nin çağı gelince, o, doğruluğuna inandığı re´yin kaidelerini kurdu, sahîh olmayan- istinbat nev´ini bildirdi. Kıyasın hududunu çizdi, onu birtakım mertebelere ayırdı. Nassdan alman fıkha nisbetle kıyasa dayanan fıkıh hükümlerinin kuvvetçe derecelerini belli etti. Sonra kıyas…