İmam Zeynelabidin (k.s.) :
Rabbim; günahlarım beni susturmuş, konuşamaz olmuşum. Hüccetim (mazeretim) yok çünkü. Kendi belamın esiri, amelimin rehini olmuşum. Hatalarım arasında bocalayıp durmaktayım; yolumu şaşırmış, ne yapacağımı bilmiyorum. Bulunduğum yer; hor ve zelil günahkârların, sana cüret eden bedbahtların ve vaadini küçümseyen yazıkların yeridir.
Münezzehsin sen! Hangi cüretle sana karşı geldim ! Neye aldanarak kendimi tehlikeye attım !
Ey Mevlam, sürçüp yüz üstü yere yığılmama ve ayağımın kaymasına acı. Hilminle cahilliğimi, ihsanınla kötülüğümü bağışla. Çünkü ben günahımı ikrar, hatamı itiraf etmekteyim. İşte elim ve işte perçemim! Yaptıklarımdan dolayı kısas edilmeye hazırım! Fakat sen, yaşlılığıma, günlerimin bitmesine, ecelimin yaklaşmasına, güçsüzlüğüme, düşkünlüğüme ve çaresizliğime acı.
Ey Mevlam, dünyadan eserim kesildiği, yaratıklar arasında anım silindiği ve unutulanlar gibi unutulup gittiğim zaman bana acı.
Ey Mevlam, cismim eskidiği, uzuvlarım dağıldığı, eklemlerim birbirinden ayrıldığı zaman çehrem ve durumum değiştiğinde bana acı. Yazıklar olsun bana, ne de gaflet içindeyim! Başıma neler gelecek neler!
Ey Mevlam, kabirden çıkartılıp diriltileceğim gün bana acı; o gün beni dostlarınla mahşur eyle; sevdiklerinin içine kat ve (rahmetinin) komşuluğunda yer ver bana, ey âlemlerin Rabbi.